1.2

1K 91 44
                                    

Uraz ile bizim kafeye geldiğimizde daha yeni açılmaya başlamıştı. Tunahanlar temizlik yapıyordu anca.

"Günaydın millet!" dediğimde Tunahan elindeki viledayı durdurup bize baktı az ileride ki Burçe ise masaları sildiği bez ile selam vermekle yetindi. Bu ara aramız pek iyi değildi Ateş yüzünden.

"Bende diyordum ki kim bize yardım edecek? Hoş geldin Zeyna şende hoş geldin kardeşim." diyerek Uraz'a selam verdiğinde kaşlarım istemeden havaya kalkmıştı Uraz bizim grubu komple tanıyor muydu? Peki ben neden onu hatırlamıyordum?

"Ben daha yardımın kralını yaptım. Bu gece oluyor senin iş." dediğinde Tunahan inanmayarak Uraz'a baktı sonra "Sen ciddi misin?" diye sordu Uraz ise  gülerek onayladı.

"Var ya dile benden ne dilersen."

"Zilan'ı üzme yeter kardeşim." dediğinde Tunahan gülerek onayladı ne yani Zilan'ı mı seviyordu?

"Tamam da ben burada Fransız kaldım neler oluyor?" dedim en sonunda dayanamayarak.

"Bizim ki Zilan'dan hoşlanıyordu. Artık bu geceden sonra hoşlanmaktan vazgeçip sevecekler birbirlerini." dediğinde gülmeden edemedim sanki hoşlanırken sevmiyorlar mıydı?

"Tebrik ederim kardeşim." dedim ve mutfağa yöneldim. Simay abla mutfakta hazırlıklar yapıyordu galiba yine grup vardı

"Günaydın Simay abla." dedim ve hemen ekledim "Biz kahvaltı edeceğiz de onun için gelmiştim."

Simay abla beni fark edince bana döndü ve gülümsedi galiba kendi kızını hayal ediyordu çünkü beni ne zaman görse karnını seviyordu.

"Günaydın güzelim Tunahanlara söyleseydin ya onlar söylerdi bana yorulmasaydın hiç." dediğinde "Yorulmaması gereken sensin ablam hadi sen geç otur şöyle bende sana meyve suyu hazırlıyım." dedim ve ona doğru ilerledim o ise yedi aylık kocaman karnı ile az ileride ki koltuklara oturmuştu.

"Nasıl gidiyor hamilelik?" dedim greyfurt, portakal ve limonu çıkarırken. Bize de yapsam iyi olurdu.

"İyi valla ne olsun? Yoruyor beni biraz ama olsun. Çok haraketli maşallah." dedi sesinden mutlu olduğu belli oluyordu.

"İsim buldunuz?" dedim son olarak limonları sıkarken tam hasta olacak havalardı bu havalar.

"İris koyacağız." dediğinde bir an şaşırsam da belli etmedim. Yani en azından ben öyle tahmin ediyorum.

"Değişik bir isim anlamı ne?" dedim en sonunda kendini toparlayarak.

"Gökkuşağı Tanrıçası anlamına geliyor." dediğinde gülümsedim Yunan mitolojisine bayılıyordum.

"Çok hoş bir isim." dedim ama aklıma anonim gelmişti dün geceden beri internetimi açmamıştım acaba beni merak etmiş midir diye düşünmeden edemedim. Bir bardak alıp meyve suyu koydum ve Simay ablanın önüne koydum.

"Keşke babamlarda beğenseydi senin gibi." dedi ve hüzüntüyle bardakla oynamaya başladı.

"Beğenmeyen de zamanla alışır ablam üzme sen kendini." dedim elimle karnını koşarken o sırada İris bebek bir tekme atınca gülmeden edemedim.

"Bak nasılda mutlu? Eminim keyfi yerindedir ablam sende üzülme yoksa İris kardeşte üzülür." dedim ve işime geri döndüm firitözü açıp kızmasını beklerken dolaptan peynirleri çıkartıp servis için tabağa aldım. Kızan yağa ilk olarak patatesleri attım ve hazır olan yanakları tepsiye dizerek bizim masaya doğru yöneldim Uraz yine benim yerine oturmuş denizi izliyordu.

"Bakıyordum da yerimde gözün var ayrıca hiç yardımda etmiyorsun." dedim tepsiyi yan masaya koyarak sonra masaya teker teker dizmeye başladım.

"Kahvaltı sözü veren sendin güzelim." dediğinde sesi keyifli geliyordu.

"Sende yardım edersin sanıyordum." dedim ona bakmazken ama o bu halime gülmekle yetindi.

"Yardım etmeye gelecektim ama sonra Simay abla ile konuştuğunu duydum rahatsız etmek istemedim." dedi ciddi bir tavırla bu sefer ben gülmüştüm bahanesi harikaydı doğrusu. 

"Neyse ben hallettim zaten." dedim ve mutfağa yöneldim bu arada telefonumu elime aldığımda kapandığını fark ettim.

"Simay abla şarjını verir misin telefonumun kapanmış? Bu arada anneme de bir mesaj astana merak etmesin." dedim patateslerin başına giderken Simay abla "Şarj aletim orada kuzum takıver annene de haber verdim şimdi merak etme." dediğinde mırıldanarak onayladım onu ve patatesleri çıkararak paçanga böreklerini attım bu sefer ve telefonumu açmaya gittim. Anında gelen bildirimlere göz devirdim. Anonimin mesajlarına girerek bir kaçı okudum gerçekten merak etmişe benziyordu oflayarak cevap yazmaya karar verdim.

Siz: İyiyim niye bu kadar mesaj atıyorsun? Şarjım yok daha sonra konuşuruz. (09:30)

Renesmee'de bir dünya mesaj atmıştı ondan kurtulmanın bu kadar kolay olmayacağını bildiğimden derin bir nefes aldım ve elimdeki kozu kullanmaya karar verdim.

Gönderilen: Yavyum

"Merak etme iyiyim. Sana anlatacaklarım var. Saat dörtte bizde ol."

Paçanga börekerininde piştiğine emin olduktan sonra kaynamış olan yumurtaları alıp doğradım ve servis tabağına aldım üzerlerine biraz pul biber ve maydanoz serpiştirdikten sonra kestiğim limonlardanda koyarak tepsiye yerleştirdim. Masaya ulaştığımda Uraz bize çay istiyordu.

"Valla çok acıktım. Çok güzel gözüküyor." dediğinde gülmeden edemedim çünkü elimde çatal ile bekliyordu.

"Bu arada sen simit seviyorsun diye simit almaya gitti ve bayozda buldum. İzmir'i özlemişsindir diye ondanda aldım.

Duyduklarım karşısında şaşırsam da fark ettirmeye çalışarak teşekkür ettim ve Uraz'ın karşına oturdum. Biraz haksızlık oluyordu tabii böyle o denizi izliyordu ben onu. Bir süre ikimizde kahvaltı ettik ve hiç konuşmadık ama sorular benim beynimi kemiriyordu.

"Hadi sor." dediğinde sadece gözlerimi kaldırıp ona baktım o ise yemeğini bırakmış beni izliyordu.

"Bakma öyle iki saattir yemekle oyanıyıp duruyorsun sor ikimizde rahatlayalım sonra da kahvaltı edelim. Sen böyleyken bende yemek yiyemiyorum." dediğinde derin bir nefes aldım ve arkama yaslandım.

"Pekala. Direkt soruyorum o zaman bizim bütün grup seni tanıyorken ben nasıl oluyorsa seni tanımıyorum?" dediğimde Uraz meyve suyundan bir yudum aldı ve geri çekildi. Ardından o da derin bir nefes aldı.

"Beni gerçekten hatırlamıyorsun değil mi? Merak etme sende beni tanıyorsun. Seninle üç yıl önce baya iyiydik baya baya iyiydik ama o zaman hepimiz beraber takılıyorduk. Sonra sen bir gün Uzay ile benim yüzümden kavga ettmişsiniz sonra ben senden uzaklaştım. Daha doğrusu sen benden uzaklaştın, onunla çok mutluydun ve Uzay beni sevmiyordu sende onu seviyordun bende senden uzak durma kararı aldım."

Uzay yüzünden demek birini daha kırmıştım ne harika. Ama dediğim gibi kendimi toparlama zamanındayken kendimi maf edemezdim. Asla bir daha eski Zeyna olmayacaktım.

"Bu kadar mı yani?" dediğimde hiç beklemeden "Evet." dediğinde aklımda binlerce soru kalmıştı ama Uraz konuşmama izin vermeden yeniden konuşmaya girdi.

"Zeyna ikimizinde midesi gurulduyor izin ver kahvaltı edelim bunları daha sonra uzun uzun konuşuruz." dediğinde eğilip mideme baktım sanki görebilecekmişim gibi ama karnım beni fark etmiş gibi guruldayınca gülmeden edemedim.

"Galiba İris mide değiştirdi." dediğinde ikizimde kahkahalara boğulmuştuk.

"Biz harıl harıl seni arayalım sen burada keyfine bak."

Duyduğum sinirli ses ile gülmem kesilince sesin kaynağına baktım. Ateş biraz ileride sinirle bize bakıyordu.

Anemon | YARI TEXTINGWhere stories live. Discover now