70. BÖLÜM

393 39 3
                                    

Herkese selamm, bugün haftanın ikinci bölüm günüüü 🥳🥳

İkinci kitap nasıl başladı bakalım, beğendiniz mi? Umarım beğenmişsinizdir, çünkü ben severek yazıyorum. 🥰

Neyse uzatmayayım, iyi okumalar diliyorum. 🫶

Bölümü oylamayı ve yıldızı patlatmayı unutmayalım lütfen.. 🩷

🪽🪽

Duyduklarım olması gerekendi. Bu alemde yaşamamız için gerekli tek gerçekti ve Aren benden şimdi bunu istiyordu. Ruhlarımızı birleştirmeyi.

“Tamamen benim olmanı Hüma, ruhlarımızı birleştirmeyi… “

Gerçekti, doğru duymuştum. Aren benden bunu istiyordu, zaten olası bir şeyi istiyordu ama bunu bana söylemesi… Belki de bir nevi istiyor muyum diye kontrol etmesi…

Hoşuma gitmişti.

Zaten onundum ve her zaman da ona ait kalacaktım. Evet nefret ettiğim adamdı, evet gitmek istediğim adamdı ama sadece ona ait olduğum adamdı.

Aren… Gri gözlü, yaralı sevgilim. Ben ruhumla sadece sana aitim, şimdi bedenimle de sadece sana ait olurum.

Sorusuna cevap vermedim, o da bu sessizliğimi fırsat bilip elimden tuttu. Bulunduğumuz toprak zeminin üzerinde ağır ağır dönerek arkamızda kalan kısmı ön tarafımıza çevirdik ve ileride duran upuzun yeşilimsi ağaçlara baktık uzun uzun.

“Benimle oraya gelir misin? “

“Cevap vermeme gerek var mı? “ Ne cevap vereceğimi bildiğini biliyordum çünkü.

“Senden duymak istiyorum. “ Madem öyle istiyordu o zaman istediğini alacaktı.

Gözlerimi uzun ağaçlardan çekip yönümü Aren'e döndüm. Mavilerim grilerinin içinde savaş başlatırken parmak ucunda yükselip dudaklarımı dudaklarına değdirdim. Onun gibi, öpmedim ama. Sadece soğukluğunu tenimde hissettim.

“Seninle her yere gelirim Aren, yokluğa bile. “

Yokluk kelimesini duyunca kasılan elini hissettim avuç içimde. Düşünmek istemiyordu biliyordum, yine de olacakları bilmemiz gerekiyordu.

“O kelimeyi dudaklarına yakıştıramıyorum. “

Gülümsedim. “Neyi yakıştırıyorsun peki? “

Yüzünü geri çekti, vişne çürüğü dudağının sol kısmk hafifçe yukarı kalktı. “Birazdan görürsün. “

Cevabına sessizce kıkırdadığımda istemsizce elim dudaklarımın üstüne gitmişti. Aren gözlerini üzerimden çekmeden gülüşümü izlediğinde onun da gülümsediğini görmüştüm.

Elimdeki tutuşu sıkılaştığında gideceğimizi anlamıştım. İçime derin bir nefes çekip onun peşinden toprak zeminde ilerlemeye başladım. Bu sırada  geçtiğimiz yollara bakıyordum.

Kahverengi sert toprağa dikili yeşilimtrak uzun ağaçlar dünyadaki selvilere benziyordu. İğneye benzeyen sivri dalları vardı ve üzerlerinde de kahverengi yuvarlak meyveleri. Sanki özenle dikilmiş gibi aynı sıradaydılar. Toprak zeminin üzerinde yeşile benzeyen hiçbir şey yoktu, ne çiçek ne de böcek. Böylesine kuru bir yeri elbette ki buraya yakıştırıyordum ama yine de yeşillik bir yeri buraya tercih ederdim.

Yirmi dakikaya yakın yürüdüğümüzde değişen hiçbir şey yoktu. Sadece toprakta az önce olmayan yeşillikler burada biraz daha kendini belli ediyordu ama o da çok azdı. Etrafıma bakınmaktan sıkılıp Aren'e dönmüştüm ki onun da bana baktığını fark ettim.

ARAF MELEĞİ: Kayıp RuhWhere stories live. Discover now