Hayat Hikayeleri

35 6 7
                                    

Hayatta ne çok sınavlarla imtihan oluyoruz. Ailemizle,sevdiklerimizle ve ben hepsiyle sınanmıştım. Tek arkadaşım hariç...En büyük imtihanımı ailemden vermiştim. En büyük imtihanımı sevdiğimi toprağa gömerek vermiştim. Ben bu hayatta çok kaybetmiştim. Hala da kaybediyordum, eğer Eslem, küçük Mirhan ve öğrencilerim olmazsa yaşama belkide hiç tutunammazdım.

Ama şimdi onlardan da git gide uzaklaşıyordum. Çünkü yeniden sevdiğimi toprağa gömdüm güne dönmüştüm. Onu yeniden kanlar içinde görmek, savaşma gücümü kaybetirmişdi bana...Ağladım, içim çıkana kadar ağladım. Onunla konuştum,ona dokundum ama sadece ekranda...

Şimdi ise karakol koridorlarında bir bankın üstünde oturmuş öylece boşluğa bakıyordum. Neden orada hala oturuyorsun deseler verecek cevabım yabancıyı bekliyorum olurdu. Neden bekliyorum bende bilmiyordum. Ama bildiğim tek bir  şey var buradan tek başıma çıkıp eve gidemeceğimdi. Bu halde evimin yolunu bulumazdım ki...

Hafızamda sanki her şeyi silinmişti. Sadece o kaza görüntülerinde kalmıştı. Şu an tek istediğim yalnız kalmamaktı. Yalnızlığımın da ortak arkadaşı bir yabancı olmuştu.

"Liya hadi gidelim."

İşittiğim sesle başımı kaldırıp baktım. Yabancı karşımda dikilmiş bana bakıyordu.

"Gerçekten işin varsa benimle gelmene gerek yok, ben başımın..."

Yabancı benim konuşmamı keserek araya girdi.
"Hadi kalk seni iyi hissedeceğin bir yere götüreceğim."

Başımı sallayıp oturduğum yerden kalktım. Nereye götüreceğini dair hiç bir fikrim yoktu. Daha iki gündür tanıdığım birine ne kadar güvenmek normal olmasa da benim için normaldi. Çünkü o Mirhan'ın arkadaşıydı. İstediğim şey ise sadece aklımdakilerin bir an önce yok olup gitmesiydi.

Yan yana yavaş adımlarla yürüyerek karakoldan çıkıp arabasına bindik. Arabada koskoca bir sessizlik vardı. Ne onun konuşmaya cesareti vardı, ne benim gücüm...Her zaman yaptığım gibi bakışlarımı, yok olup giden yollara çevirdim. Her bir adımda değişen sokaklara...Değişmeyen tek şey ise içimde ki hüzündü.

Bir süre gittikten sonra büyük bir bahçesi olan 6 katlı bir binanın önünde durduk. Ben camdan etrafı incelerken yabancı çoktan arabadan inmiş benim kapımı açıyordu.

Tam nereye geldiğimizi soracakken elini uzatıp arabadan inmemi istedi. Önce elini tutmaya tereddüt etsemde bacaklarımda ki dermansızlığı hissettiğim an mecbur tutmak zorunda kaldım.

Avuç içindeki sıcaklıklığı hissettiğim an sanki elektrik akımına uğramış gibi oldum. Tam elimi çekecekken gözlerime bakarak başını iki yana salladı ve elimi bırakmadı.

"Şuanda güçlü hissetmiyorsun kendini o yüzden benden destek al ki düşme olur mu?"

Nasıl perişan haldeysem yabancı durumumu anlamıştı. Birine tutunmadığım an yok olup gidecektim. Sözlerine itiraz etmeden elinden güç alarak arabadan indim. Gözleri tekrar gözlerime değince yüreğimde bir çırpınma hissettim ama orasını dinleyecek zaman değildi. Bakışlarımı ondan kaçırıp karşımda ki apartmana odaklandım. Daha doğrusu kapının üzerinde yazana yazıya...

"Yaşlı bakım evimi?"

"Evet seni tonton teyzeler ve tonton amcalarla tanıştıracağım"

Buraya neden geldiğimizi soracakken yine konuşmama izin vermeyerek adımlarını giriş kapısına doğru yönlendirdi. Elimi hala tuttuğu için bende ona uymak zorunda kaldım.

Bahçede ki güvenlikle selamlaşarak içeriye adım attığımızda danışmada duran kızın bakışları elimize kaydı. Onun baktığı yere bende bakınca ellerimizi hala sımsıkı tuttuğumuzu anlayıp bir anda çektim. Yabancı önce eline, sonra bana bakarak ne olduğunu anlamaya çalıştı.

Elma ŞekeriDonde viven las historias. Descúbrelo ahora