PORTOLA VALLEY ∣ Tamamlandı ♕

By bsrarikan_

1.8M 101K 20.9K

" Her doğum içimizdeki sancının sesidir. " " Değerli sağlık çalışanları , Portola Valley kasabasında çalışaca... More

♕Tanıtım♕
♕1.bölüm♕
♕2.bölüm♕
♕3.bölüm♕
♕4.bölüm♕
♕6.bölüm♕
♕7.bölüm♕
♕8.bölüm♕
♕9.bölüm♕
♕10.bölüm♕
♕11.bölüm♕
♕12.bölüm♕
♕13.bölüm♕
♕14.bölüm♕
♕15.bölüm♕
♕16.bölüm♕
♕17.bölüm♕
♕18.bölüm♕
♕19.bölüm♕
♕20.bölüm♕
♕21.bölüm♕
♕22.bölüm♕
♕23.bölüm♕
♕24.bölüm♕
♕25.bölüm♕
♕26.bölüm♕
♕27.bölüm♕
♕28.bölüm♕
♕29.bölüm♕
♕30.bölüm♕
♕31.bölüm♕
♕32.bölüm♕
♕33.bölüm♕
♕34.bölüm♕
♕35.bölüm♕
♕36.bölüm♕
♕37.bölüm♕
♕38.bölüm♕
♕18 Mart ♕
♕39.bölüm♕
♕40.bölüm♕
♕41.bölüm♕
♕42.bölüm♕
♕43.bölüm♕
♕44.bölüm♕
♕Yürek Mürekkebi Karahindiba Tozuna Damladı♕
♕ 45.bölüm♕
♕ 46.bölüm♕
♕47.bölüm♕
♕48.bölüm♕
♕49.bölüm♕
♕50.bölüm♕
♕51.bölüm♕
♕52.bölüm♕
♕53.bölüm♕
♕54.bölüm♕
♕55.bölüm♕
♕56.bölüm♕
♕57.bölüm♕
♕58.bölüm♕
♕59.bölüm♕
♕60.bölüm♕
♕61.bölüm♕
♕62.bölüm♕
♕63.bölüm♕
♕64.bölüm♕
♕65.bölüm♕
♕Karahindiba Tozu Satırlara Bulandı♕

♕5.bölüm♕

52.2K 3.3K 359
By bsrarikan_

Uzandığı el hayatını sarar mıydı? Kaza süsü verilmiş umutları solar mıydı?

JACK'İN MEKANI , Dedektif Brendan Wilder'ın işten arta kalan zamanının çoğunu geçirdiği yerdi. Kasabanın polis merkezine yakınlığı bu mekanı Brendan'ın gözünde cazip hale getiriyordu.

O ve polis arkadaşları sabahları kafe olarak kullanılan barın akşamları içki satışına başlamasıyla form değiştirişini seviyorlardı.Ayrıca Jack , üniformalı müşterilerinden memnundu müşterilerin çoğu erkekti ve ara sıra ego tartışmaları yaşanmıyor değildi. Aslına bakılırsa Jack , buranın daha sosyete bir mekan olmasını istemişti bunun için türlü türlü partiler de düzenlerdi ; fakat tüm çabalarına rağmen gelen müşteriler kasabanın polislerinden başkası olmazdı. Brendan , mekanın kendine has havasını seviyordu sabahları bir otelin açık büfesini andıran kahvaltılıkların tadına bakarken, akşamlarıysa bir barın soğukluğunu yudumluyordu bardağından.

Kapıdan içeriye adım atar atmaz kısa bir koridor ardından da loş bir ışık karşılardı onu gözlerini kısarak ışığa bakar ve Jack'in getirdiği buz gibi köpüklü birasının tadına bakardı.Burası genelde bol kahkahalı ve komik olmayan fıkraların havada uçuştuğu bir yerdi.İş sonrası stres atma yöntemleri kişiden kişiye değişirdi ve genç adamın stresle baş etme yöntemi bu mekana gelmekti.

Mekandaki dans pistinde akşamları sahne alan bir kadın vardı.Esmer güzeli Calanthe. Genç adam dans ederken sallanan uzun siyah saçlarını , takmaktan vazgeçemediği ayak bileğindeki hal halını izlemeyi seviyordu.

Birkaç arkadaşının Calanthe'ye yakınlaşma çabalarına defalarca tanık olmuştu ; fakat kadın erkeklere yüz vermeyip dansını yaptıktan sonra oyalanmadan çekip gidiyordu. Brendan , bunun üstünde durmuyordu kadının dansını izlemeyi sevdiği doğruydu ancak onunla ilgili cinsel fanteziler kurmuyordu.

Yoğun bir güne başlayacak olmanın verdiği sıkıntıyla iç çekti ve her sabah olduğu gibi Jack'in mekanına uğradı.İşini sevdiği doğruydu ama bazen on dakikada bulunabilecek bir delili saatlerce aramak zorunda kalması canını sıkıyordu.Mekanın kapısını gürültüyle açtığında kapı sesine aldırmaksızın masalardan birine doğru ilerledi. Jack mutfakta olmalıydı kapının çıkardığı sesle birlikte elinde bir havluyla Brendan'ın görüş alanına girerek bu tanıdık yüze gülümsedi.

"Hey, günaydın adamın."

"Günaydın Jack nasılsın bugün ?"

Jack , otuzlu yaşlarının başında koyu kahverengi saçları ve iri siyah gözleri olan açık tenli bir adamdı. Bu kasabada doğup büyümüştü bu kasabada aşık olmuştu ve yine bu kasabada evlenmiş ayrıca iki kızı da bu kasabada dünyaya gelmişti.

" Her zamanki gibi erkencisin bugün."

Jack'e doğru yaklaşıp görüş alanındaki açık büfe tarzında özenle yerleştirilmiş kahvaltılıklara iştahla bakarak her zamanki yerine oturdu. Her gün istediği menüyü Jack'in ezbere bildiğinden emindi.Canı bira çekiyordu ancak sarhoş halde çalışması meslek etiğine aykırıydı.Çatılan kaşlarını düzeltti.

"Dün gece pek uyuyamadım ondandır."

Genç adam hazırlamış olduğu metal tepsiyi Brendan'a uzattı.

"Neden işle ilgili bir sorun mu var ? "

Jack'in sorusu manidardı.Ona göre yalnız yaşayan müzmin bekar bir adamın işten başka ne sorunu olabilirdi ki ? Huzursuzca kıpırdandı.

" Boş ver.Önemli bir şey değil." diyerek tabağındakilere odaklandı.

Mekan sabahları genelde boş olurdu.Birden dış kapı kendine has gürültüsüyle açıldı. Brendan sırtının dönük olduğu kapıya istem dışı bir merakla yüzünü döndüğünde yeni geleni hemen tanıdı.

Kasıklarında ufak bir hareketlenme oldu. Bu , akşam gördüğü kadındı.Kadın ona ne demişti ben hemşireyim mi yoksa ebeyim mi ? Her neyse kadının sağlıkçı olduğunu biliyordu.Onu pansiyon denilen yere götürdüğünde kalacağı yeri gördüğünde nasıl da şaşırmıştı ? Brendan aklına gelen bu görüntüyle gülümsemesine engel olamadı.

Genç kadının adını bilmiyordu; fakat görüntüsü dün geceden çok daha hoştu.Koyu kahve rengindeki dalgalı saçlarını bol bir örgü halinde sol omzundan aşağı salmış ; dar bir kot pantolon giymişti ; beyaz bir kazağın üstüne ise kısa lacivert şişme bir mont tercih etmişti.İnce ve zarif bacakları vardı çok güzeldi. Anlaşılan dişiliğini bu spor kıyafetler saklamaya yetmemişti.Kadın, mekana baktı ve dalgın adımlarla boş masalardan birine geçip oturdu. Brendan,  boğazındaki pudra pembesi fuları ve şişme montu çıkarışını izledi.Bu minyon haliyle ebelik yapmak için bu zorlu kasabaya gelen genç bir kadından çok okulu eken liseli kızlara benziyordu.

Bakışları çakışmadı ancak Brendan onu süzüyordu; yaklaşık 1.63 boyunda elli beş kilo civarında olmalıydı. En önemli ayrıntıya dikkatle baktığında  parmağında alyans olmadığını fark etti.Bu ayrıntı nefesini kesmeye yetmişti.Böyle bir kadın böyle bir yerde üstelik de bekar ? Şaşılacak şeydi. Jack'in genç garsonu kadının siparişini almak için geldiğinde kadının doyurucu bir şeyler istediğini fark etti.Anlaşılan dün gece iyi geçmemişti.

Masasına yanaşıp onunla konuşma isteğini bastırdı.Bekarlığın verdiği o sultanlığı kaybetmekten korkuyordu böylesi iyiydi.Kimseye hesap vermeden yaşamak en iyisiydi.

Otuz iki yaşındaydı ve hayatını birine bağlayarak geçirmek istemiyordu.Hayatına giren kadınlar olmuştu -hiçbiri minyon tipli yeşil gözlü değildi-  birine bağlanmaya hazır değildi ve bu kadın da tek gecelik kadınlara hiç benzemiyordu.Ciddi bir ilişki istemiyordu.Nokta.

Kahretsin.İç güdüleri onu kadının masasına gitmeye zorluyordu. Yerinden kalktı. Mekan sahibi Jack'in, bu kadını gördüğünde şaşıracağına emindi. Jack evliydi ve çapkın bir adam değildi.Peki ya kendisi ? Kendisi için aynı şey söylenemezdi.Genç kadına yaklaşarak :

" Günaydın .Dün geceden beri nasılsınız ?" diye sordu.

*

Bahar , duyduğu sesle şaşırdı.Mekana geldiğinde içeride sadece bir tane müşteri vardı ve sırtı dönük vaziyette oturuyordu.Akşamki adamı birden karşısında görmeyi beklemiyordu.Adam karşısındaki sandalyeyi çekip oturdu.

Dili tutuldu ve ne diyeceğini bilemeden karşısındaki adama baktı bir süre.

Adam karanlıkta göründüğünden çok daha etkileyiciydi. Hızlı bir bakışla tepeden tırnağa süzdü; gündüz gözüyle çok daha iyi göründüğünü itiraf etmeliydi. Bu formda haliyle haftanın pek çok saatini koşuya ve ağırlık çalışmasına harcamış gibi görünüyordu. Lanet olası tüm kadınlık hormonları harekete geçmişti ve ne yazık ki elinden hiçbir şey gelmiyordu.

" Ben... İyiyim.Dün gece size yeterince yük oldum gerçekten teşekkür ederim."

Brendan ufak bir açıyla başını eğdi; çenesindeki gamze şimdi daha belirgin bir hal almıştı.

"Umarım gecenin geri kalan kısmı daha güzel geçmiştir."

"Maalesef. Öyle olmasını dilerdim.Ne yazık ki umduğum gibi bir ortam değildi.İşi bırakmak istedim fakat prosedürler elimi kolumu bağladı."

İşte , yine gereğinden fazla açıklama yapmıştı kendine kızarak sustu. Dün geceyi arabasında geçirmişti.Karnı çok açtı ve yakınlarda bulabildiği tek kafe de burasıydı.Akşamki adamı burada görmeyi beklemiyordu.Gözlerine bakmaya utanıyordu bunun yerine adamın siyah deri montunun altında belli olan göğsünün kaslı derinliğini incelemeyi tercih etti.

Bir daha kimseye güvenemezdi.Bu, çok yakışıklı ve kendisine yardım eden karizmatik bir erkek olsa bile.Ancak adamdan kendisine yayılan testosteronun kokusu burnunun direğini sızlatıyordu. Yeni tıraş olmuş yüzüne baktı ; oval bir yüz, düzgün bir burun , çenesindeki minik gamze, kalemle çizilmiş gibi uyumlu duran kaşları hele bir de kendine güvenli konuşmaları...

" Bu arada biz tanışmadık öyle değil mi ? Ben Brendan Wilder."

Bahar, kendisine uzatılan eli nazikçe sıktı.Demek adı Brendan diye düşündü. Adam elini tuttuğunda kalbinin ritmi değişmişti.

" Tanıştığıma memnun oldum. Bay Wilder. Bahar Danielle Johansen."

Brendan'ın kaşları umduğunu bulamamış bir edayla kayıtsızca kalktı. Bahar'ın yeşil gözlerinde kaybolmak istercesine bakarak " Bahar ? " diye tekrarladı.

Hayatı boyunca birçok kere yaptığı açıklamayı Brendan'a da yapmak üzere hazırlandı.

" Ah, annem Türk babam ise Amerikalı. Los Angeles yerlilerinden. Sanırım her iki tarafın da gönlü olsun diye iki ismim var."

Brendan , kadının bu yorumu karşısında gülümseyerek " Peki Bahar, adının manası nedir?" diye sorduğunda.Ela gözlerinin tutkuyla bir ton koyulaştığını sandı, Tanrım o kıvamda kaybolmak üzereydi. 'Manası çok derin tıpkı senin gözlerin gibi' dememek için alt dudağını ısırdı.

Hayatı için bir süredir savaşıyordu ve labirente sıkışıp kalmış duygu kırıntılarının adamın önüne alelade bir biçimde serildiğini görmek acı veriyordu. Gözünün önüne düşen perçemini eline dolayarak içli bir soluk aldı.

" Türkçe manası bir mevsim.Yaz mevsiminden önceki mevsim olarak düşünebilirsin."

Yanında olmak tuhaf biçimde Brendan'ın hoşuna gidiyordu saatlerce o narin dudaklardan çıkan ses dalgalarını dinleyebilirdi ; fakat saate baktığında işe geç kalmak üzere olduğunu fark etti.

" Çok affedersin işe geç kalıyorum kalkmam lazım.Seninle konuşmak çok güzeldi mevsim."

Aceleyle kalktı ve ona belli etmeden Bahar ve kendisinin hesabını ödedi.Genç kız bu kasabadaki tek arkadaşına gülümsedi.Ona 'mevsim' demişti bu hoşuna gitti.Bu kısacık sohbet boyunca Brendan'la ilgili öğrendiği tek şey ismiydi merak dalgası tenini yaladı.Peki ya işi ? Adamın arkasından seslenirken gösterdiği cesaret örneği kanında çağladı.

" Hey ! Brendan Wilder ne işle meşgulsün?"

Brendan kapıdan çıkmak üzereyken Bahar'a döndü ve " polisim." diye seslenerek hızlı adımlarla uzaklaştı.

Birbirinden güzel atıştırmalıkların keyfini çıkarırken onu bekleyen yeni gün kapıdaydı.Portola Valley belki de umduğu kadar olmasa da yaşanılabilir bir yerdi kim bilir? Hesabı ödemek istediğinde mekan sahibi hesabın Brendan tarafından ödendiğini söyledi.

Bahar, Hem polis hem çok yakışıklı hem de bonkör ,"diyen iç sesine katılarak yeni iş yerine gitmek üzere yola çıktı. Zihninde yanıp sönen ampul tek bir soruyu aydınlatıyordu:

Bu kendine güvenli bakışları bir daha görebilecek miydi?

Bölüm parçası ; Ana Zimmer_Young and Brave

Dikkat Turuncu 'ı es geçmeyin lütfen!

Continue Reading

You'll Also Like

16.5K 1.1K 32
Kleopatra: Pekala, madem gerçekten aşıksın, o zaman, ne kadar, onu söyle! Antonius: Ölçülebilen aşk zavallı bir aşktır. Kleopatra: Peki, ya ben ölçme...
1.5K 652 17
Aşk kıldan ince kılıçtan keskin bir sevda köprüsüdür. bu köprüde Ademoğluna yaşam nefesi üflenirken, Havva'ya da ruhundan bir parça bahşedilmişti. Ha...
1K 84 6
7 KUZGUN 8 VARİS 1 MAŞA Ateş bir tek kendini yakmaz, gölge kendini saklayamaz ve bir kuzgun ellerini kana bulamadan yaşayamaz.
3.8K 932 166
Cenneti kaybedip , yasak bir dalda yaşamaya yüz tutmuşsun . Ve Zaman ... Tutmamış ellerinden kayıp gitmiş iç güzelliğin .