48. BÖLÜM

688 128 3
                                    

Bölümü oylamayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyelim lütfen. 🪸

Sizleri seviyorum 💞 iyi okumalar diliyorum... ❤️‍🔥

🪽🪽

Zaman her zaman aleyhimize işliyordu, hiçbir zaman bizden yana olmamıştı ve yine olmayacaktı…

Wizard'ın sözlerinin ardından herkes içine çekilmişti. Onların ne düşündüğünü bilmiyordum, ne hissettiklerini bilmiyordum ama benim hissettiğim bir duygu vardı.

Çaresizlik…

Kelimenin tam anlamıyla çaresizdim artık, ne buradan çıkmama ne de iblisin oynadığı oyunu kazanmama yardım edebilecek tek bir kişi yoktu. Sona gelmiştim, sonumu görmüştüm.

"Olmaz." diyerek yerinden kalktı Aren. Wizard'ın karşısına geçip gri gözlerini üzerine dikti. "Ona yardım etmek zorundasın. Bu şekilde olmaz, bitemez. "

Bitemez… Hayatım bu şekilde bitemez. Kalp atışlarım bu şekilde bitemez. Sıcak nefes alıp verişlerim bu şekilde bitemez. Damarlarımda gezen kan bu şekilde bitemez.

Aren bunu demek istemiş ama diyememişti. Bu şekilde sona gelemezdim.

Ama geldin, dedi sol kulağımdan bir ses. Biliyordum bu iblisin ta kendisiydi.

"Ona yardım edebilmeyi çok isterdim Aren ama… " Olumsuzluk. Nefret ediyordum bu kelimeden. "Çok geç kalınmış. "

Doktor Daniel'e bu ilacın bana zarar verdiğini söyledikten sonra vermişti beni Aren'e. Beni elinden çıkarmıştı, çünkü ona ayak bağı olacaktım. İlacı Aren'e söylememişti, çünkü ona kestiği ceza buydu.

Aren benim için kadınım, demişti. Bu yüzden Aren'e kestiği ceza buydu. Bilmiyordu ki onun hiçbir şeyi olduğumu, yoksa yapar mıydı?

Belki de yapardı. Ne de olsa Aren'in yanında duruyordum. Ona zarar vermek için kim olursa olsun harcardı.

"Bir şey söyle! " Dişlerini sıkıyordu, sert çenesi kasılmıştı, boynundaki damar şişmiş alnındaki damarlar belli oluyordu. "Onu bu illetten kurtarabilmem için bir şey söyle! "

Aren sustu, Asra sustu, Pars sustu, Wizard sustu. Geriye sadece ben ve sükut kaldık. Sükut beni içine çekerken yok oluyordum.

"Wizard! " diye bağırdı Aren.

"Aren! " diye bağırdı Wizard.

"Susun! " diye bağırdım. İkisi de şaşkınca yğzime bakarken ne diyeceğimi bilmiyorum ama devam etmem gerektiğini gözlerinden okuyabiliyordum. "Duymuyor musun, yapacak bir şey yok diyor. Sona geldin diyor. "

"Vera sus! "

"Susmayacağım. Bu zamana kadar yanındayken sustum. Beni herkesin içinde dans etmeye zorlarken sustum. Daniel'e benim için kadınım, derken sustum. Benden kaçtın, sustum. Her zaman sustum Aren ama artık susmayacağım. "

"Konuşacak bir şey yok. "

Alayla gülümsedim cümlesine. "Konuşacak çok şey var Aren. Bana zarar gelmemesi için yanında tuttun ama zarar gördüm. Bana zarar gelmemesi için senin adınla anıldım ama zarar gördüm. " Gülüşümü soldurdum. "Sence de konuşacak bir şey yok mu Aren? "

Tek kaşını kaldırdı gözlerini kısarken. Gri irisleri gözlerimde gezinirken inanamayarak baktı. Böyle düşündüğümü düşünmüyordu anlaşılan.

"Ne yani sana ben mi zarar verdim? " Sorusu basitti ama canımı yakacak kadar da acımasızdı.

Bunu kastetmiştim aslında, onun bana zarar verdiğini söylemek istemiştim üstü kapalı da olsa. Ama üstü kapalıydı ya canımı yakmamıştı açıkça sorana kadar.

Sustum, içimden bağıra çağıra evet dediğim soruya sustum. Aslında doğruları söylemem gerekirdi değil mi, peki neden doğrular canımı yakıyordu?

"Cevap? " dedi tek kaşı havadayken. Sessiz kalmaya devam ettim sadece.

"Hiç mi yol yok Wizard? " Pars'ın umutla dolu sesi Aren ile aramıza girdiğinde diyaloğumuz sona erdi ama biliyordum yine açılacaktı bu konu. Bir gün…

"Aslında var. " Wizard'a döndüm, gözlerimdeki karamsarlık biraz da olsa umuda sarılmıştı.

"Nedir? "

"Hanedanlık yüzüğü. " Wizard' ın cevabı ile parmağımdaki yüzüğe baktım. Wizard onun sahte olduğunu söylemişti ama yine de çıkarmamıştım.

"Bu mu? " Elimi ona doğru uzattım. Yüzüğü gördü an kaşları çatıldı.

"Bunu hâlâ çıkarmadın mı sen! "Elini uzatıp yüzüğü çıkardı parmağımdan. Tenimde bıraktığı ize bakarken yutkundum. "Bu sana daha çok zarar veriyor Vera. "

Başımı salladım. "O yüzüğü nereden bulabiliriz? "

"Saraydan." dedi tekdüze bir sesle.

"Orası tehlikeli. "

"Yüzük kurtaracak mı onu? " Aren'in tehlikeli sesi araya girdiğinde ona baktım korkuyla.

"Eğer hanedanlık mensubundan biriyse kurtarır ama değilse… "

"Nasıl anlaşılır? "

"Yüzüğün parmağına oturması lazım, yoksa olmaz. "

"Tamam." dedi Aren en son. Sanki bitmiş bir cümleye nokta koyar gibiydi.

Ona baktım, kararlıydı. Oraya gidecekti. Benim için o tehlikeyi göze alacaktı. Buna engel olmalıydım. Onun oraya girmesi tehlikeliydi.

Aren odadan hızla çıktığında arkasından bakakaldım. Bir şey yapmalıydım, onu durduracak bir şey…

Hızla yerimden kalktım. Buraya geldiğimin aksine daha iyiydim, belki de dediği gibi beni daha kötü yapan o yüzüktü!

Wizard'ın odasından çıkıp koşarak evin çıkışına ulaştım. Onu kaçırmak istemiyordum, şanslıydım ki kapının ağzında yakalamıştım.

"Aren! " Peşinden bağırmama aldırmadan hızla yürümeye devam etti. Durmadım, koştum ve taş yolda kolundan tutup onu durdurdum. "Nereye gidiyorsun? "

Yüzüme bakmıyordu, arkası dönük şekilde durduğundan ifadesini göremiyordum. Yanından dolaşıp önüne geçtim. Gözleri uzaklara dalmıştı, gözlerimle birleştirmemeye kararlıydı.

"Gözlerime bak Aren. " Bakmadı.

"Çekil önümden. "

"Hayır! "

"Vera, çekil! "

Topuğumu yere vurup bağırdım. "Hayır, çekilmiyorum. Oraya gitmene izin vereceğimi mi sandın? "

Gözlerime bakmıyordu hâlâ ama son sözümle dudağının kenarını yukarı kıvırmıştı. "Senden izin istediğimi sanmıyorum. "

Yılmadım. "Ama ben vermiyorum. "

Bu sefer gözlerini gözlerime değdirmişti. Öfkeyle yüzüme bakarken aldığı nefesler yüzüme vuruyordu.

"Çekil şuradan Vera! "

Omuz silktim. "Neden benim için kendini tehlikeye atıyorsun? "

Gözlerinde kırgınlık hakim oldu. Omuzları düşerken üstü kapalı söylemek istediğimi bana bir sefer daha hatırlattı. "Unuttun mu, bunlar başına benim yüzümden geldi. "

ARAF MELEĞİ: Kayıp RuhWhere stories live. Discover now