15. Bölüm: Enkaz

1.8K 184 61
                                    

07

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

07.12.1977

Çam ağaçlarının üzerini örten kar her zaman diğer ağaçlara göre farklı hissettirirdi. Nedeni neydi bilinmezdi ama bir gelinlik misali aşağı doğru kabarıklaşıp bembeyaz dikenlerin ahenkle kıpırdanışları güzel hissettirirdi.

Çam ağaçları bu defa kan beyazına bulanmıştı. Dikenli yapraklarından damlayan kanlar yere, yani beyaz kara bulaşıyor, sonsuz bir lekeye tabi tutuluyorlardı.

Kanın nereden geldiği belirsizdi. Kan kime aitti bilinmezdi. Ama kanın kokusu, acı çeken bir şeyin kanı olduğunu söylüyordu. Belki de yaralı bir hayvanın kanı bulanmıştı çam ağaçlarının dikenli ve sivri yapraklarına. Belki de kalpten damla damla, acı içinde boyanan sevgi kanıydı bu. Kimse bilemezdi, o kanı oraya bulayandan başka kimse bilemezdi. Kişinin çektiği acıyı da, sebebini de.

Bazen çam ormanlarına aşk esintileri vurgun olurdu. Bir aşığın avuçlarının arasında ezilen kalbin kırıntıları toprağa gömülürdü. Zakkum çiçekleri çıkardı toprak yarıklarının arasından daha sonra. Güzel kokardı, güzel görünürdü. Ama her şeyin ikinci bir yüzü vardı. Zakkum çiçeğinin ikinci yüzü ise zehriydi.

Zehri, ona dokunan kişiyi alt etmesi, onun güzelliğinin altındaki ikinci yüzüydü. İnsanların da ikinci bir yüzü vardı. Bir yüzü acı içindeyse diğer yüzü aşk içindeydi. Bir yüzü mutluluk içindeyse diğer yüzü yine kahrolası bir acı içindedir.

Ama bazen her iki yüzünü de saklamak zorunda kalırdınız. Bunun bir çok sebepleri olabilirdi. Mesela kendiniz için yüzlerinizi maskeler ardına alırdınız. Veya bir kişinin iyiliği için, bir kişiyi düşündüğünüz için; tüm yüzlerinizi çift katlı maskelere gömerdiniz, gizlerdiniz.

Capella da yüzünü, belki de bir süreliğine maskelerin arkasına saklanmıştı. Çünkü o seviyordu... Ama bunu kimseye söylemiyordu, çünkü bir şeylerden korkuyordu.

Yargılanmaktan, aşağılanmaktan, hor görülmekten, dışlanmaktan ve en yakın arkadaşına aşık olduğu için ayıplanmaktan korkuyordu. Ama en çokta James'in vereceği tepkiden korkuyordu.

Şimdi karşısında diğer bir yakın arkadaşı Lily Evans vardı. Kızıl saçları, yeşil gözleri ve beyaz teniyle çok güzel bir kızdı.

Peki Capella da ne vardı? Gri gözleri, esmere kaçan koyu teni, siyah ve uzun saçları vardı. Lily gibi kızıl ve göz alıcı saçları yoktu belki ama onun saçlarına bakan biri gecenin zifiri karanlığını görebilirdi.

"Burada ne yapıyorsunuz?" diye sordu Lily küçük adımlarla yanlarına yaklaşarak. Capella'nın yanağındaki ıslaklığı ve gözlerindeki kırmızılığı farkedince, "Sen ağladın mı yoksa?" diye sordu endişeyle.

Capella derin bir nefes alıp gözlerini yumdu. Şükürler olsun ki Lily bir şey görmemiş ve duymamıştı. Eğer duysaydı bu kadar sakin kalamazdı herhalde.

THE OTHER SIDE Where stories live. Discover now