Haru ve Katsu

17 5 0
                                    


"Tahmin ettiğimiz gibi." Deku geçen gün Kirishima'nın getirdiği dosyaları ve kendi ajanlarından gelen bilgiyi kıyasladığında arada çok net bir fark vardı.

Yosaka'dan kesinlikle şüpheleniyorlardı. Artı olarak Miyuki ve Kuma yakalanmıştı ve sahte mail geliyordu telefondan. Birinin kendini öldürdüğünü polisten biliyor olsalarda hangisi olduğunu bilemeyecekti. 

Bir ihtimal Yosaka ihanet etmiş olsa bile Shigaraki birine ihanet biriyle iş yapacak kadar dikkatsiz biri değildi. Ve Yosaka diğer casuslardan hiçbirini bilmiyordu.

Bir şekilde rahatlamıştı. En azından kimse ihanet etmemişti. Yosaka'da tehlike altında olduğunu ve her zamankinden daha dikkatli olmasını söyleyen bir mail
Bir mail hazırlayıp gece geç saatte gidecek şekilde ayarladı.

Ardından diğer telefonların yerlerini tespit etmek için onlara mail gelen her ajandaki telefonlarındaki özel çip sayesinde oluşturan haritayı açtı. Bundan neredeysen hepsinin haberi vardı ama kendi güvenlikleri için gerekliydi. kaçırılma veya ihanet konusunda ekstra önlem işlevi de görüyordu.

Şaşırtmayacak şekilde telefonlar olmaları gereken yerde çıktı. Shagaraki'yi kandırmak kolay değildi ya. Onların başka yerde olduğundan emindi. Yosaka'nın da doğru yerde olduğunu tespit ettikten sonra ekranı kapadı. ortalama 1-1.5 aya planları hazır gözüküyordu. Shoto polislere planları anlatıp eğitimlerine başlamıştı.

Kendi casuslarına bir ya da iki gün öncesinde haber verecekti. Zaten hepsi ne yapacaklarını aşağı yukarı tahmin edebilecek düzeyde eğitilmiş kişilerdi. Sorun çıkmazdı.

"Deku, hadi çıkalım. Bu şirket önemli." Kafasını salladı ve ekranı kapadı. "Geldim." İkisi de hazır şekilde bekliyordu. "Sana ne oldu bu arada? Aşırı yorgun gözüküyorsun?" Gözlerini devirdi. "Dün akşam tahmin ettiğinden daha yorucuydu."

"Pekala gittiğimiz yerde enerjik olsan iyi olur. Sunum bende. İşi bağlamak sizde. Hadi." Jorou'nun emriyle arabalarına ilerlemeye başladılar. Hepsi biliyordu. Bu görüşmeler sonrası için önem taşıyordu.
...

Katsuki yorgunlukla kendini koltuğa attı. Canı çıkmıştı neredeyse. Son zamanlarda temizlik yapmamıştı ve ev berbat halde olduğu için Mina'yı çağırıp temizliğe başlatmıştı. O ise yanında Kiyoko, Eiji ve Ochako ile gelmişti. Shinso yorgunum diyerek odasına kaçtığında ise hamile kozunu fazla kullanmamış ve ev temizliğine başlamıştılar.

Sonuç olarak ev gerçekten parlamış ve bebek eşyalarının olduğu oda bile düzene girmişti. İkiz oldukları belli olduğunda alınması gereken her şey iki katına çıkmıştı ve eşyalar yığılmaya başlamıştı bir süreden sonra. Bugün toparlanmıştı en azından.

Yemeği beraber yiyecekleri için kızlar mutfağa girdiğinde o dinlenme zamanını ilan etmişti. Eiji kendi oyuncaklarıyla salonda oynarken Katsuki'nin gelmesiyle tüm ilgisi yine ona yönelmişti.
"Kucak!"

"Çok seviyorsun değil mi küçük velet?" Oturduğu koltuğun kenarında şaşkın bakışlarla bakarken uzayan saçları yüzüne düşüyordu. Koltuk altlarından tutarak kucagina aldı.

Anında kafasını karnına koydu ve dinlemeye başladı. Kumral saçlarını elleriyle karıştırdı. "Kardeşlerin var orda. 5 haftaya tanışırsınız. Tek yaptıkları ağlamak olacak ya."

Sürekli ağlayan iki bebekle ne yapacağından hiç emin değildi. Ama dayanabilirdi. Dayanacaktı da.

Telefon çaldığında arayan kişi Haru'ydu. "Bir şey oldu mu?" Kıkırdama sesi geldi. "Hayır olmadı Katsu-nii." Telefondan gelen ses normal bir konuşma olmayacağını gösteriyordu. Onun da doğum için iki haftası kalmıştı. Gergin olduğunu hissetmişti. "O halde rahatla. Sesinin gerginliğini buradan anladım."

"Her zamanki gibi harikasın Katsu-nii. Ben bir şey sormak istiyorum." Eiji inmek ister gibi hamle yapınca onu kucagindan indirdi. "Dinliyorum."

"Anneni hatırlıyor musun?" Bir süre sessiz kaldı ve küçüklüğündeki annesini yeniden gördü. "Evet."

"Sana neler yaptığını?"
"Evet."

"Söylediklerini?"
"Evet."

"Yani örnek alabileceğin biri var."  Görmüyordu ama ağladığından emindi.

"Ben annemi hiç hatırlamıyorum Katsu-nii. Ona iyi bir anne olabilecek miyim? Kafayı yiyorum artık. Rei ve Samu benim yanımdalar ama bunu anlamıyorlar. Ben.. ne yapmam gerektiğini nerden bileceğim?"

İşte bu tür durumlarda yanında olamamak gerçekten çok acıtıyordu. Anlıyordu onu. Eli karnına gitti ama bildiği şeylerde vardı. Haru'nun ağlaması biraz dinince konuşmaya başladı.

"Biraz iyisin gibi. Şimdi sorularıma cevap ver." Ses gelmedi.

"Ona dikkat edecek misin?"
"Elbette."

"Koruyacak mısın?"
"Her zaman."

"Ona bakacak ve besleyecek misin yorgun olsan da?"
"Evet."

"Seni sinir krizi geçirtecek kadar ağlasa bile yanında olacak mısın?" Gülme sesi geldi.
"Evet."

"Son soru, hayatın boyunca onu koruyup sevecek misin?"
"Sonsuza kadar."

Gülümsedi. "O halde harika bir anne olacaksın. Geri kalan tüm ayrıntılar gereksiz ve halledilebilecek şeyler. Ben korkmuyorum mu sanıyorsun? Yanımızda her zaman birileri olacak o yüzden endişe etme."

"Teşekkür ederim. Çok iyi geldin bana."

"Kapa çeneni. Belli olan şeyleri söylettirdin zaten."

"Biliyorum biliyorum. Sen iyi misin?"

"Fazla gürültülü."

"İyi eğlenceler. Bende yemek yapsam iyi olacak. Rei ve Samu gelecek birazdan."

"Dikkat edin birbirinize."

Yüzüne kapadı telefonu. Kesinlikle zor bir konuşmaydı ama aynı cümleleri aslında kendisi içinde söylemişti. Annesini biraz biraz hatırlıyordu ama nasıl yetistirecekti iki bücürü zerre fikri yoktu. Eiji ona bakıp gülümsediğinde gülümsedi. Ama korkmuyordu da çünkü yanında onlar gibi deli bir ekip olacaktı.

Mutfaktan yüksek bir ses geldiğinde kulakları o tarafa doğru döndü. "Mina dikkatli olsana!" Sandalyeden düştüğüne emindi ama orada ne aradığına dair fikri yoktu. "İyiyim iyiyim. Tehlikeli bir düşüş oldu." Elbette diğer kzlar kızmaya devam ediyordu. "Tek istediğin baharatsa zaten dolapta var. Niye söylemedin?" Gülme sesi duydu. "Görmemişim işte ya."

Ve Katsuki de ona çocuk emanet etmeyi düşünüyordu.
...

Akşam Katsuki Deku'ya Kiri'yi ve Tooru'yu da getirmesini söylemişti ama eve geldiklerinde sürpriz olarak Denki de vardı. Dün haber vermediği için Mina'dan iyi bir azar çektikten sonra beraber masaya oturdular.

"Yemekler harika." Mina atıldı. "Ben yaptım elbette." Kiyoko gülümsedi. "Afiyet olsun." Denki etrafa bakıyordu hala. "Yalnız ev gerçekten parlamış. Bu da mı sizin işiniz?" Katsuki kaşlarını çattı. "O herkesin. Belim kopacaktı neredeyse." Deku hemen ona ve karnına baktı. "Kacchan neden kendini zorluyorsun? Birkaç temizlikçi bulurduk." Kaşlarını çattı. "Burası benim evim. Ben temizlerim. Ayrıca yardımım gereğinden fazla şekilde geldi." Gözlerini Shinso'ya dikti. "Bazı kişiler haricinde."

Gözlerini kaçırdı. "Temizlikten hiç hoşlanmıyorum. Ayrıca bu koca evde canım çıkardı." Ochako güldü. "Biz hallettik zaten." Denki ise soyleniyordu. "Böyle bir şey vardı niye beni erken çağırmadın ki? Ei de görüşmedeydi. Boş boş kaldım şirkette." Cevap tek saniye gecikmedi. "Sadece engel olurdun aptal."

"Biliyor musun? Bazen çok kırıcısın." Tooru omzuna vurdu yavsasca. "Klasik Katsu-ni-chan işte. Ayrıca aynı şey benim içinde geçerli." Bu tartışmanın sonu gelmeyeceği için Ochako araya girdi.

"Artık herkes yemeğini yesin. Soğuyacak her şey."

Klasik bir akşam olsa da her birine bu sıradanlık iyi gelmişti.

Kedi-İnsan (Dekubaku)Where stories live. Discover now