Başka insan...

9 4 0
                                    

Hayat sizi hiç olmadığınız birine dönüştürdü mü? Eskiden iyilik bir dolu kalbiniz varken, sonra  kötülüğe doğru yavaş adımlarla ilerlediniz mi? Ben ilerledim, ayaklarım  ilk defa kötülüğe doğru götürdü. Bu kötülük artık beni eli kanlı bir insana çevirecekti. Bundan günler önce ellerime bakarak kan yok diye ağladığım, isyan ettiğim herşey yavaş yavaş gerçek olacaktı.

Şuanda düşmanımın bahçesinde; yağmurlu bir havada üstümde hastane kıyafeti, ayaklarımda terlik, ellerimde ise dedemin silahıyla öylece dikiliyordum. O ise Aslı denen kızla bana alayla sırıtıyordu. Ben ise bir gerçeği daha öğrenmenin yüküyle dimdik ayakta durmaya çalışıyordum.

"Ben Mirhan'ın nişanlısıyıdım. Taki sen hayatımıza girmeden önce..."

***
Saatler öncesi

Bazen bir insana vedayı çok görürler. Böylelikle ellerinde kalan son şansıda alıp sonsuza dek yok ederler. Benim elimde tek bir hakkım vardı. Kardeşimle vedalaşmak için son şans. Ama onu bile çok gördüler.

Bir hastane odasında vücudumu uyuşturarak beni tamamen sessizliğe gömdüler. Biliyordum ruh sağlığım yerinde değildi ama canımdan bir parçayı toprağın altına emanet ederken orada olmamak beni tamamen çileden çıkartmıştı. O yüzden gözlerimi açar açmaz kolumdaki serumdan kurtulup üstümü bile giymeden hastaneden kaçtım. Kapıda korumalar varken bir şekilde onlara gözükmeden yok oldum. Hemen bir taksiye atlayarak oradan uzaklaştım. Taksici üstümdeki hastane kıyafetlerini görünce biraz şaşırsada sert bakışlarımı görünce hemen önüne dönmüştü. Onu umursamadım, şuanda kimseyi umursamak istemiyordum.

Başımı cama yaslayarak bir süre gözlerimi kapadım. O an hayalimde küçük kardeşimin gülümsemesi belirdi. Sevgiyle bakan gözleriyle beni bekliyordu. Ablasının son vedasını...Gidiyordum kardeşimin yanına.

Yarım saat sonra şoförün seslenmesiyle gözlerimi açtım.

Bakışlarımı dışarıya çevirince mezarlıkları gördüm. Her bir taşında farklı isimler yazıyordu. Farklı hayatlar. Hepsi bu dünyadan göçüp gitmişti, sevdiklerini arkada bırakarak. Bir pişmanlık, bir gözyaşı ve hasretle sevdiklerini acılarıyla bırakıp gitmişlerdi. Benim yüreğimde bir acı varken, daha kötü bir acı eklenmişti. Diğerini atlatamazken bu acıyla yaşayan ölüye dönmüştüm.

Derin nefes alarak kapıyı açtım. Şoförede beni beklemesini söyleyerek dışarı çıktım. Şoför biraz söylensede parasını almadan bir yere gidemezdi.

Yavaş adımlarla yürümeye başladım. Bu yola kalbim inanmayarak yürüsede gerçeği değiştiremezdi. Sonunda inanmak istemediğim mezarın başına gelmiştim.  Kimse yoktu, herkes kardeşimi burada yalnız bırakıp gitmişlerdi.

"Annem senin yalnız kalmaktan çok korktuğu bile bile burada bırakıp gitmiş. Babam kapalı alanlarda nefes alamadığını bilirken şuanda üzerinde  toprak varken çekip gitmiş. Ama bak Aslan'ım ben geldim bu sefer elinden tutmaya geldim. Biraz geç oldu ama geldim. Orda kendini yalnız hissetme sen, korkma olur mu?"

Elimi kaldırıp yüzümdeki yaşları silerek kardeşime biraz daha yaklaştım. Gözyaşlarıma hakim olmalıydım. Çünkü o hissederdi ağladığımı. Yavaşça yere çöküp hemen mezarının başına oturdum.

"Aslan ben her şey için özür dilerim. Senin ablan olduğum için, seni yalnız bıraktığım için özür dilerim. Ama sen benim canımdım ne kadar uzak olsakta hep yanındaydım. Bunu  bil olur mu? Ben yanında yokken bile yanındaydım. Şimdide sen öyle olacaksın. Hiç bir zaman bende ölmeyeceksin. Baktığım her yerde seni göreceğim. Güldüğümde seni aklıma getireceğim. Sen  kalbimde hiç ölmeyeceksin."

Titreyen ellerimi yavaşça kaldırıp kardeşimin toprağına dokundum. Toprak soğuktu, toprak ıslaktı. Kardeşim bu toprağın altında yatıyor ve üşüyordu. Ulaşamıyordum ona, saramıyordum. Diğer taraftan ne kadar gözyaşlarıma engel olsamda akıyorlardı. Elimle hemen siliyordum ama ardı arkası kesilmiyordu. Nasıl kesilsin benim kardeşim ölmüştü. Bir çocuk hiç yoktan bu dünyadan gitmişti. Neden peki? Bir insan sevdiğini kaybetti diye neden diğerininde canı yakmıştı.

"Eğer öyleyse kardeşim can yakmak için sıra bana gelmişti değil mi? Senin kanını dökenlerin bende kanını dökeceğim. Ellerime bulaşmayan kanı sonunda bile isteye yapacağım. Senin gözün arkada kalmasın Aslanım bugün her şey bitecek."

Kardeşimle son defa vedalaşıp yavaşça ayağa kalktım. Mezar taşına sanki onun yanağını öpüyormuş gibi son defa öpüp arkamı dönerek taksiye doğru yürüdüm.

Şoför beni görünce biraz daha şaşırmış, korkmaya bile başlamıştı. Gözlerinden belli oluyordu. Kesin benim deli olduğumu düşünüyor ve düşünceside boşa değildi. Ben deliydim. Bir süre hastanede yatmış, sevdiğinin hayaliyle konuşan kızdım.

Son durak yerim ise bir emanet alacağım dedemin eviydi. Son yolumuda onun evine çevirmiştim. Babam dedemin evini kapatmamıştı. Evde dedemin emektarı Yakup amca ve eşi kalmış  anıların yok olup gitmesine izin vermemişti. Halbuki o evde güzel anılar yoktu ama babam kıyamamıştı.

Bir saat sonrada dedemin evine ulaşmış şoförün ilginç bakışları arasında arabadan inmiştim. Parayı sormak bile aklına gelmemişti. Benim halimi gördükten sonra ya acıdığı için aklı uçup gitmişti yada korktuğu için...
Kapıyı Emine teyze açmış  oda beni görünce inme inmiş gibi bakakalmıştı. Başımı omzumun üstüne doğru hafifçe yatırarak tebessüm ettim.

"Dedemden bir emanet almaya geldim."

Emine teyzenin konuşmasına fırsat vermeden içeriye girerek direk dedemin çalışma odasına ilerledim. Aklım öyle boştu ki ne yaptığımı ne ettiğimi kendim bile anlamıyordum. Emanetin yerini bildiğim için onu bulmam kolay oldu. Sağ elimde emanet, sol elimde ise kalbimin ağırlığı odadan çıktım. Tam çıkış kapısına ilerliyordum ki gözüm aynaya takıldı. Karşımda ki yabancıyı görünce birden kıkırdadım. Halbuki bugün benim kardeşim ölmüştü ve ben gülüyordum. Ne kadar ayıp bir şeydi.

Bakışlarımı çamura bulanmış yüzümde dolaştırınca şoförün ve Emine teyzenin şaşırmasına şaşmamak lazımdı. Ben bile kendimden korkmuştum. Ben bile deli olduğumu anlamıştım. Saçlarım birbirine girmiş, gözlerimin altı mosmordu ve  bitik haldeydim. Gözlerime baktım bir hafta önce mutluluktan parlayan göz bebeklerim şimdi ölü gibiydi. Omuzlarımı silkeleyip yoluma devam ettim. Son anda aynanın önünde duran arabanın anahtarını alarak Emine teyzeye baktım.

"Babamı ararsan söyle ona Liya her şeyi bitirmeye gidiyormuş. Onun başlattığı bu kan davasını, yine onun sayesinde bitecekmiş. Aynen böyle söyle!"

Emine teyze benim  sözlerimden sonra elini uzatıp kolumu tutacakken hemen engel oldum.

"Beni artık hiç birşey durduramaz."

Elma ŞekeriWhere stories live. Discover now