Bölüm 19

229 41 5
                                    


Başka bir çalışan daha gittiğinde Todoroki kafasını ovdu. Herkesten aynı cevaplar gelip duruyordu ve her defasında sindirmesi daha uzun sürüyordu. Bunları yapanlar cidden insan mıydı? "Şefim?" Kafasını kaldırdı. Şimdi vicdan azabı çekemezdi. "Kaç kişi kaldı?" Listeye göz gezdirdi kadın. "Bir kişi. Bir kedi-insan. Bakugou Katsuki ismi." Anlık şaşkınlıkla hareket etmedi ama sonra kendi kendine fısıldadı. 'Şimdi anlaşıldı Deku'nun derdi.' Birde her zamanki iş diyordu.' Kadının bakışlarını görünce bu konuyu da erteledi şimdilik.

"Getir onu da ve bitirelim şu işi." Polis gitti ve Katsuki'yle geri geldi. "Ayakta kalöa lütfen, otur." Kedi-insan kafasını salladı ve oturdu. "Sana birkaç soru soracağım. Dürüstçe cevaplamanı istiyorum." Cevap gelmedi. "Kayıtlara geçmesi için cevap vermen lazım."

"Tamam."
"Adını, yaşını ve türünü söyle."
"Bakugou Katsuki. 25. Gördüğün üzere Kedi-insan'ım."
"Pekala Katsuki. Benim adım Todoroki. Bu polis merkezinin şefiyim."
"Evet? Ne olmuş?"
"Senin hakkında en son bilgi evinde çıkan yangınla alakalı. Sorasında neler oldu?"
Kaşlarını çattı.
"Bunun o adamla ilgili olduğunu hiç sanmıyorum. Söylemem için bir sebep yok ve sizi ilgilendirmez."
"Soruyu değiştiriyorum o halde. Yakamoto'yla nasıl tanıştın?"
"Tanışmadım. Yaklaşık bir yıl önce o adamın bölgesine girmişim. Yolda onu gördüğümde korumaları yanındaydı. Beni yakalatmak istedi. İkisini de iyi bir patakladım ama başka biri gelip kedi otu koklatmıştı. Sonrasını hatırlamıyorum."
Tam gerçek bu değildi ama karşı koysaydı olan bu olacağı için umursamıyordu.
"Kedi otunun etkisi ne?
"Bilmiyor musun? Bir de polissin. Tch."
"Biliyorum ama senin de bildiğinden emin olmalıyım."
"Hareket edemez duruma geliyorum ve gözlerim kararıyor."
"Ne kadar süre?"
"Ne kadar etki ettiyse."
"10 saniye kokladın desek?"

İnatçı polis bozuntusu. Ayrıca o yarım kafanın olayı ne?

"Aşağı yukarı 5 dakika ama hissim kayboluyor. Tam bilemem."
"Sonra ne oldu?"
"Orada tutulmaya başlandım."
"Bir şey yapıyor veya yaptırıyor muydu?"
"Sence? Çalıştı. Diğerleri gibi garaon yapmaya. Kedi-insan olduğum için nadirim ve daha yüksek fiyatlıyım. Onların gözünde altın madeni gibi."
"Neden çalıştı dedin?"
"Çünkü karşı koydum."
"Nasıl?"
"Çok inatçı ve sinir bozucu olduğunu söyleyen oldu mu?"
"Sadece anlamaya çalışıyorum. Açıkça anlat lütfen."
"Elbette öyledir. Beni odaya hapsetti. Arada kendi gelip fikrimi değiştirip değiştirmediğimi soruyordu. Arada zevkine vurduğu da oluyordu. . Ama gardını düşürdü. Bende boğazını yakaladım. Kaçmak için şansım yoktu. O yüzden fahişelik yerine dans edeceğimi söyledim."
"Yani stripriz."
"Evet ama kucak dansı değil. Sadece sahneye çıkıyordum iki günde bir."
"Bu teklifi gerçekleştirdi mi?"
"Benden korktuğundan evet. O bana yemek ve oda veriyordu, bende dans ediyordum. Yarı çıkar yarı köle ilişkisi işte. Çok uzun süre devam etti."
"Yani anlaşmayı bozdu sonradan."
"Evet."
"Nasıl?"
"Acaba nasıl?"
Todoroki gülümsedi.
"Bana açıklamadan öğrenemem."
"Sabrımı zorluyorsun. Biriyle anlaşma yapmıştı. Kim olduğunu bilmiyorum. Özellikle beni istemiş. Direndim ama kedi otuyla bayıltıldım ve yatağa kelepçelendim."
"Tamamen isteğin dışı mı?"
"Böyle bir şeyden zevk alan birinin beyin sağlığını sorgularım."
"Sadece soruyu cevapla."
"Evet. Kendi isteğim dışında."
"Özel bir nedenin var mı?"
"Ha? Tecavüz edilmek istememem için özel bir neden mi lazım?"
"Yok diye kabul ediyorum. Peki kızgınlık dönemlerinde nasıl oluyordu?"
"..."
"Katsuki? Açık ol."
Nefesini verdi ve gözlerini kaçırdı. Dürüst olması gerekiyordu.
"Bilmiyordu."
Todoroki'nin yüzünde ilk defa bir duygu belirmişti. Şaşkınlık.
"Ne?"
"O aptal kedi-insanlarla alakalı en ufak şey bilmiyordu. Bende kızgınlık döneminde belli etmedim. Eğer belli olsaydı ne olacağını tahmin edecek edecek kadar aklın vardır herhalde."
"Ama kızgınlık döneminde kedi-insanlar çok hassas olması gerekiyor.Yorulmamanız gerekir. Aksi halde-"
Elini kaldırarak sözünü kesti.
"Yani bunu biliyorsun ha? Beni hafife alma yarım surat. Belli etmedim."

Susarak sindirmeye çalıştı bunu.

"Ee, bitti mi?"
"Diğer çalışanlara saydığımız her şeyin yapıldığını gördün mü?"
"Neredeyse her gün ve hepsine, evet."
"Uyuşturucu satışıyla ilgili ne biliyorsun?"
"Her gün en az bir kişi oluyordu. Onlar içerdeki kişilere satış yapıyordu."
"Kendin gördün mü?"
"Evet."
"Eklemek istediğin bir şey var mı?"
"Eğer o adamı hapsedemezseniz onu ben bulup cezasını veririm."
"Polise karşı fazla dürüstsün."
Kıkırdadı.
"Hapishaneye düşmekten mi korkacağım? Güldürme beni. Benim kaldığım yerlere kıyasla orası oyun parkı."
"Sorularım bitti. Teşekkürler."

Ayağa kalkıp gerindi ve kapıya ilerledi. Polis kapıyı açarak içeri götürdü. Todoroki ise bir an durup nefesini verdi. Sonra dışsrı çıkıp sorgu odasını dışardan seyreden ikilinin yanına geldi. "Her şeyi duydunuz." Deku kafasını salladı.

Bu hayatında duymak zorunda kaldığı en zorunda kaldığı dn berbat konuşmaydı. Tekrardan keşke demişti. "Onu daha önce bulmalıydım." Kiri omzuna vurdu. "Yapabileceğimiz bir şey yok dostum. Senin suçun değil."

Todoroki ekindeki ses kayıt cşhazını salladı. "En azından her şey birbirleriyle uyumlu en iyi avukatı tutsa dahi bundan paçayı yırtamaz. Uyuşturcu satışı çok açık şekile belli ve 20 kişinin zorla alıkoyulması." Kafasını iki yana salladı. "Gün yüzü göremez bir daha." Deku rahat bir nefes verdi. "Sana güveniyoruz. Ne zaman çıkabilirler?"

"Yarın öğlenden sonra. İfadeleri bir kez daha gözden geçirip sormamız gereken yer var mı diye bekeleteceğiz." Kafasını salladı. "Sonra hepsini topla."

"Her zamanki gibi."

Üçlü birbirine baktı ve gülümsedi. En güzel anlar yaklaşıyordu.

Kedi-İnsan (Dekubaku)Where stories live. Discover now