Bölüm 22

240 48 17
                                    


Katsuki içeri girdi ve tekli büyük koltukta oturan kediye baktı. Donuk bakışlar, bağlanmış kollar ve hiçbir şekilde hareket etmeyen kuyruk. Normalde hiç sabit durmazdı kuyrukları. Sadece görünüşü bile kötü bir psikolojide olduğunu anlamasına yetmişti. İlerleyerek yuvarlak sehpaya yemekleri bıraktı ve karşı koltuğa oturdu. "Oi." Çocuk ilk defa tepki vererek gözlerini çevirdi ve şaşkınlıkla kendisine bakmaya başladı. Ağzını açıp kapadı ama konuşamamıştı.

Katsuki göz devirerek ayağa kalktı ve odadaki sürahiden su doldurdu. "Harbiden 1 aydır bir kere bile konuşmadın mı aptal? O pislik buna değer mi sence?" Suyu önüne koydu. Çocuk tek dikişte bitirdikten sonra boğazını temizledi. "Seni bir daha göreceğimi hiç düşünmezdim Katsuki." Omuz silkti. "Bende. O deku cidden herkesi buluyormuş." Kafasını salladı. "Pekala, yuvarlak senle konuşursam iyi hissedeceğini söylemişti. Öt bakalım." Kafasını yana eğdi. "İnsan dilin?" Gözlerini devirdi. "Konuş."

Shinso biraz kıkırdadı. Onu görmediği zamanda hiç değişmemişti. Onunla konuşmak iyi gelebilirdi belki.

"İlk başta kaçmak istemiştim buradan."
"Ama bırakamadın burayı."
"Bir nedeni o. Bir şekilde güvende hissettim."
"İkincisi?"
"Ne?"
"Tek neden bu değil ahmak. Ben bile anlarım."
"Gözünden hiçbir şey kaçmıyor. Evet, neredeyse hareket edemeyecek kadar berbat durumdaydım. İstesemde gidemezdim."
"Yeteri kadarını gördüm ve duydum. Anlat."
"A-anlatamam."
"Patlıcan. Tekrarlattırma beni."
İstemeden kıkırdadı.
"Bu lakabı hatırlamadığını düşünecektim."
"Ben hiçbir şeyi unutmam. Devam et."
"Çok inatçısın ha? Son Kızgınlık dönemimde ne kadar belli etmemeye çalışsam da anlamıştı. Sözde senin taktiğin gibi yapmaya çalışıyordum. Ama ona söylemedim diye daha çok kızdı."
Sustu. Hatırlamak bile tüylerini ürpertiyordu.
"Kırbaç?"
Sırtını elledi yavaşça.
"Evet. Yaralar yeni iyileşiyor. Bacaklarımı ve kuyruğumu mahvetmişti."
"Ve?"
Titredi.
"Ve, dedim."
"Karnımı bıçakladı."
Sessizlik odaya hakim oldu.
"Rahmime zarar vermiş olabilir."
Gözyaşları akmaya başlamıştı yavaşça. Engelleyemiyordu bile.
"Ve 2 aydır kızgınlığa girmedim. Kısır kalmış bile olabilirim."

Katsuki o ağlarken yavaşça ayağa kalkıp yanına gelmiş ve elini omzuna koymuştu.
"Ne-neden bilmiyorum. Sonra kanamayı durdurmuştu ama neden oraya zarar verdi. Kı-kızgınlığa girmezsem o-onun gözünde hiçbir değerim yoktu ki."

Bu doğruydu. O psikopat kedi-insanların kızgınlık döneminde eziyet etmeye bayılıyordu. En hassas oldukları zamanda istediği her şeyi yaptırıyordu. Katsuki ama kızgınlığını belli etmemişti orada kaldığı 3 ayda adam ise en sonunda beklemekten sıkılmış ve onunla ilgilenmeyi bırakmıştı. O da bu fırsatı kullanıp kaçmış ve kısa süre süre sonra o kulübe yakalanmıştı.

"Üzgünüm."
Kafasını salladı Shinso.
"Bu berbat."
"Farkındayım."
"Ölmüşüm gibi."
"Zaten ölü gibisin aptal."
"Doğru."
"Dekuyla konuş. Yardım edemez ama dinler."
Kafasını iki yana salladı.
"Henüz bunu yapamam. Belki iyiler ama insanlarla konuşmak istemiyorum."
Omuz silkip yerine geri oturdu.
"Peki sen? O seni nasıl ve nerden kurtardı?"
"Tek bir kere söyleyeceğim. Gece kulübü mekanında zorla tutulma ve stripriz. Fazlası yok."
"Kızgınlığında o elbiseleri giyip-?"
"Ne demiştim ben?"
Bu kadarını anlatmasını bile mucize olduğunu bilip sorgulamadı. Ne de olsa o Katsuki'ydi.
"Her neyse. Seni o kız mı buraya yolladı?"
Tabağına uzanarak poğaçayı aldı.
"Evet, keşke seni tanıdığımı söylemeseydim."
Kıkırdadı çocuk.
"Keşke. Senle uğraşmak zorunda kalmazdım."
"Ve konuşmamaktan konuşmayı unuturdun."
"Birde sana şakadan anlamaz diyorlardı."
"Kimmiş o salaklar?"
"Boşver."
"Oi."

Katsuki tabaklar bittiğinde ayağa kalktı ama çıkmak üzereyken arkasını döndü. Pekala sormazsa rahat etmeyecekti içi. "Baksana." Çocuk ona döndü. "Şu Deku..." dıdaklarını dişledi yavaşça. "Kedi-insanlar kızgınlığa girdiğinde ne yapıyor?" Gözlerine hatırlamak ister gibi inmişti. "Bana ilk hafta bastırıcı tarzı bir ilaç vermişti. Büyük ihtimalle herkese veriyor. Neden? Kızgınlığın yaklaşıyorsa söyle."

Ağzını bir açıp kapattı. O bastırcıları biliyordu ama nadir ve aynı zamanda pahallıydı. Yani kim o ilaca o kadar para verirdi ki başka çözümleri varken? Gerçi...

Bu sırada Shinso karşısında hareket etmeden kalan çocuğa baktı. Neler olduğunu anlmaya çalışsada başaramadı. "Neden sordun?" Titredi bir anda. Aklına gelen olasılıkları düşünmek istemiyordu. "Ö-öyle bir şey değil, değil mi?"

Katsuki kafasını iki yana salladı. "Hayır. Öyle olsa sana neden bastırcı versin aptal?" Kendi düşüncesine hak vermeliydi. Eğer ilaçlara o kadar para veriyorsa düşündüğü gibi bir olay yoktu.

Bunu doğrulamanın tek yolu vardı. "Sonra konuşuruz yine."

Odadan çıktığında etrafta sadece o kız vardı. Bu da şansıydı. "Yuvarlak kafa." Uraraka şaşkınlıkla ona baktı. "Şey, bana mi dedin?" Kaşlarını çattı. "Sende başka biri mi var?"

"Ne oldu?"
"Patlıncanla konuştuk."
"Demek istediğin Shinso mu?"
Gözleri parladı.
"Gercekten konuştu mu?"
"Evet. Her neyse. Şu bastırıcı ilaç meselesi ne?"
"Kızgınlık geçirmememizi sağlayan ilaçlar. Sağlıksız olduğu için kullanımı zorunlu değil ama her zaman dolapta var.  Dönem yakınken 1 hafta boyunca her sabah içmen gerekiyor etki etmesi için."

Kafasını salladı. Bu düşündüğü şeylerin yanlış olduğunu açıkça gösteriyordu. Ama şimdilik gözlem yapmak en iyisi olacaktı.

"Peki. Odama çıkıyorum." Evet şimdiden sahiplenmişti. Neresi olursa olsun kendine ait herhangi bir şeyi sürekli belirtiyordu. Bu bir şekilde diğerlerini oradan uzak tutuyordu. Muhtemelen psikolojik etki veya ondan korktuklarından dolayı. Muhtemelen ikinci.
...

Acilen evden çıkan deku eve geri geldiğinde saat çok geç olmuştu. O barda var olan delilleri araştırma ekibiyle incelemiş ardından korumasına aldığı diğer kişiler için arkadaşlarıyla bağlantı kurup iş imkanlarını araştırmıştı Kiri'yle beraber. O kadar kişi için iş bulmak bir noktadan sonra işkenceden farksızdı ama bir söz vermişlerdi.

Nefesini verdi yavaşça. Kendine ait boş evde üst kattaki odasına çıktı ve üzerini değiştirdi. Sonra odadaki çekmeceden anahtarını alıp katın en sonunda olan kapıya geldi. Kendine milyonlarca kez zorunlu olmadıkça bu kapıyı kullanmayacağını söylemişti. Ama şimdi burada başkasının odasına gizlice girmek için kilidi açacaktı.

Sessizce kilidi çevirdi ve açık karanlık koridora baktı. Ona en yakın kapıda ,adının Shinso olduğunu öğrendiğini kedi insan, sonra Ochako'nun odası diğer yanında ise Kacchan vardı.

Sessiz adımlarla kapıya geldi ve kendini bir kez daha sorguladı. Tehlike altında geçen onca tıldan sonra uyurken de tetikte olacağına ve kapıyı açtığı anda Katsuki'nin uyanıp onu sorgulayacağından emindi ama... yanından bir an olsun ayrılmak istemiyordu. Aynı evde olduklarını bile yeni kavramışken onu görmeden uyumak istememişti.

Kapıyı tek seferde açtı ama kedi uyanmamıştı. Rahatlayarak parmak ucunda yarağın ucuna gelip onu inceledi. En ufak seste oraya dönen tatlı kulaklar, dağılmış sarı saçlar, uyurken bile çatık kaşlar ve hafif açık ağız kesinlikle onu sevimli gösteriyordu. İstemsizce gülümsedi ve eliyle uzaktan yanağını okşuyormuş gibi yaptı. Bir gün gerçekten onu kabul edeceğine inanmak istiyordu.

"Seni gerçekten seviyorum Katsuki. Umarım benden çabucak kopmazsın. İyi uyklar." Odadan geri çıktı ve koridora bağlanan kapıyı tekrar kilitledi. O ev kedi-insanların özel alanıydı ve bir daha böyle bir şey yapmamayı aklına yazarak odasına ilerledi.

Kedi-İnsan (Dekubaku)Where stories live. Discover now