45. Bölüm: Üç Süpürge

353 57 14
                                    

44. bölümü okumayı unutmayın.

10.01.1979

Capella, önüne koyulan maşrapaya bakarak gülümsedi. "Teşekkürler, Bennet," dedi ve Bennet yanındaki sandalyeyi çekip otururken soğuktan üşüyen ellerini Kaymak Birası'nın etrafına sardı. "Kar yağışı gittikçe şiddetleniyor. Çok geç olmadan okula dönelim." Sıcak maşrapayı dudaklarına yaklaştırarak küçük bir yudum aldı. Dudaklarının üzerinde kalan beyaz köpükleri görünce Bennet güldü. "Ne, neye gülüyorsun?"

Bennet, dudaklarının üzerini gösterdi. "Beyaz bıyık yakışmış." Capella utanarak gözlerini kaçırdı ve köpükleri sildi. Bennet, derin bir nefes alarak Kaymak Birası'ndan küçük bir yudum aldı. "Haklısın. Kar yağışı şiddetleniyor. Umarım fırtınaya dönüşmez."

Üç Süpürge, Hogwarts öğrencilerini ağırlarken her zamanki gibi kalabalık, gürültülü ve sıcacıktı. Capella ve Bennet içeriye girer girmez ısınmışlardı. Aslında Capella, Hogsmeade'e gelme konusunda pek sıcak davranmamıştı ama Bennet'ın ısrarları onu buna zorlamıştı. Bir bakıma iyi olmuştu. Çünkü Capella kışı, daha doğrusu karın altında olmayı severdi.

Hanın kapısı açıldığında içeriye soğuk bir rüzgâr esti. Sıcağa alışan birkaç kişi homurdandığında, içeriye giren hemen kapıyı kapatarak başından beresini çıkardı. Capella, bu geleni tanıyordu. Leda Fortescue'ydu.

"Onu yanımıza çağırmamda bir sakınca var mı?" diye sordu Bennet gözlerini içeriye giren kızın üzerinden çekerek. "Sorman hata. Elbette." dedi Capella gülümseyerek.

Bennet, aldığı cevaptan hoşnut bir şekilde elini kaldırarak kapıdaki kıza salladı. Yalnız başına olan Leda, Bennet'ın ona el salladığını görünce gülümsedi. Fakat çocuğun yalnız olmadığını, yanındaki yaşça büyük kızı fark edince duraksadı.

Bennet sabırsızca "Gel hadi!" dedi. Kalabalıkta sesi Leda'ya ulaşmamıştı ama kız onu anlamıştı. Bu yüzden masaya doğru yürümeye başladı.

"Selam." dedi Bennet'ın yanındaki sandalyeyi çekip otururken. Beresini masaya bıraktığında Bennet ayağı kalktı. "Ben senin için Kaymak Birası alayım." Leda, gerek olmadığını söylemek üzereyken Bennet koşar adımlarla bar tezgâhına ilerleyerek oradan uzaklaştı.

Capella, keyifle Kaymak Birası'nı yudumlarken gri gözleri Leda ile uzaktaki Bennet arasında gidip geldi. Bennet ona her şeyi anlattığı için ikisinin arasında neler olup bittiğini biliyordu. Bennet, ilk gördüğü günden beri Leda'yı seviyordu. Leda da Bennet'ı seviyordu ama ikisi henüz bir ilişki içinde değillerdi. Çünkü daha önce Bennet'ın söylediğine göre, Leda henüz yaşlarının küçük olduğunu düşündüğü için ve bir ilişkiye hazır olmadığı için arkadaş gibilerdi.

Leda utandığı için sessizce hanın içini incelerken Capella da onu inceliyordu dikkat çekmeden. Henüz on dört yaşındaydı kız, Bennet da öyle. Siyah, uzun ve düz saçları vardı. Gözleri elaydı fakat içindeki yeşil hareler daha ön plandaydı. Sade bir giyim tarzı vardı.

"Terlemiş gibisin. Neden atkını çıkarmıyorsun?" Capella'nın sesiyle Leda irkilerek ona baktı. İlk başta kızın ne dediğini algılayamadı fakat sonra şimşekler çaktı.

Gerçekten de terlemişti. İçeriye girer girmez beresini çıkarmıştı fakat atkısı hâlâ boynuna sarılıydı. Bu yüzden atkısını alarak beresinin yanına bıraktı. Şimdi daha rahatttı işte.

Bennet, sohbete daldığı tezgâh başındaki kadınla güzel vakit geçiriyordu. Ama masada onu bekleyen iki kızı hatırlayınca gözleri irileşti. Kendi aptallığına lanet okurken birkaç dakika önce kadının eline tutuşturduğu maşrapayla tabureden kalktı. "Bu hoş sohbet için teşekkür ederim, Madam Rosmerta. Umarım bunu tekrarlarız."

THE OTHER SIDE Where stories live. Discover now