Karanlığa Gömülen Hayaller -t...

By Sekersizbonibonlar

396K 33.7K 19.7K

'Kafamın içindeki çığlıkları, senin ruhunun fısıltısı susturdu.'~Ayza A. *ESKİ İSİM: ABİLERİM Mİ?* ... Bir kı... More

Bölüm 1~
Bölüm 2~
Bölüm 3~
Bölüm 4~
Bölüm 5~
Bölüm 6~
Bölüm 7~
Bölüm 8~
Bölüm 9~
Bölüm 10~
Bölüm 11~
Bölüm 12~
Bölüm 13 ~
Bölüm 14~
Bölüm 15~
Bölüm 16~
Bölüm 17~
Bölüm 18~
Bölüm 19~
Bölüm 20~
Bölüm 21~
Bölüm 22~
Bölüm 23~
Bölüm 24~
Bölüm 25~
Bölüm 26~
Bölüm 27~
Bölüm 28~
Bölüm 29~
Bölüm 30~
Bölüm 31~
Bölüm 32~
Bölüm 33~
Bölüm 34~
Bölüm 35~
Bölüm 36~
Bölüm 37~
Bölüm 38~
Bölüm 39~
Bölüm 40~
Bölüm 41~
Bölüm 42~
Bölüm 43~
Bölüm 44~
Bölüm 45~
Bölüm 46~
Bölüm 47~
Bölüm 48~
Bölüm 49~
Bölüm 50~
Bölüm 51~
Bölüm 52~
Bölüm 53~
Bölüm 54~
Bölüm 56~
Bölüm 57~
abilerim mi duyuru
Bölüm 58~
Bölüm 59~
Bölüm 60~
Bölüm 61~
Bölüm 62~
Bölüm 63~
Bölüm 64~
Bölüm 65~
Bölüm 66~
Bölüm 67~
Bölüm 68~
Bölüm 69~
Bölüm 70~
Bölüm 71~
Bölüm 72~
Bölüm 73~
Bölüm 74~
Bölüm 75~
Bölüm 76~
Bölüm 77~
Bölüm 78~
FİNAL.
Özel Bölüm-1

Bölüm 55~

3.9K 459 537
By Sekersizbonibonlar

Bana şizofren diyorlardı.. Ama gerçek diye adlandırdıkları insanların yapamadığını, hayal diye adlandırdıkları yapıyordu.

Sadece Ayza~

Bazen düşününce ne kadar aptal mışım diyordum, sahiden nasıl bu kadar aptal olabilmiştim?

Resmen imkansızı oldurmaya çalışmıştım, en başından belliydi ki zaten bir aile olamayacağımız.

Gözlerimden yaşlar akarken rüzgar saçlarımı uçuruyordu.

Geniş bahçede ki çardakta oturup dizlerimi kendime çekmiş, öylece boş boş bakıyordum karşıma.

Aniden biri yanıma oturunca bakışlarım oraya kaydı, Ural gelmişti. "Merhaba! Yine mi ağlıyorsun?" Diye sorduğunda önüme döndüm.

"Niye? Ağlayamaz mıyım?" Diye sorduğumda ellerini hayır anlamında iki yana salladı hemen.

"Yok yok, hayır, ağlayabilirsin yani! Benim annemde hep ağlardı." Dediğinde bakışlarım ona kaydı. İlk kez geçmişi ile ilgili bir şey söylemişti.

"Annem ağlayınca çok üzülürdüm, sende anneme çok benziyorsun. Annemde öyle gizli gizli ağlar sonra sinirli sinirli konuşurdu." Dediğinde gözlerimi kırpıştırarak baktım ona.

"Annenle aranız nasıldı?" Diye sorduğumda sesim titremişti ister istemez. "Annem çok sinirliydi, sürekli kızardı bana. Ama çok severdi, en çok abimi." Dediğinde yüzünde buruk bir gülümseme oluşmuştu.

Benim sözde annemde en çok oğullarını severdi, ama muhtemelen kızı Ecrin yaşasaydı en çok onu severdi. Zaten ben onlar için kimdim ki?

"Neden en çok abini seviyordu ki?" Diye sordum kendimi tutamayarak. Güldü ama daha çok sinirli bir gülüştü.

"Çünkü abim onun gözünde erkekti, ben değildim." Dediğinde kaşlarımı çattım anlamayarak, Demon ise kocaman bir kahkaha atmış ve oturduğu masada biraz daha yayılıp onu dinlemeye başlamıştı dikkatle.

"Nasıl yani?" Diye sordum bu seferde. "Ona göre ben kız gibi davranıyormuşum, erkekler böyle olmazmış. Erkekler abim gibi sinirli, agresif, az konuşan, sözde sinirlenince döven ve söz geçirebilen biri olurmuş. Ama ben öyle değilmişim, kız gibiymişim." Dediğinde gözleri dolmuş ve kaşları çatılmıştı.

"Kızlar nasıl oluyormuş?" Diye sordum içimdeki sinire engel olamayarak. "İşte benim gibi. Çok konuşup susmayan, hep pozitif olup gülen, herkese yardım eden kişilermiş." Dediğinde göz devirdim.

Aklıma Nehir Akar gelmişti, sinirlenmeme engel olamıyordum. Keşke ölüp gitseydi o çok sevdiği kızının yanına.

"Boşver sen anneni, kız gibi değilsin." Dediğimde kocaman gülümsedi. "Gerçekten mi?" Diye sordu heyecanla, bu tavırları aklıma Adar ve Giray'ı getiriyordu.

Gözlerim dolarken yutkunup başımı salladım evet anlamında.

Giray.. belki onunla iyi anlaşabilirdik, tabii ben buraya tıkılmasaydım. Acaba şu an ne yapıyorlardı?

"Bücürüm, yapma şunu kendine be! Boşver ne yapıyorlarsa yapsınlar!" Dedi Demon alayla gülerken.

"Teşekkür ederim!" Dedi heyecanla, daha sonra ayağa kalktı. "Benim gitmem gerek, doktorun yanına. Sende ağlama artık!" Dedi ve el sallayıp içeri girdi.

Ağzımdan bir hıçkırık koparken yüzümü dizlerime gömdüm, unutamıyordum onları. Aslında daha iki üç gün olmuştu, ama yine de aklımdan çıkmıyorlardı.

Ben öyle orada dakikalarca ağladım. İlk geldiklerinde heyecanlanmama ağladım, onlarla yakın olmanın hayalini kurmaya ağladım, daha sonraysa buraya çöp gibi atılmama ağladım.

Belki de en başından gelmeliydim buraya, o zaman bu kadar canımı yakmazdı.

.

.

.

"Sen neden hiç banyo yapmıyorsun? Soğuk suyla yıkanamıyor musun?" Diyen Ural'a döndüm, ciddi anlamda çok konuşuyor ve susmuyordu. Başım ağrımaya başlarken ofladım.

"Hayır, kapıda kilit yok." Dedim dürüstçe. "Aa, o yüzden mi? Baştan söyleseydin kapıyı tutardım, şimdi de tutarım. Sen gir istersen," Dediğinde alt dudağımı ısırıp bir süre yüzüne baktım.

"Ona güvenme derim bücür! Kesin içeri dalar!" Diyen Demon'a hak vermiştim, güvenmiyordum zaten.

"Gerek yok, hem birazdan doktorun yanına gideceğim." Dediğimde başını salladı. "Ama istersen söyle kapını tutarım." Dediğinde cevap vermedim.

Bir süre sonra hemşire gelmişti ve birlikte doktorun odasına ilerlemiştik.

"Neden banyoda kilit yok?" Diye sormamla hemşire bana döndü. "Hastalar kendilerini kilitleyip yapmaması gereken şeyler yapabiliyorlar çünkü." Dedi hemşire de.

Doktor odasına girdiğimizde o gitmişti, bense adımlayıp koltuğa oturmuştu.

"Bugün nasılsın Ayza?" Diye sordu yumuşak bir sesle doktor, bakışlarım ona kaydı.

"İyiyim.." Dedim sessiz bir şekilde. Değildim, hiç iyi değildim. Hatta o kadar kötüydüm ki, kendimi asmak bile muzip geliyordu.

"Alışabildin mi?" Diye sorması ile göz devirdim ve güldüm, gözlerim dolmuştu yine. Bu gözlerim niye durup dururken doluyordu ki? Çektiğim acı yetmezmiş gibi bir de ortalıkta sulu göz gibi mi gezecektim?

"Alıştım tabii ki. Buralarda insanlar çok iyi, samimi, sohbetleri de sarıyor. Baya mutluyum." Dedim dolan gözlerime inat gülerken.

"Biliyorum, çok zor. Ama alışman gereken insanlar değil Ayza, kendime alışman gerek." Dediğinde ona döndüm.

"Kendime alışkınım zaten, yıllardır aynıyım. Yıllardır tımarhanede tıkılı şekilde yaşıyorum, hiç değişmedim." Dediğinde gözümden bir damla yaş aktı. Başımı kaldırıp tavana bakmaya başladım.

"Ah be bücürüm, yazık oldu sana! Beni dinleseydin şu an bunları yaşıyor olmazdın!" Diyerek kahkaha attı Demon, sertçe yutkundum sadece.

"Böyle düşünme," Diyerek başlayan doktor upuzun bir konuşma yapmıştı ama dinlememiştim.

Koskoca bir seans bittiğinde doktor son kez konuştu. "Yarın ailen gelecek seninle görüşmek için." Dediği an Demon kocaman bir kahkaha attı, ama bu sefer kahkaha atan tek kişi o değildi çünkü bende kahkaha atıyordum.

"Benimle görüşmek için mi?" Dedim alayla, sinir tüm hücrelerime yayılırken bir kez daha kahkaha attım delirmiş gibi. "Allah belalarını versin onların! Ne görüşmesi?! Yüzsüz gibi geliyorlar mı bir de?!" Diye bağırdım öfkeyle.

"Anca kapıdan dönerler," Dedim ve kalkıp yaşlı gözlerimle çıktım. Ağzımdan bir hıçkırık koparken omuzlarım sarsılıyordu. Hemşire bana döndü ama bir şey demeden yürümeye başladı.

Utanmadan benimle mi görüşeceklerdi bir de? Cidden yüzleri tutuyor muydu buraya gelmeye?

Ne diyeceklerdi ki gelip de? Utanmadan bana alıştın mı, iyileştin mi diye mi soracaklardı?

Sinirle saçlarımı çekiştirdim, o sırada hemşire beni durdurarak konuşmaya başladı. "İyi misin? Eğer değilsen doktorun yanına gidebiliriz." Demesiyle kahkaha attım.

"Beni kötü yapan zaten doktor!" Dediğimde Demon kahkaha attı bu seferde. "Bence doktor değilde seni çok seven ailen bücür." Dedi büyük bir alay ile.

"Seni kötü yapan doktor değil Ayza, söyledikleri. Eğer gerçekten kötü hissediyorsan benimle de konuşabilirsin, ben doktor kadar kasıntı değilimdir." Dediğinde yutkundum sertçe.

"Tek istediğim ağlamak, sadece içimde tutmak değil ve ağlamak istiyorum o kadar. Konuşmaya da ihtiyacım yok, benim bir ailem var zaten konuşacak." Dediğimde yanlışlıkla ağzımdan kaçan şey ile duraksadım.

"Ney ney? Konuşacak bir ailen mi var bücür?" Dedi Demon kocaman bir kahkaha atmadan hemen önce. Ben zorlukla yutkunup arkamı döndüm ve kaldığım odaya ilerledim. İçeriye girdiğimde kapı hep olduğu gibi kapanıp kitlenmişti de.

Yatakta oturmuş kitap okuyan Ural'ı umursamadım ve odaya tamamen girip yatağımı oturdum. Hıçkırıklarım sessiz odada yankılanırken, sesim Demon'un kahkahasına karıştı.

"Sana demiştim bücür! En başından asacaktın kendini!" Dedi keyifle kahkahalar atarken. Ben daha çok ağlarken ellerimde titriyordu, Ural'ın bakışları bana kaymıştı.

"Sen yine mi ağlıyorsun?" Diye sordu ve kalkıp yanıma adımladı. Onu umursamadan daha çok ağlarken saçlarımı çekiştirdim.

Terk etmişlerdi beni, onca lafıma rağmen beni buraya göndermişlerdi. Beni istemiyorlarsa gidip kendi başımın çaresine bakardım ki. Onlar sadece kötülüğümü istemişlerdi benim.

"Benim senin gibi bir kızım yok!"

O kadının sesi beynimde yankılanırken hıçkırıklarım iyice arttı. Neden böyle olmuştu? Ben çeker giderdim evlerinden, neden beni buraya tıkmışlardı ki?

"Hey! Beni duymuyor musun?" Diyen sese kaydı bakışlarım, Ural başını eğmiş benimle konuşmaya çalışıyordu. "Sakin ol, bana anlatabilirsin ama önce sakin ol." Dedi sakinleştirici sesiyle Ural.

"Olamıyorum, olmuyor." Dedim hıçkırıklarımın arasından, Demon bana kahkaha atmıştı. "Olamazsın tabi bücür, nasıl olasın?" Dedi deli gibi kahkaha atarken keyifle.

"Neden? Anlat bana, rahatla." Dediğinde bir süre yüzüne baktım ve titreyen dudaklarımı konuşmak için araladım. "Sakın bücür, birine daha bir kez daha güvenmezsin. Yarı yolda bırakılmak mı istiyorsun sen tekrar?" Dedi alayla Demon. Konuşmak için araladığım dudaklarımı kapatıp yutkundum.

"İstemiyorum, iyiyim ben." Dedim ve arkamı dönüp yatağa girdim. "Uyursam geçer." Dediğimde dudaklarını birbirine bastırdı.

"Peki, tatlı uykular o zaman." Dedi ve gülümsedi, kahverengi gözleri kısılmıştı. Ayrıca kirpikleri de uzun ve gürdü, bu yüzden çok güzeldi.

Gözlerimi sıkıca kapattım. "Bol kabuslar bücür!"

.

.

.

"Bak Ayza, bu sana kaçıncı söyleyişim. Tabağında ki yemekleri bitirmek zorundasın. Hem bugün ya da yarın büyük ihtimalle ilaç da kullanmaya başlayacaksın, bünyene zararlı!" Diye uyardı hemşire beni sakin kalmaya çalışarak.

Ural doktorla randevuya gitmişti, hemşire ise kahvaltımı almaya gelmiş ama dolu görünce söylenmeye başlamıştı. Gören de kırk yıllık dostum sanardı, susmak bilmiyordu.

"Aç değilim diyorum size. Zorla mı yedireceksiniz?" Dedim sinirle atılarak. "Evet, gerekirse zorla." Demesiyle alayla güldüm.

"Hastalarınıza karşı tutumunuz hep böyle midir?" Dedim sinirle, kollarını göğsünde birleştirdi. "Hayır, daha çok agresif ve sorunlu hastalara karşı tutumum böyle." Dediğinde gözlerimi kıstım öfkeyle.

"Müdürün böyle tutumlar sergilediğini görse ne derdi?" Dediğimde durup yalandan düşünür gibi yaptı, Demon buna kahkaha atmıştı.

"Ben söyleyeyim, muhtemelen kovulurdun!" Dedim gözlerimi büyüterek. "Peki ya doktorun senin böyle davrandığını bilse, sence ailene ilk görüşmede neler söylerdi?" Dediğinde öfkeyle ayaklandım yataktan.

"Ne biçim doktorsun be sen? Sana ne benim özel hayatımdan? Sa-na-ne!" Diye bağırdım öfkeyle. "Ayrıca ne diyorsa da desin, çok da umurumda sanki!" Diye bağırdım öfkeyle. "Seni de söyleyeceğim doktora, görürsün!" Diye bağırdım öfkeyle.

"Koş koş, ilk görüşmede şikayet et beni." Dediğinde öfkeyke dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Sus! Çık odamdan!" Diye bağırdığımda dudaklarını ıslattı. "Biraz sonra tekrar geleceğim Ayza, tabağın bitmiş olsun yoksa seni doktoruna söylerim. Ekstra ilaç içmek istemezsin," Dedi ve odadan çıktı, öfkeyle çığlık attım birkaç kez. Sonuçta tımarhanede değil miydim? Yargılanmadan istediğimi yapabilirdim.

Kapı tekrar açıldı ve hemşire yine içeri girdi. "İyi misin? İstersen sakinleştirici yapayım?" Dediğinde ona sinirle bakıp yastığımı fırlattım.

"Seni şikayet edeceğim tamam mı? Olmaz böyle hemşire!" Diye bağırdığımda başka bir hemşire geldi. "Ediz, ne yapıyorsun? Böyle mi iletişim kuruyorsun sen?" Diye söylenerek onu gönderdi ve içeri girip ağlayan bana yaklaştı.

"Tatlım, o çok densiz. Zaten müdürden de kaç kez uyarı aldı, ama hiç değiştiği yok. Bak sen iyi değilsen benimle de konuşabilirsin." Diyerek beni sakinleştirmeye çalıştı.

"Bücür, bünyen bir kez daha terk edilmeyi kaldıramaz." Diyerek dalga geçti Demon benimle, daha sonra yine şan kahkahalarından birini attı.

"İyiyim ben! O hemşire bir daha sakin gelmesin!" Dedim öfkeyle, hemşire beni onayladı. "Ben senin adına konuşacağım müdürle. Bak şimdi bana odaklan, tamam mı?" Dediğinde dediğini yapmaya çalıştım.

"Bak bir sürü kitap var burada, sana güzel bir kitap vermemi ister misin? Eminim ki çok beğeneceksin, hem tam sana göre çok güzel kitaplar var." Dediğinde ağlamam birazda olsun durulmuştu.

(Not: Hemşire sahneleri çok kötü biliyorum ama bir hemşire bir hastaya nasıl davranır zerre bilmiyorum, o yüzden lütfen göz ardı edin :")

"Sen şimdi güzelce kahvaltını yap, olur mu? Daha sonra sana kitap vereceğim." Dedi ve birkaç şey daha söyleyip gitti. Ben ağlarken kalbim acıyordu sanki, nasıl oluyordu bu?

Ağlamam onlar yüzünden değildi, başlı başına o aptal aile yüzünden ağlıyordum.

Nasıl onlardan nefret ettiğim halde asla aklımdan çıkmıyorlardı? Nasıl söylenirdi bilmiyorum.. ama durup dururken geliyorlardı aklıma, yaşadıklarımız ve bana söyledikleri acımasızca şeyleri hatırlıyordum.

Sonra böyle tüm vücudum ürperiyordu, anlık bir titreme geliyordu. Beynimde o sözler yankılanıyordu, başım ağrıyordu. En kötüsü göğsüm çok ağrıyordu, nefes almak bile zor geliyordu.

Ne oluyordu ki bana? Üzüntü aslında böyle bir şey miydi? Ama o insanların nesine acıyordu kalbim?

Yanımda olmadıkları hâlde, beynimde acı veren sözleri yankılanıyordu.

Belki birkaç ay önce sorsalar, kalbimde yaşamalarını tercih ederdim. Ama şimdi aklıma gelsinler bile istemiyordum, öldürmek bile istiyordum hatta onları.

Kalbimi ağrıtıyorlardı, hemde çok ağrıyordu. Ağlıyordum, uyuyordum, unutmaya çalışıyordum ama geçmiyordu. Çok yakıyorlardı canımı, her bir gözyaşımda onları öldürme isteği doluyordu içime.

Her bir gözyaşımda, tam kalplerine bıçak sağlamak istiyordum.

"Sana dedim ben zamanında bücür, öldür onları dedim. Ama dinledin mi sen? Dinlemedin. Ne dedin bana? İnlir li iyi inlişmiyi bişliyiriz. (Onlarla iyi anlaşmaya başlıyoruz.)" Sinirle saçlarımı çekiştirdim.

Haklıydı, belki de dinlemeliydim onu. Onların gözünde hasta ve katil değil miydim? Zaten onların gözünde sadece insan olmayı becerememiştim.

"Oh, kaç saat? Kahvaltı geleli yarım saat olsa.. muhtemelen saat 8.30 yada 9 falandır. Şimdi onlar senin yattığın taş gibi soğuk yatağın aksine, sıcacık kuş tüyü yataklarında yatıyorlardır. Yada dur, bugün Çarşamba değil miydi, yoksa Perşembe miydi? Bak gördün mü bücür, günler bile birbirine girdi artık. Neyse. Muhtemelen okula gitmişlerdir, her biri kendi arkadaşlarıyla çene çalıyordur, oh mis! Ama benim küçük zavallı bücürüm ne yapıyor? Burada o minik kalbi ağrıyor." Dedi ve dudağını büzdü Demon.

Sözlerinin haklılığı canımı iki katı yakıyordu. Ağlamam artarken yaşlı gözlerim ona kaymıştı.

"Demon, canım yanıyor. Çok canım yanıyor.." Dedim hıçkırık karımın arasından zar zor. Gülerken omuz silkti ve oturduğu masada ayaklarını sallamaya devam etti.

"Ama ben dedim bücürüm, demedim mi?" Dedi ve başını hafif yana eğip dudağını büzdü Demon. Oturduğum taş zemin beni uyuştururken daha çok ağladım, zorda olsa titreyen ayaklarıma ayağa kalktım ve ona adımladım.

Yanına vardığımda kollarımı beline sardım ve başımı göğsüne yasladım usulca. Canımı yakmadı bu sefer, anlamıştı o da zaten canımın çok fazla yandığını.

"Demon.. kalbim çok ağrıyor.. geçmiyor.. ben- ben unutmaya çalışıyorum onları, ama sesleri, y-yankılanıyor sanki kafamın içinde.." Dedim zar zor konuşarak. Kahkaha attı önce, daha sonraysa büyük eli saçlarımı okşamaya başladı.

"Beni dinleseydin olmazdı bunlar bücür.. ben senin canını yakacak bir şey istedim mi hiç? Onları öldürseydin şu an sokakta eğleniyor olurdun, diğer tüm normal insanlar gibi. Ama hâlâ çok geç değil, kendini asabilirsin." Dedi Demon eğlenen sesiyle. Gözyaşlarım onun tişörtünü bulaşmıştı hep.

"Olmaz.. onların canını yakacağım önce.. Tıpkı- tıpkı benim gibi çok acıyacak k-kalpleri, hiçbir ağrı kesici işe yaramayacak.." Diye fısıldadı yine zar zor. Demon kahkaha attı ve eğilip saçlarımın üstünü öptü.

"Aferin benim bücürüme, böyle hep beni dinle. Beraber onların canını çok yakacağız, daha sonra da sen kendini asacaksın." Dedi alayla.

Ben daha çok ağlarken diğer elimi de kaldırıp bana sarıldı. Ben o anın huzuruyla azda olsun rahatlarken daha çok ağladım.

Dakikalarca öyle durduk. O bana sarıldı, ben ise içli içli ağladım.

Bana şizofren diyorlardı.. Ama gerçek diye adlandırdıkları insanların yapamadığını, hayal diye adlandırdıkları yapıyordu.

Ben ağrıyan başımı dik tutamazken Demon benden ayrılıp kahkaha attı, bende yatağa oturdum ve yüzümü ellerimle kapattım. Hıçkırıklarım tamamen dururken sessizce ağlayıp derin nefesler aldım sakinleşmek adına.

O sırada kapı açıldı ve büyük ihtimalle Ural girdi. Birkaç tıkırdı oldu ve büyük ihtimalle yatağa oturdu.

"Ayza?" Diyerek kalktı ve yanıma adımladı. Ayza.. anlamı ay gibi güzel yüzlü kız demek demişti, kandırmış mıydı? Buradan çıktığım an buna bakacaktım.

"Bak bücür, bu çocuğa hiç güvenmiyorum. Hem aniden çıkıp geldi, hem çok samimi, hem de aniden hayatını anlattı. Bence o aptal ailen kasıtlı olarak yolladı, laf alıyor senden. Veya doktor da onu buraya durumunu daha iyi görmek için göndermiş olabilir, sence hangisi bücür?" Diye sordu Demon alayla sırıtarak.

"İyi gözükmüyorsun," Diyerek yatağın ucuna oturdu Ural. Ellerimi yüzümden çektim ve başımı kaldırıp onun kahverengi gözlerine baktım büyük ihtimalle şişen gözlerimle.

Kahverengi gözleri bir süre endişeyle yüzümde dolandı, daha sonraysa dudağını büzdü. "Neden ağlıyorsun ki bu kadar? Biri canını mı yakıyor yoksa?" Diye sordu şefkatli bir sesle.

Evet Ural, biri değil birileri canımı yakıyor, hemde hayal edemeyeceğin kadar çok yakıyor. Her günümü geceme karıştırarak saatlerce ağlamama sebep olacak kadar, kalbimi ağrıtacak kadar, nefes alamayacak kadar çok canımı yakıyorlar hemde.

Bunları söylemedim ona, sustum. Sadece gözlerine baktım suskun bir şekilde. Güvenemezdim, bir kez daha kendi canımı yakamazdım. Gözlerim anlatır mıydı ona gerçekleri?

"Kimse yakmıyor benim canımı." Dedim ters bir tavırla kaşlarımı çatarak, sesim titremişti. "Ama gözlerin öyle söylemiyor." Dedi çok bilmişce.

"Ben yalan mı söyleyeceğim sana?" Dedim sinirle, dudağının bir tarafı yukarı doğru kıvrıldı ve yanağında yuvarlak bir çukur oluştu. Kaşlarımı çatarak baktım, kaç kez gülmüştü ama ilk kez dikkat etmiştim. O neydi, hasta mıydı acaba?

Düşüncelerimi bölen şey yumuşak ve hızurlu sesi olmuştu. "Gözler yalan söylemez Ayza." Dediğinde omuz silktim.

"Nereden biliyorsun? Yemin mi ettiler sana?" Dedim çatık kaşlarımla, hafifçe güldü. Bakışlarım yine o değişik yuvarlaklara takılmıştı. Sanırım onda ilk kez bir şeyi bu kadar merak etmiştim.

"Biliyorum, annem söylemişti." Dediğinde sustum, annesi büyük ihtimalle hassas noktasıydı ve ben onu oradan vuracak kadar kötü biri değildim.

"Öyle olsun." Dedim sadece. Burnumu çekip gözyaşlarımı sildim ama yenileri aktı. "Gözlerinle kavgalısınız herhalde, üzülmediğin halde akıyor." Diyerek dalga geçti ve güldü Ural, ona sadece çatık kaşlarıma baktım.

Bakışlarım yine o yuvarlaklara kayarken sırıttı, o yuvarlaklar kocaman olduğunda şaşkınca baktım. Ne hastasıydı ki? Gülmeme hastalığı falan mı vardı acaba? Aslında normalce konuşurken bile bazen oluyordu, bence daha kötü bir hastalıktı.

"Çok mu beğendin gamzelerimi?" Diye sordu heyecanlı bir sesle, bakışlarımı gözlerine çıkarttım. "Gamze mi? O ne?" Diye sormamla gözleri kocaman oldu.

"O ne demek bilmiyor musun? Bu yuvarlaklar işte." Dediğinde şaşkınca baktım yüzündeki yuvarlaklara. "Gülsene bir." Dediğinde başta anlamayarak baktım, daha sonra gülümsedim zorda olsa.

İşaret parmağı yanağımda bir yere gitti ve parmağını hafifçe bastırıp güldü. "Bak, senin de var gamzelerin. Ama seninkiler daha güzel, minicik. Öpesim geliyor hatta bazen. Ama sen çok az gülüyorsun." Dedi parmağını koyduğu yere bakarken.

Ben ona şaşkınca bakarken Demon değişik bir ses çıkarttı. "Hıh, saçmalık. Bence boşver sen onu, saçma sapan kandırıyor seni bücür." Dedi Demon, ama bu sefer duymazdan geldim, öyle istedim. Çünkü ilk kez gamze diye bir şey duyuyordum ve biri bana gamzelerin çok güzel diyordu, açıkçası heyecanlanmıştım.

"Güzel mi?" Diye sordum hevesle güldü. "Çok güzel hemde. Daha çok gül, gamzelerin ortaya çıksın." Dediğinde gözlerimin parladığına yemin edebilirdim. Bu kadar kötü sözden sonra güzel bir şey duymak mutlu etmişti.

Ama yine de Ural'a güvenmiyordum, güvenmezdim. Bir hayal kırıklığı daha kaldıramazdı kalbim..

.

.

.

Kestiiiikkkk!

•2800 kelime.. sonraki bölüm Perşembe falan gelir. <3

AYZA'NIN GAMZESİNİN OLDUĞUNU BİLMİYORDUNUZ DİMİİ PUAHAHAHA

•Ayyy Ural çok tatlı Allah'ımmmm şeker komasına gireceğim 😫💕

•Akar ailesi gelince ne olacak sizce?

•Ayza ve Ural?

•Ya bir şey soracağım.. böyle ben Ural'ı ekledim ama sizce aile konusunun dışına mı çıktım? Yani saçmaladım mı? Direkt final yapsam ve aşk hiç olmasa daha mı iyi olurdu?? Çok kafama takıldı da..

•Ural?

•Bir sonraki bölüme kadar mutlu kalıııınnnn!!!💓💓

Continue Reading

You'll Also Like

23.6M 1.4M 78
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...
202K 13.2K 61
Kitap en baştan düzenleniyordur bu yüzden bölümlerde karışıklık olabilir. Bu yüzden düzenlenmeyen bölümlerin olunmaması önerilir !!! Dünya baştan koy...
Fevz By ec'

Teen Fiction

405 84 18
Derya diye bir baş karakterim var. Acı ve sayesinde büyümüş, güçlenmiş başarılı bir kadın olmuş. Bir de MeteHan var. Annesi yüzünden hiçbir şey bilmi...
7.5M 343K 65
Fantastik #1 Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu? Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştü...