PORTOLA VALLEY ∣ Tamamlandı ♕

By bsrarikan_

1.8M 101K 20.9K

" Her doğum içimizdeki sancının sesidir. " " Değerli sağlık çalışanları , Portola Valley kasabasında çalışaca... More

♕Tanıtım♕
♕1.bölüm♕
♕2.bölüm♕
♕3.bölüm♕
♕4.bölüm♕
♕5.bölüm♕
♕6.bölüm♕
♕7.bölüm♕
♕8.bölüm♕
♕9.bölüm♕
♕10.bölüm♕
♕11.bölüm♕
♕12.bölüm♕
♕13.bölüm♕
♕14.bölüm♕
♕15.bölüm♕
♕17.bölüm♕
♕18.bölüm♕
♕19.bölüm♕
♕20.bölüm♕
♕21.bölüm♕
♕22.bölüm♕
♕23.bölüm♕
♕24.bölüm♕
♕25.bölüm♕
♕26.bölüm♕
♕27.bölüm♕
♕28.bölüm♕
♕29.bölüm♕
♕30.bölüm♕
♕31.bölüm♕
♕32.bölüm♕
♕33.bölüm♕
♕34.bölüm♕
♕35.bölüm♕
♕36.bölüm♕
♕37.bölüm♕
♕38.bölüm♕
♕18 Mart ♕
♕39.bölüm♕
♕40.bölüm♕
♕41.bölüm♕
♕42.bölüm♕
♕43.bölüm♕
♕44.bölüm♕
♕Yürek Mürekkebi Karahindiba Tozuna Damladı♕
♕ 45.bölüm♕
♕ 46.bölüm♕
♕47.bölüm♕
♕48.bölüm♕
♕49.bölüm♕
♕50.bölüm♕
♕51.bölüm♕
♕52.bölüm♕
♕53.bölüm♕
♕54.bölüm♕
♕55.bölüm♕
♕56.bölüm♕
♕57.bölüm♕
♕58.bölüm♕
♕59.bölüm♕
♕60.bölüm♕
♕61.bölüm♕
♕62.bölüm♕
♕63.bölüm♕
♕64.bölüm♕
♕65.bölüm♕
♕Karahindiba Tozu Satırlara Bulandı♕

♕16.bölüm♕

40.5K 2.4K 403
By bsrarikan_

Polis merkezinde tükenen yoğun bir günün ardından kulübesinin rahatlığına sığındı.Bu gece eve gitmek istememişti.Diğer geceler yaptığı şeyleri düşündü barda takıldıktan sonra kendini eve atıp televizyon karşısında uzanarak bir komedi programı ya da belki bir korku filmi izleyeceği dakikaları iple çekerdi.Ama bu gece istediği kesinlikle başka bir şeydi.Sinirlerini yatıştıracak tek şeyin sıcak bir duş olduğunu düşünerek ufak banyosuna yöneldiğinde aklına gelen bir çift yeşil göz tüm dengesini yeniden alt üst etti. Tanrı aşkına, Bahar'a yalan söylemişti suçluluk kara bir pençe gibi yakasına yapıştı.Bir yanı ondan kurtulmayı ne kadar çok istese de içinde bir yerlerde onunla dolmak isteyen kocaman bir boşluk vardı.Kıyafetlerini çıkarttığında sol omzunun sızlamasıyla,  kadının bıraktığı ize dokundu  özenle sardığı sargıyı çıkartarak suyun altına girdiğinde akan suyun sıcaklığında eriyerek kaybolmak istiyordu.

Eğer...Gelecek olursa, bugünkü tavırları için ondan özür dileyecekti.' Ah, hayır artık gelmez.' diyen iç sesinin haklılık payı yüksekti.Gri havlusuna sarıldı.Akşama misafirim var diyerek elindeki son umut kırıntılarını da kendi eliyle yok ettiğini biliyordu.Şimdi kadının gelmesini beklemek anlamsızdı.Banyodan sonra özensizce giydiği kıyafetlerine aldırmadan salona doğru ilerledi.Otuz yedi ekran televizyonunun karşısına geçtiğinde kasabanın yeni ebesinin geceyi nerede geçireceğini düşünmek istemiyordu.

Karşısındaki ufak ekrana odaklandı genişçe bir kaseye  mısır cipsi boşaltarak yaşadığı günü unutmaya çalıştı.Birkaç kanal aramasından sonra saçma bir yarışma programını izlemeye başladı: Çiftler sırayla yarışıyorlar ve ev seçiminde bulunuyorlardı Brendan kimin hangi evi seçeceğini tahmin ediyor çoğu tahmininde de yanılmıyordu.

Son on beş dakikadır belki de altıncı kez telefonunun saatine baktığının farkında olmayarak iç çekti. Bahar'ı düşünmek kendisini tahrik ediyordu.Bu duyguların onu sersemletmesine izin veremezdi.Özel hayatını mesleğine karıştırmaması gerektiğini daha önceleri de yaşayarak öğrenmişti.Hayatında sadece bir kez birine bağlanmıştı kendisini her bakımdan anlayacağını düşündüğü bir kadına.İki yıllık beraberliklerinin ardından kadının evli ve çocuklu olduğu olduğu gerçeğini acı bir tesadüf sonucunda öğrenmişti.Boyun kaslarını esneterek ana odaklandı geçmişi düşünmenin kimseye faydası yoktu.Arkasına yaslanıp bir ayağını dizinin üstüne koyarak, daha rahat bir pozisyon aldı.

İki saat gibi gelen on dakikanın ardından çalan kapının sesiyle ritm değiştiren nabzına aldırmadan yerinden kalktı.Tüm bedenini umursamaz bir tavra bürüyerek kapıya doğru yöneldiğinde aklında yalnızca bir isim vardı.

Gıcırdayan kapıyı tek hamlede açtığında karşısında yeşilin en masum tonunu bulacağına emindi ; fakat gerçekler insana ikinci bir şansı vermeyecek kadar acımasızdı. Yutkunarak kapısının önündeki gerçeğe baktı.

O, yalnızca bir çift yeşil gözün hayalini kurmuştu ; oysa karşısında zeytin karası gözleriyle beklenti içinde bekleyen Calanthe duruyordu.

Tanrı aşkına, sabah yaptıkları can sıkıcı lanet konuşmadan sonra Calanthe'yi kapısında görmeyi ummuyordu. Bu kadının hiç gururu yok muydu? Elinde olmadan birkaç adım geriledi.

Esmer güzeli, kendinden emin bir ifadeyle omuzlarından aşağıya sarkan siyah saç tutamlarından birini dudaklarının arasına alarak ıslattı.

" İyi akşamlar Brendan."

Genç kadının vücuduna yapışan kumaş elbise belinin inceliğini gözler önüne seriyordu. Brendan bakışlarını kaçırdı.

"İyi akşamlar Calanthe eğer kabalık olarak algılanmazsa burada ne aradığını sorabilir miyim ?"

 Davet edilmeyi beklemeden kapıdan içeriye doğru adım attı.Cesaretini neyin körüklediğini merak ediyordu doğrusu zira daha evvel kapısına bir kez bile gelmemişti.

" Bu akşam Jack'in mekanına gelmedin.Seni merak ettim hepsi bu."

Sabırla iç çekti, gıcırdayan kapıyı kapatarak genç kadına doğru ilerledi.

"Tanrı aşkına, Calanthe mekana uğramadığım her akşam beni kontrole geliyordun da ben mi bilmiyordum yoksa bu akşama özel bir durum mu bu? "

Havalı bir edayla ikili koltuklardan birine oturarak bacak bacak üstüne attı.

"Yanıma oturmak istemez misin ?"

Bu kadarı da fazlaydı işte. Brendan Wilder'ın da sınırları vardı ve bu kadın o sınırları çoktan geçmişti.Sert çehresi kasıldı  onu pek de nazik olmayan bir ifadeyle kolundan tutup dışarı çıkartmak istediğinde sol omzunda bir sızı hissederek durdu. Kara gözler şaşkın bir ifadeyle yüzüne bakıyordu "İyi misin sen... senin kolun..Aman Tanrım, kolun kanıyor."

Duştan sonra sargıyı sarmamıştı bu ufak sıyrığın başına dert açacağını bilmiyordu.

"Önemli bir şey değil artık gitsen iyi olur.Sabah konuşmamız gereken her şeyi konuştuk ve beni merak eden bir bakıcıya da ihtiyacım yok."

Sözleri kar etmiyordu işveli bir şekilde iyice sokuldu "Seni bırakıp gidemem. İzin ver bakayım koluna.Ne oldu paylaş benimle her ne olursa olsun senin yanında olmaya hazırım."

Genç kadını kendinden uzaklaştırdı .Yüzsüzlüğün bu kadarına pes doğrusu!

"Bu..bu mühim değil sadece bir iş kazası.Ben hallederim."

Ona dokunmak itiraf etmeliydi ki ateşe dokunmak gibiydi ve Brendan yanmak istemiyordu. Sabah evinde olanları hatırladığında vücudunun ürperdiğini hissederek durdu.

İstenmemenin ezikliğini ruhunda taşıyan genç kadın sevdiği adama baktı. Brendan dış kapıyı açarak  çıkmasını beklediğinde yapabileceği fazla bir şey yoktu.İsteksizce dışarı çıkarken iç çekti.

"Her ne olursa olsun yanında olduğumu ve seni beklediğimi bil.İyi geceler."

Adamın yanağına teklifsiz bir öpücük kondurduğunda Brendan birkaç saniye donakaldı.

Bahar , aradığı kulübeyi bulduğuna emin olduktan sonra derin bir nefes aldı.Çıkan rüzgar saçlarını dağıtsa da o buna aldırmadan karşısındaki görüntüye odaklandı.Kulübenin kapısı açıktı ve zihnini kuşatan polis, biriyle konuşuyordu.Biraz daha yakınlaştığında karşısındakileri net bir şekilde gördü. Adamın yanında genç ve güzel bir kadın vardı.Gözlerini sıkıca yumup açtı.

 "Tanrım, sabah  söyledikleri doğruymuş gerçekten de misafiri varmış" diye mırıldandı.

Geri dönmesi hatta buraya gelmemesi gerektiğini biliyordu fakat her defasında içindeki merak dalgasına yenik düşüyordu.Genç kadının Brendan'ın yanağını öpüp uzaklaşmasını ardından da adamın sert bir çehreyle kapıyı kapatışını izledi.Gitmekle kalmak arasında bocaladığı bir anda isyan bayrağını kaldıran ayaklarının kulübeye doğru yaklaştığını fark etti.

Genç adam, omzunun sızlamasına aldırmadan Bahar'ın dün geceyi geçirdiği ufak odaya yöneldi.Genç kızın tokası yerde öylece duruyordu.Genç adam engel olamadığı bir içgüdüyle tokayı alarak kokladı. Koyu kahverengi saçlarından taşan tarçın kokusu burnuna dolduğunda tokayı yere atarak panikle odadan çıktı.

Ne yapacağını bilemez bir halde odasına gittiğinde onu rahatlatan tek şeye odaklandı.Ruhunun gıdası piyanosu terk edilmiş hissiyle usta parmakların kendisine dokunacağı anı bekliyordu.

Piyanonun üstündeki nota kağıtlarına uzandığında anne ve babasının fotoğrafını göreceğini biliyordu her akşam yaptığı gibi cansız fotoğrafı öperek parmaklarını anne ve babasının yüzünde gezdirdi.Fotoğrafı tam karşısına koyarak kenardaki küçük sandalyeyi çekerek oturdu.Piyanonun kapağını kaldırdığında içinden taşan kelimeler  bir fısıltı halinde dudaklarından döküldü.

" Anne ve baba ...Sizi çok özledim."

Erkekler ağlamaz sözüne katılmıyordu o sadece kalabalıkta ağlamak yerine kendi küçük yalnızlığında ağlamayı tercih ediyordu. Siyah ve beyazın hakimiyetine teslim olarak tuşlara dokundu.Notalara dert yandı notalarda saklandı.

Bahar , kulübeye yaklaştığında duyduğu sese kulak kabartarak sesin geldiği yöne doğru ilerledi.Tahta pencerenin altına geldiğinde durdu. Brendan sabah gördüğü piyanonun başındaydı ve daha evvel hiç duymadığı bir parçayı çalıyordu.Lambanın sağladığı bulanık ışık sayesinde perdenin izin verdiği ölçüde uzun ve zarif parmaklarının tuşlarda bıraktığı etkiyi izliyordu. Emin olduğu bir şey var sa o da adam mutlu görünmüyordu.Az önceki kadının onu tatmin edememiş olma fikri aklına karalanınca yutkundu.Lanet olsun bu mesafeden hiçbir şey göremiyordu boyu birazcık daha uzun olsaydı... Geri doğru bir adım attığında camın altına özenle dizilen ve karanlıkta fark etmediği odunları devirdi.Tanrım, bir bu eksikti!

Brendan , duyduğu sesle irkilerek silahına sarıldı.

"Hey, kim var orada ? "

Tahta camı araladığında çamura bulanmış ayakkabılarıyla kaçmaya çalışan fakat kaçamayan Bahar'ı gördü.Onu görmek ruhuna iyi geliyordu gülümseyerek genç kadına seslendi :

"Bahar bekle ! "

Nefes nefese kalmış bir şekilde koşmaya çalışsa da başarılı olamamıştı yüzünden geçen suçluluk duygusuyla durup kendisine doğru gelen adama baktı.

"Bu saatte ne arıyorsun burada ? "

"Şey...Ben sadece.."

Brendan hiçbir şeyi düşünmek istemeden genç kadına sokuldu: " Piyano dinlemeyi sever misin ? "

Bahar aptal gibi görünmediğini umarak başını salladı.

"Öyleyse gel benimle."

Genç kızın elinden tutarak kulübeye getirdiğinde tanıdık gelen bu ortamı özlediğini fark etti.Adamın yatak odasında üstelik de yanı başında olduğunu düşündükçe heyecanı hat safhaya çıkıyordu.Terleyen avuçlarını dizlerine bastırdı.

" Pekala, hangi eseri çalmamı istersin Mozart'tan mı yoksa Beethovenden mi dinlemek istersin?"

İşin aslı şu ki piyano dinlemişliği yoktu.Klasik müzikten anlamayışının acısını yüreğinde hissederek "Senin için de uygunsa az önceki parça olsun." dediğinde Brendan gülümsedi.Genç kız onu dinlemiş olduğunu itiraf ettiğine inanamıyordu utangaç bir ifadeyle başını yere eğdi.

Brendan gülümseyerek tuşlara dokundu " Paul de Sennewille. Spring Waltz Güzel bir tercih. Genellikle Chopin'in  eseri diye bilinir. Biliyor musun ben en çok Spring Waltz'ın  Richard Clayderman'ın parmaklarında şekil alışını seviyorum.Usul usul sanki yaralı bir ruha dokunur gibi. " Ela bakışlarını bir an için yeşil gözlerde sabitledi." Ruhu okşayan bir sanatı var sence de öyle değil mi?"

Bahar bu ismi ilk kez duyduğunu belli etmek istemeden hafifçe gülümsedi.Ünlü Fransız piyanistlerin hiçbir zaman ilgi alanına girmediğini söyleyemedi.

Notalar Brendan'ın ellerinde hayat bulurcasına odada yankılanırken bu gecenin hiç bitmemesini istiyordu.Parça bittiğinde bir süre konuşmadan oturdular. Genç adam Bahar'ın dalgalı saçlarından bir tutamı alarak dudaklarına götürdü.Ardından genç kıza yaklaşarak dudaklarına odaklandı.Bahar ne yapacağını bilemez halde öylece dururken genç adamın sıcak nefesini teninde hissetti.

"Lütfen dur."

"Neden ? "

"Ben...Ben gitmeliyim Doktor Giselle'ye geç kalmayacağıma dair bir söz vermiştim."

Hızla yerinden kalktığında güçlü eller onu kolundan tuttu.Bahar karanlıkta ve sonrasında fark edemediği bir ayrıntıya odaklandığında kalbinin yerinden çıkacağını hissetti.

"Bay Wilder omzunuz kanıyor."

Umursamaz bir edayla omuz silkti.

"Önemli değil mevsim.Sana söylemiştim bu bünye daha kötülerini de gördü."

Daha fazla konuşmasına müsaade etmeyerek mutfak tezgahındaki ilk yardım çantasını alarak salona geçti.Genç adamın buza döndüğüne emin olduğu kalbine bir ılıklık yayıldı.Bu son derece tatlı bir histi.Ve bu, onda ruhunun derinlerine süzülme, zihninin içindekileri okuma isteği uyandırdı.

"Gömleği çıkartma görevini gömlek çıkartmada benden daha tecrübeli olduğun için sana bırakıyorum."diyerek Brendan'ın sabahki tavırlarına bir gönderme yaptı. Genç adam ima karşısında gözlerini devirerek gömleğini çıkarttı.İkili koltuklardan birine uzandığında genç kız yarayı temizleyerek yeniden sardı.

"Şimdi daha iyi.Ben çok geç kaldım artık gitmeliyim."

"Neden ?"

İrileşen göz bebeklerine baktı "Çünkü size söylemiştim. Doktor Giselle'ye söz verdim.Ve uyuyup dinlenmeliyim yarın Harmony'i ziyaret etmeyi düşünüyorum.-Şu doğumunu yaptırdığım kadın.-Anlamış olmanız lazım Bay Wilder benim sizden  başka da ilgilenmem gereken hastalarım var."

Brendan uykulu gözlerle Bahar'ın bileğinden tuttu.

"Ben sana hastayken sen başkasına hemşirelik yapamazsın."

Bölüm parçası ;  Paul de Sennewille_ Spring Waltz 

Dikkat Turuncu 'ı es geçmeyin lütfen!

Continue Reading

You'll Also Like

2.2M 132K 89
Yetişkin İçerik. "Sen uyuşturucu gibisin. En kalitelisisin. En kafa yapanı. En zevk vereni." dedi nefesinin arasında. "Seni daha çok içmek istiyorum...
98.7K 446 43
Uzun bir maraton en iyiler 🎃
16.5K 1.1K 32
Kleopatra: Pekala, madem gerçekten aşıksın, o zaman, ne kadar, onu söyle! Antonius: Ölçülebilen aşk zavallı bir aşktır. Kleopatra: Peki, ya ben ölçme...
15.9K 1.1K 64
Merhaba! Eğer bu satırları okuyorsan, senin bir yerlerden dikkatini çekebilmişiz demektir. Şu anda girdiğin bu kitap, 2016 yılında Watty birincilik ö...