PORTOLA VALLEY ∣ Tamamlandı ♕

By bsrarikan_

1.8M 101K 20.9K

" Her doğum içimizdeki sancının sesidir. " " Değerli sağlık çalışanları , Portola Valley kasabasında çalışaca... More

♕Tanıtım♕
♕1.bölüm♕
♕2.bölüm♕
♕3.bölüm♕
♕4.bölüm♕
♕5.bölüm♕
♕6.bölüm♕
♕7.bölüm♕
♕8.bölüm♕
♕9.bölüm♕
♕10.bölüm♕
♕11.bölüm♕
♕12.bölüm♕
♕13.bölüm♕
♕15.bölüm♕
♕16.bölüm♕
♕17.bölüm♕
♕18.bölüm♕
♕19.bölüm♕
♕20.bölüm♕
♕21.bölüm♕
♕22.bölüm♕
♕23.bölüm♕
♕24.bölüm♕
♕25.bölüm♕
♕26.bölüm♕
♕27.bölüm♕
♕28.bölüm♕
♕29.bölüm♕
♕30.bölüm♕
♕31.bölüm♕
♕32.bölüm♕
♕33.bölüm♕
♕34.bölüm♕
♕35.bölüm♕
♕36.bölüm♕
♕37.bölüm♕
♕38.bölüm♕
♕18 Mart ♕
♕39.bölüm♕
♕40.bölüm♕
♕41.bölüm♕
♕42.bölüm♕
♕43.bölüm♕
♕44.bölüm♕
♕Yürek Mürekkebi Karahindiba Tozuna Damladı♕
♕ 45.bölüm♕
♕ 46.bölüm♕
♕47.bölüm♕
♕48.bölüm♕
♕49.bölüm♕
♕50.bölüm♕
♕51.bölüm♕
♕52.bölüm♕
♕53.bölüm♕
♕54.bölüm♕
♕55.bölüm♕
♕56.bölüm♕
♕57.bölüm♕
♕58.bölüm♕
♕59.bölüm♕
♕60.bölüm♕
♕61.bölüm♕
♕62.bölüm♕
♕63.bölüm♕
♕64.bölüm♕
♕65.bölüm♕
♕Karahindiba Tozu Satırlara Bulandı♕

♕14.bölüm♕

39K 2.3K 346
By bsrarikan_

Umutlarını altın tozuna bulasa değerlenir miydi gözünde?

Kafası karışmış bir halde gözlerini kırpıştırdı.Kendisini uçsuz bucaksız bir kumsalda Hindistan cevizi ağaçlarının altında görüyordu.Elbette Brendan da orada tam karşısındaydı.Dalgalar kıyıya vurdukça utangaç bir ifadeyle kendisine bakıp gülümsüyordu. Işıltılı gülümsemesiyle gözlerini araladı kıyıya vuran dalga sesleri zihninde yankılanırken o, bu hayalde var olmanın isteğiyle yanıp tutuşuyordu.

"Lütfen kal.Gitme..." diye mırıldandı.Zihnindeki görüntü kaybolurken karşısındaki görüntü netlik kazanıyordu.

Brendan , yanından hiç ayırmadığı ve tek dostum diyerek sarıp sarmaladığı silahını Bahar'ın elinde gördüğünde silahını evde unutmakla büyük bir hata yaptığını anlayarak  durmak ve geri dönmek arasında bocaladı. O, bu ikilem arasında bocalarken silahtan firar eden bir mermi sol omzunu sıyırarak  kapıyı delip geçti. Acıyla yüzünü buruştururken kadının şok olmuş bir vaziyette gözlerini kırpıştırdığını gördü.

İrkilerek omzunu tuttuğunda parmaklarının arasından sızan kan, ufak halının kapatmakta yetersiz kaldığı tahta yer döşemesinin üzerine damladı.Zihninde aydınlanan notalar dokunduğu kan kadar katıksız ve acıydı. Karşısındaki gözlere bakmamaya çalıştı ; bakarsa vazgeçiyormuş gibi hissederdi eğer bakarsa kendinden geçerdi. 

Onu isteyerek vurmuş olamazdı bunun için hiçbir nedeni yoktu.Kasabaya geldiğinden beri Brendan ona hep yardım etmişti ve Bahar yapılan iyiliğe karşı nankörlük edecek birine hiç benzemiyordu. Bir an için silahların üzerine 'Kadınların silah kullanması yasaktır.' yazan bir etiket yapıştırmanın şart olduğunu düşünerek acıyla inledi.Hayır, bu mesleğini layıkıyla yerine getiren kadın polis arkadaşlarına haksızlık olurdu.Bir küfür savurarak odadan çıktı.

Bahar , olayın şokunu  atlatmış sayılmazdı Brendan'ı acı içinde gördüğünde birkaç dakika öncesini düşünerek  tiz bir çığlık attı "Aman Tanrım ! Ne yaptım ben?"

Adamı istemeden de olsa yaralamıştı.Kendisine iyilik yaptıkça  her defasında  başına bela olmayı başarıyordu. Ona fazla sorun çıkartmadan buradan gitmeliydi ; ama öncesinde yaptığı yanlışları düzeltmesi gerekiyordu.Hızla adamın peşinden gitti.

"Ben ...Ben gerçekten çok üzgünüm bu, bu istemeden oldu."

Sağ eliyle sol omzuna bastırırken serzenişini duymazdan gelip salona doğru ilerledi. Bahar  mani olamadığı gözyaşları yanaklarından süzülürken sesini  yeniden duyurmaya çalıştı.Ah, hadi ama ağlayan kadınlardan nefret ederdi.Bu çok küçük düşürücüydü ve bu haliyle dün akşamki cesur profilinden eser yoktu.

" Ben ... ben  inan bana seni vurmak istemedim her şey kazayla oldu."

Brendan , ayağına temas eden metale bakarak yere eğildi. Kapıyı delen mermi, ahşabın üzerinde ufak bir delik açılmasına sebep olmuştu. Silahından çıkan mermiyi eline aldı.Ufak merminin ucu kendi kanına bulanmıştı günün birinde kendi silahıyla vurulacağını hiç düşünmemişti mermi sıyırıp geçtiği için kısmen şanslı sayılırdı.Mermiyi mutfak tezgahının üzerine bırakırken Bahar koluna dokundu.Genç kadına istemsizce baktığında kirpiklerinde asılı kalan göz yaşlarını gördü.

" İlk yardım yapmamız lazım.Bu şekilde kan kaybediyorsun."

Onun tarafından görmezden gelinmek genç kızı üzüyordu.Öfkelense hatta bağırsa şimdiki sessizliği kadar canımı acıtmaz diye düşünüyordu.

"Vakit kaybediyoruz.Hemen hastahaneye gitmeliyiz."

Bir adım gerileyerek muhatabını yanıtladı.Tanrım, ona çok öfkeliydi.

" Hastahaneye gitmek istemiyorum.Senden şikayetçi olurum diye korkuyorsun değil mi ? İstemeden de olsa devletin memurunu yaraladın ve hapse girmekten de deli gibi korkuyorsun öyle değil mi ?  "dedi aklına gelen kelimelerin düşünmeden dudaklarından dökülmesine izin vererek.

Duyduğu sözler karşısında afalladı.Kazaya hiç bu açıdan bakmamıştı Brendan yaralıyken üstelik parmakları arasından sızan kanı gördüğünde aklına şikayet konusunu hiç getirmemişti. adama yaklaşarak ela gözlerinin içine baktı :

"Bay Wilder. Bugün olanlar benim hatamdı bunu kabul ediyorum merakıma yenik düştüm ve odanıza girdim silahını bulmayı beklemiyordum.Tanrı aşkına, o silahı incelerken odaya geleceğinizi ve silahın patlayacağını nereden bilebilirdim ki ? Ayrıca beni şikayet etmen umurumda bile değil.Şimdi lütfen omzuna bakmama izin ver."

"Canın cehenneme!"

Öz güveni karşısında şaşırmıştı. Bir çocuk gibi huysuzlanarak ikili koltuklardan birine oturduğunda panik içinde bir şeyler aradığını gördü.Hırçınlığı asiliğini kamçılıyordu.Öylesine inatçıydı ki...Ne söylese gitmeyecekti.

" Ne arıyorsun baş belası ? Yarım bıraktığın işi tamamlamak mı istiyorsun belki bilmek istersin başka silahım yok."

Bahar , öfkeyle dişlerini sıktı. " Hayır Bay ukala silah falan aramıyorum.Ben sadece ilk yardım için kullanacağım birkaç malzemenin derdindeyim hepsi bu."

Brendan , hızlanan kalbine birkaç küfür savurdu.Bahar öfkeliyken daha da güzel oluyor diye düşünerek genç kadının pembeleşen yanaklarına dokunma isteğini bastırdı.Bu kadından uzak durması gerekiyordu ve bugün yaşananlar uzak durması için gereken bahaneyi altın tepsi içinde kendisine  sunuyordu.Yıllardır polislik mesleğinin içindeydi ve suçluyla suçsuzu ayırt etmesi çok uzun sürmezdi.Beden dili okumadaki başarısı onu mesleğinde üst kademelere taşımıştı. Bahar'ın kendisini kazayla vurduğunu biliyordu ; fakat onu suçlamak işine geliyordu.

" İlk yardım çantası mutfak tezgahının üstünde.Hayret etrafı karıştırırken onu nasıl fark etmedin şaşılacak şey doğrusu ! "

Onu duymazdan gelerek mutfak tezgahına yöneldi.Tahmin ettiği gibi malzemeler çok kısıtlıydı.Ufak tencereye su koyarak biraz ısınmasını sağladı.Yaptıklarının steril olmadığını biliyordu ama şu anda yarayı temizlemek için başka çaresi yoktu.Çekmecedeki birkaç ufak havluyu ve ısınan suyu yanına alarak adamın yanına oturdu.

"Pekala bu şartlarda yapabileceğimin en iyisini yapacağım.Öncelikle gömleğini çıkartmamız gerekiyor." 

Tişört ya da gömlek tarzı rahat kıyafetler tercih etmesini iş yerinde daha özgür hareket etme isteğine bağlıyordu.Hastanede çalışırken giydiği formalarını düşündü. Hastahaneden ayrılırken formalarını yanına almamıştı gideceği kasabada formaya ihtiyacı olmayacağını biliyordu.Kendi kıyafetlerine baktığında Jaguarın içinde kalan bavullarını düşündü ona ayrılan kulübeye yerleşemediğinden kıyafetlerini arabasında değiştirmeyi tercih etmişti.Bavulun içinde kırışan kıyafetlerini düşünmemeye çalışarak Brendan'a odaklandı.

Koyu renk gömleğin düğmelerini çözerken ellerinin titremesini adamın görmemesini umuyordu. Genç kız acemi bir tavırla gömleğinin düğmelerini çözerken Brendan Bahar'ı izliyordu. Pekala onu, kendisinden uzak tutmak için canını sıkmanın  iyi fikir olabileceğini düşünerek  oyununa devam etti.

"  Tanrı aşkına hayatında hiçbir erkeğin gömleğini çıkartmadın mı ? Ah Tanrım tecrübesiz kadınlar erkeklerin korkulu rüyasıdır." diyerek gözlerini devirdi.

Bahar , kızaran yanaklarına aldırmaksızın elindeki ıslak havluyu fazla derin olmayan yaraya bastırdı. Brendan acıyla yüzünü buluşturduğunda yaptığı yanlışla alt dudağını ısırdı.Tanrım, adamın kaslı göğsü kıyafetlerin altında harcanıyordu.Model olmayı falan düşünüyor muydu acaba? Başındaki düşünceleri savarak karşısındaki kaslı vücuda bakmamaya çalıştı.

Kendisine utanmaması gerektiğini fısıldayıp duruyordu.'Ben bir sağlık çalışanıyım o ise hasta.Ben sadece görevimi yapıyorum.Sadece görevimi yapıyorum.Sadece görevimi yapıyorum.' Metil alkolle ıslattığı ufak sargı bezini Brendan'ın sol omzuna sararken genç adamın kalbinin sesini duyar gibi oldu.Tenine dokunduğunda adamın sıcaklığı başını döndürdü.

"Mermi omzunu sıyırıp geçmiş.İçeride kalmadığı için çok şanslıyız." dediğinde Brendan , alaycı bir gülüşle " Ne demezsin." diye mırıldandı.

Sargıyı alüminyum bir çengelle tutturarak derin bir nefes verdi."Şimdi daha iyi.Ani hareketlerden kaçınmalısın enfeksiyon ihtimaline karşı antibiyotik şart ayrıca da yaranın düzenli olarak temizlenmesi havalanması da ger-"

Brendan, Bahar'ın sözünü kesti "Tanrı aşkına her şey senin yüzünden oldu şimdi kalkmış bana ne yapmam gerektiğini söylüyorsun."

Cevap vermek için ağzını açtığında Brendan'ın telefonu çaldı. Brendan çalan cep telefonunun sesiyle oturduğu yerde doğruldu telefonun ekranında Çavuş Darly adını okuduğunda panikle yerinden kalktı.Birkaç saniyenin ardından dudaklarından dört kelime döküldü :

"Anlaşıldı komiserim hemen geliyorum."

Boş bakışlarla karşısındaki adama baktığında Brendan çoktan yatak odasına yönelmişti. Pürüzsüz sırtına bakmamaya çalışarak yutkundu. Kısa bir süre sonra geri dönen Brendan, siyah renk bir gömlekle gri bir hırka giymeyi tercih etmişti.Siyah kotunu değiştirmemesi Bahar'ın dikkatinden kaçmadı. Ona doğru bir adım atarak" Bu halde işe gitmeyi düşünmüyorsun değil mi ?" diye sorduğunda umursamaz bir tavırla yere baktı.Bu umursamaz tavırları onu deli edebilirdi.

"Sadece ufak bir sıyrık elbette işe gideceğim.Sen de yetişkin bir bayan olup evimi daha fazla karıştırmazsan çok sevinirim.Odamda ne aradığın hakkında daha fazla düşünmek istemiyorum."

Alev içindeki vücuduyla yerin dibine girdiğini hissetti.Sabah istemeden de olsa özel alanını işgal etmiş bu da yetmezmiş gibi onu yaralamıştı.

"Şey ben...Her şey bir kazaydı tekrar özür dilerim."

Yeşil gözlü güzelin acı çektiğini hissediyordu kendisi için endişelenen biri olması onun için yeni olan bir şeydi. Gördüğü bu ilgi karşısında mutluydu ne var ki bu mutluluğu kendisine bile itiraf edemiyordu.Ciddi bir ilişkiye hazır olamadığını daha kaç kere düşünecekti ve bu kadına haddinden fazla yüz vermişti. Aslında onun iyiliği için  kendisinden uzak tutmak istiyordu.

"Pekala , Bayan Johansen özrünüz kabul edildi.Ben şimdi çıkıyorum umarım siz de bugünden itibaren sağlık evindeki sorumluluğunuzun bilincinde hareket edersiniz."

Kalbine saplanan bir sızıyla adama baktı kendisine mevsim diye hitap eden adamla Bayan Johansen diye hitap eden adamın aynı kişi olması onu üzüyordu. Kapıdan çıkarken son kozunu oynamak üzere  Bahar'a seslendi :

" Bu arada söylemeyi unuttum akşama bayan misafirim gelecek anlarsın ya !"

Yumruk yaptığı elini öfkeyle sıktı. Onu kibarca kovuyordu yani. Brendan'ı başka bir kadınla düşünmek canını sıksa da umursamaz göründü. Neticede yetişkin bir adamdı daha da önemlisi: özgür bir adamdı ve  onun hayatında yeri yoktu kendi aptallığına kızıyordu.Oldukça kurumuş olan dudaklarını ıslattı.

"Sorun değil akşam burada olmayacağım." 

Sessizlikle örülü birkaç saniyenin ardından kapı yüzüne kapandı.

*

Larissa Nolan , geniş yatağın saten çarşaflarına sarılarak sağına döndü. Ted ağzı açık vaziyette horluyordu. Parmaklarını çıplak adamın göğsünde gezdirerek birlikte geçirdikleri geceyi düşündü.Elleri boğazına gittiğinde parmaklarıyla değerli kolyesini okşadı. "Her şeyin bir bedeli var." diye mırıldanarak geniş yataktan kalktı. Geceye dair çok içtiklerini ve Ted'in otel görevlisine rahatsız edilmek istemiyoruz diyerek yüklü miktar bahşiş verdiğini hatırlıyordu sonrası ise film şeridi gibi kopuktu.

Komodinin üzerindeki telefonun saatine bakarak esnedi.Duşa girerek vakit kaybetmek istemiyordu bunun yerine yerdeki kıyafetlerini giyerek adamın pantolonuna uzandı.Kabarık cüzdanı eline alarak alması gereken ücretten daha fazlasını aldı.

" Aptallığın işime geliyor." diye mırıldanarak yataktaki adama son kez baktı.Cüzdanı aldığı yere bıraktığında Ted'i düşünmek istemiyordu omuzlarını dikleştirerek odadan çıktı.

Otelden ayrıldığında öğlen olmak üzereydi.Caddenin karşısına geçerek bir taksi çağırdı.Ehliyeti vardı fakat ;yakışıklı bir şoförüm olsa hiç de fena olmazdı diye düşünerek önünde duran taksiye bindi.Araç hareket ettikten iki dakika sonra  taksi şoförü huzursuzca kımıldayarak genç kadına baktı :

" Affedersiniz bayan nereye  gittiğimizi  hala söylemediniz."

Larissa , dikiz aynasının yansıttığı kadarıyla şoförün otuzlu yaşlarda  sarışın bir adam olduğunu gördü. Genç kadın şoförün geniş omuzlarına bakarak Ted'den daha yakışıklı olduğu kesin diye düşündü.Genç adama davetkar bir şekilde bakarak dudaklarını yaladı cevap vermek için dudaklarını aralayarak dilindeki sözcükleri serbest bıraktı :

"Portola Valley'e gidiyoruz."


Bölüm parçası ; Shawn Mendes_In my blood 

Dikkat Turuncu 'ı es geçmeyin lütfen!

Continue Reading

You'll Also Like

16.5K 1.1K 32
Kleopatra: Pekala, madem gerçekten aşıksın, o zaman, ne kadar, onu söyle! Antonius: Ölçülebilen aşk zavallı bir aşktır. Kleopatra: Peki, ya ben ölçme...
2.2M 131K 89
Yetişkin İçerik. "Sen uyuşturucu gibisin. En kalitelisisin. En kafa yapanı. En zevk vereni." dedi nefesinin arasında. "Seni daha çok içmek istiyorum...
95.4K 4K 29
~Wattys 2015 Baştan Aşağı Kazananı~ Gözlerini kapat, nefesini tut... Acılarının geçmesini dile... Klonlanan bir kızın dağınık psikolojisini okumak is...
1.5K 652 17
Aşk kıldan ince kılıçtan keskin bir sevda köprüsüdür. bu köprüde Ademoğluna yaşam nefesi üflenirken, Havva'ya da ruhundan bir parça bahşedilmişti. Ha...