Capella Black, ağabeyi Sirius Black ile birlikte Grimmauld Meydanı 12 numaradan kaçarak James Potter'ın evine sığınırlar. Fakat Capella her ne kadar annesinden kaçmayı başarsa da, hoşlandığı bu çocuktan kaçabileceğini pek sanmıyordu.
*
the marauder...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
01.09.1977
Sonbaharın bir an önce sona erip kışın kapıyı çalmasını ve gökyüzünden inci gibi kar tanelerinin düşmesini bekliyordu herkes. Birçok öğrenci Noel tatilinde eve dönmeyi ve ailesine kavuşmayı beklerken bazıları da diğer bir yandan bu kışı Hogwarts'ta geçirmeyi bekliyorlardı.
Hogwarts'ı ele geçiren kış ve Noel bayramı, felsefî sözlerle açıklanamayacak kadar muhteşemdi. Rüya gibi bir kış yaşanmak istenilirse, en doğru adres daima Hogwarts'dı.
"Başım çatlıyor..." Capella, parmak uçlarıyla şakaklarına masaj yaparken gözlerini yummuştu. "Biriniz bile mi beni durdurmadı?"
James yerinde rahatsızca kıpırdandı ve gözlerini kaçırdı. "Aslında bir andan sonra bayıldın ve kızlar seni yatakhâneye taşıdı." Bir andan kastı olan şey Capella'nın onu dudaklarından öpmesiydi.
James hâlâ o anki şaşkınlığını üzerinden atabilmiş değildi. Kafası karışıktı ve midesi bulanıyordu bu bilmecenin içinde. Capella onu öpmüştü, ama neden? Sarhoştu Capella onu öperken, belki aptal sarhoşluğu yüzünden öpmüştü James'i. Şu anda da hiçbir şeyi hatırlamadığına göre kesinlikle sarhoş olduğundan dolayı öpmüş olmalıydı.
"Neler yaptığını bir bilsen Capella." dedi Sirius yemeğini yerken. Büyük Salon'da kahvaltılarını yaparlarken tüm odak Capella'daydı. "Koltuğun üzerine çıkmıştın ve avazın çıktığı kadar bağırarak 'doğum günüme hoşgeldiniz, torunlarım!' demiştin." Sirius gülmeye başladığında Capella yanaklarında toplanan kanları hissedebiliyordu.
"Dalga geçiyorsun, değil mi?" diye sordu Capella, Sirius'a yalvarırcasına bakarak. "Lütfen şakaydı de." Tam bu sırada James ile göz göze geldi. Hiçbir şey hatırlamıyordu ama bir şeylerin yaşandığını hissedebiliyordu.
"Bu daha ne ki," dedi Peter zeytin çekirdeğini dudakları arasından tabağına fırlatırken. "Hepimize tek tek kazak öreceğinden bahsetmiştin. Benim kazağım sarı olursa sevinirim."
Capella utançla inleyerek başını eğdi ve kafasını yemek tabağına sokmak istedi fakat bir de bununla uğraşmak istemediği için alnının masaya dayadı. "Benimki de kırmızı olsun, Gryffindor kırmızısı ama." dedi Sirius sırıtarak. James hemen yandan atlayarak "Benimki de öyle olsun!" dedi muzip bir ifadeyle.
"Benim kazağım kızıla yakın bir renk olursa sevinirim." dedi Lily kıkırdayarak.
"Ve benimki de kahverengi." dedi Remus geri kalmayarak.
"Büyükanneniz örsün size kazak!" Capella homurdandığı sırada Sirius'un sinir bozucu gülüşüne öfkelendi ve Peter'ın tabağından zeytin alıp Sirius'un yüzüne fırlattı.
"Saldırıya uğruyorum!" Sirius kahkaha atarak kendisine atılan birkaç zeytinden korunmak için ellerini yüzüne siper etti. "Yardım etsene Çatalak! Aramızda bir hain var."
