77. BÖLÜM

236 37 2
                                    

Selamm bebeklerr, yeni bölüm geldiii. 🥳

Biliyorsunuz ki, uzatmayı sevmiyorum ve yine uzatmama taraftatıyım.

Bölüme geçmeden önce yıldızı patlatmayı ve satır aralarına yorumlar yapmayı unutmayalım lütfen. 😊

Sizleri seviyorum ve iyi okumalar diliyorum. 💕

🪽🪽

Sıcaktı. Çok sıcaktı. Daha önce böyle bir sıcaklık hissetmemiştim ama bedenimin soğukluğuna rağmen olduğum yer çok sıcaktı. Neredeydim bilmiyordum, her yer kapkaranlıktı.

Kımıldamadan durmak istedim ama olmuyordu. Çıplak ayaklarımda hissedilen sıcaklık asla yerimde durdurmuyordu. Gözlerim karanlık ortamda bir ışık görebilmek umuduyla gezinirken bileğimde hissettiğim yakıcı sıcaklıktı beni durduran.

"Ahh! "

Acılı bir vaveyla çıktı dudaklarımdan ama kimse duymadı. Elimi bileğimin üstüne koydum, sıcak bir sıvıya bulaştı. Yine oluyordu işte, bileğim yine kanıyordu.

Aren yine kriz geçiriyordu.

Korkum bedenimi esir alırken ruhum derin bir ateşin içine atılmıştı. Yanıyordum, canım acıyordu ama sesimi çıkaramıyordum.

"Hüma! " İşte yine o ses… Kimin olduğunu bilmediğim, nereden gelmediğini bilmediğim o ses…

Sesin geldiği an karanlıklar aydınlanmaya başladı birden. Hissettiğim sıcaklık kendini ferahlamaya bıraktı. O sıcaklık uzaklaşıyordu benden, bileğimde yanan ateş topu sönüyordu yavaşça.

Kriz bitmişti.

"Hüma! " Bu ismi neden sürekli söylüyordu bilmiyordum. Ama isim söylenince kasvetli hava dağılıp yerini beyazlığa bıraktı.

Tanrım, bu ilk gördüğüm rüyadaki gibi bir yerdi!

Sakince etrafta gezinmeye başladım. Korkuyordum ama nerede olduğumu anlamam gerekiyordu. Ağır ağır ilerledim yolları, ayaklarım beni yeşillik bir alana çıkarana kadar gittim.

Yeşildi, ağaçların yeşili her yeri sarmıştı ve iç ferahlatan sesler kulaklarımı dolduruyordu. Kuş cıvıltıları, akan şelalenin şırıltısı…

Nasıl bir cehennemden çıkıp buraya geldiğimi bilmiyordum. Biraz önce cayır cayır yanan bedenim nasıl bir ferahlamaya bürünmüştü bilmiyordum. İçimdeki korkunun nasıl tükendiğini bilmiyordum.

İlerlemeye devam ettim, sakin adımlarla yürüdüm. Nereye gideceğimi bilmeden yürüdüm. Acıktığımı hissediyordum, soğuk bedenime rağmen acıkmış ve susamıştım. İleride gördüğüm mavi şelalenin yanına doğru yürüdüm.

Masmavi suyun içine elimi daldırdığımda avucumun içine aldığım suyu dudaklarıma götürdüm. Kana kana içtiğim su, şimdiye kadar içtiğim en lezzetli suydu.

Ayağa kalktığımda şelalenin yanında duran yemyeşil ağacı gördüm. Üstünde turuncu meyveler vardı. Hızla ağacın altına gidip turuncu meyvelerden yemeye başladım
Gerçekten çok lezzetliydi.

Doyduğumu hissediyordum artık, elimdeki turuncu meyveyi ağacın dibine koyup ayağa kalktım. Birkaç adım atmıştım ki havadaki değişimi görmemle olduğum yerde kaldım.

Mavi ve beyazın hakim olduğu gökyüzü kendini gri ve siyahın hakim olduğu renklere bırakıyordu. Ne olduğunu anlamadan gözlerim havada gezinirken ortamda gri bir duman oluştu. Korkmaya başlamıştım, az önceki ferahlık yoktu artık içimde.

Bir gök gürültüsü sesi duyuldu sonra, yan tarafımda kalan şelalenin suyu maviden siyaha dönüştü. Arkamda kalan ağacın üstündeki turuncu meyveler ateş topuna dönüşüp ağacı yakmaya başladılar.

ARAF MELEĞİ: Kayıp RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin