29. Bölüm: Kardeş Kucaklaşması

990 97 8
                                    

14

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

14.03.1978

Sirius'un Büyük Salon'da bayılmasının ve Hastane Kanadı'na yatırılmasının üzerinden bir hafta geçmişti. Dostları her gün yanındaydı ve Sirius'u etkisi altına alan Siğilkabuğu Tozu'ndan kurtulmasını sabırla bekliyorlardı. Gün geçtikçe derisinin normale dönmesi onları erkenden iyileşeceği konusunda ümitlendirmişti.

Yine bir sabah, kahvaltıdan önce ağabeyini ziyaret etmek isteyen Capella, erkenden kalkarak kıyafetlerini değiştirdi ve sessiz olmaya dikkat ederek yatakhâneden çıktı. Sabahın erken saatleri olduğundan dolayı ortak salonda kimse yoktu.

Capella, ortak salondan sessizce çıkarken aklında günler önce kurduğu plan dönüyordu. Sirius'a bu hainliği yapanın kim olduğunu gözlemlerinden dolayı az çok tahmin edebiliyordu fakat planını icraata geçirip kesin bir kanı koymadan da kimseye bahsetmek ve karışıklığa sebep olmak istemiyordu.

Merdivenler hareket etmeden bir an önce koridora çıkmak için basamağa adımını attı ve bir elini tırabzana atarak hızlı adımlarla aşağıya indi.

Koridora çıkarak Hastane Kanadı'nın yolunu tuttu, bir yandan da çevresine bakınıyordu kimse var mıydı diye fakat kimseler yoktu.

Hastane Kanadı'na yaklaştıkça kalbinin atışları hızlanıyordu. Belki üzüntüden belki endişeden. Sebebi her neyse bu Sirius'dan dolayıydı. Sirius'u, Hastane Kanadı'na her girişinde daha kötü bir hâlde görmekten korkuyordu ama neden daha kötü olsundu ki? Neden bu olasılık onu yeyip bitiriyordu?

Belki de bu kardeşlere özgü bir şeydi.

Capella'nın adımları sekteye uğradı. Bu sefer kalbi üzüntüden veya endişen dolayı hızlı atmıyordu. Bu sefer tamamen heyecan ve merakla atıyordu çünkü Hastane Kanadı'nın kapısının önünde biri vardı.

"Regulus..." diye fısıldadı parmaklarını dudaklarına yaklaştırarak. Yüzünde şefkatli bir gülümseme oluştu, kalbi merhametle sızladı. Regulus hemen orada, Hastane Kanadı'nın kapı aralığından sessizce içeriye bakıyordu.

Ne kadar araları bozuk olsa da, ne kadar konuşmuyor olsalar da onlar kardeşti. Ve kardeşler her daim, ne olursa birbirlerinin yanında olmalıydılar. Regulus ise Sirius'un yanındaydı, mesafe olarak değil, gerçekten yanındaydı.

Birkaç küçük adımla öne atıldı ve Regulus o an ablasının varlığını yeni fark etti. "Capella?" İrkilerek kapıdan uzaklaştı ve elini kolunu nereye koyacağını bilmez bir ifadeyle gözlerini kaçırdı. "Ne-ne yapıyorsun burada?"

Capella, Regulus'a yaklaşarak karşısında durdu ve genişçe gülümseyerek, "Sirius'u ziyarete geldim." diye yanıtladı kardeşini. "Ama görüyorum ki onu ziyarete gelen yalnızca ben değilmişim."

THE OTHER SIDE Where stories live. Discover now