0.3

1.8K 121 29
                                    

Hayat hepimize iyi günler göstermiyordu. Benim hayatımın iyi yanı ise annem ve kardeşimdi. On sekiz yaşıma rağmen hayatta çok az şey görmüştüm. Değişik olan tek şeyim ismim ve başıma dadanan ananimdi. Tamam bu olay bu aralar çok meşhurdu ama benim için öyle değildi. Kendi çevresi olan sıradan bir kızdım. Görünüşüm kadar çevremde sıradandı. Altı kişilik bir grubumuz vardı. Benim haricimde kalan üç kız iki erkekten oluşuyordu ama benim bu grupta en yakın olduğum insan Renesmee'ydi kendisi yarı İtalyan'dı. Diğerleri ile de çok iyidim ama onun yeri bende çok ayrıydı resmen onun sayesinde İtalyan Kolejine gidiyordum ve bundan asla pişman değildim. Enise, Venüs, Ezrak ve Ateş ile çok sıcak bir grubumuz vardı. Herşeyimiz bir diyemezdik ama zaten Venüs ve Ezrak zaten sevgiliydi. Enise ve Ateş grubun çapkınları olarak insanlarla kendi hallerinde takıkıyorlardı ben ise Uzay'dan sonra kimseyi sevmemeye bir nevi yemin etmiştim. Renesmee ise benim can yoldaşımdı erkeklerle daha çok kanka olma taraftarıydı. Garip olan ise bugün anonimden hiç mesaj gelmemişti. Belki de sıkılmıştı ama beni benden iyi bilmesi sinir bozucuydu.

"Daldın yine." diyen Renesmee ile irkildim galiba gerçekten dalmıştım.

"Takma kafana bu kadar ileride çok iyi bir avukat olacaksın. Ateş aradı bizi çağırıyor hadi kalkta hazırlan." dedi ve yerinde doğruldu. Yaklaşık iki saattir aralıksız ders çalışıyorduk. Ve biraz bunalmıştım. Dolabımın önüne geçerek siyah kot eteğimi ve siyah transparan gömleğimi aldım ve hızla üzerime geçirdim. Saçlarım zaten salaş topuz olduğundan onları ellemedim aynanın karşısına geçip bordo rujumu sürdükten sonra parfüm sıktım ve çantamı alarak odadan çıktım. Renesmee beni kapının önünde bekliyordu annemlerin yanına giderek çıktığımı haber verdim ve vedalaşarak dışarı çıktım.

"Nereye gidiyoruz?" dediğimde Renesmee bildiğim cevabı verdi.

"Bizim kafeye." annesinin çok güzel bir kafesi vardı tabii ama annesi başında durmuyor yeni doğan ikiz çocuklarına bakıyordu. Onu başımla onayladım ve sessizce yürümeye başladım. Çok geçmeden kafeye geldiğimizde bizimkiler her zamanki gibi yerimizde oturuyordu ama bu sefer daha kalabalıklardı. Masaya ulaştığımız da bizde hemen boş yerlere geçtik ama benim her zaman oturduğum yerde başka biri oturuyordu ve bu çok sinir bozucuydu şimdi denizi izlemek yerine o çocuğu izmelemek zorunda kalacaktım.

"Nasılsınız kızlar?" diye sonra Ateş'e gülerek döndüm ve "Berbat." diyerek durumu özetledim.

"Matematiğe küfrederek insanların kemiklerini sızlatıyorsun Zeyna. Bu bir avukata hiç yakışmıyor." dediğinde ona dil çıkardım.

"Durun bir saniye hemen kavgaya girmeyin bizimkileri kızlarla tanıştıracağım." dedi Ezrak ve elini Venüs'ün omzuna atarak onu biraz daha kendine çekti sanki mümkünmüş gibi. Onların bu hali sinirlerimi bozuyordu bana Uzay ile yapamadığım herşeyi hatırlatıyordu.

"Bunlar Tuna, Uraz, Doruk ve Zilan." dedi tek tek masada ki tanımadığım insanları gösterirken benim yerimde oturan çocuk ise Uraz'mış. Kehribar gözleri beyaz teninde oldukça dikkat çeken ilk özelliğiydi sonra ise kalın ve dolgun dudakları ilgimi çekmişti.

"Bunlar ise Zeyna ve Renesmee." dediğinde gözlerimi Uraz'dan çekerek herekese öylesine baktım. Kahve içmem gerekiyordu başım ağrıyordu.

"Sipariş verdiniz mi?" dedim öylesine eğer vermedilerse bir garson bulsam iyi olurdu.

"Evet sana da filtre kahve ve vişneli pasta söyledik ve tabii Renesmee için de kuru baklava ve çay." diyen Venüs ile ikimizde gülmüştük.

"Demek hukuk istiyorsun?" dedi Tuna olduğunu öğrendiğim çocuk.

"Evet. Öyle umuyorum ileride bir gün işçi haklarını savunmak istiyorum." dedim ve o sırada gelen varsın ile derin bir nefes aldım.

"Neden işçi hakları?" dedi Uraz bana bakmadan önüne gelen kahveyle ilgileniyordu bana soruyu sorarken.

"Bilmiyorum ama en çok onların ihtiyacı var bence savunulmaya bu devirde bile o kadar çok sorun yaşıyorlar ki bunlara sessiz kalmak istemiyorum." dedim kahvemden büyük bir yudum almadan hemen önce.

"Çok haklı bir dava seçmişsin kendine. Umarım iyi bir avukat olursun ve ileride bu dediklerini unutmazsın." dedi Zilan bana gülümseyerek bende ona gülümsedim ve sıkıntı ile arkamı döndüm denize bakabilmek için illa ki arkamı dönmem gerekiyordu ve bu sinir bozucuydu.

Müstakbelin: Manzaran bugün pek iyi değil ah? (16:38)

Müstakbelin: Yeni şeyleri bu kadar yadırgama bence. (16:38)

Müstakbelin: Ya da mezvu erkekler olunca herşeyi yadırga ya boşver. (16:39)

Müstakbelin: Seni özledim Anemon'um. (16:40)

Telefonuma gelen ard arda mesajlar ile önüme döndüm ve ondan gelen mesajlar ile göz devirdim. Daha la 'Müstakbelin' olarak kayıtlıydı nedense değiştirememiştim. Sıkıntı ile mesajları açtım bir de onunla uğraşmak istemiyordum. Mesajları okuduğum da sinirle etrafıma bakındım ama çoğu masa doluydu ve hangisinde olduğunu bile bilemiyordum. Bana hem bu kadar yakın olup hem de nasıl bu kadar uzak olabiliyordu? Kimdi bu?

Müstakbelin: Sana demiştim sen beni fark etmiyorsun. (16:45)

Müstakbelin: Belki sana çok yakınım, belki çok uzağım. (16:46)

Müstakbelin: Ama bu senin için hiç fark etmiyor. Sen bana körsün. (16:46)

Müstakbelin: Yani çevrene bakınıp durma. (16:47)

Müstakbelin: Boşu boşuna kahveni soğutma. Sen soğuk kahve içmeyi sevmezsin Anemon sen soğuk olan sadece yağmuru ve karı seversin bilirim. (16:48)

Müstakbelin: Ama ben senin her halini severim Anemon'um sen korkma. (16:48)

Müstakbelin: Ben bir tek kadın sevdim o da sensin o da sensin. Ben bir tek sende yandım alevlendim. Ben bu sevdayı yemin bildim, söz bildim. (16:50)

Müstakbelin: multimedia (16:50)

💙💙💙💙

Bu bölümü bu kitap için benden desteğini esirgemeyen biricik dostum cey_yazar ithaf etmek istiyorum. Bende ve bu kitapta emeğin çok. İyi ki tanımışım seni 💙

Bu arada bölümler sadece hafta sonu cumartesi ve pazar olmak üzere toplam dört bölüm yayımlanacaktır.

Sevgi ile kalın 💙

Anemon | YARI TEXTINGWhere stories live. Discover now