LOTUS ÇİÇEĞİ

20 4 2
                                    

AYAZ'DAN

İki gün sonra...

İçimde bitmek bilmeyen fırtınalar hiç bir zaman susmadı. Hayata karşı hep öyleydim. Hep bir fırtınayla herşeyi yok ederdim. Sonuçlarını düşünmeden zarar verirdim. Bir tarafı iyi olsun derken diğer taraf kötü oluyordu.

Aslı konusunda hep iyi düşünmüştüm o iyi olsun. O üzülmesin ama diğer tarafta Mirhan'ı üzdüğündem hep habersizdim. Onu kırdığımı umursamamıştım. Hatta Aslı'yı üzdüğü için yapmadığımı bırakmamıştım. Halbuki oda suçsuzdu. Oda üzmek istememişti. Ben diğer sevdiğimi düşünürken onu yarı yolda bırakmıştım. Çünkü Aslı onun yüzünden intihar ettiğini düşünürdüm ama şimdi herşey tam anlaşılıyordu. Ben hiç bir zaman onun gerçek yüzünü görememiştim.

Bugün o yüzle tanışmış ve bana en büyük kötülüğü yapmıştı. Ben kardeşim dediğim Mirhan'ın ablasını vurmuştum. Her ne kadar kötü bir insan olsada böyle bir son olamazdı.

Böyle bir sonu benim ellerimden olmazdı ama olmuştu. Şimdi ise içimdeki suçluluk duygusuyla Liya'nın yanına gidiyordum. Bugün onun doğum günüydü. Yalnız bırakmak istememiştim ama hangi yüzle gözlerine bakacaktım bilmiyordum?

Çaresizce gözlerimde ki yaşları silerek derin nefes aldım. Ellerim titriyordu, hatta bütün vücudumu bir ürperti almıştı. Yine   Zeynep polis sayesinde izin almış direk soluğu burada almıştım. Tek nefes aldığım yer onun kalbiydi. Ellerim yavaşca kapının kurpuna gitti. Ses çıkarmamaya özen göstererek kapıyı açtım. Kafamı içeriye uzatıp yatağa baktım. İşte ordaydı
boncuk gözlü.

Kıvırcık saçları yastığa dağılmış, gözleri kapalı melekler gibi uyuyordu. İçeriye girerek sandalyeye oturdum. İlaçlar uyuttuğu için hiç birşey duymamıştı. Yine uyumak istememiş ama daha fazla direnememiş. Herzaman ki gibi savaşmaya devam etmiş. Onun yüreğinde pes etmek yoktu. Sevdikleri için sabır etmeye mücadele etmeye çalışıyordu. Ama sevdikleri onu üzmek için elinden geleni yapıyordu.

Bir süre boyunca yüzünü izledim. Bazen canı acımış gibi ses çıkarıyor. Bazen ağlıyordu. Rüyasında bile mutlu olamıyordu. Elimi saçlarını götürerek yavaşça okşadım. Sanki hissetmiş gibi yüzüne bir huzur gelmişti. Sonra yavaşça gözlerini açtı. Karşısında beni görünce bir şaşkına uğradı. Yine rüya sanmıştı. Öyle olmadığını göstermek için yüzümü yüzüne yaklaştırarak sessizce fısıldadım.

"Doğum günün kutlu olsun sevgilim!"

"Ayaz!"

"Evet benim!"

Yüzündeki şaşkın ifade hala devam ediyor bir türlü inanamıyordu. Anlaması için bu defa yanağına uzun bir öpücük kondurdum. Sonunda gerçek olduğumu anlayınca yerinden birden kalkmaya çalıştı fakat sonu hüsran oldu. Başını başıma çarparak bir anda oda bende sarsıldık.

"Ah güzelim biraz dikkat etsen."

"Ayaz yine gelmişsin. Hemde doğum günüm için, benim için..."

O acısını unutmuş mutluluğa öyle dalmıştı ki dayanamadım. Kollarından tutup kendime çekerek sıkıca sarıldım.

"Senin için herşeyi yapmaya, heryere gelmeye razıyım."

İnsan sevdigi için herşeyi yapardı. Yeterki yüzünde o gülümseme solmasın. Gözyaşı yerine tebessümü hiç eksilmesin. Liya'nın yüzünde o gülümse vardı. Günler sonra ilk defa gerçek tebessüm...

"Ne zaman geldin?"

Kollarımdan serbest bırakıp yüzüne baktım.

"Yarım saat olmuştur."

Elma ŞekeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin