2. Bölüm: James Olmasın

3.3K 239 43
                                    

15.06.1977 / Gece yarısı

Karanlığın esir olduğu bir gecenin ortasında iki gencin saçları esen rüzgâr sayesinde yavaşça uçuyor, özgürlüğe savrularak sahiplerinden kopamıyorlardı. İki Black kardeşi el ele, sokağın kenarında durmuş karşılarındaki eve bakıyordular.

"Sence bizi kabul ederler mi?" diye sordu Capella gözlerini evden ayırmadan. Sessizliği bozduğunda Sirius yüzüne gelen uzun saçlarını geriye atarak "Bizi her türlü kabul edeceklerinden eminim... ama uzun bir süre burada kalamayız." dedi sıkıntılı bir ifadeyle.

"Doğru söylüyorsun." Capella derin bir nefes alarak dudaklarını birbirine bastırdı. Sağ eliyle Sirius'un tuttuğu sol elini daha sıkı tuttu ve aynı anda hareketlenerek evin bahçesinden içeriye girdiler. Giriş kapısının önünde durduklarında sandıkları ve bavulları hemen bahçe kapısının önündeydi.

Sirius sağ elini havaya kaldırarak kapının üzerindeki gümüş kapı tokmağını parmaklarıyla kavradı ve bir kaç kez kapıya vurarak geriye çekildi. Bir kaç saniye beklemenin ardından kapı aralandı ve içerideki ışık karanlıkta kalmış bedenlerine nüfuz etti.

"Sirius?" Kibar bir kadın sesi kulaklarına ulaşınca Capella hafifçe gülümsemişti. "Ve Capella, tatlım?"

Sirius gergince sırıtarak "Selam, Mia! Bizi içeriye almayacak mısın?" dedi.

"Kim gelmiş anne?" İçeriden yükselen sesle bir anda Capella heyecana gelerek "Kim gelmiş acaba?" diye bağırdı karşılık olarak eğlenceli bir sesle. Euphemia gözlerini devirse de yüzünde şirin bir gülümseme vardı.

Capella alt dudağını yalayarak Sirius'a baktı ve aynı anda sırıttılar. İçeriden koşuşturma sesleri gelmeye başladığında Capella neredeyse kahkaha atacaktı. James soluk soluğa annesinin arkasında beldirdi. "Pati!" diye haykırdı ve annesinin yanından sıyrılarak Sirius'un resmen üzerine atladı. İkisi sımsıkı kollarını birbirine doladıklarında Capella kıkırdayarak iki şapşala baktı.

Sirius yorgunca James'in sarılışına karşılık verse de canı yanıyordu fakat katlanılabilirdi. "Beni bu kadar özlediğini bilseydim daha önceden gelirdim, Çatalak."

James, Sirius gibi gülerek kollarını yavaşça geriye çekti. Tam bu sırada kaburgalarına giren acıyla kendine engel olamayarak hafifçe inledi Sirius. James anında kaşlarını çatarak "Ne oldu?" diye sordu endişeli bir tavırla.

"Bir şey yok," dedi Sirius tekrar eski hâline dönerek. Hemen bu tuhaf ortamı dağıtmak adına "Dışarıda kaldık Çatalak! Bizi içeriye almayacak mısın? İstemiyorsan gidebiliriz." dedi neşeli çıkan sesiyle.

Euphemia bir şeyler söyleyerek üçüsünü de içeriye kovdu ve Capella'nın, sandıklarının bahçede olduğunu söylemesiyle basit bir büyü ile hepsini içeriye taşıdı. Sonra da arkasından kapıyı kapatarak içeriye girdi. Kadın, Sirius ile salona ilerlerken geride kalan James, hızlıca Capella'nın kolundan tutup kendine çekti ve kollarını kızın etrafına doladı. "Hoşgeldin, Elly!" diye şakıdı ve kocaman gülümsedi.

Capella yutkunarak James gibi gülümsedi ve ellerini James'in sırtına bastırdı. "Hoşbuldum, James." dedi sessizce yanağını omzuna yaslayarak. James kendini en sonunda geri çektiğinde Capella da kollarını ondan ayırmıştı. Bu sırada James'in babası Bay Fleamont da çalışma odasından çıkıp yanlarına geldi ve iki kardeşi fark etti. İkisini gördüğünde şaşırsa da hemen gülümseyerek onları ağırladı.

THE OTHER SIDE Where stories live. Discover now