yara izleri

160 24 9
                                    


Sabah ilk uyanan Deku yanındaki görüntüyü her sabah görmek için her şeyi yapabilirdi. Tam anlamıyla göğsünde uyuyan tatlı bir kedicik vardı. Dün kesinlikle şok yaşamıştı.

"Seninle olmak istiyorum. Seni seviyorum

Bu cümleyle kalbi aşırı hızlı atsa da Katsuki'nin emin olmasını istiyordu. Sadece kızgınlık döneminde olduğu için saçmalayan kedi insanlar vardı. Ama ardından ittirilmesi kesinlikle beklemediği bir şeydi.

O anda tekrardan hatırlamıştı. Katsuki digerli gibi değildi. O özeldi. Kednni kontrol edebiliyordu ve söylediklerinin her bir kelimesinden emindi. Artık onu asla bırakamazdı. O dünyadaki en güzel kişiydi.

Kulaklarının hafif oynaması ve bacağının üzerinde dolanan kuyrukla uyandığını anlamıştı. Neler olacağını merak ettiği için uyuyor taklidine başladı.

Katsuki bulanık hafızasıyla uyandığında beyni hala yerine gelmemişti. Duyduğu koku rüyada gibi hissettirse de gözlerini açtı ama gerçek olduğunu anladı. Biraz olsun dünü hatırlarken utansa dahi içten içe mutluydu. Onu kabul etmişti.

Üzerinden yanına kaydı ve kafasını boynuna gömüp daha çok nane kokusunu içine çekti. Ama fark ettiği detayla kaşlarını çattı. Kalbi bir anda hızlı atmaya başlamıştı. Yoksa..

"Deku, uyanıksın değil mi?" Çocuk nasıl yakalandığını anlayamazken kalbi daha da hızlı atmaya başlamıştı. "Kalbin gerizekalı. Uyuyan birinin kalbi bu kadar hızlı atamaz."

"Şey, günaydın Kacchan." Gözlerini devirdi ve kafasını omzuna koydu. "Acelen var mı?" Bugün evrak işleri olduğunu düşünürsek yoktu. "Biraz daha buradayım."

Uzun süre yan yana yatsalar da ikisi de bir şey dememişti. Katsuki en sonunda söylediği için mutluydu. Bu dönemi beklemesinin nedeni hem ilaç almak istememesi hem de geçen ay olandan farklı bir şey yaşamak istemesiydi.

"Ee Kacchan?" Bakışlarını ona çevirdi. "Ne oldu?" Deku boğazını temizledi. "Bastırcıları içmemenin nedeni bu mu?" Tam anlamıyla kızardığında gülmek istese de kendini tuttu. "Evet ve sakın emin misin diye sorma. Geldiğimden beri  beynimi yaktım."

Puslu anıların içinde böyle bir şey söylediğini hatırlamasıyla kaşlarını çattı. "Sen zaten bunu sord-" Bu sefer sözü dudaklarıyla kesilirken karşılık verdi. İçinden gülüyordu.

"Seni seviyorum Kacchan." Eliyle saçlarını karıştırdı. "Ben de ve eminim." Alnına ona hafifçe vurup ayağa kalkmak için hamle yapacakken Deku onu tuttu. "Ben taşırım seni. Bekle biraz." İtiraz etmedi. Bel ağrısı çok kötü olmasa da yürümemek daha iyi bir seçenekti.

O ayağa kalkıp pantolonunu ve gömleğini giyerken yine sırtında oluşan çizikleri fark etmişti. Yapmak istediğinden yapmasa da kızarmıştı. Anılar beynine dolarken odağını şimdi de tutamaya çalıştı..
Gömleğinin düğmelerini bağlamayan Deku, Katsuki'nin dolabından bir tane t-shirtü onun üzerine geçirdi ve kucağına aldı.

"Benim tarafa geçelim. Daha rahat duş alırsın." Sakin ve sessiz şekilde kapıyı açıp hemen ilerlediler ve sorun çıkarmadan geçiş yaptılar. Deku kendi odasına olan duşa Katsuki'yi bıraktı ardından kovuldu.

Katsuki duştan çıkıp yatağa oturduğunda rahatlamıştı. Kızgınlığı neredeyse geçmişti ve temizlenmişti. Deku'nun dolabına ilerleyip onun t-shirt'ünü giyindi. Dizlerinin biraz üstüne geldiği için elbise gibiydi.

Deku duştan çıktığında kesinlikle şaşırsa da güzel göründüğünü reddetmeyecekti. "Yakışmış." Katsuki kafasını salladı. "Ben gidiyorum. İşe gideceksindir herhalde." Deku dolabına yöneldi. "Erken gelmeye çalışırım. Ayrıca." Ona yaklaşıp belinden kendine çekti. "Gelince konuşmamız gereken bir konu daha var." Kıkırdadıyıp onu öptü ve ayrıldı. "Ochako-chan senin yokluğunu fark etmeden gitsen iyi olur." Kafasını salladı ve odadan çıktı. Gerçi aklı karışmıştı. Konuşacak bir şey kalmamıştı.
...

Gizlice odasında üzerini değiştirdikten sonra mutfağa girdiğinde Ochako çok şaşırmıştı. "Katsuki, iyi misin? Odana gelip seslendiğimde konuşmayınca uyuduğunu düşünmüştüm."

"Uyandım. Ayrıca daha iyiyim." Kız eliyle ateşini ölçtü ama bir şey hissetmemişti. "İyi gibisin. Ama bugün de dinlen. Bende yokum zaten." Bir anlık şaşırsa da sonra hatırladı. "İş değil mi? Şimdiden başarılar."

Kahvaltı ettikten sonra kız çıkmış, sofrayı da Katsuki ve Shinso toparlamıştı. "Bastırıcıları sorma nedenini şimdi anladım." Kafası karışmıştı. "Ne saçmalıyorsun marul kafa?"

Gözlerini devirdi. "Ne durumda olduğunu görmek için odana gittiğimde senin sesini duydum." Tamamen dondu Katsuki. "Seni tanıyorum zaten. İlaçları içmeyecegini tahmin etmiştim ve gece Deku aşağı gelmedi bir daha. Ayrıca boynunda bir şey var."  Fark ettiği ama tamamen unuttuğu mor lekeyi refleks olarak kapattı.

Sessizliğini korumaya devam etti. "Yargıladığımdan değil. Yani, bunu kabul etmenin nedeninin istediğin için olduğunu biliyorum. Aranızdaki sizi ilgilendiriyor."

Konunun bu şekilde kapanamsında mutlu olmuştu. "Sen ilaçları içiyorsun değil mi?" O titredi. "Bende içmiyorum. Ama iki aydır kızgınlığa girmedim. Sinir bozucu."

"Şu meseleyi unutmuştum. Akşama deku'ya söyle ya da ben söylerim. Doktora gitmelisin." Nefesini verdi. "Sadece korkuyorum. Her yerim yara izi kaplı." Katsuki onu kendine çevirdi. Gözlerinden ateş fışkırıyordu gerçek anlamda. "BU SENİN SUÇUN MU YANİ?"

Simirle üerindeki t-shirt'ü bir kenara attı. İzi kalmış olan geçmişten gelen her iz görünüyordu. Çizikler ve yara izleri ufak bir leke gibi olsa da geçmişin unutulamaz, silinemez izleriydi.

"Bunlar benim suçum mu? Hayatta kaldığımızın işareti bunlar salak. Birisi görecek diye korkma. Hele de doktorun." Katsuki hiçbir zaman korkmamıştı. Deku'nun fark ettiğini biliyordu ama o da sormamıştı. Ne oldukları belliydi zaten.

Üzerini tekrar giyindi ve mutfak kapısına ilerledi. "Kendi sağlığın için bu ahmak. Rahmin zarar gördüyse bile bilmek zorundasın." Kedi-insan olmak çoğu zaman lanet gibi olsa asla kim olduğunu reddetmemişti. Bu onların hayatlarıydı.

Ve vücunda olan bu yaralar hayatının zorluğunun ama aynı zamanda kendi gücünün işaretiydi. Silinemezlerdi ama kabul edebilirdiniz.

Kedi-İnsan (Dekubaku)Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα