Isabella karanlığın içinde şarkının başlamasını beklerken heyecanlıydı. Sahneye ilk çıktığı o anki gibi, ilk günkü heyecan ve beraberinde gelen histerik titreme. Spot ışığı sahnenin ortasına yansıdığında gitarın tellerine vurulduğunu duydu. Gözlerini kapadı "sevgili annemiz beni kutsa" diye mırıldandı. Sol ayağındaki ağrıya aldırmadan ışığın altına yürüdü. En iyi bildiği şey danstı. Dans etti. Partneri Gideon kolunu attığında "heyecandan ölebilirim" dedi.
"seninle dans ediyorum. Ölebilirim" dedi.
***
Francesco büyük salonun ışıkları söndüğünde huzursuzca oturduğu sandalyede kıpırdandı. Pippa, Edward ve eşi hemen yanında yerlerini almıştı.
Edward karısının elini tutup"o görüp görebileceğin en iyi dansçıdır" dedi.
"annem her zaman en iyisidir" dedi Pippa ve ellerini balkonun korkulukları doğru koyup öne doğru eğildi. Spot ışığı yandığında "tanrım başlıyor" dedi heyecanla. Francesco iç çekerek geriye yaslandı. Ahşap sahne döşemesinin gıcırtısı kulaklarına kadar gelmişti büyük salonda. Yıllar sonra sahneye ilk kez çıkacak olan genç kadının izlemek için yerlerini almış meraklı kalabalıktan alkış sesleri yükseldiğinde Francesco doğruldu ve sahneye dikkat kesildi. Isabella orada ışığın altında duruyordu. Üzerinde tül ten renginden dans elbise vardı. Ayakları çıplak. Karanlığın başka bir yerinden çıka gelen partneri ona sarıldığında vücudundaki kasların hepsi gerildi. Müzik başladığında salon ani bir sessizliğe büründü. "başlıyorlar" dedi Pippa gözlerini sahneden ayırmadan ve başladı. Dünyanın üzerine sadece o vardı ve Isabella bir bulut gibi süzülüyordu gözlerinin önünde. Tutabilecek kadar yakın bir hayal gibi. Bir an sahnenin önüne geldiklerinde kadının dudaklarına kaydı gözler. Şarkıcıyla birlikte söylüyordu şarkıyı ve Francesco ona eşlik ettiğinde habersiz kadının hipnozuna dalmıştı.
no i don't wanna fall in love
hayır aşık olmak istemiyorum
with you
seninle
***
Müzik biterken son adımlarını attılar. Işıklar tamamen söndüğünde Gideon' a sarıldı boynuna doladı kollarını ve "teşekkürler... Sen olmasaydın başaramazdım" dedi. Işıklar açıldığında adamdan ayrıldı. Gideon elini tuttu ve sahnenin önüne doğru yürüdüler. İzleyicileri selamlarken insanların ayağa kalkıp alkışladıkları gördü. "teşekkürler... teşekkürlerr" diyordu sürekli. Sahnenin arkasına geçene kadar durmamıştı alkışlar. Belinda onu bekliyordu. Kuzenine sarılıp başını omzuna koyduğu an akmaya başladı gözyaşları.
"yeniden doğdun" dedi Belinda.
"ölmeden önceki son doğuş" dedi Isabella. Kuzeninden ayrıldı ve gözyaşlarını sildi. Belinda Gideon' u tebrik etti. Kulis amirinin uzattığı havluyu alıp omzuna attı ve kendi kulisine doğru yürüdü. Belinda odanın kapısını açıp çekildi ve "herkes burada" dedi tereddütle.
"herkes mi?" diye sordu Isabella. Omzundaki havluyu attı ve küçük gardıroptan çıkardığı bornozu üzerine çevirip kuşağını bağlayıp, terliklerini giydi. Herkes ve Francesco. "oda gelmiş" dedi Belinda. Isabella dudaklarında burun bir gülümseme belirdi. "ilk kez izledi beni" dedi. Kulisinin kapısı çalındığında aynaya döndü. Akan rimelini silmeye çalışırken gel diye bağırdı. Pippa arkasına saklandığı büyük çiçek buketiyle içeri girdi. Çiçeği çekip "anne" diye çığlık attığında Isabella güldü ve kollarını açıp bekledi. "bebeğim gelmiş" Çiçeği Belinda' ın eline tutuşturup kadının kollarına atıldı genç kız. Başını göğsüne gömdü ve "güneş gibi parlak ve yakıcıydın anne" dedi. Annesinin kokusunu içine çekti. Heyecanlı ve gururluydu. Isabella elinden tutup ikili koltuğa oturttu genç kızı. Heyecanla konuştu Pippa "Babam büyülendi anne. Geleceğinden kimsenin haberi yoktu. Edward amca onun Japonya' da resmi bir ziyarete katılacağını söylemişti bana ama biz geldiğimizde locada en önde oturuyordu" dedi kız. Ailesi için hala umutluydu. Isabella kızın yanağına dokundu ve "sen beğendin mi?" diye sordu.
"çok beğendim anne" dedi Pippa. Isabella dudaklarını kızın burnunun ucuna değdirdi. 13 yaşındaki genç kız Toskana' daki çiftlik evinde gözlerini ilk kez açtığında karşısına çıkan o küçük kız, bebeği Pippa idi. Çocuksu kıkırtısı Isabella' ı her zaman olduğunu gibi mest etti.
"tebrik etmek için çok sıra yoktur umarım" diyen Edward aralık kapıdan başını uzatmıştı. Kapıyı sonradan çalması herkesi güldürdü. Karısının elinden tutup içeri girdi.
"büyük adamda gelmiş" dedi Belinda. Önce Edward hemen ardından Sonya' a sarıldı.
"gelmiş olmanıza çok sevindim" dedi Isabella.
"onu buraya sürüklemem gerekti" dedi Sonya yanındaki adamın elini tutup havaya kaldırdı ve "elini elime yapıştırdım ve zorla uçağa bindirim buraya kadar peşimden sürükledim" deyip güldü.
"seve seve geldim" dedi Edward.
"Biz seni daha fazla oyalamayalım. Terlemiş olmalısın. Pippa' a meyve suyu siz güzel hanımlara ise güzel bir içki ısmarlayayım" dedi Edward. Pippa annesine baktı. "onlarla git. Sizi ararım" dedi. Kız başını salladı yanağından öpüp ayağa kalktı. Odayı hızla terk ettiler. Genç kadın yalnız başına kaldığında arkalarından kapıyı kapadı ve tuvalet aynasının karşısına oturdu. Makyajını temizledi ve çıplak tenine baktı. Her geçen yılla yüzünde kendine yer edinen çizgiler. Eli gözünün kenarındaki ince çizgilerin üzerinden geçti.
"seni ilk kez sahnede izlemek için bunca yıl beklemek ahmaklıkmış" diyen adamın sesini duyduğunda geçmişten sıyrılıp hemen arkasında ayakta duran adamın yansımasına baktı. Ayağa fırladı. Sandalye geriye doğru kayarken adama döndü yüzünü.
"geleceğini bilmiyordum" dedi Isabella.
"özledim" dedi adam.
"neredeyse altı aydır görüşmüyoruz. Pippa' ın okul töreninde bir araya gelmiştik" dedi Isabella.
"altı ayda ya da yılda bir görüyor olmak zorlayıcı. Birbirimizden kaçıyor gibiyiz. Seni görebilmek için Fransa' a geldim" dedi.
"gelmemeliydin. Şuan Japanya da olmalıydın"dedi Isabella. Adamın yüzüne bakmadan çekiyordu. Francesco kadının ellerini tuttu. "burada olmam senin için bir şey ifade etmiyor mu?" diye sordu. Boğazındaki düğüm canını acıtıyordu adamın.
"seçimlerimizi yaptık Francesco. Şimdi ikimizde olmak istediğimiz yerlerdeyiz ve..." Francesco kadının konuşmasına devam etmesine izin vermedi. Soluğunu kesen bir öpücükle birleşti dudakları.
***
the world was on fire no one could save me but you
dünya yanıyordu, kimse beni kurtaramazdı sen hariç
strange what desire will make foolish people do
arzunun aptal insanlara yaptıracakları tuhaf
i'd never dreamed that i'd meet somebody like you
senin gibi biriyle tanışacağımı hiç düşünmemiştim
i'd never dreamed that i'd lose somebody like you
senin gibi birini kaybedeceğimi hiç düşünmemiştim
no i don't wanna fall in love
hayır aşık olmak istemiyorum
(this world is always gonna break your heart)
(bu dünya her zaman kalbini kıracak)
no i don't wanna fall in love
hayır aşık olmak istemiyorum
(this world is always gonna break your heart)
(bu dünya her zaman kalbini kıracak)
with you
seninle
what a wicked game to play
oynamak için ne kadar kötü bir oyun
to make me feel this way
böyle hissetmemi sağlaman
what a wicked thing to do
yapmak için ne kadar kötü bir şey
to let me dream of you
seni hayal etmeme izin vermen
what a wicked thing to say
söylemek için ne kadar kötü bir şey
you never felt this way
asla böyle hissetmediğin
what a wicked thing you do
yaptığın ne kadar kötü bir şey
to make me dream of you
seni hayal etmemi sağlaman
no i don't wanna fall in love
hayır aşık olmak isytemiyorum
(this world is always gonna break your heart)
(bu dünya her zaman kalbini kıracak)
no i don't wanna fall in love
hayır aşık olmak istemiyorum
(this world is always gonna break your heart)
(bu dünya her zaman kalbini kıracak)
with you
seninle
the world was on fire no one could save me but you
dünya yanıyordu, kimse beni kurtaramazdı sen hariç
strange what desire will make foolish people do
arzunun aptal insanlara yaptıracakları tuhaf
i'd never dreamed that i'd love somebody like you
senin gibi birini seveceğimi hiç düşünmemiştim
i'd never dreamed that i'd lose somebody like you
senin gibi birini kaybedeceğimi hiç düşünmemiştim
now i wanna fall in love
şimdi aşık olmak istiyorum
(this world is always gonna break your heart)
(bu dünya herzaman kalbini kıracak)
now i wanna fall in love
şimdi aşık olmak istiyorum
(this world is always gonna break your heart)
(bu dünya herzaman kalbini kıracak)
with you
seninle
nobody loves no-one
kimse kimseyi sevmiyor