Burada Olan Burada Kalır ( HE...

By gabrielhardy

978K 52.8K 2.3K

DÜZENLEYECEK ZAMANIM YOK. ŞU AN İÇİN YANLIŞLIKLAR OKUYABİLECEK İNSANLARA HİTAP EDECEKTİR. Francesco Rossi İt... More

Giriş
1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm Part 1
6.Bölüm Part 2
7. Bölüm Part 1
7.Bölüm Part 2
7.Bölüm Part 3
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm Part 1
11.Bölüm Part 2
11.Bölüm Part 3
12.Bölüm
13. Bölüm
14.Bölüm
Yazarcıktan Açıklama
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18. Bölüm Part 1
18. Bölüm Part 2
19.Bölüm
20.Bölüm' den Alıntı
20. Bölüm
21.Bölüm 1. Part
21.Bölüm 2. Part
22. Bölüm
23.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
Geleceğe Yazılmış Satırlar
28. Bölüm 1. Part
28. Bölüm Part 2
29. Bölüm
30. Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölümden Alıntı
33. Bölüm Part 1
33. Bölüm Part 2
34. Bölüm
35. Bölümden alıntı
35. Bölüm 1. Part
35.Bölüm 2. Part
36. Bölümden Alıntı
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm' den Alıntı
39.Bölüm 1.Part
39.Bölüm 2.Part
40. Bölüm Final
Nerde kalmıştık 1.Part
Nerede Kalmıştık 2.Part
Yüreğinim Götürdüğü Yere Varmak (Büyük Final)
Vardığım yerden geleceğe bakış
Bayram Kuzuları
Aşk Asla Sır Olarak Kalmaz
Kalbimin kilidini kaybettin
" Yıldızlarımı Özledim. "
Yıldızları bavuluma koysam...
Dürüstlüğün en büyük hata olduğu zamanlar...
3.Sergio Franco Rossi Ve Pippa Rossi
Ve Diğer Saçmalıklar...
DEPREM&AKUT
Koca bebek...
Nereden Çıktı Bu Alex?
Mutlu Sonsuz
Yeni Hikayeler (SENİ TANIMADAN ÖNCE)

24.Bölüm

14.3K 879 24
By gabrielhardy

Sanat... Sanat mı?

Genç adam büyük bir ailenin, Rossi evreninin küçük bir yıldızıydı. Ağabeyleri ve kız kardeşleri ile birlikte sporun bir çok dalını dememiş ve deneğini her şeyde başarılı olmak için çalışmıştı. Ailenin parlak çocuğu ve dahisi olarak anılmak için içerisinden, derinden gelen bir ses onu her zaman çalışmaya itiyordu. Ablası iyi şarkı söyler ve gitar çalar, kız kardeşi yan flütte ustadır, annesi büyük bir mutfak sanatçısıdır. Ağabeyleri ise her daim aile işini devam ettirmeye ve kolej sporlarına yönelmişlerdi. Ergen Francesco okuldan arta kalan zamanlarında babası ile birlikte üzüm bağlarında geçiriyordu. Üzüm toplamak ve aileye yardım etmek ruhunu tamamlamıyor ve artık yetmiyordu. Hocasının onda keşfettiği yetenekle basketbol takımına girmiş ve ardından kısa sürede küçük yaşında takımın kaptanı olmuştu. Üniversiteye gidene kadar sanat onun için gıy gıy bir keman gürültüsü ve kuzeninin israf ettiği boya ve kağıtlardan ibaretti. Carla, hayatına giren ilk kadın ve kızının annesi, bir çok yeniliği onunla öğrenmişti. Taşradan gelen yeni çocuğu İtalya' ın kalbinde sanatla ilk tanıştıran o olmuştu. İlk gerçek buluşmaları amatör bir ressamın ilk sergisinde gerçekleşmişti.

Genç kadın resimleri yerden yere vuruyor ve arkadaşının büyük bir beceriksiz olduğunu dile getirmekten çekinmiyordu. Dobra bir kadındı Carla Rossi. Aslında kibarlığa gerek yok. En yakın arkadaşları onu büyük bir patavatsız olduğunu söylerlerdi arkasından. Perspektifine zorla dahil olan sanat iş hayatına atıldığında bir kızı etkilemek için ezberlenen bir kaç büyük müzisyen ismi, birkaç resim teriminden çıkmıştı. Anlamıştı ki sanat İtalya' ın atar damarıydı. Mezun olmadan önceki son yılında sanat tarihi dersini almıştı. Asistanlığını yaptığı saygın bürokratlar, diplomatlar ve büyük elçilere bazen hediye bazen de bir amaç uğruna bağışlanmış paha biçilemez nice tarihi sanat eser, özel partilerde çalıp söyleyen dünyaca ünlü müzisyen ve şarkıcılar...

Yarı İtalyan dünyaca ünlü bir ressamın son sergisi bir çok kişiyi bir araya getirecekti Adama Roma da sahip olduğu büyük galerinin kapılarını açma fikri Edward' dan geldi. Gece' in kısmen ev sahipliğini yapacak ve bir çok kesimden insanla aynı anda aynı yerde olma fırsatına erişecekti. Isabella. Onun ruhu değişken deli dolu kadını. Farkında olmadan akıntısına kapıldığı kadın onu can simidi olmadan hızla sürüklüyordu. Adamın adamını söylediğinde heyecanlanmış ve gitmek için sabırsızlandığını söylemişti. İlk kez birlikte gidecekleri bir yer için Isabella' ı bu kadar istek ve arzu dolu görmüştü. Adamı nereden tanıdığını deli gibi merak ediyordu.

"onunla tanıştın mı?" diye sormuştu Edward.

"evet. İlk büyük gösterim için gittiğim Fransa' da tanıştım. İnanılmaz güzel insan portreleri çalışır. Doğal ama sıradan olmayan fırçasının farkına ilk gördüğün an varıyorsun" dedi Isabella. Arkasına yaslanıp beğendiği resimleri destansı anlatışını dinledi Francesco. Isabella' ı mest eden resimleri, resimleri yapan eli ve elin sahibine büyük bir kıskançlık ve nedensiz kin duydu içten içe.

Sergi salonuna girerken gergindi. Elini bir an olsun genç kadının üzerinden ayırmak istemiyordu. Isabella' ı daha ne önce karşısına çıkan hiç bir rakibinden kıskanmamıştı bu kadar. Çünkü genç kadın hiç bir rakibini hiç bu kadar övmemiştir karşısına geçip. İlk salonu gezmeyi bitirdiklerinde ressam hala ortada yoktu ve Francesco içten içe sevinmişti karşılaşmamış olmalarına. Sağ partiden rast geldiği bir kaç adam ve eşleriyle sohbete koyulurken eli her daim yanında duran kadının ince belinin üzerindeydi. Karşısında duran yaşıtı sayılabilecek olan adam yanındaki karısını umursamadan Isabella' ın elbisenin üzerinden beli olan göğüslerine baktığını fark ettiğinde bir anda gözleri kararmış ve karşısındaki duran ve karısını gözleriyle utanmadan taciz eden adamın büyük kemerli burnuna sert bir yumruk atmamak için içindeki boksör Francesco ile sıkı bir dövüşe tutuşmuştu iradesi. Neyse ki adam beynini delip geçen sert bakışların farkına varıp son anda canını kurtarmıştı. İzin isteyip yanlarından ayrıldığında derin bir nefes aldı.

"burada daha fazla plan bütçe konuşması dinleyemeyeceğim Francesco" dedi Isabella.

"ne yapmak istersin sevgilim?" dedi Francesco. Genç kadının sadece tutkuyla sevişirken, şehvetin sınırlarında dolaşırken sevgilim diye fısıldardı kulağına. Isabella şaşkınca kendisine bakan iri gözleri onu gülümsetti Francesco' yu etrafındaki umursamadan dudaklarını dudaklarına götürüp değdirdi ve geri çekildi.

"şey ben.." diyen Isabella kısa bir süre dilinin ucundaki kelimeleri toplayamadı. "sanırım gidip biraz daha resim görmeliyim" dedi.

"bensiz mi?" diye sordu Francesco. Genç kadın hayretler içerisinde izliyordu kocasını. "sensiz mi?" diye sordu adama.

"neden konuşmamız bitmesini beklemiyorsun? Sana söz veriyorum ayrılmadan önce sergideki bütün resimleri görmüş olacağız. Birlikte" dedi. Birlikte kelimesini kadının göz bebeklerinin içine işledi milim milim.

"sadece şuradaki resme bakmak istiyorum" derken kuruyan boğazı konuşurken onu zorladı. Elindeki kadehten bir yudum alıp dilinin üzerinden çevirdi ve boğazına gönderdi. Francesco kulağına eğilmeden önce yüzüne düşen ince saç tutamını işaret ve orta parmağının arasına sıkıştırıp hafifçe çekti ve ardından Isabella için yıllar kadar uzun gelen saniyelerde kulak kepçesinin içte masum olmayan dokunuşlarla taciz ederek arkasına sıkıştırdı. "fazla uzaklaşma lütfen. Seni her daim görmek istiyorum. Kısa kesip yanına geleceğim ve bir çıkıp evimize gideceğiz" derken genç kadının yutkunurken boğazından gelen sesi işitti O baştan çıkarıcı hafif kadınsı hırıltı. Kulak memesine küçük bir öpücük kondurup belindeki elini çekmiş ve gitmesine izin vermişti. Yanındaki adamla yer değiştirdi. Isabella hemen karşısındaydı. Önünde duran adamın kısa boylu olmasına neredeyse sevinecekti. Genç kadın bir kadın portresinin önünde ayakta tek başına duruyordu.

"gerçekten kazanacağına inanıyor musun Frances?" dedi karşısında duran kısa, göbekli ve kel adam.

"inanmak başarmak için atılan ilk adımdır. Benim bacaklarım uzundur beyler" dedi. Şampanyasından bir yudum aldı ve karısını seyretmeye devam etti.

"bu gece bir resim alacak mısınız?" dedi bir diğer adam. "karım ve kızım bu adamı çok övdüler. Gelecekte çok para getireceğine inanıyorlar. Sanırım ben en ucuzuna bakacağım" diye devam etti.

"Isabella beğenirse elbette. Neden olmasın?" dedi Francesco.

"evleneni ne kadar oldu fratello*? Daha şimdiden erkekliğinin iplerini onun ellerine vermişsin" alaycı bir tavırla.

"hangimiz kendi elimizde tutuyoruz ki?" dedi Francesco. Isabella' ın yanına bir adam yaklaşmıştı. Genç kadının farkında olmadığı kesin. Adam konuşana kadar başını çevirip durduğu yere bakmamıştı bile. Lakin bir kaç kelime konuşmadan genç adamın yüzünde beliren gülümseme canını sıktı. yanındaki adamlar bir türlü susmuyordu ve bu canını sıkmaya başlamıştı. Hayranı olduğunu söyleyip gelen bir kaç kadını başından savarken kaba ve düşünce sizdi. Bir kaç dakika sonra sözde sohbetlerine komisyonda birbirlerine dövüp ağız dolusu küfür etmelerine ve it gibi dalaşmış olmalarına karşın kendi partisinden bir kaç arkadaşı da katıldı. Birbirleri küfür edip sandalye fırlatan ve masaların üzerilerinden birbirlerini üzerine atlayan adamlar şimdi karşılıklı içki için gülüyorlardı. Bir ara önüne geçen bir kaç kişi görüş alanını kapamıştı. Genç adam "izninizle beyler" diyerek yanlarından ayrıldı ve hızla kalabalığın arkasından geçip Isabella' ı en son gördüğü yere yürüdü. Oradaydı. O resmin karşısında duruyordu yine ve adam yanında değildi. İçi rahatlamış olsa da daha fazla durmak istemedi sergide. Elini kadının eline koydu ve yavaşça poposuna doğru kaydırdı.

"bir an  önce gidelim buradan" dedi genç adam. Hafifçe kalçasını sıkıp bıraktı. "seni istiyorum" dedi ve ardından kendisine en az onun kadar istekle bakan Bellasını öptü. Elinden tutup kapıya doğru yürüdü. İçeri girerken Isabella' ın vestiyere bıraktığı paltosunu almak için durduklarında dahi sabırsızdı genç adam. Mevsimlik ince paltosunu giymesi için tuttu. Tarihi binanın ikinci katındaki galerinin kapısında onları bekleyen Simon' a arabanın hazırlanmasını söyledi. Isabella' ın elini bir an olsun bırakmıyordu. Kapının önünde arabayı beklerken "yürüyelim" dedi genç kadın.

"nereye?" diye sordu Francesco.

"bilmem. Gece çok güzel. Nehir boyunca yürüyebiliriz" dedi Isabella. Şehre özgü kokuyu çekti içine. "yürüyelim" dedi.

"Simon arabayla bizi takip edin. Biraz yürüyeceğiz" dedi. İtiraz edecek gibi oldu ilk lakin patronu son zamanlarda olduğu gibi yine güvenliği hiçe sayarak Isabella' ın beraberce yürümeye başlamıştı bile. Arabayla onları takip etmesi için bir kaç korkuma ve şoförü görevlendirip kendisiyle birlikte iki adamlar birlikte peşlerinden gitti. Rahatsız etmemek için bir kaç metre gerisinden takip diyorlardı. Nehre inen yokuşu el ele indiler. Tiber nehrinin yanında, ağaçların arasında usul yürürken önünden geçtikleri bir sokak sanatçısının önünde geçerken durdu Isabella. Keman çalan genç adama gitar çalan bir genç kız eşlik ediyordu. Francesco genç kadının arkasına geçip belinden sarıldı ve çenesini omzuna yasladı. Onlar gibi durup genç müzisyenleri izleyenlere her geçen dakika daha da artıyordu. Yaş aşmış bir çift dans etmek için kalabalığın arasından sıyrıldığında Francesco "benimle dans etmek ister misin?" diye sordu.

"nasıl? Burada mı?" diye sordu adamın sorusunu ciddiye almayıp gülümseyerek.

"evet" derken bir adım uzaklaşıp dans davet etmek için genç kadına avucunu uzattı. "sen ciddisin" dedi Isabella. Şaşkınca kendisine uzattığı eli tutarken büyümüş gözleri genç adamın gözlerini buldu. Hali o kadar eğlendirdi ki Francesco' u "her zaman olduğu gibi" dedi. Sözlerinden ciddiyetten eser yoktu. Aksine yüzünde genç kadının çok sık şahit olmadığı muzip ve yüzüne bir o kadar çok yakışan bir gülümsemeyle davet ediyordu onu. Diğer çiftin biraz uzağında pozisyona aldıktan sonra müziğin büyüsüne kapıldı adımları.

"dans edebiliyorsun" dedi Isabella.

"benim yapamayacağım çok az şey var. Yemek yapamam mesela. Vito ve Babam ailede yemek yapabilen erkeklerdir. Büyük bir kayıp sayılmaz çünkü sen güzel yemek yapıyorsun" dedi Francesco.

"sadece yemek konusunda mı eksiğini tamamlıyorum?" diye sordu Isabella.

"Sen beni her konuda tamamlıyorsun Isabella" dedi Genç adam. Kollarında geriye doğru yatırdı. Müzik sonlanırken etrafları saran kalabalık dans eden genç kadın ve genç adamı alkışlıyordu.

***

Arabanın içinde eve varana kadar geçen sert ve ateşli sevişmenin ardından genç kadın omzu başında uyukluyordu. Francesco kucağındaki kadının bedenini daha da sarıl sarmaladı. "benim minik sevgili kadınım" diyerek burnunun ucuna küçük bir öpücük kondurdu. Araba durduğunda kucağında indirdi ve birlikte uyudukları odaya kadar taşıdı. Ayakkabılarını ve elbiselerini çıkardı özenle çıkardı ve kadının çıplak vücudunun üzerini örtüp kendisinde soyundu. Yorganın altına girip bedenini ona doğru kaydırdı ve sırtını göğsüne bastırdı.

Isabella kollarında yüzünü ona dönerken gözleri aralandı. Gözleri buluşurken Francesco' un kolların olmanın keyfini çıkardı.

"yol boyunca uyudum" diye mırıldandı uyku sersemi.

"yol boyunca demek doğru olmaz. Başını omzuna bıraktıktan bir kaç dakika sonra horlamaya başladın" dedi.

"neden öyle hızlı çıktık? Yoksa yine tehdit mi?" dedi. Gözlerinde beliren endişe gören Francesco kollarındaki kadını göğsüne bastırıp saçlarını okşamaya başladı. 'Bir tehdit mi? Sanırım var sevgilim. Senin için değil belki ama benim için bir tehdit olduğunu kesin'

"bu aralar sıklıkla tehdit aldığınız doğru. Sadece küçük bir önlem" diyerek geçiştirdi Isabella' ın sorusunu.

"bu akşam bana ilk kez sevgilim dedin" dedi Isabella. Francesco bu soruyu beklemiyordu.

Isabella vücudunu saran kolların kolların gerildiğini hissetti. "bunu sana sormamalıydım" dedi ardından. Genç adamın kollarından çıkmak istedi ama Francesco izin vermedi. "istediğim için söyledim. Öyle hissettiğim için. Son bir kaç aydır farkında olmadan hissetmenin farklılığını yaşıyorum" dedi. Isabella' ın yüzünü yayılan gülümsemeyi göremedi. Genç kadının kolu koltuk altından geçip beline sarıldı. Tanıştıkları ilk gün, tanıştıkları o bar, tenlerinin birbirlerine değdiği o ilk gece. Isabella ince derisinden sızıp, kaslarını, kaburga kemikleri geçip kalbine ulaşmış ve kanına karışarak birkaç saniye içerisinde bütün hücrelerine yayılıp benliğini ele geçirmişti.

***

"bu yaptığınız aptalca" diye bağırdı Edward. Maraton koşucusu gibi nefes nefeseydi. Sinirden köpürüyordu. İnternet de dolaşan video sadece İtalya da değil bütün dünya da bir gece de izlenme rekoruna koşuyordu. Francesco ise eline aldığı sıcak ekmeğe tereyağı sürerken yanında oturan Isabella' a göz kırptı.

"gülüyor musun?" dedi. Ekmeği Pippa'ın tabağına bıraktıp "hadi ye tatlım" dedi.

"her kafadan farklı bir ses çıkıyor lakin" deyip sustu. Francesco' un içmek için uzandığı su dolu bardağı ondan önce davranarak aldı ve kafasına dikti ve bardağı yerine bırakıp "insanların evliliğiniz hakkındaki bütün şüpheleri silinmiş oldu. Emin oldun herkesin. O hülyalı bakışlar ve ardından gelen utanmaz öpücük. Siz delirdiniz değil mi? Oy kitlenin çoğunu elli yaş üzeri münzevi insanlar" dedi.

"münzevi olmak kötü değildir" dedi Isabella ve gülmeye başladı.

"size ne oldu tanrı aşkına dün ne içtiniz o sergide.Kesinlikle sinir sisteminizi etkileyen kimyasal bir şey vermiş olmalılar" diyerek ütopik bir teori attı ortaya. Hizmetlilerden biri yanlarına geldiğinde Isabella' ın yanındaki yerine oturdu.

"kapıda bir kargo var hanım efendi. Size teslim edilme talimatı varmış. Bize vermediler" dedi Helen. Isabella eller ve dudaklarının çevresini peçetesiyle sildikten sonra ayağa kalktı ve kadını takip ederek kapıya gitti. Ellinde devasa büyük bir paket tutan adamın yüzü görünmüyordu. Elinde dosya tutan diğer görevli kargo şirketi görevlisi onu bekliyordu. Helen' in kadının kimliğini getirmesi için gönderdiği genç kız onlara yetişmişti. Kızın elinden aldığı kimliği Isabella' a uzatıp "buyurun" dedi. Isabella kimliğini adam uzatıp "ben Isabella Armando Rossi" dedi.

"hanım efendi şuraya bir imza" dedi. Adamın gösterdiği yeri onun kalemi ile imzalarken "gönderen kim?" diye sordu.

"Gönderen Marcellin Roux sinyora" dedi adam.

"Marcelllin Roux mu?" diye soran kişi Isabella' ın arkasında duran Francesco' du. Helen' in adamın elinden aldığı büyük paketi aldı. Francesco burnundan soluyordu. Bir kaç dakika önceki neşeli halinden eser kalmamıştı. Kadından aldığı büyük paketi alıp kapının içeri yürüdü. yemek masasının boş kalan kısmının üzerine bırakıp ince sarı renkteki kağıdı hırsla yırttı.

"nereden çıktı şimdi bu?" diye bağırışı büyük evde yankılandı. Isabella içeri girdiğinde odanın içinde bir sağa bir sola yürüyen adamla karşılaştı. Burnundan ateşler çıkarıyordu adeta. Gözü bir an Isabella' ı gördüğünde "bu lanet şey hemen geri gidecek" diye bağırdı. Genç kadın omuzlarını silkin umursamaz bir şekilde masanın üzerindeki tabloya bakmak için yürüdü. Sergide beğendi resim farklı bir çerçeveyle gönderilmişti.

"neden geri gidecek?" diye sordu. Çerçevenin kenarına sıkıştırılmış küçük not kağıdını aldı. "bu çok kibar bir jest" dedi.

Sevgili Isabella Armando Rossi

Dün gece yaptığınız kısa sohbetimizin hatırası olarak bu resmin sizde olması gerektiği inanıyorum. Sizin olmalıydı. Onu gerçekten anlayabilen birinin gözlerine, sizin gözlerine hizmet etmeli.

Marcellin R.

"açıkça sana kur yapıyor" dedi Francesco. Edward ise kendisiyle dalga geçen arkadaşının kıskançlık krizinin keyfini sürmek adına.

"Haklısın Isabella. Çok kibar bir davranış. Ev sahibine yapılmış çok kibar bir jest olmuş. Neden geri gönderecek ki? Bir de not yazmış" diyerek genç adamın ateşini odun atıp körükledi.

"not mu?" diye sordu ve bir kaç adımda yanlarına ulaştı ve kadının elindeki kağıdı alıp okudu.

"Marcellin Roux' u öldürmemi istemiyorsanız, bu resmi geri gönderin" dedi. Kesin bir emir. Bağırıp çağırıp yemek salonunu terk adamın arkasından hayretler içinde kaldı genç kadın.

"arkadaşımın bu kadar kıskanç olabileceğini düşünememiştim" dedi Edward. Yüzünden genç kadınına sığ gelen sırıtış vardı.

"Neden gülüyorsun?" diye sordu Isabella.

"empati sevgili Bella. Genç ve güzel karısını kıskanan bir adam vardı karşında. Sen Marcellin' in sanatını överken Francesco' un içinde çöl rüzgarları esmeye başlamıştı. Çölün sıcağından esen rüzgar insanın içini yakar kavurur kız kardeşim" dedi. Ardından kahvaltı sofrasındaki sandalyesine oturup yemeğine geri döndü.

-----------------------------------------------------------------

*fratello 'kardeşim'

Continue Reading

You'll Also Like

631 82 17
Doğru insanı herkes bulamaz. Kimisi bulur ancak geç kalmıştır. Aylin, ömürlük aşkını bulduğunu, o şanslı kişilerden olduğunu zannederken yaşadı en bü...
11.5K 971 23
'Dina, benim adım Dina Osmanoğlu. Türkiye den eğitim için İskoçya' ya gelen Erhan Osmanoğlu ve okulda tanışıp aşık olduğu aşkı Eppie Osmanoğlu' un te...
322K 5.5K 20
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
321 155 8
"Sadece dinlenmek istiyorduk, ölmek değil" Bir grup arkadaş dağ evine tatile giderler, günleri Güzel geçerken bilmedikleri birşey vardı, kaldıkları d...