PORTOLA VALLEY ∣ Tamamlandı ♕

By bsrarikan_

1.8M 101K 20.9K

" Her doğum içimizdeki sancının sesidir. " " Değerli sağlık çalışanları , Portola Valley kasabasında çalışaca... More

♕Tanıtım♕
♕1.bölüm♕
♕2.bölüm♕
♕3.bölüm♕
♕4.bölüm♕
♕5.bölüm♕
♕6.bölüm♕
♕7.bölüm♕
♕8.bölüm♕
♕9.bölüm♕
♕10.bölüm♕
♕11.bölüm♕
♕12.bölüm♕
♕13.bölüm♕
♕14.bölüm♕
♕15.bölüm♕
♕16.bölüm♕
♕17.bölüm♕
♕18.bölüm♕
♕19.bölüm♕
♕20.bölüm♕
♕21.bölüm♕
♕22.bölüm♕
♕23.bölüm♕
♕24.bölüm♕
♕26.bölüm♕
♕27.bölüm♕
♕28.bölüm♕
♕29.bölüm♕
♕30.bölüm♕
♕31.bölüm♕
♕32.bölüm♕
♕33.bölüm♕
♕34.bölüm♕
♕35.bölüm♕
♕36.bölüm♕
♕37.bölüm♕
♕38.bölüm♕
♕18 Mart ♕
♕39.bölüm♕
♕40.bölüm♕
♕41.bölüm♕
♕42.bölüm♕
♕43.bölüm♕
♕44.bölüm♕
♕Yürek Mürekkebi Karahindiba Tozuna Damladı♕
♕ 45.bölüm♕
♕ 46.bölüm♕
♕47.bölüm♕
♕48.bölüm♕
♕49.bölüm♕
♕50.bölüm♕
♕51.bölüm♕
♕52.bölüm♕
♕53.bölüm♕
♕54.bölüm♕
♕55.bölüm♕
♕56.bölüm♕
♕57.bölüm♕
♕58.bölüm♕
♕59.bölüm♕
♕60.bölüm♕
♕61.bölüm♕
♕62.bölüm♕
♕63.bölüm♕
♕64.bölüm♕
♕65.bölüm♕
♕Karahindiba Tozu Satırlara Bulandı♕

♕25.bölüm♕

25.9K 1.5K 448
By bsrarikan_

Rosalie , elindeki takvime göz atarak "Evden ayrılışımızın üzerinden dört ay geçtiğine inanabiliyor musun?" diye sordu.Ağustosun son günleri olmasına rağmen sıcaklar şiddetini arttırmış , dallarda güller kavrulmuş, meyveler ise çoktan kurumuştu.

"Zaman , umduğumuzdan da hızlı ilerliyor"dedim. Antibiyotik şişelerini raflara yerleştirmeye çalışırken."Geride bıraktığımız hayat,"dedim duraklayarak "geçmişte kalan bir rüya gibi." Rosalie sözlerimi onaylayarak "Kötü bir rüya."diye mırıldandı.

Betty Halayı , babamı , Caroline ve Paul'u özlediğim doğruydu onlara birkaç satır yazma zahmetinde bulunmadığım için kendime sitem ettim.Buğulanan bakışlarımı peri kızını andıran kuzenime çevirerek "Aileni özlüyor musun?"diye sorduğumda bakışlarını kaçırdı"Özlediğim zamanlar oluyor" Nelson'dan arta kalan zamanlarda özlüyor olmalı diye düşünerek bir iç çektim.

O an , Rex'i ve yabancısı olduğum duyguları düşündüm. Qargha Gölündeki o geceden sonra onu kısa bir süreliğine de olsa bir kez daha  görebilmiştim"Ufak sırrımızın anahtarı."diyerek elime paslı bir anahtarı tutuşturduğunda kalbimin anahtarının onda olduğunu hissederek gülümsemiştim.Onu hatırlamak , unutma eylemini ortadan kaldıran keskin bir hançer gibiydi ; kanatsa da acıtmayan.Kendimi elimdeki işe vererek duygularımı bastırmaya çalıştım. 

Ayaklanmanın yoğun olduğu eyaletlerden her gün daha fazla yaralı gelir olmuştu.Civardaki hastanelerde donanım eksikliği mevcuttu ve yaralılar çalıştığımız hastaneye nakil ediliyordu.Bay Burkley ve Doktor Casey'i artık daha sık görüyordum.İçinde bulunduğumuz yoğun ortam , hastaları muayene edip ilaçlarını zamanında almasını sağladığımız o sakin ortama hiç mi hiç benzemiyordu.Bay Burkley'in 'Bu herhangi bir hastahanede staj yapmaya benzemez.'derken ne demek istediğini artık daha iyi anlıyordum.

Karşılaştığımız manzara gün geçtikçe değişiyordu : Kurşun yaraları , kesik kollar, dışarıya çıkmış bağırsaklar...Ve en kötüsü de biz buna alışıyorduk.Duyduğum sesle irkilerek şişelerden birini devirdim.

"Firuze!" diye bağırdı hemşirelerden biri koridorun ortasından. Rosalie'yi ilaç dolu şişelerle baş başa bırakarak koridora doğru koştum.Başhemşire Firuze, terden sırılsıklam olmuş bir halde sıska Ahraz'ın koluna yaslanmış ; hayatın omuzlarına yüklediği yükleri paylaşmış olmanın verdiği bir huzurla göz kapaklarını kapatmıştı.

"Aman Tanrım, ona ne oldu?" diye sordum engel olamadığım bir panik bedenimi ele geçirmişti.

"Yaralı mücahitlerle ilgileniyorduk birden fenalaştı."diye yanıtladı Ahraz.

"Enfeksiyon,"diye mırıldandım kendi kendime.Düşünmek istemediğim görüntüler canımı sıkıyordu boş odalardan birini işaret ederek "Vakit kaybetmeden tedaviye başlamalıyız" dedim.Ellerim titriyordu genç kadının alnına usulca dokunduğumda ateşinin bir hayli yüksek olduğunu fark ettim.

Ahraz ilaç almak için malzeme odasına gittiğinde Firuze'nin uzun parmaklarına uzanarak "Kurtulacaksın."diye mırıldandım.Sıska parmağındaki mavi taşlı yüzüğü her zamankinden daha solgun görünüyordu.Ahraz ilaçlarla geri döndüğünde Doktor Casey'in sesi kulaklarımda yankılandı.

"Bayan Hector , Bayan Taheri'nin durumu hakkında bilgi almak istiyorum."

Casey'in beyaz önlüğünde kimden bulaştığını bilmediğim kan izleri vardı.Sabahtan beri kopuk bir bacak üzerinde çalıştığını biliyordum buna rağmen Firuze'nin durumunu öğrenmek için gelmesi büyük incelikti.

"Yaralı bir askere müdahale ederken fenalaşmış korkarım ki bir tür enfeksiyona yakalandı." dediğimde Ahraz'ın elindeki ilaçlara uzanarak Firuze'nin koluna ateş düşürücü olduğunu tahmin ettiğim sarı bir sıvı enjekte etti.

"Bu ateşini düşürür.Bildiğim kadarıyla," alt dudağını ısırdı."Bayan Taheri'nin bir ailesi yok bu gece yanında biri kalsın."

Ahraz ile birbirimize baktık. Kimsesiz oluşu kendi ailemden uzakta olduğum gerçeğini bir kez daha hatırlamama sebep olsa da onun acılarının yanında benimkinin önemsiz kaldığını hissederek "Ben kalırım."dedim.Doktor Casey beni başıyla onaylayarak uzaklaştı.

Gece tüm karanlığıyla çöktüğünde hastanenin soğuk duvarları içimin ürpermesine neden oldu. Rosalie'ye Firuze'nin yanında kalacağımı söylediğimde beni anladığını belirtircesine başını salladı o an gözlerinin parladığına yemin edebilirdim.

Gözlerim kapanana dek bakışlarımı Firuze'den ayırmadım.Terden ıslanan alnına soğuk kompresler yaparak onu rahatlatmaya çalıştım.Yanında olduğumu hissettiğini biliyordum.Sabah güneşinin ilk ışıkları pencereden içeriye süzüldüğünde çatlamış dudakları nihayet kımıldadı. Kuruyan dudaklarına eğildiğimde gözlerini aralayarak "Merih yıldızı..."diye fısıldadığını duydum.

Sayıkladığı şey hakkında en ufak bir fikrim yoktu.Bir yeri ya da birini sayıkladığını düşünerek yutkundum.

"Başhemşire Firuze , ben yanınızdayım beni duyabiliyor musunuz?"

Yavaşça araladığı gözlerini kapatarak "Su..."diye mırıldandı anlayacağım lisanda konuşması varlığımı hissettiğine bir işaretti.Komodinin üzerindeki bardağa uzanarak kurumuş dudaklarına uzattığımda birkaç yudum aldı.

"Bana ne oldu?"

"Dün yaralı mücahitlerle ilgilenirken fenalaştınız ve bizde sizi boş yataklardan birine yatırdık." diyerek eline uzandım "Daha iyi olacaksınız."

"Uyumak istiyorum."

"Pekala,"diyerek ayağa kalktığımda kapının sesiyle bakışlarımı açılan kapıya çevirdim.Doktor Casey "Günaydın hanımlar."dedi ikimizin anlayacağı lisanda konuşması hoşuma gitmişti.Firuze donuk bakışlarını pencere yönelttiğinde durumu hakkındaki bilgileri bir çırpıda sıralayıverdim.

Doktor Casey "Bayan Taheri bizi korkuttuğunuzu söylemeliyim,  kendinizi nasıl hissediyorsunuz şu an ?"dediğinde Firuze zoraki bir gülümsemeyle "Daha iyiyim.Teşekkürler."diye mırıldandı. Odadan çıkmak için hamle yaptığımda daha önce de gördüğüm Afgan gencin kapının önünde beklediğini gördüm.Tuhaf bir ismi vardı o an için hatırlayamadım.Bir hastası mı vardı burada ya da hasta olan kendisi miydi?

"Bay Casey" diye mırıldanarak elindeki sigara paketini uzattığında Firuze'nin kapıdaki adamı görmek için yattığı yerden doğrulduğunu fark ettim.

Genç kadın, başını kaldırıp baktığında genç delikanlıyı gördü.Kara gözlerinde derinliği, karanlığı, asaleti, merhameti, çocukluğunu ve kadınlığını gördü.Yüreğine söz geçiremediğini fark ettiğinde ise utancını gizlemek adına bakışlarını kaçırdı.Mavi taşlı yüzüğü bir ton daha koyuydu artık.

Öğleden sonra Ahraz'a sokularak "Sana bir şey sormak istiyorum."dedim nefes nefese.Elindeki ilaçları malzeme odasına taşıyordu Firuze'yi iyi görmek onu da en az benim kadar mutlu etmişti.Bir an için durakladı.

"Elbette, sorabilirsin."dedi şaşkın bir ifadeyle.

"Merih yıldızı'nın anlamı nedir?" diye sordum bir şeylerden emin olmak istiyordum.

Ahraz yüzüme garip bir ifadeyle baktı ardından da "Merih yıldızı, Fars dilinde Behram adının karşılığıdır.Neden sordun?"dedi.

Aldığım soluğu sesli bir şekilde bırakarak "Şey ben...Bir yerlerde okumuştum anlamını merak ettim."diye geveledim. Hızlı adımlarla malzeme odasına yöneldiğinde bir gerçekten emindim artık :Firuze'nin Merih yıldızı Behram'dı. Genç kadın, Afgan gence benim Rex'e baktığım gibi bakıyordu.Ne var ki Behram ona bakmamıştı bile.

Onun içinde de benim hissettiğim gibi bir boşluk olmasından endişelenerek yattığı odaya yöneldim.Genç kadın, ayağa kalkmış vaziyette dışarıyı izliyordu.İçeri girdiğimde ıslak bakışlarını benden kaçırarak yere baktı.

"Ben sadece iyi olduğunuzdan emin olmak istemiştim.Size yiyecek bir şeyler getirmemi ister misiniz?"dediğimde gözlerime baktı.Neşe saçan mavi gözlerde şuanda hüzün saklıydı.Karşımda bambaşka biri duruyordu sanki.Tavırlarında son zamanlarda birtakım değişiklikler seziyordum ve bu değişikliklerin sebebinin Behram olduğunu düşünmek canımı sıkıyordu.

"Ahraz çorba getirdi." 

Komodinin üzerine baktığımda çorba  kasesinin dolu olduğunu gördüm."Teşekkürler Giselle,"dedi."Her şey için."

"Daha iyi hissedeceksiniz."dedim, bir yandan da Rex'in şuanda ne yaptığını düşünüyordum.

"Umarım,"diye fısıldadı sesi umduğumdan daha cansız çıkmıştı.

*

Barakaya döndüğümüzde aklımın bir köşesine Rex'in gülen yüzü, bir köşesinde ise Firuze'nin hüzün dolu bakışları asılıydı.Tüm ısrarlarıma rağmen yanında kalma isteğimi geri çevirmişti.Onun yalnız kaldığını düşünmek yüreğimin sızlamasına neden oldu.

"Bir askerin eşi olmak dünyanın en gurur verici hissi olmalı sence de öyle değil mi?" diye sordu Rosalie, Vogue dergisinin eski bir sayısını incelemeye çalışıyordum. Rosalie'nin sorusuyla düşüncelerimden sıyrılarak elimdeki dergiyi bir kenara koydum."Nelson'la evleneceğini mi ima ediyorsun?"diye sordum sesim beklediğimden gür çıkmıştı.

Sorum tahminlerimin aksine onu hazırlıksız yakalamıştı.

"Nelson yakışıklı biri." dediğinde "Yakışıklılık tavırla olur."dedim her bir kelimesini vurgulayarak.

"Giselle," dedi Rosalie. Sesi her zamankinden daha heyecanlıydı."Bir askerin eşi olmak istediğim doğru fakat bu kişi Nelson değil."

"Nelson değil derken ne demek istiyorsun?" diye sordum , yerimden doğrularak.

"Kalbime söz geçiremedim," diye cevapladı Rosalie düz bir sesle."Behram ruhumdaki yaraları ustaca sarıyor."

Duyduklarımın yanlış olmasını dileyerek yerimden öfkeyle kalktım."Tanrı aşkına, Rosalie lütfen bana ciddi olmadığını söyle." İnsanları yara bandı olarak kullanıp sıkılınca atmasından nefret ediyordum.

"Giselle bana karışma hakkını nereden bulduğunu sormayacağım bunun yerine seni hislerime karşı saygılı olmaya davet ediyorum."

"O, sana uygun biri değil,"dedim Firuze'yi hatırlayarak. Sarı saçlarından bir tutamı savurarak yatağına uzandı "Sanırım bunu zaman gösterecek."

Kuzenimi artık tanıyamıyordum boğazıma dolan kelimeler genzimi yaktığında çıkmamış kelimelerimin muhatabı çoktan uykunun kollarına teslim olmuş görünüyordu.Gerçekten uyuyup uyumadığını merak ederek yutkundum.Aramızdaki köprüler yıkılmış görünüyordu içimdeki koca boşluk enkazın sesiyle titredi.


Ciğerleri Gökyüzü Dolan Adam, yaklaşık üç aydır başka bir eyalette görevliydi ve onu düşünmekten daha fazlası ne yazık ki elimden gelmiyordu.Onunla karşılaşma umuduyla defalarca ufak korunağa gitsem de henüz amacıma ulaşamamıştım.

Uykusuz geçirdiğim bir gecenin ardından mesainin biteceği saati dört gözle beklediğimi fark ettim.Yaralı bir askerin kaşına dikiş atarken aklım hala Rex'teydi. Onun da yaraları var mıydı,en kötüsü de yaralarını kimler sarıyordu ?

"Doktor Giselle mektubun var." dedi Ahraz beyaz zarfı malzeme odasındaki tahta masaya bırakarak.Yaralı askerin pansumanı bittiğinde nefesim kesilmiş bir halde  zarfa uzandım.Gönderen kısmında babamın adını görmek ufak çaplı bir hayal kırıklığı yaratsa da zarfın bir ucunu yırtarak okumaya başladım.

Canım kızım,

Hayallerinin peşinden giderek geleceğindeki keşkeleri en aza indirdiğin için mutluyum.Gözlerindeki kararlılık keşke bir zamanlar inandığım şeyler uğruna senin kadar kararlı davranabilseydim dedirtiyor.

Bu mektubu kalbim kırık bir şekilde kaleme alıyorum.Hatırlar mısın bana anneme karşı tutku hissediyor musun diye sormuştun ve ben de sana tahmin ettiğin o cevabı vermiştim.

Annenle evliliğimizi sağlam temeller üzerine kurduğumu düşünüyordum ; fakat yanıldığımı anladım.İnan bana güzel kızım bunu sana söyleyip söylememekle ilgili çok düşündüm.

Betty Hala bunu bilmenin hakkın olduğunu söylediğinde beni anlayacağını düşündüğüm bu mektubu kaleme aldım.

Annenle boşanıyoruz fakat sen her zaman bizim en kıymetlimiz olarak kalacaksın.Tek dileğim seni her şeye rağmen koşulsuz sevecek biriyle evlenip mutlu olman.Her zaman yanında olduğumuzu bilmeni istiyorum.

Sevgilerle,Baban

Boşanma haberini bir kağıt parçasından öğrenmek canımı sıkmıştı.Anneme gelen o ufak not aklıma geldiğinde dişlerimi sıktım.Babam üstü kapalı imalarda bulunsa da ben babamı yıkan gerçeği biliyordum.

Mesaimiz bittiğinde göğsümün sıkıştığını hissederek barakamızın yakınındaki toprak yolda ufak bir gezintiye çıktım.Bir yandan temiz hava alıyor bir yandan ise karahindiba çiçeği topluyordum.

Rosalie ile ortak dünyamıza adım attığımda barakaya benden önce dönmüş olması şaşırmama neden oldu.Geçen geceki konuşmamızın ardından o konuyu bir daha açmamıştık.İkimizde ters giden bir şeyler olduğunun farkındaydık. Rosalie elindeki zarfı sallayarak "Bugün bir mektup aldım."dedi "Annemden."

Ailelerimizin aynı zamanlarda mektup göndermesi manidardı.Teyzemin boşanma konusundan bahsettiğine adım gibi emin olsam da bunu dile getirmek  istemedim.Geceliğimi giymek için bir hamle yaptığımda  tiz sesi kulaklarıma doldu.

"Arnold Robert evlenmiş,"dedi "Üstelik kendisinden otuz yaş küçük biriyle." Arnold Robert umurumda olmasa da Rosalie'nin söylediklerine hiç şaşırmamıştım.Bir zamanlar Bayan Robert olmak için yanıp tutuştuğu günleri unutmuşa benziyordu, kaşlarını çattı.

"Robert ailesinde bir veliaht gelmesi bekleniyormuş ne var ki Arnold Robert'in çocuğu olmuyor dedikoduları şehri kaplamış durumda."

Arnold Robert'e savurduğum tekme aklıma geldiğinde "Buna şaşırmadım."diye mırıldandım.

"Bir şey mi dedin?"

"Kendi kendime konuşuyordum."diye geveleyerek yatağıma uzandığımda boşanma olayını düşünmek istemiyordum. Qargha Gölü hayallerimi süslediğinde göz kapaklarımın ağırlaştığını hissettim.

*

Öğle yemeğinde tabağıma haşlanmış iki adet patatesi koyarak içinde bulunduğumuz kuraklığı düşündüm. Afganistan'ın yöresel lezzetlerini tattığımız zamanlar artık geride kalmıştı.Öğünlerin çoğunda bayat konserve yiyorduk ve haşlanmış patatesleri tabağımda görmek sevinmeme neden oldu.Ahraz işaret ederek yanına çağırdığında başımı sallayarak masaya doğru ilerledim.

"Merhaba Ahraz,"dedim "Yalnızsın." Asıl öğrenmek istediğim Firuze'nin durumuydu.

Ahraz kaşlarını çatarak "Evet"diye mırıldandı."Firuze odasında yemeği tercih etti."

Son zamanlarda yalnızlığı tercih etmesi canımı sıkıyordu.Bir şeyler sormak için ağzımı açtığımda Rosalie'nin geldiğini görerek susmayı tercih ettim.

"Selam kızlar,"dedi tepsisini masaya bıraktığında patateslerin etrafında dolaşan sinekler midemi bulandırmıştı."Bay Burkley mücahitlerin birkaç eyaleti daha himayelerine aldığını söyledi.Korkarım ki durumlar karışacak."

Tanrı aşkına, durumlar en başından beri karışıktı ve bunu yeni fark etmiş olması sinirimi bozuyordu.

"Behram için endişeleniyorum."dediğinde ayağa  kalktım.Firuze burada olmadığı için sevinmiştim.Ahraz şaşkın bir şekilde yüzüme bakarken Rosalie arkamdan "Nereye gidiyorsun ?" diye seslendi.

"Yapılacak işlerim var."diyerek uzaklaştım.

Öğleden sonra Doktor Casey'in ameliyatlarına yardım ederek zaman tükettim.Kan kokusu işime konsantre olmamı zorlaştırıyordu fakat bulanık görmeye başlayana dek işimin başından ayrılmadım.Doktor Casey, yaralı adamın son kontrollerini yaparak "Bayan Hector bugün epey yoruldunuz.Geri kalan işleri ben hallederim.Biraz dinlenseniz iyi olacak"dediğinde sözlerini başımla onaylayarak kendi küçük dünyama gitmeye karar verdim.

Ayak tabanlarımın yanmasına aldırmadan uzunca bir süre yürüdüm.Yakıcı Güneş yüzüme vuruyor; ter şakaklarımdan süzülüyor, yolumun üzerindeki karahindiba çiçekleri ılık rüzgarın etkisiyle salınıyordu.Odunluktan yapılma ufak cennetimize sokulduğumda yazlık elbisem terden sırtıma yapışmıştı.

Cebimdeki paslı anahtarı çıkartarak rutubetli odaya adım attım, anahtarın içimdeki huzuru araladığını hissediyordum.Masanın üzerindeki nota defterine uzandığımda yarım kalan bestenin tamamlanmaya başladığını gördüm.Tanrım, sıcak gözyaşları yanaklarımı yakana dek ağladığımı fark etmemiştim bile.Anılar yüreğimin kıyılarına vururken "Ayrılıklarında sonu var." diye mırıldandım.

Kapının koluna sıkıştırılan bir karahindiba çiçeği görüş alanıma girdiğinde gıcırdayan kapıya baktım.Ilık rüzgarın taşıdığı koku burnuma dolduğunda panikle dışarıya çıktım. 

Gülen gözleri gözlerime değdiğinde çekingenliği bırakıp kollarına atıldım.

"Sana bir şey oldu diye öyle çok korktum ki"diye bağırdım. Rex burnunu saçlarıma gömerek "Burada olduğunu hissetmiştim ve inan bana sensiz kalmaktan daha kötüsü başıma gelemezdi." dedi.

Güçlü kollarını bana dolayarak başımı göğsüne yasladı."Üzgünüm vazifemi yapmak zorundaydım."  Başımı kaldırıp ela gözlerine baktım.O benimdi şimdi ve daha sonra.Dudaklarımı kurumuş dudaklarına bastırdığımda uysal bir çocuk gibi başını eğerek elindeki minik bir çiçeği kulağımın arkasına yerleştirdi.

"Senden ayrı günlerimi ,sana nasıl anlatsam ki.Mevsimsiz çiçekler gibi yarım kaldım inan ki." dediğinde ellerimi kirden griye dönen gömleğinde gezdirerek birkaç düğmesini çözdüm.Kahverengi tüylerle dolu göğsüne dokunarak elime değen asker künyesini okşadım.

Rex , muzipçe "Evlenmeden olmaz"dediğinde yüzümü ona doğru yaklaştırarak "Beni uslu durmaya zorlayabilirsin ama aklımdan geçirdiklerime mani olamazsın."diye fısıldadım.

Tüy kadar hafif bir dokunuşla çeneme dokundu"Yaşadığımız bu an benim için her şeyden daha değerli."

Bakışlarımı ufak kulübeye çevirerek "Bir daha evini dahası beni bırakıp gitme."dedim bunun mümkün olmadığını bildiğim halde.

Esaret , bulanık gölün kıyısında upuzun duruyordu ve Rex'in baştan çıkartıcı gülümsemesi ruhumu serinletiyordu.Elini kalbimin üzerine koyarak "Benim evim burası Giselle, burası senin olduğu kadar artık benim de yaşama nedenim."diyerek alnımdan öptü.

Bu , insanların birbirini bulması gibi değildi.Bu , çölde su bulmak , kıtlıkta ekmek bulmak gibi çok daha temel bir şeydi ; içinde bulunduğum muhtaçlık kan kaybettikten sonra aranan kanın bulunması gibiydi ve ben kan grubunu bilmediğim bir adamın damarlarında korkusuzca geziniyordum.

Bölüm sorusu: Rosalie gibi bir kuzeniniz olsaydı ona karşı takınacağız tavır ne olurdu?

A)Kendi haline bırakırdım.

B)Elimden geldiğince uyarırdım.

C)Tüm bağlarımı koparırdım.

► Bölüm parçası ; İlhan İrem_ Anlasana ♫

► Dikkat Turuncu ★'ı es geçmeyin lütfen!

Continue Reading

You'll Also Like

321K 2.6K 4
Bu hikâye, ne yazık ki çiçekler ve kalplerden ibaret değil. Bu hikâye, çiçekler ve dikenlerle çevrili. Vücudu kadar ruhu da yaralarla dolu olan Efran...
KAYIP By Dram Kraliçesi

General Fiction

210K 5K 3
Özgür olmak. Hissetmek. Keşfetmek. Tüm yaptıklarımın tek sebebiydi bu üç madde. Her şeyin tek sebebi. Özgür olmak istiyordum. Hissetmek istiyo...
930K 64.7K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
531K 19.6K 49
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...