40. BÖLÜM

759 149 1
                                    

Bölümü oylamayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyelim lütfen. ⭐

Sizleri seviyorum 💞 iyi okumalar diliyorum... 🌑🌕

🪽🪽

Başım çatlayacak derecede ağrıyordu, derin uykumdan uyandıran o ağrıyken gözlerimi açtım yavaşça. Görüş açıma giren pembe renkli duvarlar odama ait değilken buranın neresi olduğunu tartıyordum zihnimde.

Kahretsin, burası dün geldiğimiz mekandı!

Düne ait görüntüler ağır çekimdeymiş gibi gözlerimin önünden geçip giderken Aren'in sinirlerimle oynaması ve o sinirle tek kadehi kafama dikip sarhoş oluşumdan sonrası yoktu. Yine aynı hatayı yapmıştım, yine onun yanında kendimi kaybetmiştim!

Tek başıma büyük yatakta yatarken onun nerede olduğunu bilmiyordum ama odanın içinde yoktu. Olmamasının rahatlığı ile yataktan kalkıp pencereye ilerledim. Dışarısı hareketli bir şekilde hayatına devam ederken aşağıdan gelen müzikle kulaklarımı kapattım. Çıtırtı sesine bile tahammülüm yoktu!

Buradan gitmeliyim ama Aren olmadan gidemeyeceğimi biliyordum. Hiç istemesem de onu bulmak zorundaydım. Odanın kapısına doğru ilerleyip elimi kulpa atacağım sırada kapı açıldı. Korkuyla bir adım geri giderken açılan kapıdan Aren girdi içeri.

"Uyanmışsın." Yüzündeki gülümsemeye anlam veremesem de elindeki tepside oyaladım bakışlarımı.

"Ne zamandır uyuyorum? " Kapıyı kapayıp masaya doğru ilerledi, elindeki tepsiyi masaya bırakıp sandalyenin birini çekip oturdu.

"Oluyor bayağı. "

"Neden eve gitmedik? "

"Seni o şekilde buradan çıkaramazdım. "

"Hangi şekilde? "

Sabırsız bir nefes verdi ve tepsiyi önüme ittirdi. "Kahvaltını yap, sonra gideriz. "

Sorumu cevaplamaması kafamı karıştırsa da önümdeki tepsiye bakıp çatalı elime aldım. Tabaktaki yiyeceklerden yeteri kadar yediğimde ayağa kalktım.

"Artık gidebiliriz. " dedim odanın içine ilerlerken.

Aren yerinde kıpırdamadı, neden bu kadar sessizdi bilmiyorum ama onu kıvrandıran bir şeyler olmalıydı.

"Düne dair… " dedi sesindeki bozuk tınıyla. Gözlerim üstünde gezindi merakla. "Ne hatırlıyorsun? "

Sorusuna kaşlarımı çattım da onu cevapladım sakince. "Beni sinir ettiğini. "

Kaşlarımı kalktı merakla. "Bu kadar mı? "

Anlamıyordum, ne olmuştu başka? Neden olanlar hep hatırlamadığım kısımdaydı? "Ne olmasını istiyorsun Aren? "

Yerinden kalktı hızlıca. Yüzüme bakmadan kapıya coşku giderken de mırıldandı. "Sormadım say."

Kıvranıyordu, içinde her ne varsa onu ele veriyordu ama belli etmemeye de çalışıyordu. Her geçen gün onu anlamak daha da zorlaşsa da bu konunun üzerinde durmaya kararlıydım. Şimdi değilse bile zamanı geldiğinde öğrenecektim illaki.

Kapıdan çıkıp gitmesinin ardından hızla peşinden ilerledim. Merdivenleri ikişer üçer inerken nasıl bu kadar hızlı olabildiğine şaşırsam da sonunda onu mekandan çıkarken gördüm.

Koşuyordum, ona yetişmek için koşuyordum ama yine de yetişemiyorum. Sonunda beni arabada beklediğinde nefes nefese kalıp içeri girdim.

"Ne oluyor Aren? " Yüzüme bakmamaya devam ediyordu, arabayı çalıştırıp son hız sürmeye başladı.

ARAF MELEĞİ: Kayıp RuhWhere stories live. Discover now