İkizler

167 30 25
                                    


"Deku-ni sann!" Salonda neredeyse üzerine atlayan Tooru'yu düşmeden yakaladı ve sarıldı. "Tekrar hoşgeldin Tooru-chan." Kız gülümseyerek ayrıldı. "Katsu-ni seni öyle kaçırınca çok şaşırdım."sadece gülümsedi Deku. "O öyledir biraz. Onu sevmiş gibisin."

"Kesinlikle eğlenceli biri. Shisou-san'ı kahvaltıua katilmasi için ikna etti." Bu gerçek anlamda bir şoktu onun için. "Gerçekten mi?" Ochako onayladı. "Evet. Gercek anlamda sürükleyerek masaya getirdi ama.."

Omuz silkti. "Gergin olsa bile mutlu gibiydi. Yakın zamanda kendi bile bizimle konuşabilir." İçinden umarım diye geçirdi. "Bu arada yarın sabah Samu ve Haru geliyor."

Kız anında havaya uçarken Ochakoda şaşkınlık ve mutluluk.vardı. "Nasil oldu bir anda?  Alışveriş yapmalıyız. Odalarını hazırlamam gerekiyor. Ayrıca söyleseydin ihtiyaçlarını hazırlar-"

İzuku kıkırdadı. "Sanki yabancılar geliyor Ochako-chan. Alışverişe şimdi gidebiliriz ayrıca şimdi camları açarsan sabah kadar havalanmış olur. Ki zaten çok ani oldu."

"Geldikleri için mutluyum ama neden?" Onlara da sürpriz olması gerektiğini düşünerek biraz kaçamak bir cevap verdi. "Kacchan'ın da buradaki herkesi tanıması iyi olur. Ayrıca en son gelmelerinden bu yana 2 ay geçti. Siz de  özlemediniz mi onları?" Bunu kimse reddetmedi.

"O halde ben dışarı çıkmak için hazırlanıyorum." Tooru odadan çıktığında Ochako gülümsedi. "Yurtta herhangi bir sorun yaşamadığını söyledi. Merak etme." İçinden derin bir nefes aldı Deku.

Kedi-insan olduğu için onu bir yurda gönderip göndermeme arasında çok kararsız kalmıştı ama yasitlariyla olmasının daha iyi olacağını biliyordu. Bu endişelenmesini hiçbir şekilde engellemiyordu. Ayrıca Tooru, üzülse bile belli etmeyecek yapıdaydı. Özellikle ona karşı.
...

Deku odasına gidip dışarı çıkacaklarını söylediğinde yerinden kalkmak bile istememişti Bakugou. O insan kalabalığının içine giremeyeceğini net bir şekilde biliyordu. Karanlık veya bar sokakların kalabalık olduğu oluyordu ama orada kimse kimseye bakmaz, göz korkutur ve hızlı şekilde varmak istediği yere ilerledi.

En son ne zaman herkesin normal olduğu bir ortama girdiğini bile hatırlamıyordu. Kaldığı yerden çıkıp polis merkezine geldiklerinde sokak, arabalar, yürüyen insanları yakından görmek bile ona çok tuhaf gelmişti. Herkes gülümsüyor ve yoluna devam ediyordu. Unuttuğu gerceklikti.

Her şeyi geride bırakıp nasıl gülümserek gezebilecegini bilmiyordu. Herkese ve her şeye dikkat etmek en büyük alışkanlığı ve hayatta kalma kuralıydı. Öyle bir AVM çıldırmasına yol açacak kadar ayrıntı ve ses barındıracaktı.

Az önce dediklerini hatırladı. 'yarın dışarı çıkacağız' Pekala, o sıra dikkat etmemişti ama bunu kesinlikle konuşmaları gerekiyordu.

Bunun yanında geçmişte yaptığı şeyler, şu an yaptığı şeyler, kirpi, yurt ve bastırıcılar ve diğer kedi-insanlar dahil olduğunda...

Seslice nefesini vererek kendini yatağına bırakıp kıvrıldı. Konuşacakları şeyleri not alsa liste asla bitmezdi. Bu kadar sorusu varken sorguya çekmekten farksız olurdu. Sadece zamanla bu odadaki yeni hayatına ve deku'ya alışmak için zamanın geçmesini bekleyecekti.

Zaman her şeyin ilacıydı.
...

Kapı tıklatıldığı anda uyansa dahi uyumaya devam etti Katsuki. "Kacchan, uyudun mu?" Kapı açılma sesi, birkaç adım ve battaniye hışırtısıyla gelen anlık ısı. Kesinlikle iyi gelmişti. Fısıltılı yumuşak ses bunların arasına karışmıştı. "Kesinlikle çok tatlısın." Ardından yine birkaç adım ve kapının kapatılma sesi. Kendi kendine hafifçe gülümsedikten sonra battaniyeye daha sıkı sarıldı ve diğer tarafa döndü. "Aptal." Tatlı bir aptal
...

Tekrar uyandığında bu sefer odaya birisi girmemiş, evin içindeki koşuşturma seslerine uyanmıştı. Muhtemelen Samu ve Haru glemeden önce kahvaltıyı hazırlama pesindeydiler. Eve ne zaman biri gelse bu kadar gürültülü olup olmadığını düşünse de içten içe o da heyecanlıydı. İkizleri görmek istiyordu.

Üzerine siyah t-shirt ve beyaz eşofman altı giyinip aşağı ve tahmin ettiği gibi üçlü mutfakta yemek ve şifre hazirligi peşindeydi. "Bu kadar acele etme ize gerçekten gerek var mı?"

Masaya servis tabaklarını dizen Tooru gülümsedi. "Günaydın Katsu-nii. Shinso-san da bugün bizimle yer mi?" Kafasını salladı. "Ya aç kalacak ya da mutfağa gelecek." Deku elinde bardaklarla geldiğinde kikirdadı. "Aç kalmayı seçmeyeceğinden emin misin?" Omuz silkti. "İlk seçeneğin olma gibi bir ihtimali yok."

Deku saatine bakarak nefesini verdi. "Ben çıkıyorum. 20 dakikaya geliriz muhtemelen. Trenleri gecikmez umarım. Kacchan sende araba sesini duyunca saklan."

Eh planı oydu. Ama ondan önce,

Tekrar yukarı çıkıp Shinso'yu uyandıracağı sırada kapısının açıldığını gördü. Bakışları karşılaştığında tek kaşını kaldırdı. "Bunun olacağını bildiğim için uyandım. Tamam mı? Ayrıca gelecek kişileri bende merak ediyorum."

"Neden?" Omuz silkti sadece. "Normal hayata sahip bir öğrenciyi görmek isterim." Buna inanabilirdi. "Sadece aşağıda olduğuna emin ol marul kafa. Ben duşa giriyorum." Oradan ayrılarak odasına gitti.

Evet, abi olarak güzel görünmek istiyordu ve kendine dikkat edecekti. Tek kötü yanı düzgün bir kıyafeti yoktu. Aklına gelen fikirle bir süre düşündü. Deku'nun kiyafetleri ona olur muydu ki?

Hayır, imkansız.
...

"Hoşgeldiniz." İkizler sırayla ona sarıldığında geldiklerine gerçekten sevinmişti. Sadece Kacchan için değil, kendi içinde iyi olmuştu. "Hoşbulduk Deku-ni-chan." Kuyrukları mutlu olduklarını belli eder şekilde hareket ederken gözlerindeki parıltı her şeyi anlatıyordu.

Bu sırada çevrede olan bakışları net şekilde hissetmişti. Onlara olan bakış tamamen önyargıdan ibaretti. Bunun bir kısmı haklarında hiçbir şey bilmekten kaynaklıyken bir kısmı geçmişten gelen alışkanlıktı. Kırılması zor bir tabu ve duruş olsa da, elinden geleni yapacaktı.

Valizleriyle arabaya geçtiklerinde ikili arkaya geçip oturdu. "Bu arada Deku-ni, gelmek gerçekten güzel geldi ama bir anda neden çağırdın?" Eh, Samu'nun hakkı vardı. "Bu hafta içinde yeni bir ev arkadaşınız oldu." Kafalarını salladılar. Bunu biliyorlardı. "Farklı kedi-insanları etrafonda görmek ona iyi geliyor gibi. Ayrıca bana karşı da biraz mesafeli. Sizde gelirseniz iyi olur düşündüm."

Söyledikleri pek de yalan sayılmazdı. Kacchan'ın hala ona anlatmadığı bazı şeyler vardı. Ayrıca gün içinde tamamen tetikte olduğunu fark etmişti. Belki sadece geçmiş yılların alışkanlığı olabilirdi ama rahat olmasını istiyordu.

"Elimizden geleni yaparız. Ayrıca kendi turumuzden birilerini görmek bize de iyi geliyor. Bu sırada Kirishima-san ne yapıyor? Ochako-ne-chan?" Gülümsedi. "Eve varınca görürsünüz. ama Tooru'ya dikkat edin ve üzerinize atlayacak herkese dikkat edin." Kıkırdadılar.
...

"Hoşgeldiniz." İkili Ochako'ya sıkıca sarıldılar. Burada kaldıkları sürede onlara her şeyi öğreten kişi ve ablaları olmuştu. Deku'ya şuanki hayatlarını borçlu olsalarda Ochako onları gerçek dünyaya ve öğrenmeye alıştırmıştı.

"İkiz ağabeylerim!" Tooru ikisine sıkıca sarılınca karşılık vermişlerdi. Bu ufaklık ne zaman gelseler yanlarından ayrılmayan küçük kız kardeş rolünü ustlenmisti. Belki de kendi yaşına en yakın oldukarı için kendini onlara yakın bulmuş ve arkadas olmak istemis olabilirdi.

Tooru zıplayarak geri çekildi. "Hadi salonda oturalım. Okulla alakalı her şeyi dinlemek istiyorum." Beraber salona geldiklerinde en köşedeki tekli koltukta oturan Shinso onlar için şok olmuştu. "Harbiden ikna etmiş. Geldiğinde çok sevindim Shinso-san." Cocuk hafif gulimsemiş ve ayaklarını kendine çekmişti. Gergin olduğu her halinden belliyken üzerine gitmemeyi aklıma yazdı. "Ama Katsu-ni'nin bu kadar etkili olması gerçekten şaşırtıcı. Ah siz onu bilmiyordunuz değil mi?-"

Kız onun hakkında konuşurken ikili birbirine baktı. Bu ismi çok net şekilde biliyorlardı. Deku ufak şekilde güldü. Bu ana kesinlikle değerdi.

"Anlaşılan hayatta kalmayı başarmışsınız." İkili anında arkaya döndüklerinde gözlerinin dolmasına engel olamamıştılar. "Katsu-ni-" gözleri dolmuş ve sesleri boğuk çıkmıştı. Katsuki gülümsedi. Onun da pek farkı olmasa da belli etmiyordu sesinde. "Hoşgeldiniz aptal veletler."

Kedi-İnsan (Dekubaku)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin