44. BÖLÜM

691 140 2
                                    

Bölümü oylamayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyelim lütfen. ❣️

Sizleri seviyorum 💞 iyi okumalar diliyorum... ⚜️

🪽🪽

Sorduğum sorudan korkuyordum, cevabından korkuyordum, Aren'in sessizliğinden korkuyordum. Cevap vermiyordu, susuyordu. Neden, neden susuyorsun diye haykırıyordu zihnim lakin yine cevap veren yoktu.

Aldığımız kesik nefesler sıklaştı, sıklaştı. Eğer yaşasaydı kalbi sıkışırdı diye düşündüm zira benim durumum öyleydi. Kalbim sıkışıyordu, içim titriyordu. Onun onay veren cümlesini duyarsam ne olurdum bilmiyordum.

Yapmış olamazdık değil mi, sarhoşluğum buna sebep olmuş olamazdı? Ama neden canlanıyordu gözümde bu hatıralar, neden soğuk nefesini hissediyordum damağımda?

Aren'e dümdüz bakarken onun yüzüme uğramayan bakışlarından emin olmaya başlamıştım. Aklım her ne kadar inkâr etse de susuşu kabullenişim oluyordu.

"Cevap ver! " Dakikalar sonra konuşmuştum, hem durumumuzdan hem de susuşumdan dolayı sesim çatlak ve kısık çıkmıştı.

Yine de cevap vermedi.

"Aren bana cevap ver! O gün bir şey oldu mu! "

Bileğimi bıraktı, sıcaklık yavaş yavaş kayboluyordu. Nedenini anlamasam da krizin gelmemesine seviniyordum içten içe.

"Git buradan. "

"Cevap ver, gideyim. " Ona meydan okumam ne kadar doğruydu bilmiyordum ama sadece cevabımı istiyordum.

"Git ve bir daha gel… "

"Cevabımı vermeden hiçbir yere gitmiyorum. " Sözünün kesilmesine sinirlense de sessiz kaldı. "Şimdi söyle. "

Gözlerime baktı, grileri mavilerimde okumak istediklerini okudu. Dudaklarını hafifçe araladığında soğuk nefesini yüzüme üfleyerek fısıldadı.

"Hayır." Kısa cevabı içimi bir nebze olsun rahatlatmıştı ama bir nebze! "Şimdi… Git. "

Gidecektim, ama gözlerinde takılı kalmasaydım. Grilerine bir şey gizlemişti, görememem için de üstünü toprakla kapatmıştı. İçinde yıkılan yerleri hissedememem için güçlüymüş gibi davranıyordu.

"Yalan söylüyorsun. " dedim son anda. Dudaklarım kendiliğinden demişti bunu, isteyerek olmamıştı.

"Cevabını aldın. " dedi istifini bozmadan. "Şimdi git! "

Son cümlesinde sesi yüksek çıkmıştı. Yine de bu sefer ondan irkilmemiştim, yine de oradan gidememiştim.

Gözlerim tutuklu kalırken gözlerinde, yüzlerimiz öyle yakındı ki birbirine kalbim göğüs kafesimi parçalarcasına atıyordu. Gri gözleri yüzümün her bir ayrıntısını ezberlemek istermiş gibi dolaşırken dudaklarımda oyalandı bir süre, ağır ağır yutkundu.

Dudaklarının aralanışından yüzüme vuran soğuk nefesi içindeki isteği bastırmak istercesine keskindi. Mavi gözlerim dudaklarında kalırken mırıldandığını hissettim ama duyabileceğim şekilde değildi. İçinden bir şeyler söylüyordu.

"Aren." Elimi omzuna koydum. Sıcak tenim soğuk tenini ılıklaştırırdı. "Ne yapmak istediğini biliyorum. "

Kaşlarını çattı, mırıldanışını durdurdu. "Ne yapmak istiyormuşum?"

Hafifçe tebessüm ettim ama boğazımdaki yumru ile her an ağlayabilirdim. "Bütün ruhların hafızasını geri verip kendini yok edeceksin. "

Sustu, susuşu içimi parçalarken devam etmek istedim ama öyle zordu ki gözlerinin içine bakarak bu konuyu konuşmak…

ARAF MELEĞİ: Kayıp RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin