36.Bölüm

5.3K 430 9
                                    

Isabella Armando Rossi. Kaza haberi ve sonrasında yazılan yalan yanlış haberlerin hepsi. Sayfalara sığmayan destanlaşmış entrikalar. Isabella kumandayı eline alıp televizyonu kapatan tuşa bastı. Bir kez daha ismini bir haber spikerinin ağzından duymak istemedi. Seçim yarın sabah gerçekleşecekti. Kalbini sıkıştıran elin bir kaç parmağı kalbini delmişti. Kafasındaki seslerinden kurtulmak isteği ve  sessizlik özlemiyle en sakin köşesine dans salonunda, sırtını duvara yaslanmış, yerde oturuyordu. Bir insanı ayak seslerinden tanımak için ne kadar tanımak gerekir. Bir saat ya da bir yıl mı? Francesco' nun kullandığı parfümün kokusu onu gülümsetti. 

"Şimdi beni anlıyorsun." Dedi. Isabella güldü. Gülüşü kahkaha dönüştü. Bedeni adamın kucağına taşındı ve kolları beline dolandı. "Kimden kaçtın?" diye sordu. 

"Kendimden." dedi Isabella ve soluna dönüp adamın yanağından öptü. 

"Ve benden." Dedi Francesco.

"Kazanacak gibi görünüyorsunuz müstakbel başkan." Dedi Isabella. 

"Sonucun ne olacağını artık önemsemiyorum. Elimden geleni yaptım. Seni ve Pippa' mı  kaybetmek üzereydim." Dedi. Kadının saçlarında gezdirdi ellerini. "Bazen hayatına girmeseydim daha mutlu olur muydun diyorum kendi kendime?" dedi. 

"Eğer hayatıma girmeseydin, dünyanın bir ucunda sahne arkasında sıramı bekleyecek; yüzlerce kişinin alkışları ile mutluluktan uçar, sonra yalnız başıma küçük bir otel odasından ve tek başıma uyumaya giderdim. " Dedi. Kalbi söylediklerinde samimi aklı ise çekimserdi. Çelişkisi gözlerinden okunuyordu. Adamın beline sarılmış elini tuttu dudaklarına değdirdi. Elini okşarken devam etti sözlerine "Sen olmasaydın bale ayakkabılarımdan başka hiçbir şey olmayacaktı. Şimdi bağırtılarından ve gürültülerinden kaçtığım bir ailem var." Dedi. İşti bu doğruydu. Büyük bir aileye sahipti. " Kısa sürede hayatım boyunca olmadığım kadar mutlu oldum. " Dedi ve adamın evlilik yüzüğünü öptü. Altının soğukluğu dudaklarını titretti. 

***

Hayatının en güzel günü ya da en heyecanlı günü değildi. Isabella Armando Rossi. Kocasının elini tutmuş, seçim sonuçlarını bekliyordu. Bedenini titreten heyecan değildi, endişeydi. Francesco' un telefonu çaldığında oturduğu yerde sıçradı. Düşüncelerde boğuşurken gerçek dünyadan soyutlanmıştı. Adam elini avuçlarının arasından çekti ve sehpanın üzerindeki telefonuna aldı. 

"Efendim Ed." Diyerek cevapladı aramayı. Edward seçim merkezinde sonuçları takip ediyordu. 

"Kazandınız efendim." Diye Edward. Tepki vermeden genç adam telefonu kapadı ve kadına döndü. "Isabella..." 

"Kazandın." Dedi genç kadın. Ayağa kalktı ve adamın elindeki telefonu alıp kanepenin üzerine attı. Kocasına sarıldı. "Kazandık." Dedi genç adam ve kollarını kadının beline dolayıp bedenini bedenine bastırdı. Isabella'nın mutlu değildi. Isabella'yı mutluyken görmüştü. Gözlerinin fışkıran mutluluk etrafındaki herkese bulaştırırdı. Gözlerini kadının üzerindeyken ayrıldılar. Evdekilerin herkesin tebriği kabul etti genç adam ama gözleri birden içine kapanan ve etrafındaki sahte bir gülümsemeyle  bakınan Isabella'nın üzerindeydi. Babaanne,  Isabella'ya sarıldı ve kulağına "Korktuğunu bu kadar belli etme genç bayan. Şuan herkes seni izliyor." Dedi. Isabella başını salladı. Üzerine doğru gelen karanlığa, sırtını dönmeye çalışıyordu içindeki kadın. Sonrası büyük bir curcunadan ibaretti. Isabella etrafa gülümsedi, ona sarılanlara sarıldı ve tebrikleri kabul etti. Saat gece yarısını bulurken Francesco Rossi'nin galibiyeti artık kesinleşmişti. Saat sabahın altısını gösterirken yalnız kalabilmişlerdi. 

Isabella Yatağın kenarına oturmuş giyinen Francesco' yu izliyordu. genç adam ceketinin düğmesini iliklerken kadına döndü. Isabella sadece siyah bir elbise giymişti. Yüzü solgun görünüyordu. Karısının yanına yürüdü ve önünde durup yüzünü avuçlarının arasına aldı. "Beni korkutuyorsun. Her an rüzgara karışacak ve  beni terk edecek gibisin." Eğilip dudaklarını dudaklarına değdirdi. Yanına otururken kadının yüzü ona doğru döndü. Ellerini çekmemişti, alnını alnına değdirdi. 

"Ne hissedeceğimi bilmiyorum." Dedi. Burnu adamın burnuna ve ardından yanağına değdi. Kokusunu içine çekti. 

Isabella "Tek bildiğim buraya ait olmadığım." dedi. Francesco geri çekildi ve kadının gözlerinin içine baktı. Adamın gözlerinde az sonra dudaklarından dökülecek olan sözlerin gerçekleşme ihtimalinin verdiği acıyla kasılıyordu. 

"Gitmek mi  istiyorsun?" diye sordu. 

"Söz verdiğim gibi... Sen kazandın ve ben yanında durdum. Bitti, bunu hissediyorum." Dedi Isabella. Kapı çalana kadar gözleri birbirinden çekmeden öylece kaldılar. Edward izin isteyip içeri girdiğinde Francesco kadının yanağından süzülen yaşı sildi ve ayağa kalktı. 

Odanın içindeki ağır havayı hisseden Edward "Önemli bir konuşmayı mı böldüm?" dedi. 

Francesco kadına hitaben konuştu. "Seni aşağıda bekliyorum." Odayı terk etmişti. Isabella ayakkabılarını ayağına geçirdi. Tuvalet aynasının karşısında geçerken, Edward "Onun neden canı sıkkın?" diye sordu giden arkadaşının arkasından. 

Isabella pudrasına uzanırken "Bana izin verir misin? Bir kaç dakika sonra yanınızda olacağım." dedi. Edward "Peki..." demekle yetindi. Yalnız kaldığında elindeki pudranın kapağını kapadı genç kadın. Aynadaki yansıma ona yabancı bir kadına aitti. Isabella Armonda hiç dünyaya gelmemiş gibi... Yüzünü kapadı. Tehdit ya da başka bir şey değildi onu buraya sürükleyen. Aklında dönüp duran her şey, yaşadıkları, kaza, dinmek bilmeyen ağrılar, etrafındaki kalabalık ve kalabalıkların ardındaki yalnızlık... Aşk yeterli gelmiyordu. Kabuslar ve antidepresanlar... Pippa' nın çığlığı en olmadık anda kulaklarında yankılanırken nasıl iyi olabilirdi ki. Bastırdı her şey bir anda gün yüzüne çıktı. Aşkın üstesinden gelemeyeceği birçok şey bedenini ele geçirmekteydi. 

Elleri yüzünden kaydı. Aynaya bakmadan ayağa kalktı. Hayatındaki bir başka sona hazırdı. Ceketini koluna attı;çantasını aldı ve odadan çıktı. 

Burada Olan Burada Kalır ( HENÜZ DÜZENLENMİYOR.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin