9. BÖLÜM

1.5K 298 48
                                    

Herkese merhabaa. Bugün bölüm biraz geç geldi, çünkü unuttum. 🤦‍♀️ Neyse ki geç de olsa buraya bırakıyorum bölümü. ☺

Bölümü oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfenn... 🤗🌺😌

Hepinizi seviyorum ve çokça öpüyorum.. 💜 İyi okumalar.. 🍂

🪽🪽

Sorular ve sınırlar…

Bazı sorular sınırları aşardı ve o zaman neler olabileceği tahmin bile edilemezdi. Belki büyük bir felaket bulurdu seni belki de yüreğinde başlayan minik bir kıvılcım yangına çevirirdi bedenini.

Her şey belkiye sığıyordu ama, hiçbir şeyi bilemezdin tam olarak.

Ben de bilememiştim. Asra'ya o soruyu sorduktan sonra nasıl bir felakete imza atacağımı bilmiyordum. Bilseydim atmamazlık yapar mıydım, orası da meçhuldü ya!

Ama alacağımız cevaplar sorduğumuz sorular kadar önemliydi. Cevapların da bir sınırı vardı ve o sınırı aşarsan aynı sorular gibi neler olabileceğini bilemezdin.

Ve ben o soruyu kalbim titreyerek sormuştum. Onun nasıl öldüğünü öğrenmek isterken aslında nasıl bir boşlukta savrulduğunu görecektim.

Asra gözlerime baktı ama beni cevaplamadı. Nedensizce sessiz kalıyordu. Belki bilmiyordu, ama hayır bu çok saçma olurdu. Belki de söylemek istemiyordu. Bunu anlayabilirdim işte.

"Ben." dedi ve sustu. Sesi kısılmıştı, gözleri puslanmıştı. "Bunu söyleyemem. "

Biliyordu, onun ölümünün nasıl olduğunu biliyordu ama bana söyleniyordu. Pekala bu kararına saygı duymalıydım, sonuçta bu kararı Aren istemiş olabilirdi.

"Yemekler oldu mu? " diyerek değiştirdim ben de konuyu. Bu hareketim hoşuna gitmiş olacak ki gülümsedi.

"Evet, sofrayı kurmama yardım eder misin?"

"Elbette."

Birlikte sessiz kalarak sofrayı kurmaya başladığımızda üç servis çıkarıp masanın üstüne koydum. Asra da raftan aldığı üç bardağı her bir servisin başına dizip dolaptan çıkardığı mor renkli bir sıvıyla doldurdu içini.

"Pars'ı çağırıp geleyim ben. Sen de yemekleri koyar mısın tabaklara? "

Baş hareketimle onu onayladığımda Asra mutfaktan çıkıp Pars'ın yanına gitti. Ben de tencereden tabaklara yemeği koymaya başladım.

Bir dakika sonra ikisi de mutfağa geldiklerinde tabakları masaya koyup beklemeye başlamıştım. Burada kim nerede oturuyor bilmediğim için onları beklemem en doğrusuydu. Pars ve Asra yerlerine geçerken ben de Asra'nın yanındaki boş sandalyeye geçip oturdum. Pars tam karşımda oturuyordu ama gözleri baş köşedeki boş sandalyedeydi. Sanırım orada kimin oturduğunu anlamıştım.

"Nereye gittiğini sana söylemedi mi? "

"Hayır."

Asra'ya baktım. Onun sorusunu Pars'ın kestirip atmasının altında bir sebep olduğunu pekala ikimiz de biliyorduk. Sadece susup sessizce yemeklerimizi yemeye devam etmiştik.

Tabağımdaki yeşil şeyi ağzıma attığımda pırasa tadı geliyordu ama tam olarak öyle de değildi. Ağzımın içindeki şey çiğnedikçe mayhoş bir tat veriyordu ama damağımda kalan tadı oldukça güzeldi.

Tabağımdaki bittiğinde Asra ocağın üstündeki diğer tencereyi getirip içindekinden hepimizin tabağına koydu biraz. Ardından tencereyi geri götürüp yerine oturdu ve yemeğini yemeye devam etti.

ARAF MELEĞİ: Kayıp RuhWo Geschichten leben. Entdecke jetzt