31. BÖLÜM

800 168 13
                                    

Bölümü oylamayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyelim lütfen. 😍

Sizleri seviyorum 💞 iyi okumalar diliyorum... 🤍

🪽🪽

Bedenimde hissettiğim fiziksel acı değildi hiçbir şey, önemsemiyordum artık acılarımı. Ama ruhum... Ruhum öyle çok kanıyordu ki, durduramıyordum kanı. Ölüyordum, yavaş yavaş tükeniyorum belki de.

Bilmem kaçıncı gün... Evden ayrı, Asra ve Pars'tan ayrı ama en önemlisi de ondan ayrı bilmem kaçıncı gün...

Bilincim kapalı yatışım kaç gün sürmüştü bilmiyordum ama yine de bedenimi yorgun hissediyordum. Neden böyle olmuştu bilmiyordum, nasıl onun oyununa gelmiştim bilmiyordum ama o sözleri her an kulaklarımda yankılanıyordu.

"Sen bulmayacaksın, onu bana sen getireceksin. "

Daniel'in koluma yaptığı iğne ile derin bir uykuya çekilirken bedenim, ruhum uçsuz bucaksız sonsuzlukta yaşamını sürdürüyordu. Korkuyordum, hem de deli gibi ama korkum onun içindi. Daniel'in bana zarar vereceğini düşünmüyordum ama o kendine zarar verirdi.

Yokluğumu fark etmiş miydi acaba, biliyor muydu kaçırıldığımı? Belkide hiçbir şeyden haberi bile yoktu, benden kaçarken istediğine ulaşmıştı. Hem bedenim hem de ruhum, ondan tamamen uzaktaydık.

Aynı kainatın içinde ama ayrı yerlerde...

Fazla eşyanın olmadığı; sadece bir yatak, bir masa, iki sandalye ve bir komidinin olduğu küçük bir odadaydım. Ne pencere ne başka bir şey, dışarıyı görmek için hiçbir şey yoktu.

Daralıyordum, kapalı ortamlarda duramamama rağmen kaç gündür buradaydım ve artık gücümün çekildiğini hissediyordum. Korkum tüm bedenimi sarmış, ruhumu ele geçirmişti. Buna daha fazla dayanabileceğimi düşünmüyordum.

Günlerdir yatakta olmanın sıkıntısıyla kalan gücümle yumuşak yataktan kalktım. Sınırlı olan odanın içinde gezinmeye başladığımda buradan çıkmam gerektiğini biliyordum ama nasıl ve ne şekilde, işte onu bilmiyordum.

Masanın üstünde benim için konulan bir tepsi yemek duruyordu, canım hiçbir şey istemediğinde burun kıvırarak gözlerimi çektim üstünden. Komidinin önüne geldiğimde belki bir şeyler bulabilirim düşüncesi ile üç çekmeceyi de açtım. Yoktu!

Hiçbir şeyin olmamasının verdiği sıkıntıyla sinirlerim öyle bozulmuştu ki sertçe ittirdim çekmeceleri. Odanın içinde büyük bir gürültü koparken aynı saniyelerde kilit sesi duyulmuştu.

Ve kapıda görünen Daniel'di.

"Uyanmışsın." dedi gülen yüzüyle. Gözlerimi devirdim.

"Kaç gündür bıradayım? "

Kapıyı kapatıp elindeki tepsi ile masanın yanındaki sandalyelere yürüdü. Onun bu rahatlığına şaşkın gözlerle bakarken tepsiyi masaya bırakıp yüzüme baktı.

"Beş gün. " dedi ruhsuz bir şekilde. Duyduğum rakamla dudaklarımı araladım. Bu kadar uzun zamandır kayıptım ve hâlâ beni bulamamışlardı.

"Her yerde seni arıyorlar. " dediğinde dolan gözlerimi yüzünden kaçırdım. "Duymak istediğin isim de dahil! "

Duymak istediğim isim... Aren...

"Ama sakın umutlanma, ben istemezsen burayı bulamaz kimse. " İçimden edebileceğim küfürleri ettim dışımdan sessiz kalırken.

"Çıkmak istiyorum buradan! " Güldü.

"Aren istediğimi verene kadar bu olmayacak güzelim. Üzgünüm. " Üstüne doğru yürüdüm, kılını kıpırdatmadı.

"Beni burada zorla tutamazsın! " Ayağımı yere vurdum sinirle. Sadece bakmakla yetindi.

"Üzgünüm, Vera. Buna bir süre daha mahkumsun. " Yerimde duramayarak koşarak yakasına yapıştım. Bu bile onu korkutmamıştı, onun için etkisiz elemandım belki de.

"Çıkar beni buradan! " Kollarımı tuttu sakince ama gözlerinde aynı sakinliği göremiyordum. Söyleyecekleri ise içimi darmaduman edecekti.

"Biraz daha yakınımda durursan senin sıcaklığından faydalanmadan edemeyeceğim güzelim, fazla çekicisin. " Ellerim nasıl yakasını bıraktı bilmiyorum ama yavaş yavaş geri gitmeye başlamıştım yüzümdeki korku ile.

"Hayır." dedim fısıltı ile, duymadığını biliyordum. "Hayır."

Yüzündeki gülümseme ile çıktı gitti kapıdan. Demir kapı ardı ardına iki kez kilitlendiğinde sırtıma değen soğuk duvarla daha fazla gidemeyeceğimi anlayıp yere çöktüm. Duvar dibine oturduğumda dizlerimi karnıma çekip kollarımı da dizlerime dolamıştım. Yaşlı gözlerle demir kapıya bakarken aklımdan tek bir düşünce geçiyordu.

Aren, yokluğumu öğrenmişti ve beni arıyordu!

⋅•⋅⊰∙∘☽༓☾∘∙⊱⋅•⋅

"Solgun görünüyor Daniel, ona bir şey yapmadın değil mi? "

"Hayır, sadece verdiğin iğneyi yaptım. "

"Bir terslik olmalı, o iğne zarar vermiş olamaz. "

"Bana bak, sen ne verdiğini bilmiyor musun be adam! "

"Bekle beni burada, hemen geleceğim. "

Başımdaki sesler ile gözlerimi açmayı denedim ama sanki biri yapıştırıcı sürmüştü kirpiklerime, asla açamıyordum. Sırtım en son soğuk duvarla bitişikti, ne ara yumuşak yatağa yatmıştım ben? Ayrıca ne zaman uyumuştum, neden tüm gücüm edilmiş gibi hissediyordum?

Daniel'in başımda olduğunu biliyordum, az önce konuştuğu adam ise sert adımlarla çıkıp gitmişti odadan. Ne hakkında konuşuyorlardı bilmiyordum ama durumumun iyi olmadığını Daniel'in odayı turlayan adımlarından seziyordum.

"Daniel! " diye bağırdı yaşlı bir kadın sesi. "Ona ne yaptınız? "

Daniel sustu, uzun bir süre sustu. Gözlerini üzerimde gezdirdiğini hissediyordum ve bundan oldukça rahatsız oluyordum. Yine de rahatsızlığımı dillendirecek ne gücüm vardı ne de gözlerimi açıp ona bakmaya gücüm.

"Bilmiyorum." dedi uzun sürenin ardından Daniel. Sıkıntılı bir nefes verdiğini duyduğum an yineledi. "Bilmiyorum."

"Ne demek bilmiyorsun oğlum, ne yaptınız kıza? "

"Anne! " diye bağırdı Daniel. Onun annesi mi vardı? "Bak sus, hiçbir bok bilmiyorum tamam mı! Gelme üstüme. "

Kadın sustu, Daniel sustu. Odada derin bir sessizlik oldu uzunca bir süre. Bana ne yapmışlardı böyle, neden bu haldeydim? Ayrıca neden bileklerim yanmaya başlamıştı?

Hayır, sadece sağ bileğim yanıyordu.

Aren... Bir şey vardı, sadece onun isminin olduğu bileğim yanıyorsa ona bir şey olmuştu. Tehlikedeydi, tehlikedeydim.

"Ahh! " diye bir feryat çıktı dudaklarımdan. Gözlerim hâlâ kapalıydı ama Daniel'in hareketlendiğini biliyordum.

"Vera? " Sesi titriyordu, korkusuz adamın sesi titriyordu. "Ne, ne oluyor? "

Bilmiyordum ama bileğim yanıyordu. Sanki biri cehennem ateşine bırakmıştı bileğimi. Öyle çok yanıyordu ki...

"Kan." dediğini duydum Daniel'in. "Kanıyor."

Bir şeyler hissediyordum, cayır cayır yanan bileklerimden akan sıcak sıvıyı hissediyordum. Bu ikinci kez oluyordu ve o zaman da tüm gücüm çekilmişti.

"Daniel! " dedi odadan çıkan adam. Daniel'in ona baktığını hissettim, adamın sözlerine kulak kesildim. "Yaptığın ilaç yaşayan her kimsede ters etki yaratıyor. " Sözlerinden bir şey anlamasam da şimdi söyleyecekleri durumu özetleyecekti. "Onu yavaş yavaş öldürüyor. "

ARAF MELEĞİ: Kayıp RuhWhere stories live. Discover now