34. Bölüm: En Büyük İkilem

824 88 129
                                    

27

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

27.03.1978

Capella'nın tereddütlü bakışları birkaç metre ötedeki James'in üzerinde geziniyordu. Gece olmuş, yasak saati çoktan başlamıştı ama Gryffindor ortak salonunda kutlanan bir doğum günü partisi vardı. Yaklaşık on yedi gün önce Remus Lupin'in de doğum günüydü fakat çocuk arkadaşlarını tanıdığı için önceden bir parti istemediğini kesin bir dille belirtmişti.

Fakat arkadaşları durur muydu?

Elbette hayır!

Ona sürpriz bir parti hazırladıklarında Remus bu durumdan her ne kadar hoşnutsuz olsa da mutluluğunu gizleyememişti. Bir hafta önceki dolunaydan sonra böyle bir şey iyi gelmişte denebilirdi.

Ah, ne diyorduk?

Capella'nın tereddütlü bakışları James'in üzerindeydi çünkü birçok kişi gidip onun doğum gününü kutluyor, ama Capella yerinden bile kıpırdamıyordu. Gitmeli miydi yoksa sessizce partinin sonlanmasını mı beklemiydi? Sonuçta James ortak salona girdiğinde diğer herkes gibi "İyi ki doğdun James!" diye alkış tutanlardan biriydi.

Ama kabalık etmiş olurdu çünkü James ile ne yaşamış olursa olsunlar Capella hâlâ onu -her iki anlamda da- çok seviyordu ve değer veriyordu. Aynı şekilde James'in de onu sevdiğini ve değer verdiğini de biliyordu ama bir türlü cesaretini toparlayıp doğum gününü bireysel olarak kutlamak için yanına gidemiyordu.

Kendi içinde bir tartışmaya girdiği sırada "Ne düşünüyorsun?" diye soran biri yanında belirdi. Bunu beklemediği için irkilmişti.

"Bennet?" dedi Capella karşısındaki sarışın çocuğa bakarak. Bennet Roy, birkaç ay önce Astronomi dersi için kendisinden yardım alın, üstüne üstlük James konusunda kendisini teselli eden üçüncü sınıf öğrencisiydi.

Bennet gevşekçe sırıttı. "Ta kendisi."

Capella, Bennet'ın elindeki kadehe bakarak tek kaşını kaldırdı. "On üç yaşındasın ve alkol mü kullanıyorsun?" Gri gözlerini kıstı. "Ailenin bundan haberleri var mı?"

"Haberleri yok." Bennet umursamazca omuz silkerek kadehi dudaklarına götürdü ve birkaç yudum alarak geri çekti. "Haberleri olsa dahi bu beni durduramaz. Küçük olmam, özgür olduğum gerçeğini değiştirmiyor."

"İyi," dedi Capella ters ters çocuğun yüzüne bakarak. Bu çok bilmiş havası ona nedense Regulus'u hatırlatmıştı. "Ne yapıyorsan yap."

Arkasını dönüp gideceği esnada Bennet hızlıca bileğinden tutup onu durdurdu. "Ablacılık mı oynamak istiyorsun?" Bennet elindeki kadehi eğilip yere bıraktıktan sonra teslim olurcasına ellerini havaya kaldırdı. "Pekâlâ... Buraya seni kızdırmaya gelmedim."

Capella her ne kadar gözlerini devirse de sırıtışına engel olamamıştı. "Ne için geldin öyleyse?" der demez alt dudağını dişledi. Ne kadar kabaca sormuştu soruyu! Bu yüzden hemen cümlesini açarak "Yani... her gün yüzünü gördüğün birini özlediğini söylemeyeceksin herhalde." dedi.

THE OTHER SIDE Where stories live. Discover now