33. BÖLÜM

783 164 0
                                    

Bölümü oylamayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyelim lütfen. 💫

Sizleri seviyorum 💞 iyi okumalar diliyorum... 🔥

🪽🪽

Sıcak, korkutucu, gerçek dışı bir rüyadan uyanışımın üstünden üç saat geçmişti. Uyandığım an nasılsam, hâlâ öyleydim. Bitkin, yorgun, düşünceli, korkmuş…

Öyle korkunç bir rüyaydı ki, bunun bir anlamının olduğunu biliyordum. Uyandığımda rüyamdaki gibi bileklerim yanıyordu yine, ensemden sırtıma akan ter damlaları ile yapışan saçlarımla oldukça kötü görünüyordum.

Ve hâlâ öyleydim. Uyandıktan sonra sırtımı yatak başlığına dayamış, dizlerimi karnıma çekmiş, kollarımı dizlerime sarmıştım ve başımı da dizlerime gömmüştüm. Düşünmek istemiyordum, gördüğüm her bir an gözlerimin önüne geliyordu; hissetmek istemiyordum, bileğimdeki acı buna mani oluyordu.

Korkuyordum…
Yorulmuştum…
Bitkindim…
Ve en önemlisi de gücüm tükenmişti…

Demir kapı açıldığında bile kılımı kıpırdatmayışım gücümün olmayışındandı. Gelen her kimse rahatsız adımlar atarak yanıma geliyordu. Ona bakmadım, çünkü geleni biliyordum.

"Kötü görünüyorsun. " Daniel'in cümlesine gülmek istedim ama tek yaptığım keyiften yoksun bir gülüş sergilemekti.

"Ciddi olamazsın! "

"Bana bak Vera! " Üzerime doğru eğildiğini hissettiğimde hafifçe kaldırdım başımı. Siyah gözlerinde anlamadığım sırlar dolaşıyordu.

"Bırak beni artık! " Bu sefer de onun yüzünde gördüm gülümsemesini.

"Bırakacağım." Kaşlarımı çattım, altından bir plan çıkmasını bekliyordum. "Aren gelince ama."

Onun sesini duymamla dizlerime sarılı kollarımı çözdüm. Hayır, bu olmamalıydı. Aren buraya gelemezdi, gelmemeliydi.

"Gelmeyecek! " diye bağırdım tüm gücümle. O kadar yoktu ki gücüm tek kelime ile nefes nefese kalmıştım.

"Üzgünüm. Artık çok geç. " Doğruldu. Bakışlarım gözlerini takip ettiğinde başımı kaldırmak zorunda kalmıştım. "Akşama hazır ol!"

Akşam… O kadar az bir süre mi kalmıştı yani? Hayır, hazır değildim. Olamazdım. Bu halde onun karşısına çıkamazdım.
"Hayır! " diye bağırdım tekrardan. "O buraya gelmeyecek, bunu yapamazsın! "

"Üzgünüm güzelim. " Gür kahkahasını ardında bırakıp odadan çıktığında tekrar kilit sesi duyuldu.

Yerimden kalkmak istiyordum, kalkıp o demir kapıyı yumruklamak ve boğazım yırtılırcasına bağırmak… Gücüm yoktu ama, yapamazdım hiçbir şey. Bu halde onun da karşısına çıkamazdım.

Zaten uzaktı bana, yine uzaklaşsın istemiyordum.

                                                              ⋅•⋅⊰∙∘☽༓☾∘∙⊱⋅•⋅

Geçip giden dakikaları saydım uzun bir süre, sonra pes edip uyumak istedim ama yine aynı rüyayı görürüm diye uyuyamamıştım. Midem kazınıyordu ama tek bir lokma yiyecek halim yoktu. Yattım öyle, cenin pozisyonu alıp geçen dakikaları gözyaşlarımla uğurladım.

Mayışmaya başlamıştım sanki, göz kapaklarım istemsizce kapanmaya başlamıştı. Demir kapının kilit sesi odanın içine yayıldığında yatmaya devam ettim. Gelenin kim olduğunu biliyordum zira, gerek duymuyordum.

"Zaman geldi. " dedi içeri giren Daniel.

Derin bir nefes alıp avuç içimi yatağa yaslayarak doğruldum. Ona duygusuz gözlerle bakarken sırıtarak gelişini izledim.

"Hadi Vera, gitmemiz gerek. " Dediğini yapmadım, yatakta oturmaya devam ettim.

İçimden hiçbir şey gelmiyordu, ne onunla gitmek ne de onunla konuşmak. Sadece uyumak istiyordum, tek yapmak istediğim buydu.

"Gelmek istemiyorum. " Sesim de gücümün bittiğini söylüyordu, öyle bitik çıkmıştı.

"Sana istiyor musun diye sormadım zaten Vera, hadi dedim. " Yanıma gelip üstten bakmaya başladı. Bendeki hareketsizliği gördüğü an sabırsız bir nefes verdi.

"Vera! " Bağırışından irkilmedim bile, tek bir hareket etmedim. "Tamam o zaman şöyle yapıyoruz… "

Cümlesini bitirmeden kollarını bacaklarımın altından ve sırtımdan geçirdiğimde havalanmamla dudaklarımdan kaçan çığlık eş zamanlı olmuştu.

"Ne yapıyorsun sen, bırak beni çabuk! " Dinlemedi, adımları ters istikamete uğradığında kapıya doğru gittiğimizi biliyordum.

Ses çıkarmayıp yürümeye devam ettim. Çırpındım, kurtulmak istedim, bağırdım, çağırdım ama nafileydi! Yaptıklarım sonuçsuz kalıyordu. Sonunda dışarı çıktığımızda tenindeki irkilme ile titredim. Soğuktu, alışamayacağım kadar soğuktu dışarısı.

Hareketsiz kaldım o saniyeden sonra, onun kucağında nereye gittiğimizi bilmeden durdum. Etrafıma bakınmak istiyordum ama başımı kaldıramıyordum omzundan. Onun tenine değen tenimden nefret ediyordum.

"Uslu bir kız ol ve sakın yanlış yapma Vera. " Ne demek istediğini anlamak istercesine gözlerimi kırpıştırdım. Devamını getirmedi, sordum.

"Ne demek bu? "

"Onu gördüğün an nerede olduğunu unutma sakın. Burası benim alanım ve benim iznim olmadan kimse sağ çıkamaz." Korkunçtu, o çok kötü bir adamdı.

Tek kelime daha etmedim. Sadece bekledim, nereye gittiğimizi anlamadan bekledim. Sonunda adımları durdu, geldiğimizi biliyordum.

İçime bir sıkıntı çökmüştü, nedeni bariz belliydi. Günler sonra onu ilk defa görecek olmamdı ve halimden hiç de hoşnut olmayacağıydı.

Daniel beni yavaşça yere bıraktığında dengemi kurmak adına koluna yapıştım. Gömleğinin altındaki pazısı gerildiğinde elimi tuttu. Elimi çekmek istedim ama izin vermedi. Bırakmadı.

Etrafıma bakınmaktan korkuyordum ama bakmam gerekirdi. Onun gözlerinin içine bakıp nasıl olduğunu görmek gerekirdi. Bakmaya cesaretim yoktu ama, günler sonra onunla bu halde karşılaşmaya cesaretim yoktu.

"İstediğimi ver Tamar. " diye bağırdı Daniel. Sesi öyle güçlü çıkmıştı ki güçsüz bedenim yıkılmak için can atıyordu. "Kadınını al! "

İşte yine aynı sıfat! Bu sözcüğü duymaktan nefret ediyordum ama herhangi olumsuz bir kelime söylersem bu onun için son olurdu, bunu biliyordum. İçim gitse de sessiz kaldım. İçi gitse de ona bakmadım.

"Önce onu ver. " Günler sonra duyduğum karakteristik sesi… Tanrım, bir ses bu kadar özlenebilir miydi?

"Şansını zorlama Tamar. " Bakmak istiyordum, gri gözlerine bakmak…  Ama yapamıyordum, bakarsam yenilirdim. Bakarsa son gücümü de kaybederdim.

"Vera! " İşte o an… Hayır, hayır adımı seslenmemeliydi. Bu ikimiz için de tehlikeliydi. Bir kelime, bin yenilişti…

"Zamanın azalıyor Tamar! "

"Bana bak Vera! "

"Üç dakikan var Aren, ya hafızalarımızı yerine getirirsin ya da kızı sonsuza dek kaybedersin!"

Bu benim için de onun için de son darbeydi. Ona bakmazsam eğer istediğini yapmayacağını biliyordum. Bakarsam tüm gücümü de yitireceğimi biliyordum ama buna mecburdum.

Ağır ağır kaldırdım gözlerimi grilerine. Tam karşımdaydı, öylece bana bakıyordu. Yıllarca görmedim gibi, her bir milimini görmek ister gibi.

Mavilerim değdi grilerine. Ve bir değiş, bin yenilişten daha güçlüydü!

ARAF MELEĞİ: Kayıp RuhWhere stories live. Discover now