21. Bölüm: Acılı Bir Gece

1.7K 153 19
                                    

06

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

06.02.1978

Kül rengi kalbinin içinde yanan kor ateşi saniye saniye büyüyordu. Öyle bir büyüyorduki kızın bedenini sarıp sarmalamıştı... Sonra bedeni tutuştu, canı yandı. Bedeni yandı fakat kalbi kadar yanmadı. Orada bir acı vardı, endişe ve telaş vardı. Bu fiziksel acıdan daha büyüktü.

Çığ gibi büyüyen korkusu onu durdurmuyor, aksine daha da hızlanmasına neden oluyordu. Her an koridor denetimine çıkmış, hademe olan Bay Flich onu yakalayabilir, daha kötüsü okuldan atılabilirdi.

Bu ihtimaller bile onu durdurmaya yetmedi. Çünkü aklında arkadaşı vardı. Arkadaşları vardı.

Daha da hızlandı, adımları sessizdi, neredeyse koşuyordu ve kalın cüppesi peşinden onu çocukluğu gibi takip ediyordu. Yanakları al al olmuş, nefesi boğazına dizilmişti.

"Bu sesler de ne?" Duyduğu sesle kalbi sanki durmuştu. Hem korkudan hem de endişeden. Bu hademe Filch'in sesiydi ve oldukca yakınlardan geliyordu. "Hadi Bayan Norris, kokusunu alabilirsin."

Capella nefesini tuttu ve adımlarını yavaşlatarak sırtını duvara yasladı. Adım seslerini kulak kesildiğinde ses hemen arkada kalmış, sağ taraftaki koridordan geliyordu. Şanslıydı ki yakalanmadan köşeyi dönüp dışarı çıkabilecekti.

"O arlanmaz öğrenciyi yakalamak için sabırsızlanıyorum." dedi Bay Filch, sesinin tonundan keyifle sırıttığı belliydi.

"Sen öyle san." diye fısıldadı Capella ve duvarlardan fazla uzaklaşmadan adımlarını hızlandırdı. Yürümeye devam ettikçe sesler gittikçe uzaklaşıyordu. Yakalanmamanın sevinciyle biraz daha hızlandı.

Büyük kapıdan geçince soğuk hava yüzüne çarptı ve Capella'ya şok etkisi bırakarak dağıldı. Yutkundu ve hafifçe eğilerek sağına, sonra da soluna baktı. Kimse yoktu. Zaten gece yarısına yakın bu saatlerde kim dışarıda olacaktı ki Capella dışında?

Tedirgin, bir o kadar da hızlı adımlarla Hogwarts bahçesinden geçti ve Bağıran Baraka'nın yolunu tuttu. Elinden geldiğince sessiz, bir o kadar da hızlı adımlarla ilerliyordu. Hızlıca cüppesinin kukuletasını kafasına geçirdi.

Hogwarts'ın bahçesinden çıkıp uzun köprüye geldiğinde nefesini tuttu ve korkuyla köprünün üzerinden yürümeye başladı. Bu köprüyü gördüğü ilk andan beri korkuyordu. Altındaki uçurum her zaman Capella'yı ürkütürdü.

Açıklığın önüne geldiğinde hemen Yasak Orman'ın yakınlarındaydı. Şamarcı Söğüt ileride ve Bağıran Baraka'nın giriş tüneli de altındaydı. Oraya yürümeye başlamıştı ki duyduğu kurt ulumasıyla ayakları yere çivilendi.

Bu gece dolunay vardı. Yani Remus'un küçük tüylü probleminin acı verici gecesiydi. Ve Capella tamamen bu günü unutmuştu. Nasıl unuturdu? Astronomi dersi iyi olduğu için dolunayın denk geldiği günleri hesaplama görevi ondaydı. Bir takvim oluşturmuştu ve bundan birkaç tane daha yaparak birisini kendi odasına diğerlerini ise Çapulcular'ın odasına bırakmıştı. Ancak Capella kendi hesapladığı ve istemeye istemeye bekledikleri günün bugün olduğunu tamamen unutmuştu.

THE OTHER SIDE Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon