1.4

1K 83 80
                                    

"Ne var biliyor musun? Sen bunu hak ediyorsun. Sonunda yapayalnız kalacaksın." Burçe sinirle bana bakarken kimseye cevap vermedim. Mutfağa yönelip telefonumu aldım ve sessizce arka kapıdan çıktım. Eve kadar yürürken hiçbir şey düşünmedim. Annem beni merakla karşılasa da o halimi görünce en ufak bir şey bile sormadı. Odama bile girmeden direkt banyoya yöneldim ve kıyafetlerimden kurtulup soğuk suyun kollarına bıraktım kendimi. Soğuk su üstümden akıp gidiyordu ama ruhum yanıyordu. İçim soğumuyordu sadece rahat bir sınav yılı istiyordum. Nefes almak, biraz mutlu olmak ve sonunda kaderimin benim için seçeceği mesleği yapmak. Hayatım bu kadar basit olsun istiyordum. Ama kaçtığım her gerçek bir bir yüzüme vuruyordu. Ateş'in beni sevmesini istemiyordum. Onun bana aşık olmasını istemiyordum. O benim arkadaşımdı ona bunu hep belli etmeyi denedim ama galiba hiç başaramadım. Yüzü değen sıcaklık ile ağladığımı yeni fark ediyordum. Uraz'ı göndermekle hata yapmıştım ama Ateş'i kaybederken onu kazanmak istemiyordum. Ben ikisinden birini tercih etmek istemiyordum. Yine birileri için kimseyi kırmak istemiyordum. Sonunda suyu kapatıp bornozuma sarıldığım da iyice beter bir haldeydim. Odama gidip pofuduk pijamalarımı giydim ve saçlarımı tarayıp salaş bir topuz yaptım. Biraz balkonda oturmak iyi gelecekti bana. Balkona çıktığım da her zamanki yerimde şirin bir bataniye gördüm. Bebek mavisi ve yumuşacaktı. Üzerinde ki nota baktığımda kimden geldiğini anlamam uzun sürmemişti.

"Ben yokken sıcak tutar seni."

Hayatım da anonim dahil herkesi üzüyordum. Yeni duran göz yaşlarım yeniden akmaya başlayınca sinirle bataniyeyi sarıldım. Hayatta ki yerimi sorgulamaktan sıkılmıştım. Telefonuma gelen bildirim sesi ile umutla telefonuma yöneldim. Belki Ateş özür dilemiştir ya da Uraz merak etmiştir diye. Ama anomimden geldiğini görünce gerçekten üzülmüştüm.

Gönderen: Müstakbelin

"Sana ağlaman için vermemiştim o battaniyeyi. Ağlama. Kendi canından daha çok benim canımı yakıyorsun."

Merakla çevreme bakınmadım bu sefer. Biliyorumdum artık ne kadar bakınsam da göremeyecektim zaten onu. Hayalet haline alışmıştım Belki. Onun yerine Whatsappı açtım. Diğer hiçbir mesajını okumadan son attığı ses kaydına baktım.

Müstakbelin: Multimedia (15:50)

Şarkıyı dinlerken içim daha da acımıştı. Arkadaş çevremde bile huzuru sağlayamıyordum. İkisini de kaybetmek istemiyordum ama biliyordum ki Ateş ile yakın olamazdım artık. Onun benden beklediği sevgiyi ben ona veremezdim. Enise onu seviyordu, Burçe onu seviyordu ama ben sadece arkadaş olarak görüyordum onu.

Siz: Kendimi işe yaramaz. (16:00)

Siz: Mızmız çocuklar gibi hissediyorum. (16:01)

Siz: Herkesi kırmaktan yoruldum. (16:01)

Siz: Ama en çok kendimi kırmaktan yoruldum. (16:02)

Siz: Herkes benden nefret ediyor. (16:03)

Siz: Ben böyle olsun istemedim. (16:04)

Göz yaşlarımı sildikçe yenisi akıyordu ama benim ağlamam durmuyordu. Asla durmuyordu. İçim acıyordu ama geçmiyordu.

Müstakbelin: Zeyna yine saçmalıyorsun! Senin ne suçun var? Sen Ateş'e hiç bir zaman ümit vermedin. O kendi kendine gelin güvey oldu. Ayrıca kimse seni suçlamıyor. Sen değil millet seni kırıyor. Kendini her zaman suçlu görmemelisin. Biraz rahat bırak kendini ağlayıp durma. Sen böyle yaparsan herkes senin suçlu olduğunu düşünür. Ama sen şu an en masum olan insansın. (16:09)

Okuduklarım ile gözlerimi devirdim. Onun için konuşması kolaydı o beni seviyordu olaylara nesnel bile bakakmıyordu.

Siz: Bana yalan söyleme! (16:10)

Siz: Sen sanki bana kızmıyorsun seni sevmiyorum diye? (16:10)

Siz: Sende herkes gibisin işte. Herkes gibi bana yalan söylüyorsun. (16:11)

Müstakbelin: Şu an çok sinirlisin Anemon o yüzden bu dediklerini ciddiye almıyorum bu bir. İki evet sana kızmıyorum. Sevgi isteyince alınabilecek birşey değil. Ben seni seviyorum diye sen de beni sevmek zorunda değilsin. Ama ben senin beni sevme ihtimalini bile çok seviyorum. Seni korkmadan izleyebildiğimi, sana doya doya sarıldığımı hayal ediyorum. Bu beni mutlu ediyor benim yanımda huzuru bulabileceğini bile hayal ettiğim de çok mutlu oluyorum. Ama biliyorum ki bunlar sadece benim istememle olmuyor. Sen beni hiç sever misin bilmiyorum. Beni hiç fark eder misin onu bile bilmiyorum ki sevip sevemeyeceğini biliyim. Neyse ben yine çok konuştum en iyisi ben seni rahat bırakayım. (16:16)

Onu da herkes gibi kırmıştım ikinci bir Uraz vakası daha yaşatıyordum resmen. Okuduklarım ile daha da bunalmıştım. O beni bu kadar severken benim onu kırmaya ne hakkım vardı ki?

Siz: Özür dilerim. (16:17)

Siz: Lütfen böyle gitme seni kırmak istemedim. Özür dilerim. (16:18)

Müstakbelin: Tamam artık ağlama güzel günlerimiz çok yakında ben seni bırakmam. Emin ol bırakabiliyor olsaydım çoktan yapardım ama benliğim seninle bir bütün olmuş halde. O yüzden şimdi sil o gözlerini ağlamak sana yakışmıyor savaşçı prenses. (16:20)

Savaşçı prenses lakabı bana tanıdık gelse de şu an aklım başımda değildi nereden hatırladığımı bile hatırlayamıyordum. Bataniyeyi açıp sarındığımda tanıdık koku burnuma doldu. Huzur gibi kokuyordu. Denizi ayağıma getirmişti resmen. Koku tanıtıldı ama bu kokuyu bir şeye yormuyordum sonuçta deniz kokuyordu ve benim denizin kokusunu bilmem için bir sebebe ihtiyaç duymuyordum.

Siz: Deniz gibi kokuyor. Sende mi bu parfümü kullanıyorsun? (16:22)

Müstakbelin: Uzun zamandır evet. Denizi sadece şu an değil her zaman sana getireceğim güzelim merak etme. (16:22)

Okuduğum mesaj ile şaşırsam da onun bu haline alışmıştım anonim demek sır demekti zaten ama onu bulduğum da yapacağım ilk şeylerden birisi kesinlikle suratının ortasına tokadı indirmek olacaktı. İkinci haraketimi ise daha kestiremiyordum. O iyi birisiydi, güzel seviyordu ama ben onu onun beni sevdiği gibi sevebilir miydim onu bilmiyordum. Elimde olsaydı onu sevebilirdim belki ama şimdi Uraz vardı. Uraz aklımı kurcalıyordu ve bugün olanlardan sonra birini sevebileceğimi sanmıyordum. Çevremde ki herkes beni aşktan ve ilişkiden biraz daha uzaklaştırıyordu gün geçtikçe.

Müstakbelin: Bana bir söz ne olursa olsun benimle konuşmayı bırakmayacaksın? En azından 11 kasıma kadar. (16:30)

Şu an ekim ayının başındaydık benden bir ay istiyordu yani. O bu kadarını hak ediyordu bence. Bir ay onunla konuşabilirdim.

Siz: Tek bir şartla. Seni o zaman görebilecek miyim onu söyle bana. (16:31)

Müstakbelin: Buna sen karar vereceksin Zeyna. (16:31)

Siz: Pekala o zaman sadece bir ayın var. Bir ay sonra herşey belli olur. Ya kalırsın ya da gidersin. (16:32)

Son mesajdan sonra intenetimi kapattım ve karşımda ki apartmanlarda gözlerimi gezdirdim acaba hangisindeydi? Ama aklımın bir yerinde hala Uraz vardı. Keşke telefonu olsaydı bende. Bir ara ondan telefonunu almayı akıl etmem lazımdı. Uzaklardan bir yerden kulağıma gitar sesi gelince huzurla kapadım gözlerimi. Yetenekli komşularım vardı anlaşılan. Aynı anonim gibi yetenekli.

💙💙💙

Bundan sonra ki bölüm bir ay ileri sarılacak. Bu bir geçiş bölümüydü. Umarım beğenmişsinizdir. Anonimi özleyenler içindi bu bölüm.

Bu arada burada olup Yakamoz Mavisi'ni okumayan okuyucularım var. Sizi Yakamoz Mavisi'ne ve Dolunayın Işığı'na da davet ediyorum. 

Umarım beğenirsiniz sizi seviyorum. 💙💙

Anemon | YARI TEXTINGWhere stories live. Discover now