55. Bölüm: Kehanet ve Fidelius

292 51 12
                                    

11.12.1979

Karanlık köyü aydınlatan çarpışan büyü ışıklarının sesleriyle çığlık sesleri birbirine karışmış gibiydi. Küçük evlerin kapıları sıkıca örtülmüş, pencerelere perdeler çekilmişti. Dışarıda kalan insanlar kaçışıyor, evinden zorla çıkarılanlar yardım dileniyor, yere cesetler seriliyordu.

"Capella! Arkanda!" Remus'un gür sesiyle Capella aniden arkasını döndü. Nefes nefese bir şekilde karşısındaki Ölüm Yiyen'e baktığında maskeli adam ona bir lanet gönderdi. Capella koruma kalkanı oluşturdu, ardından asasından patlayan yeşil ışık yere bir ceset serdi.

Birkaç gün önce, Lord Voldemort Büyücülük Dünyası'na hükmetmeye yönelik daha kararlı adımlar atmaya başladığında ve cinayetler çoğaldığında, Bakanlık artık Affedilmez Lanetler'in affedilmezliğini tamamen kaldırmıştı. Ve bu Zümrüdüanka Yoldaşlığı için bir artıydı. Kolayca Ölüm Yiyenler'i etkisiz hâle getirebiliyor ve onlardan kolayca kurtulabiliyorlardı.

Hâlâ zorunda kalmadıkça kullanmak yasaktı ve yakaladıkları Ölüm Yiyenler'i Azkaban'a göndermekle hükümlüydüler ama dikkat çekmemek için Bakanlık'a gönderdikleri birkaç maskeli dışında diğerlerini öldürüp tamamen ortadan kaldırıyorlardı.

Capella, çevresinde pek bir Ölüm Yiyen'in kalmadığını fark edince kısa bir an gevşedi. Gecenin bir yarısı, karargâhlarında aniden bir Patronus'un belirmesiyle apar topar bu köye cisimlenmişlerdi. Çoğunlukla Mugglelar ve büyücülerin birlikte yaşadığı bir köye Ölüm Yiyenler baskın düzenlemişti.

Baskınlar bu sıralar sık yaşanıyordu. Anlaşılan Voldemort kendini göstermekte kararlıydı. Bitmek tükenmeyen Ölüm Yiyenler'i önüne gelene saldırıyordu.

Sirius'u bulmak için başını sağa sola çevirip etrafına bakındı. Birkaç evin çatısı alev almıştı, Yoldaşlık'tan bazıları söndürmeye çalışıyordu. Yerde cesetler vardı ve çığlık sesleri hâlâ kesilmiş değildi. İnsanlar korkuyordu.

"Sirius! Neredesin?" diye bağırdı. Kardeşi Regulus'un ölümünden sonra sevdiklerine karşı hassaslaşmıştı. Özellikle de Sirius'a karşı. Onu da kaybetme korkusu zihnine taht kurmuş bir parazitti ve Capella her dakika onu düşünmeden edemiyordu.

Köyü meydanından uzaklaşıp bir sokağa girdiğinde James'in bir Ölüm Yiyen ile düello ettiğini gördü. Her kimle düello ediyorsa bu kişi James'i zorluyordu. Genç adamın yüz kasları gerilmiş, alnı terlemiş ve nefes nefese kalmıştı.

James'e yardım etmek için koşar adımlarla ona doğru ilerlemeye başladı. Fakat aniden iki evin ortasındaki boşlukta bir patlama olunca olduğu yerde sendeledi. Patlamanın içinden Lily koşarak çıktığında ve arkasından üç Ölüm Yiyen daha geldiğinde nefesi kesildi. "Lily?"

"James!" diye çığlık attı Lily. Koşarken topallıyordu ve elinde asası görünmüyordu. Ölüm Yiyenler acelesiz adımlarla onun peşinden gelirken James duyduğu sesle başını ona çevirdi.

"Lily!" Bir yandan düello ettiği Ölüm Yiyen'e lanetler yağdırırken Lily'e korkuyla baktı. Karısının elinde asası yoktu, topallıyordu ve peşinde üç Ölüm Yiyen vardı. Eğer düelloyu bırakırsa ve onu kurtarmaya çalışsa maskeli adam onu arkadan yaralardı. Onu atlatsa bile üç Ölüm Yiyen'le baş etmesi zor olurdu. Ve karısı bu haldeyken, dikkatini toplaması da çok zordu.

Capella'yı fark ettiğinde hiç beklemeden, "Capella!" diye bağırdı. Capella, oldukça uzak bir mesafedeydi ama onu duymuştu. "Lily'ye yardım et!"

Capella, asasını elinde sıkıca tutarak koşmaya başladı. Lily de aynı şekilde topallayarak ona doğru koşuyordu. Bir eli karnındaydı. Deli gibi ağlıyordu.

THE OTHER SIDE Where stories live. Discover now