39. Bölüm: Ruh Emiciler

525 75 8
                                    

10

К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.

10.05.1978

Gecenin ilerleyen saatlerinde dışarıdaki fırtına dinmeye başlamıştı. Yağan tek tük yağmur taneleri pencerelere çarparak hoş bir ses çıkarıyorlardı. Güneşin doğmasına bir saatten az bir süre kalmışken adeta birbirine yapışmış kirpiklerini aralamaya çalışıyordu Capella.

Sonunda iki göz kapağını birbirinden ayırmayı başardığında kısık bakışlarını tavanda gezdirdi. Daha yeni uyandığından dolayı henüz kavrayamamıştı neler olduğunu, nerede olduğunu.

Saniyeler birbir artmaya başladığında Capella hafifçe doğrularak daha dikkatli baktı bulunduğu yere. Dirseklerini yatağa dayayarak destek almıştı daha rahat bir duruş için. Çatılı kaşları altındaki gri harelerini karanlık revirde gezdirdiğinde taze anıları bir bir canlandı zihninde.

Fırtınalı, kara bulutların gökyüzünü esir aldığı bir havada Yasak Orman'a gitmişti kimseye görünmeden. Doğa ananın kucağına düştüğünde yaptığı iksiri içmişti tereddüt dahi etmeden. Ardından olan olmuştu. Bir kurt olarak ikinci bedenine kavuştuğunda ormanda deli gibi gibi koşarak bu hazzın tadına bakmıştı.

Sonra... Sonra bir Ruh Emici karşısına çıkmıştı ama Capella onu kolayca savuşturabilmişti. Fakat daha sonrasında ona doğru sinsice süzülen üç Ruh Emici'ye karşı şanslı olamamış, ruhu sömürülürken bilincini yitirmişti.

Peki ama nasıl kurtulmuştu onların elinden? Üç Ruh Emici, ruhu mutluluklarla dolu bir cadıyı savunmasız yakalamışken öylece bırakabilir miydi? Tam o an da, dizlerinin üzerinde ölmesi gerekmez miydi?

Bilinci kapanmadan önce ormanı aydınlatan ışığı hatırladı ve Capella o an birinin onu kurtardığını anladı. Ama kimdi o?

Sırtını hasta yatağının başlığına yasladığında animagusa dönüştüğü için sevinmesi mi gerekiyordu yoksa Ruh Emiciler'e yem olduğu için üzülmesi mi gerekiyordu karar veremiyordu. Karmakarışık bir durumun ortasına düşmüştü ve gün ağardığında başına toplanacak insanlara nasıl bir açıklama yapacağını o bile bilmiyordu.

Farkında olmadan yanağından süzülen gözyaşlarını hissettiğinde iç çekerek elini yüzüne attı. Bir yanı animagusa dönüştüğü için sevinçten havalara uçarken bir yanı da Ruh Emiciler'e yem oldu diye kasvete düşmüştü. Onlar tam bir kabustu. Ruhu sömürülürken bir daha asla mutlu olamayacağından yüzde yüz emindi.

Sağ tarafında kalan sandalyede bir hareketlilik hissettiğinde ağlamayı keserek oraya baktı dikkatle. Kimse yoktu fakat Capella, kimsenin olmadığı yerlerde bile birilerinin varolduğunu bilecek kadar Büyücülük Dünyası'nı iyi tanıyordu.

Elini boşluğa doğru uzattığında parmaklarına sürtünen soğuk kumaşı hissetti. Onu bir çırpıda kendisine doğru çektiğinde kendisininkinin tıpkısı aynısı olan grilerle göz göze geldi. "Sirius?"

THE OTHER SIDE Место, где живут истории. Откройте их для себя