23. BÖLÜM

967 198 8
                                    

Bölümü oylamayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyelim lütfen. 🥀

Sizleri seviyorum 💞 iyi okumalar diliyorum... 🌙

🪽🪽

Siyah rengin içinde dalgalanan bir mavi denizdim. Mavi sularım yavaş yavaş kararıyordu, denizin ruhu siyaha boyanıyordu.

Kalakalmıştım, kelimenin tam anlamıyla karşısında öylece kalakalmıştım. Ne kımıldayabiliyor ne konuşabiliyordum. Hatta nefes almayı dahi unutmuştum!

Asra farkımda değildi, Pars buralarda yoktu zaten. Yüzlerce ruhun içinde bir tek ben ve o durup birbirimize bakıyorduk. Bir tek biz ortamın eğlencesinden uzaktık.

"Aren nerelerde? " dedi rahat bir tavırla. Adının geçmesi bile tenimi üşütüyordu.

Ona cevap vermek istedim ama burada konuşamazdım. Hem ses çoktu hem de ruhlar deli gibi dans ediyordu. Kendime gelmeye çalışırken adımlamaya başladım. Biliyordum, peşimden gelecekti.

Mekandan dışarı çıktığımda tenha bir yere gidip durdum. Tam karşımda durmuştu, siyah gözleri üzerimde dolaşırken gayet rahat görünüyordu. Onun bu rahatlığına nazaran fazla gergindim ve bunu davranışlarımla da yansıtıyordum.

"Benden ne istiyorsun? " Kollarımı önümde birleştirmiş öyle sormuştum.

Elini cebine atıp orada bıraktı ve tek ayağının üstüne verdi ağırlığını. Yüzündeki alaycı gülümseme ile yüzüme bakarken ne diyeceğini merak ediyordum doğrusu.

"Direkt sadede gel, diyorsun yani. "

"Öyle diyorum. " Güldü.

"Aren nerede? " Bana soracağı sorunun bu olmadığını ikimiz de biliyorduk.

"Bilmiyorum." dedim içimdeki sıkıntı ile.

"Sen bile bilmediğine göre fena köşeye sıkışmış olmalı. "

Sözlerinden bir anlam çıkarmalı mıydım bilmiyordum ama Aren'i yakından tanıdığı belliydi. Aralarındaki münakaşayı az da olsa bilsem de olayın iç yüzünü bilmiyordum ne de olsa.

"Bunu neden ona değil de bana soruyorsun?"

Üstünde çizdiği olan tek kaşını kaldırdı. "Çünkü onu bulamıyorum. "

Onu sormak için bana gelmesi o günkü konuşmanın sebebiydi. Aren, benim için kendisine ait olduğumu söylerken kendine göre beni dışarıdan korumuştu ama korumuş muydu sahiden de?

"Aren 'in nerede olduğunu bilmiyorum. " deyip arkamı döndüm ona. "Ve beni bir daha rahatsız etme. "

Omzumun üstünden bakıp başımı çevirdiğimde gitmek için hazırlanıyordum ki bileğimden yakaladı. Sağ bileğimdeki aşırı sıcaklık kendini belli etmeden varlığını sürdürürken bileğimden tutması ile sıcaklığımı hissetmiş olmalıydı.

Endişeli gözlerle ona bakarken dudaklarından kaçan küfür ile anladığını biliyordum. "Siktir! "

Öğrenmemesi gerekiyordu, Aren'in onunla olan kavgasından sonra beni öğrenmemeliydi. Burada onunla olmam başlı başına bir hatayken onun bileğimi tutup da sıcaklığımı hissetmesi çok büyük bir hataydı.

"Sen." dedi tehlikeli bakışlarını üzerime çevirerek. "Sen sıcaksın! "

Onun soğuk eline nazaran sıcak bileğime bakıyordu gözlerini bile kırpmadan. Bunu öğrenmesini asla istememiştim ama olmuştu bir kere ve şimdi buradan kaçmam gerekiyordu. Bu adam tehlikeliydi, istediği bir şey vardı ve Aren'in ona istediğini vermeyeceği kesindi. İstediği her ne ise beni kullanabilirdi, bana zarar verebilirdi.

Bileğimi kurtarmaya çalıştım elinden, öyle sıkı tutuyordu ki bu imkansızdı ama. Kıvranmaya başladım karşısında, yalvaran gözlerle baktım ama gözlerindeki sinsi plana şahit olmamla duraksadım. Aklından ne ihtimaller geçtiğini bilmiyordum ama benim hiç de hayrıma olmayacaktı.

"Bırak bileğimi! " diye hırladım en sonunda. Ben geri geri gittikçe o da üstüme doğru geliyordu.

"Demek Aren bu yüzden seni yanında tutuyor. " İğrenç gülümsemesini gözler önüne serdiğinde ondan bir kez daha tiksindim.

"Bırak beni! " Ben çırpındım, o bırakmadı. Ben kaçtım, o yakaladı.

"Üzgünüm güzelim. " Sesine iğrenç bir tını eklemişti. Bana ne yapmayı planlıyordu bilmiyordum ama Aren buna asla izin vermezdi. Vermezdi değil mi?

Zor durumumda yanımda olmayan bir adamdan medet umuyordum. Beni yalnız bırakıp giden adamdan beni kurtarmasını istiyordum. Olmayacak duaya amin demekle aynıydı sanırım bu isteğim.

"Seni kurtaran bir Aren yok değil mi Vera! "

Bir dakika… Ona adımı söylememiştim ki, nereden biliyordu beni? Buraya sadece Aren'in nerede olduğunu söylemeye gelmemiş olsa gerekti, aklında hain planları vardı.

"Bırak lan kızı! " Bu ses…

Aren… 

Sesin sahibinin ismi gözlerimin önünde altın harflerle yanarken Danielle ikimizin bakışları da tek bir noktaya dönmüştü. Girişe!

Aren kaslı vücudu ve heybetli bedeni ile gözlerimi doldurduğunda ilk defa onu bu şekilde görüyordum. Hem böyle sinirli hem de böyle kurtarıcı…

Onun gelişi ile Daniel bileğimi bırakırken gözünde patlayan yumruk ile yana savruldu. Ellerim ağzıma giderken dudaklarımdan çıkan çığlığa engel olamamıştım. Onlar karşımda yumruk yumruğa dövüşürken ben sadece onları izlemekle kalmıştım.

"Ne işin var lan onun yanında, ne işin var şerefsiz! " Daniel altta Aren üsttündeydi. Peşisıra yüzüne inen yımruklara gülerek karşılık veren Daniel'in neden bu kadar rahat olduğunu merak etmiyor değildim.

"Konuşsana it! " Aren yumruğunu kaldırmış tekrar indirecekken öne atılıp havadaki yumruğunu yakaladım. İkisinin de gözleri refleksle bana dönerken Daniel büyük bir kahkaha atmıştı.

"Yapma." dedim fısıltı ile. "Yapma."

Aren ellerimden kolunu çekti tek kelime etmeden. Daniel'in üstünden kalkıp üstüne bulaşan tozları silkelediğinde onun kalkmasını beklediğini biliyordum. Güç bela o da kalktığında ikisi de birbirine bakıyordu öfkeyle.

"Bir daha seni bu kızın yanında, etrafında görürsem… "

"Ne yaparsın Aren?" Onu alaya alıyordu. Oysa ben bile tanımıştım Aren'i, bir şey istiyorsa yapardı.

"O zaman görürsün. " Tuttuğu yakasından ittirip kolumdan sertçe çekerek adımlarımı yönlendirdi. İkimiz de gürültü mekana giriş yaptığımızda Asra ve Pars'ın olduğu locaya doğru ilerledik. İkisi de korku dolu gözlerle bakarken Aren'in kolumu bırakması ile Asra'nın yanına ilerledim.

Bizi nasıl bulduğunu merak etsem de burada ne işi olduğunu daha çok merak ediyordum. Beni bırakıp gittikten sonra kimse bilmiyordu nereye gittiğini. Üstelik o da bilmiyordu buraya geleceğimizi. Nasıl bulabilmişti o zaman bizi?

Sorular aklımı kurcalarken öfkeli bakışlarının üzerimde olduğunu biliyordum. Ona bakmamaya çalışsam da arada kaçamak bakışlarımla bakıp öfkeli grilerinden nasibimi alıyordum.

"Ne konuştunuz o şerefsizle? " 

"Seni sordu, bilmiyorum dedim. Israr etti, üzerime yürüdü, bana inanmadı." Şimdiye kadar gördükleri ve duydukları onu sinirlendirmeye yetiyordu. Ama şimdi söyleyeceğim… "Kolumdan tuttu benim. Sıcaklığımı hissetti. "

ARAF MELEĞİ: Kayıp Ruhحيث تعيش القصص. اكتشف الآن