24. Bölüm: Masalsı Bir Yolculuk

1.6K 160 79
                                    

Bölüme geçmeden önce yorumlara bakmaya ne dersiniz? Belki neden kitabı kaldırdığımı ve uzun bir zaman sonra neden yeniden yazmaya başladığımı anlarsınız.

Bölüm şarkısı: Tom Odell - Another Love (Belirttiğim yerde açmayı unutmayın.)

~

10.02.1978

"Burası muhteşem bir yer James!" Capella hızlı adımlarla oyuğun içine girerek etrafa hayran gözlerle bakmaya başladı. "Burayı nasıl bu hâle getirdiniz?" diye sordu. Diyecek başka bir şey bulamıyordu. Burnuna dolan yağmur sonrası toprak kokusu ve buna eşlik eden odun kokusu ile mest olmuştu.

Doğada hayat bulan bu şaheser, doğanın kokusuna bulanmıştı.

James, Capella'nın peşinden içeriye girerken yüzünde küçük bir gülümseme vardı. Capella'yı mutlu görmek onu da mutlu ediyordu. "İçinde olduğumuz tepeden Kara Göl'e atlayıp yüzmek için neredeyse her hafta sonu buraya gelirdik. Bir gün şans eser Peter burada küçük bir mağara farketti. Biz de biraz süsledik, biraz sihirle temizledik ve bu hâle getirdik işte."

Şömine bile vardı burada! Karşısında bir, her iki yanında iki tane kanepe vardı. Capella hızlıca oraya ilerleyerek kendi etrafında yavaşça dönmeye ve etrafı gözleriyle taramaya başladı. Yerde kocaman kırmızı desenli bir halı vardı. Bir köşede ahşap bir masa ve etrafındaki sandalyelerle Gryffindor ortak salonunu anımsatıyordu.

Fakat buranın atmosferi daha farklıydı. Ortak salonları her zaman kalabalık olurdu ya da yatakhânelerden gelen seslerle bir şekilde gürültülü bir yerdi. Birinci sınıflar etrafta koşuştururdu, ödevlerini yetiştirmeye çalışan gergin öğrenciler çatacak birilerini arardı.

"Çok güzel..." diye mırıldandı Capella. Kollarını iki yana açtı ve başını geriye yatırıp gözlerini yumdu. "Burası tamamiyle mükemmel."

James'in kahkahası kulaklarına ulaştığında gözlerini yavaşça araladı Capella. "Tamamiyle mükemmel mi?"

Capella kıkırdadı. "Burası o kadar güzel ki, ne dediğimi biliyor muyum ben?"

"Eh, sanırım haklısın." James yavaşça içeride dolaşmaya, arkadaşlarıyla yarattığı şahesere baktı. "Burayı düzenleyip bu hâle getirdikten sonra bende öyle bir tepki vermiştim." Capella böyle basit bir şey için, James ile aynı tepkiği verdiği için mutlu oldu. "Ve burayı beğenmene sevindim, Elly. Gerçi Çapulcular'ı ve yaptığı şeyleri kim sevmez ki?"

Capella sırıtarak James'e doğru ilerledi. "Imm- Slytherin?"

Mutfağı andıran bir köşeye geçtiklerinde James, dolapları karıştırarak ahşap tezgaha iki tane bardak koydu. Aynı zamanda yüzünü buruşturmuştu. "Onlar pekte umrumda değil, biliyorsun, hatta hiç değil. Ama bana kalırsa şakalarımızı kaliteli buluyorlar, yoksa biye bu zamana kadar bizi öldürmediler ki?"

Capella kıkırdayarak kalçasını tezgâha yasladı ve "Ne yapıyorsun?" diye sordu James'e. Elindeki kahverengi tohumlarla ne yapıyordu?

"Buna kahve deniliyor, bir Muggle içeceği." dedi James bilmiş bir tavırla sırıtarak. "Lily'den öğrenmiştim, hani geçen yaz onların evine gitmiştik ya. Siz görmediniz ama bana bir paket kahve verdi ve inan bana tadı çok iyi."

THE OTHER SIDE Where stories live. Discover now