PORTOLA VALLEY ∣ Tamamlandı ♕

By bsrarikan_

1.8M 101K 20.9K

" Her doğum içimizdeki sancının sesidir. " " Değerli sağlık çalışanları , Portola Valley kasabasında çalışaca... More

♕Tanıtım♕
♕1.bölüm♕
♕2.bölüm♕
♕3.bölüm♕
♕4.bölüm♕
♕5.bölüm♕
♕6.bölüm♕
♕7.bölüm♕
♕8.bölüm♕
♕9.bölüm♕
♕10.bölüm♕
♕11.bölüm♕
♕13.bölüm♕
♕14.bölüm♕
♕15.bölüm♕
♕16.bölüm♕
♕17.bölüm♕
♕18.bölüm♕
♕19.bölüm♕
♕20.bölüm♕
♕21.bölüm♕
♕22.bölüm♕
♕23.bölüm♕
♕24.bölüm♕
♕25.bölüm♕
♕26.bölüm♕
♕27.bölüm♕
♕28.bölüm♕
♕29.bölüm♕
♕30.bölüm♕
♕31.bölüm♕
♕32.bölüm♕
♕33.bölüm♕
♕34.bölüm♕
♕35.bölüm♕
♕36.bölüm♕
♕37.bölüm♕
♕38.bölüm♕
♕18 Mart ♕
♕39.bölüm♕
♕40.bölüm♕
♕41.bölüm♕
♕42.bölüm♕
♕43.bölüm♕
♕44.bölüm♕
♕Yürek Mürekkebi Karahindiba Tozuna Damladı♕
♕ 45.bölüm♕
♕ 46.bölüm♕
♕47.bölüm♕
♕48.bölüm♕
♕49.bölüm♕
♕50.bölüm♕
♕51.bölüm♕
♕52.bölüm♕
♕53.bölüm♕
♕54.bölüm♕
♕55.bölüm♕
♕56.bölüm♕
♕57.bölüm♕
♕58.bölüm♕
♕59.bölüm♕
♕60.bölüm♕
♕61.bölüm♕
♕62.bölüm♕
♕63.bölüm♕
♕64.bölüm♕
♕65.bölüm♕
♕Karahindiba Tozu Satırlara Bulandı♕

♕12.bölüm♕

42.6K 2.4K 418
By bsrarikan_


Bedeninin askısı ruhuna diken gibi battı; gülü seven dikenine katlanır mı?

Zihnini boşaltıp dinlenecek kadar zamanı olduğuna sevinerek yattığı yerde gerindi. Daniel'i ve dün geceki yorgunluğunu düşünmek istemiyordu.Onun yerine bir fincan sıcak kahve ve kızarmış ekmeklerin hayalini kurdu.Sıcak kahve , aklına Brendan Wilder'ın sıcak bakışlarını getirdi.Dün geceki doğumu tekrar düşündüğünde Brendan'ın birçok erkeğin hayır diyeceği bir şeyi yapmış olduğunu fark etti.

Mis gibi kokan kuş tüyü yastığına gömülerek Brendan'ın gözlerini ve güldüğü zaman iyice belirginleşen çenesindeki gamzesini düşündü. Portola Valley'e  geldiği geceyi anımsadı.O gece başının üstünde felaket bulutları dolanıyordu ta ki Brendan karşısına çıkana kadar. Onu tanıdıkça bu kasaba gözünde büyüyor ; her yer yeşeriyordu.Hayallerinden çıkıp gelen kahve kokusu burnuna dolduğunda en önemli ayrıntıyı atladığını fark ederek yattığı yerden panikle kalktı.

"AMAN TANRIM ! GECEYİ BRENDAN WİLDER'IN EVİNDE GEÇİRMİŞİM."

Gün ağarmak üzereyken siyah kamyonet tek katlı ve geniş verandası olan bir evin önünde durmuştu.Bahar, ne yapması gerektiğini bilemeyerek geri dönmekle içeri girmek arasında bocalamıştı.En sonunda Brendan'ın kaslı kolunu sırtında hissettiğinde tüm eklemlerinin gevşediğini hissederek içeriye girmişti.O anı hatırlayarak alt dudağını ısırdı.

İçeri girdiklerinde tipik bir bekar evi görmeyi beklerken kendisinin evinden bin kat daha temiz olan evin içine hayretle bakmıştı. Brendan, Bahar'a bir bardak uzatarak : "Arpa ve şerbetçi otunun mayalandırılması sonucunda oluşan alkollü bir içki içer misin ?"diye sormuştu. Bahar da gülerek"bildiğimiz bira yani" demişti. Brendan "Öyle  de denebilir. " diyerek  içkisinden bir yudum almıştı.

 İçki içmeyi sevmediği halde uzattığı eli geri çevirmemiş ve az da olsa içmişti. Peki ya sonra ? Sonrası silikti. Brendan Wilder'la aralarında bir yakınlaşma olmuş olabilir miydi ?  Çok kolay sarhoş olduğunu biliyordu dün gece olmaması gereken şeyler olmuş olamazdı öyle değil mi ? Tüm bedenine hakim olan bir panik dalgasıyla üzerindekilere baktı ; kıyafetlerinin aynı şekilde durduğunu görüp rahatladı.Derin bir nefes alarak bulunduğu odayı inceledi.

Krem renginin hakim olduğu odada ufak tahta bir pencere vardı.Pencerenin yanındaki yaylı yatağa baktığında yüzünün kızardığını hissetti bu yatağa iki kişini sığması mümkün değildi.Yatağın karşısında bez bir dolap vardı, dokunsalar yıkılacaktı.Ufak odayı yeterince süzdüğünden emin olduktan sonra ayağının altındaki tahtaların gıcırdamamasını dileyerek dolabın yanındaki kapıya yöneldi tahta kapıyı açtığında evin umduğundan daha sessiz olduğunu fark etti.

Antreden genişleyen salona doğru ilerledi evin salonuyla mutfağının bir arada olması hoşuna gitmişti.Küçük evleri severdi keşke aile sıcaklığıyla dolu şirin bir yerde yaşasaydım diye düşündü.Ah, hadi ama şimdi kendine acımanın sırası değildi.

Arka koridora doğru hafifçe eğilerek " Bay Wilder orada mısınız acaba ? "diye seslendi ; fakat bir cevap alamadı.

Brendan Wilder'ın sarhoş bir kadından faydalanacak tarzda bir erkek olmadığını hissediyordu tüm kalbiyle buna inanmak istiyordu ne var ki beyin hücrelerinden bir kısmı ona Daniel'in yaptıklarını hatırlatarak erkeklere güvenmemesi gerektiği hakkında koca bir nutuk çekiyordu.Bir yanı Brendan'ı görmek için yanıp tutuşurken öteki yanı ondan uzak durmanın daha iyi olacağını söylüyordu.

O, bu düşünceler içinde mutfak tezgahına yaklaştığında burnuna dolan kahve kokusunun kaynağını buldu.Anlaşılan Brendan güne kahve içerek başlamış diye düşünerek kirli birkaç bulaşığı yıkayıp tezgahın üzerine dizdi. Misafir olduğu bu evde ev sahibi gibi hissetmesini yadırgayarak tezgahtan uzaklaştığında buz dolabının üzerindeki ufak not kağıdı dikkatini çekti :

"Günaydın mevsim taze ekmek almaya gidiyorum uyandığında beni bulamazsan merak etme. Brendan W."

Dudaklarının ucunda tuttuğu gülüşü rafa kaldırmak üzereyken iç çekti.Beyin hücrelerinin erkekler hakkında söylediklerini zihninden uzaklaştırarak elindeki not kağıdını cebine koydu." Pekala Brendan Wilder ekmekler senden kahvaltıyı hazırlamak da benden." diyerek kolları sıvadı.

Brendan , kasaba fırınına vardığında kasabanın genç kadınlarının sıraya dizildiğini gördü. Dumanı tüten  çavdar ekmeğini sıkı sıkıya tutan kadınlar adamı fark ettiklerinde birbirlerine doğru eğilerek fısıltı halinde bir şeyler söylediler. Genç adam bu tarz tepkilere alışkındı , bunun üstünde durmadı.

Taze ekmek kokusunu içine çekerek dün geceyi düşündü. Kasabanın yeni ebesinin kulübesi kötü durumdaydı ve genç kızın arabada sabahladığını tahmin ediyordu.Kulübe için elinden geleni yapacaktı ; fakat dün geceki yorgunluğunun üstüne  arabada yatmasına göz yumamazdı. O anda aklına gelen en mantıklı fikir onu kendi evine getirmek olmuştu.

Dün gece gerginliğini atması için uzattığı biradan çok az içmişti. Ve aradan on dakika geçmeden de kanepenin üstünde sızmıştı. Aklına gelen görüntüyle gülümsedi.Onu, kollarına alıp -aslında hiç ağırlamadığı- misafirleri için hazırladığı ufak yatak odasına götürmüştü.Genç kızı yatağa bıraktığında saçlarından firar eden tokası yere düşmüş ve dalgalı saçları alnına dağılmıştı. 

O an delicesine bir istekle yanına kıvrılmak dahası onu öpmek istemişti ; fakat bunun doğru olmadığını düşünerek hızla çıkmıştı.Odasına döndüğünde gözüne uyku girmemiş ; sabahı zor etmişti.Sabah olduğunda Bahar'a bakma isteğiyle dolan kalbini susturamamıştı.Ufak yatak odanın kapısını araladığında filmlerdeki gibi masum şekilde uyuyan bir genç kız göreceğini sanıyordu ; oysa karşısında ayaklarını duvara yapıştırmış kafası yastığa gömülü ağzı açık bir şekilde uyuyan Bahar'ı bulmuştu.Uyurken de oldukça sevimli görünüyor diye düşünerek uyandırmaya kıyamamıştı.Bunun yerine ufak bir notla fırına gideceğini bildirmeyi tercih etmişti.

Sıra kendisine geldiğinde iki tane somun ekmeği isteyip parasını ödedi.Dışı kıtır kıtır ve içi yumuşacık olan taze ekmeği paylaşmak için can attığı biri vardı.

*

Calanthe , her sabah olduğu gibi sıcak çörek almak için fırının yolunu tuttuğunda Brendan Wilder'ı karşısında bulmayı beklemiyordu.Fırına yaklaşık üç metre kaldığı halde adamı görüp hemen tanımıştı. Jack'in mekanında sahne aldığı her akşam onca kalabalığın arasında olmasına rağmen sadece onun için dans ettiğini hayal ediyordu.Adamın kendisini izliyor olması kalbinin ritmini değiştiriyordu.

Üç yıl evvel birkaç gaspçının saldırısına uğradığında yerde sürüklenmekten Brendan'ın yardımıyla kurtulmuştu ve Brendan'ın Jack'in mekanında takıldığını öğrendiğinde hiç düşünmeden barda çalışmaya başlamıştı.Tam üç yıldır Brendan'dan bir ışık bekliyordu ne var ki genç adam Calanthe'nin dansını izleyip birasını yudumlamaktan başka bir tavırda bulunmuyordu.Diğer polisler genç kadından bir randevu alabilmek için ellerinden geleni yapsalar da düşlerinin prensi pek oralı olmuyordu ve bu da Calanthe'yi  derinden yaralıyordu.

Adamın evini biliyordu.Geri dönerken bu yolu kullanmasını umut ederek aklındaki fikri uygulamaya koydu.Tanrı yardımcısı olsun, onu fark etmesi için bu fırsatı değerlendirme niyetindeydi.Yolun kenarındaki çalıların arasına uzanarak hedefindeki adamı bekledi. Kalbinin ritmini değiştiren adam kendisine yaklaştığında vücut ısısının yükseldiğine yemin edebilirdi.

Ayağını ovarak inlemeye başladı " Ah, Tanrım çok acıyor."

Brendan , duyduğu sesle irkilerek yolun kenarına baktığında Jack'in mekanında sahne alan kadının acı içinde kıvrandığını gördü şaşırmış bir ifadeyle "İyi misin ne oldu? " diye sorduğunda Calanthe uzun siyah saçlarını savurarak ağlamaya başladı.

"Tanrım,  ben sadece fırına gidiyordum ve...ayağım burkuldu."

 Genç kadının elinden nazikçe tutarak kalkmasına yardımcı oldu.Ayağında herhangi bir şişlik ya da kızarıklık yoktu.Kötü bir oyuncuydu ancak centilmenliği elden bırakmamaya karar verdi. 

Calanthe, işveli bir ifadeyle koluna girdi  "Eve gitmeme yardımcı olursanız size minnettar kalırım."

Aklı evde kalmıştı ama kendisinden yardım dileyen bir kadını da yolda bırakıp gitmek erkeklik gururuna dokunuyordu.

"Pekala , gidelim." dediğinde genç kadının yönlendirmesiyle bahsi geçen evine geldiler.

Eve girdiklerinde her yerin kırmızı ağırlıklı döşenmiş olduğu dikkatinden kaçmadı.Şekerli ,ağır bir parfüm burnunun direğini sızlattı. Calanthe'yi üzerine bordo şal örtülmüş ikili koltuğa oturttu.Artık kalması için hiçbir neden yoktu.

"Pekala ben artık gitsem iyi olacak."

Calanthe, Penelope Cruz'dan çok kız kardeşine benziyordu fakat genel olarak seksiliğiyle ortalığı cehenneme çevirmek konusunda ikisini de solda sıfır bırakıyordu.

Hoşnutsuz bir ifadeyle yüzüne baktı. "Her şey için teşekkürler sizden son bir iyilik daha rica edebilir miyim ? " dediğinde ufak masaya ekmekleri bırakarak başını salladı. "Elbette." Bıkkın görünmemeyi umuyordu.

"Bir bardak su getirebilir misiniz? Mutfak sağdan ikinci oda."

Kadının su arzusunu yerine getirmek için mutfağa yöneldiğinde Calanthe uzun süredir hayalini kurduğu plan için harekete geçme zamanının geldiğini hissederek önce masanın üzerindeki sigara paketine uzandı , sigara cesaretini körükleyen tek şeydi.Hemen ardından ayaklarına dolanan kadife kırmızı elbisesinin eteklerini kaldırarak siyah dantelli külotunu çıkartıp elbisesini yukarı doğru sıyırdı. Bir şeyleri açığa kavuşturmanın vakti gelmişti.Koltuğa tekrar uzandığında adamı etkileyeceğine adı gibi emindi.

Calanthe'nin yanına döndüğünde şaşırmış bir ifadeyle gözlerini kaçırdı. Kadın elbisesini sıyırmış ve davetkar bir şekilde koltuğa uzanmıştı. Brendan , sertleşen erkekliğine bir küfür savurarak elindeki bardağa odaklandı. "Su istemiştin." dediğinde uzattığı elini okşayan kadının cüretkar bakışlarına karşılık vermemeye çalışıyordu.

"Çok teşekkürler Bay Wilder. Hava bugün sizce de çok sıcak değil mi ? "

Yakıcı nefesinden uzaklaşmak isterken ojeli eller tişörtünden kavradı  sigaranın keskin dumanı genç adamın genzine doldu, midesi çalkalandı.

"Sizce ben bakılmayacak kadar çirkin bir kadın mıyım ? "

Afalladı Tanrı aşkına, bu kadının derdi neydi?  "Ha-hayır tabi ki.Be-ben gitsem iyi olacak." sesi buz gibiydi.

Dolgun dudaklarını Brendan'ın dudaklarına bastırdığında baştan çıkarıcı oyuna geldiğini anlayarak boğuk bir ses çıkarttı.

Calanthe "Beni fark etmen için çok bekledim.Şimdi sana bu kadar yakınken gitmene izin veremem." diyerek adamı karşı koltuğa itip kucağına oturduğunda Brendan nefesinin kesildiğini hissetti.Neticede o da bir erkekti ve uzun süredir herhangi bir kadına cinsel anlamda dokunmamıştı. Calanthe yanağına ufak bir öpücük kondurduğunda olayın şokunu atlatmış sayılmazdı.Tanrı aşkına, bu kadın cinsel perhizini sonlandırması için açık tehditti.Onu  yaklaşık üç yıldır tanıyordu ; fakat kadının kendisine olan hislerinden haberi yoktu.Neden ben?

Arkadaşlarından bir kısmının kadına ilgi duyduğunu ; fakat Calanthe'nin hiçbirine  pas vermediğini düşünerek şaşkın bir vaziyette deri koltuğun kolundan destek aldı.Tam kalkmaya hazırlanırken kucağındaki kadının ağırlığının buna mani olduğunu anlayarak yutkundu. " Ah Brendan , sana böyle seslenmeyi öyle çok hayal ettim ki..." Calanthe'nin sesi vücudunda afrodizyak bir etki  yaratıyordu ve Brendan hayatında ilk kez bir kadından korkuyordu.O , duyguları ve mantığı arasında sıkışmış bir halde nefes almaya çalışırken Calanthe, kadife elbisesini sıyırıp koltuğun kenarına attı.

Değerli Portola Valley ailesi, hikayemiz günden güne büyürken her geçen gün desteğinizi daha fazla hissediyorum bunun için sizlere teşekkür ediyorum. Benim için yaptığınız yorumlar da  en az sizler kadar değerli. 

Bölüm sorusu :  Sizce bir insanın Kalbi  birisi için atarken bedeni bir başkasıyla tensel yakınlık kurabilir mi ?

A)Kurabilir.

B)Kurmamalı.

Yorumlarınızı bekliyorum.

Bölüm parçası ; Gipsy Kings_Volare  

Dikkat Turuncu 'ı es geçmeyin lütfen!

Continue Reading

You'll Also Like

16.5K 1.1K 32
Kleopatra: Pekala, madem gerçekten aşıksın, o zaman, ne kadar, onu söyle! Antonius: Ölçülebilen aşk zavallı bir aşktır. Kleopatra: Peki, ya ben ölçme...
95.4K 4K 29
~Wattys 2015 Baştan Aşağı Kazananı~ Gözlerini kapat, nefesini tut... Acılarının geçmesini dile... Klonlanan bir kızın dağınık psikolojisini okumak is...
321K 2.6K 4
Bu hikâye, ne yazık ki çiçekler ve kalplerden ibaret değil. Bu hikâye, çiçekler ve dikenlerle çevrili. Vücudu kadar ruhu da yaralarla dolu olan Efran...
2.2M 132K 89
Yetişkin İçerik. "Sen uyuşturucu gibisin. En kalitelisisin. En kafa yapanı. En zevk vereni." dedi nefesinin arasında. "Seni daha çok içmek istiyorum...