90. BÖLÜM

209 34 1
                                    

Selammm, nasılsınız bakalım?

Kitap nasıl gidiyor, hiç yazmıyorsunuz ama.. 🥺

Hadi yazın da okuyalım beraber.

Bu bilim için de diğer bölümlerde olduğu gibi, önce bölümü oylayalım ve okurken de yorumlar yapalımmm. 🌸🌺😇

İyi okumalar canlarım. ❣️

🪽🪽

Sevgilim… Seni ne kadar çok sevdiğimi bir bilsen ama senden ne kadar çok nefret ettiğimi biliyorsun değil mi? Inan bana bu iki duyguyu kalbimde taşımak yoruyor, acıyor kalbim ama elimden tek gelen bu. Sen beni anlamıyorsun ve hiç anlamayacaksın da. İşte bu yüzden sana olan sevgim nefretimle sınanıyor, işte bu yüzden canımın yandığı yerden canını yakıyorum.

Tek amacım buydu aslında, canımın yandığını görmesi ve aynı yerden yanan canı ile yaralarımı iyileştirmesi. Tek isteğim beni anlayıp bana sımsıkı sarılması… Ama hayır, hiçbiri de olmuyordu, Aren beni anlamıyordu, bana sımsıkı sarılmıyordu.

Ne mi yapıyordu?
Gidiyordu…

Sözlerim bir deprem misali kalbimizi sallarken aramızdaki bağ koca bir boşluk gibi açılıyordu. Uzaklaşıyorduk birbirimizden, büyünün bile başaramadığı uzaklığı biz kendimize yaşatıyorduk.

Üç gün… Koskoca üç gün geçmişti o sözlerimin üzerinden. Aren'in gözlerine nefretle bakarken o nefretin sevgiye dönüşeceği günün üzerinden üç gün geçmişti, yetmiş iki saat. Ve ben tüm bu üç gün boyunca ne onu görmüştüm ne de sesini duymuştum.

En başa dönmüştük sanki, yine benden kaçan oydu ama bu sefer kimse kovalamıyordu.

Yorgundum, bu sefer kovalayamayacak kadar bu sefer peşinden gidemeyecek kadar bitkin hissediyordum. Bedenimde değildi bu tükenmişlik bilhassa ruhumdaydı.

Tüm yaralarımın olduğu yerde.

Ayağa kalksam belki gidebilirdim peşinden ama o gün bana yapılmasına göz yumduğu şey sabrımı son sınayandı. Herkesin, hatta bebeğimin bile, bana zarar verdiğini söylerken asıl zararın kendisinin verdiği unutuyordu. Göz yummasaydı belki bu düşünce aklıma dahi gelmezdi ama o, göz yummuştu.

İyiliğimi düşündüğünü biliyordum, yine de bunu yapmamalıydı.

Odamdan çıkmayışımın üçüncü gününde boğulduğumu hissediyordum, dört duvar üstüme üstüme geliyor, nefes almakta zorlanıyordum. Üstelik son günlerde doğru düzgün yemek de yemiyordum ve bunun bebeğime zarar verdiğini biliyordum.

Onun yaşamadığı düşüncesi ise bu üç günde beynime yaldızlı harflerle yazılmıştı ama onları görmemek için türlü şeyler düşünüyordum. Mesela o doğduğunda Aren'in nasıl bir baba olacağı, keza benim de nasıl bir anne olacağım. Beşiğini nereye koyacağımız, yeni evimizin tadilatı… Sonra aklıma annem geliyordu, Dünya'da beni büyüten annem. Torunu olacağını duysa nasıl tepki verirdi acaba, ablam hamileyken çok sevinmişti, benim için de sevinir miydi? Sevinirdi.

Peki Araf'ta ölü bir adamdan hamile kaldığımı öğrense sevinir miydi?
Buna cevap veremezdim işte, bilmiyordum çünkü. Daha benim bile anlayamadıklarım varken onların tepkisi…

Bilmiyordum ama bilmek isterdim.

Gözlerimi kapatıp açtım, uykusuzluğum beni derin bir uykuya çekmek istiyordu ama uyuyamazdım, istemiyordum. Üç gündür bu haldeydim, ne uyuyor ne de yemek yiyordum. İçimden gelmiyordu ama çok yakında bitkin düşeceğimi de biliyordum.

Uykumu dağıtmak için yataktan kalktığımda pencerenin kenarına gidip camı açtım. İçime çektiğim derin nefeslerle karnımda küçük bir kıpırtı hissettim. Heyecanla atan kalbim ayaklarımı harekete geçirip aynanın karşısına götürürken bedenimi, siyah yün kazağımı yukarı kaldırdım.

ARAF MELEĞİ: Kayıp RuhWhere stories live. Discover now