Hogakure Kiyoko

120 21 4
                                    


Sonraki gün direk olarak Todoroki'ye haber verdiler ve aileyi alması için İida'yı yolladılar. Sorun çıkarmadan onları teslim etti ve ikiliyi polis karakoluna getirdi.

Kiyoko Deku ve Kirishima'yı görünce mutlu olmuştu. Elinde ufak valizle ikiliye tekrar teşekkür etti. Todoroki gelip kendini tanıttı ve sorgu odasına gelmesini istedi. Kucağında tuttuğu küçük çocuğu kız polislere bırakıp iyi olacağını teyit ettikten sonra odaya girmişlerdi.

"Tam adınız nedir?"
"Hogakure Kiyoko."
Bir saniyelik sustu.
"Kaç yaşındasınız?
"30.  birkaç ay sonra 31."

Deku ve Kirishima şaşkın gözlerle birbirine baktı. Bu gerçek olabilir miydi?

Aynı şaşkınlığı Todoroki de yaşasa da belli etmedi ve önündeki tabletten ismi araştırıp arşivlenmiş bilgilere baktı. " İki yıl önce kaybolduğunuz bilgisi yakın arkadaşınız tarafından bildirilmiş."

"Doğru. Kızımla beraber yolda gece yürürken kaçırılmıştık."

"Onun öncesinde-"
Kız elini kaldırdı.
"Öncesi önemli değil, değil mi? Burada olma sebebim kaybolduğumun bilinmesiydi ama artık değilim. Bunun dışında bir şey anlatma zorunluluğum yok."
"Haklısınız ama başınıza gelenleri anlatırsanız şikayetçi-"
"Şikyet etmiyorum."
"O halde sadece geri geldiğinizi mı söylüyorsunuz?"
"Evet."
"Peki kızınızla ilgili bir şey biliyor musunuz?"

Bunu yem olarak sormuştu. Onun çocuğu Hogakure Tooru şu anda okulundaydı.

Kadının gözleri doldu.
"Bilmiyorum. Bizi ayırdılar ve söylemediler." Öne eğildi ve kısık sesle konuştu. " Tooru benim canımdı. Ama  yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyorum. Polislerin o tür yerlere dokunamadığını da biliyorum. O yüzden, bana umut vermeyin. Araştıracağınızı söylemeyin."

Sonra geriye yaslandı.

"Gerçek bu. O da yaşıyorsa şu anda böyle düşünüyordur. Ne yapması gerektiğini ona anlatmıştım. İkimizin de odaklanması gereken tek şey  hayatta kalmaktı. Güçlü olduğunu biliyorum ama onu bulma gibi bir umuda düşemem."

Deku, Kirishima ve Todoroki'nin kanı donmuştu. Bir annenin çocuğunun yaşamasına dair olan umudunu bile çalmışlardı. Çünkü umudu bitince Kadın da bitecekti.

Todoroki daha fazla uğraşmanın manasız olduğuna karar verdi. "Size ve çocuğunuz icin yeni kimlik için belge vereceğiz. Ayrıca onu hastaneye götürüp aşılarını yaptırmayı unutmayın."

Kadın gülümsedi. "Teşekkür ederim Todoroki-san."

Kirishima Deku'ya baktı. "Onlara nasıl söyleyeceğiz?" Deku kafasını salladı. "Bilmiyorum. Tek bildiğim artık Tooru'nun neden annesini konuşmak istememesini anlıyorum."

Bir yandan haklılardı. Kendi kanı bile olsa onu araştırmaya çalıştığı an inançları gerçek olurdu. Neredeyse imkansız olan bir umuttu. bulunadığı her gün çökerdi anne. Bunu engellemenin tek yolu ise ümit bile etmemekti.

Yolda hastaneye uğrayıp Eijinin kontrolleri ve kimlik başvurusu yapıldı. Sonra markete uğrayıp mama ve bez aldılar.

Eve geldiklerinde Katsuki kapıyı açtı ama şaşkınlıktan konuşamamıştı. Dün Deku'nun sessiz kalma nedenini anlamıştı artık. "Hoşgeldiniz." Kadın gülümsedi. "Merhaba, adım Kiyoko. Bu ufaklık da Eiji." Kafasını salladı. "Katsuki." Kenara çekildi ve içeri girmelerini sağladı. Deku'ya baktığında soracağı soruları yuttu. O kendisinden daha gergin görünüyordu.

"Burası gerçekten harika. Gercekten burada mı kalacağız? Kaç kişi var?" Salona girdiğinde Shinso bile şaşırmıştı. Kadın koltuğa oturdu ve ona gülümsedi. Katsuki de içeri girdi ve tekli koltuğa oturdu. "Şu anda kalan 3 kişi var. Sizinle beraber 5 olacak." Kafasını salladı. "Demek yalnız değiliz. Bu sevindirdi." Ufaklık uyanmış gözleriyle çevreye bakarken Katsuki daha ne kadar şaşırabilir diye düşünüyordu.

"Kiyoko-san, Todoroki-kun bir kızınız olduğunu soyledi." Titredi olduğu yerde ve çocuğuna daha çok sarıldı. "Evet, vardı. Ama nerede bilmiyorum." Deku nefesini verdi. Biraz olsun onun ön yargısını kırmak zorundaydı. "Onu arayabilirim gerçekten eğer ismini-" kadın elini kaldırdı. "Üzgünüm ama hayır. Tooru'yu çok seviyordum ama yollarımız ayrıldı. Eğer ona ulaşabilecek olsam isterdim ama ne kadar imkansız olduğunu biliyorum. Onu düşünüp Eiji'yi yok sayamam." Katsuki düşüncesine hak veriyordu ama kaşlarını çattı. Olabilir miydi?

Deku daha fazla dayanamadı. Pekala demek umut etmek istemiyor. O halde umudu ona gösterecekti. "O yaşıyor!" Herkes ona baktı. "Adı Hogakure Tooru. 15 yaşında. Sarı kabarık saçları var ve her zaman gülümsüyor. Çok konuşur ama nazik bir kız. Kitap okumayı ve yazmayı çok seviyor. Hatta şu anda da yazıyor muhtemelen. Kiyoko-san. Ben onu tanıyorum."

Katsuki ve Shinso şaşkınlıkla birbirine baktılar. "Yani sen güneş topunun annesi misin?" Kadın cevap vermedi. Gözlerinden yaşlar akarken bebeğinin yüzüne baktı. "Doğru mu söylüyorsunuz?" Deku kafasını salladı. "onu getireceğim. Sadece bekle. Şu anda okuldadır."

Çıkıp gittiğinde Katsuki'ye baktı. "Tooru burada mı?" Kafasını salladı. "Evet. 1 yıldır. Deku onu liseye göndermişti." Daha çok gülümsedi. "Demek liseye gidiyor. Biliyordum. Akıllı bir kızdı hep. Eiji, duydun mu? Ablan yaşıyormuş." Ağlamaya başlamıştı. Bu ayrı geçirdiği iki yılın bastırılmış özlem duygusuydu. Hep kendine tekrarlamıştı. Ama bir annenin umudu hiçbir zaman tükenmezdi.

Çocuk ağlamaya başladığında onunla ilgilenmeye başladı ve kimse konuşmaya cesaret edemedi.
...

"Hogakure Tooru. Eşyalarını toplayıp aşağı gelir misin? Midoriya abin gelmiş." Sadece bir saniyede hatırladı ve gülümsedi. "Geliyorum." Dışarıya bir şey yansıtmazken neler olduğunu merak ediyordu. Deku'nun onu acil durum olmadıkça okuldan almacağını biliyordu. "iyi dersler."

"Deku-ni-san en azından bir şey söyle. Korkuyorum. Birinin başına bir şey mi geldi?" Yine cevap gelmeyince koltuğa çöktü. "Gidince göreceksin Tooru-chan ama kötü bir şey yok." Gözlerini devirdi. "Sürprizleri sevmiyorum." Deku içinden bunu seveceksin dedi. Ona ve annesine bir şey olmasına asla izin vermeyecekti.
...

"Salona geç bakalım." Kız içeri girdi ve çantasını koridora koydu. "Bir seyin kutlaması filan mı var? İçerisi baya sessiz." Salona girdiğinde hareket etmeden kaldı.

Gözleri doldu ve iki yıldır kurduğu duvarı yıktı. "Anne." Koltukta oturan annesinin yanına koşup sarıldı ona. "Seni çok özledim. B-ben bir şey yapamadım. Arayamadım. B-bir daha seni göremeyeceğini düşünmüştüm. Lütfen, bir daha bırakma beni."

Kadın da ona sıkı sıkı sarıldı ve kucağına aldı. Birbirlerinin omuzlarını islatirken bir daha asla ayrılmayacakmış gibi sarıldılar. "Asla güzel kızım. Asla. Seni bir daha bırakmayacağım. Ne kadar çok büyümüşsün. Beni affet. Seni bıraktığım için beni affet."

Salondaki herkes teker teker çıktı ve kapıyı arkalarından kapadılar. Yalnız kalmaya ihtiyaçları vardı.

Kedi-İnsan (Dekubaku)Onde as histórias ganham vida. Descobre agora