76. BÖLÜM

246 35 4
                                    

Selammmm, bugünkü bölümle geldim bu sefer de.

Hâlâ uzatmıyorum ve bölüme geçelim birlikte.

Ama hatırlatmalarımı da yapmak istiyorum.
Bölümü oylamayı ve yorumlar yapmayı unutmayalımmm.

İyi okumalarrrr... 🩷🩷

🪽🪽

Sessizlik canımı yaktı ama konuşmadım, aslında konuşamadım. O susuyordu, sessizce ilerliyordu tehlikeli yollardan. Onu izledim sadece, konuşmak istemedim. Yanında olmaya çalıştım, ona karşı olan tehlikelere kalkan olmak istedim.

Yapamadım.

Aren ateşlerin yanından temkinli adımlarla ilerlerken her an düşecekmiş korkusu ile karşı karşıyaydım, kalbim ağzımda atıyordu sanki kalp atışlarımı çok yakından duyabiliyordum.

Ölmeyi diledim, ilk defa kalbimin sesini duymamayı istedim.

Turuncu ateşler Lethe Bölgesi'nde neredeyse her yerdeydi, kahverengi zeminde oluşan yarıklardan turuncu lavlar akıyordu. Aren yeri geldiğinde koşuyor, yeri geldiğinde zıplıyordu ama tehlikenin asla geçmeyeceğini biliyordu.

Gözlerimi ona çevirdim, siyah asi tutamları alnına dökülmüş, terden yapışmıştı. Gri gözleri şahinin gözleri gibi keskince etrafını tararken etrafından gelebilecek tehlikelere kalkan oluşturuyordu. Vişne çürüğü rengindeki dudakları düz bir çizgi halinde kalmıştı. Alnından boynuna doğru akan teri izledim, gömleğinin açıkta bıraktığı kısımdan göğsüne doğru kaymıştı.

Ateşlerin içinde o vardı lakin sanki yanındaymışım gibi ateş basmıştı.

Ona baktıkça içimde büyüyen ateş, başımdan ve ayak parmaklarından başlayıp yukarı doğru tırmanmaya başlamıştı. Bacaklarımda ve kollarımda dolanan ateş gittikçe büyümeye ve bir top misali yuvarlak hâl almaya başladı. Kasıklarımda ve göğüslerimde gezindi, organlarımı yaktı ve en son her iki taraftan da gelen sıcaklık karnımda birleşti. Karnımın içi cayır cayır yanarken dudaklarımdan kaçan çığlığa engel olamadım.

“Ahh! “

Ellerim karnıma doğru giderken bedenim iki büklüm olmuş vaziyetteydi. Başım öne eğilirken canımın yanmasından gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı.

Gözyaşlarım bile yakıcıydı.

Cam küreden Aren'e baktım, elindeki cihazı kulağına götürmüştü, çığlığımı duymuş olmalıydı. Ona bir şey belli etmemeye çalışırken birkaç dakika ses vermedim.

“Hüma? “ Sesi odanın içini doldurduğunda içimdeki yanmayı unutmayı diledim. Beceremedim. “Hüma iyi misin? “

İyi miydim, kesinlikle değildim ama bunu Aren'e belli etmemeliydim. “İ-iyiyim.”

Zoraki çıkan sesimle ona cevap verdiğimde Aren Lethe Bölgesi'nde gezinmeye devam ederken bacaklarımı yataktan sarkıtıp adımlarımı zemine değdirdim. Ellerim hâlâ karnımın üzerindeyken yavaş adımlarla odadan çıkıp kendimi banyoya attım.

İçimdeki sıcaklığın verdiği rahatsızlıkla üstümdekileri çıkarıp kendimi soğuk suyun altına bıraktım. Bedenim kor aleve su dökülmüş gibi rahatlarken iyi hissedene kadar o soğuk suyun altında kaldım.

Yarım saati aşkın banyoda durduğumda kapının arkasındaki siyah bornozu alıp üstüme geçirdim. Kemerini sıkıca bağladığımda banyodan çıkıp tekrar Aren'in odasıma geldim ve kapıyı birkaç defa kilitledim. Bornozlu halimle yatağa oturup küreyi elime aldığımda Aren'i gördüm ve daha sonra önündeki siyah nehri.

ARAF MELEĞİ: Kayıp RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin