2.0

988 74 108
                                    

Hayattaki dönüm noktaları geleceği belirlerdi. Benim karşımda duran bu adam benim geleceğim olmasını ümit ettiğim adamdı şu ana kadar. İçimdeki çocuk ruhum kendini belli ediyordu, hâlâ aptaldı, hâlâ ümit ediyordu. Ben ise sadece sabrediyordum gerçeği bulabilmek için. Tüm arkadaşlarım bana ümit ile bakıyordu. Hepsi biliyordu galiba gerçeği. Ben Uraz için ağlarken hepsi biliyordu. Uraz'ı Uraz'a anlatırken o biliyordu.

"Bırak." dedim göz yaşlarım akmaya devam ederken göz yaşlarım durmuyordu. Uraz'ın elini çekmesini beklemeden arkamı döndüm ve hızlı adımlar ile uzaklaşmaya başladım duvarlar üstüme üstüme geliyordu. Ağzımdan kaçan hıçkırıklarıma arkamdaki insanların sesleri karışıyordu. Önce bardan sonra otelden çıktığımda soğuk hava vücudumu yalayıp geçti. Ada bu zamanda soğuk oluyordu ama bu iyi geliyordu adımlarımı biraz ilerdeki kumsala yönelttiğim de kalbim durmadan çarpıyordu. Boş olan kumsala ulaştığımda koşmayı kestim. Vücudumu taşıyamayacağımı kuma çarpan dizlerimi fark ettiğimde anlamıştım.

Yalan söylemişti bana. Hayallerini kurduğum adam bana yalan söylemişti. İçim acıdığını bile bile yalan söylemişti. Uzay gibi bana yalan söylemişti. Göz yaşlarıma yağmur damlaları karıştığında derin bir nefes aldım. Biraz ileri kalan denize doğru birkaç sarsak adım attım.

"Neden yapıyorsun bunu?" diye bağırdım denize karşı. Ben en çok insan ümit buluyordum çünkü.

"Sevdiklerimi neden alıyorsun benden?" dedim bu sefer hıçrkırıklarımın arasında.

"Çok sevmedim mi ben onu sen şahit değil miydin? Seninle ümit etmedim mi ben?" dedim son gücümle yağmur hızlanmıştı deniz ise hırçın dalgaları ile beni ıslatmaya başlamıştı bile ama umrunda değildi. Tekrar dizlerimin üzerine çöktüğüm de artık hiç birşey umrumda değildi. Sadece içim çıkana kadar ağlamak istiyordum. Çok sevmiştim ben onu. Hayal etmiştim bizi, çok güzel ümit etmiştim. Hak etmemiştim ben bunu.

"Ağlama."

Sesini duyduğumda yerimden kalktım hemen biraz uzağımda duruyordu benden uzun boyu ile bana yine tepeden bakıyordu. O yokken hayalini kurduğum gibi. Onu çok özlemiştim çok hayal etmiştim ama bu şekilde hiç etmemiştim. Arkamı dönüp gitmek için hamle yaptığımda koluma sarılan eli ile istemeyerekte olsa durdum.

"Böyle gidecek misin?" dediğinde derin bir nefes aldım. Evet böyle gidecektim. Ondan uzak duracaktır, içimdeki küçük kızı öldürecektim bundan ona neydi?

"Bırak kolumu anonim." dedim gözleri hariç her yere bakıyordum şu an. Ona yeterince ağlamıştım ben.

"Oysa ben gittim diye ağlıyordun? Bak geldim." dedi bana biraz daha yaklaşırken ben ise kolumu ondan kurtulmayı deniyordum.

"Kim olarak geldin Uraz? Anonim? Ben Uraz'a ağladım. Şimdi bırak kolumu." dedim burnumu çekerken artık onun önünde daha fazla ağlamak istemiyordum.

"Ne fark eder ikiside benim." dedi yüzsüz gibi. "Anonim ya da Uraz sen beni sevdin." dediğinde serbest olan elim ile yüzüne tokatımı indirdim. Yüzü sağa doğru dönerken ben artık iyice ağlıyordum.

"Ben seni sevdim! Uzay'dan sonra ilk defa seni sevdim. Senin hayalini kurdum. Ben sana senin için ne kadar ağladım hatırlıyor musun? Ben sana ağladım. Ben sana hep ağladım. Sen ise Uzay gibi geldin bana yalanla geldin. O Uzay olarak geldi Selin olarak gitti sen Uraz olarak gittin anonim olarak geldin senin ondan-"

Yanağıma değen dudakları ile susmak zorunda kaldım. Ama dudakları daha çok hıçkırmama sebep olmuştu.

"Benim ondan farklı olduğumu ikimizde çok iyi biliyoruz." dediğinde kendime gelip onu omuzlarından ittirdim.

"Senin ondan hiçbir farkın yok." dedim göz yaşlarımı silerken ben sildikçe yenisi ekleniyordu ama ben inatla siliyordum.

"Gerçekten mi Zeyna?" dediğinde araya girdim.

"Anemona ne oldu?" dedim sinirle gülerken. Ama o beni takmadan devam etti.

"Sen gerçekten bana körsün galiba." dedi dolmuş hüzünlü gözlerini gözlerime kenetlerken. Öyle bir bakışı vardı ki sanki kalbindeki acı gözlerinden gözlerime oradan beni kalbime ulaşıyordu. Yas dolan gözlerimden görüş alanım bulaniklasmisti ama kokusu rüzgar kokusunu bana getiriyordu.

"Kör olan ben miyim? Sen beni görmedin mi? Nasıl acı çektiğimi? Nasıl ağladığımı senin için nasıl çırpındığımı? Seni Nasıl sevdiğimi görmeyen ben miyim sen misin? Sen benim seni sevmeme düşünceme o kadar kendini inandırmışsın ki seni sevdiğime inanmıyorsun! Beni en iyi tanıyanın sen olduğunu idea ediyorsun ama seni ne kadar sevdiğimi göremiyorsun Uraz! Bak bana senin için ağlıyorum ama sen bunu da göremiyorsun! Seni sevmesem sana kırılır mıydım? Ben sana ne kadar sadık kaldım bunu bile fark etmiyorsun! Ben seni sevdim Uraz çok sevdim." dedim sonuna doğru sözlerimi hıçkırıklarım bölmüştü ama için acıyordu.

Uraz başını iki yana salladı ardından derin bir nefes aldı. Sinirle dudaklarını yaladıktan sonra alev alev yanan gözlerini gözlerime sabitledi.

"Bana o kadar sadıktın ki yastık kılıfını başkasına gönderdin! Bana bu kadar sadık olmasan kim bilir neler yapacaktın!"

Uraz bağırdığında korkudan yerimde zıplamıştım ama kendimi toparlayıp derin bir nefes aldım.

"Bana bağırma! Hem niye bu kadar dert ediyorsun ki yastık kılıfım sana geldi sonuçta? Ayrıca ben sana hep seni sevdiğimi anlattım! Sana hiç ümit vermedim!" dedim kalan son güç tanelerim ile.

Ümidim bu sefer tükenmenin de alt sınırlarındaydı. Canım yanıyordu yangınım hemen ilerideydi ama sadece izleyebiliyordum oysa kokusuna o kadar çok ihtiyacım vardı ki. Ona sarılmaya, bu kumlarda oturup denizi izlemeye. Onu bulduğumda koşup sarılacaktım oysa değil mi? Bırakma beni diyecektim onun için bu hayalleri kurarken ağlıyordum şimdi o karşımdaydı daha çok ağlıyordum ama.

"Sen sanki Bana yolladığını biliyordun! Yapma Zeyna" dedi bu sefer ikide birde dudakları ile oynuyordu ve bu benim dikkatimi dağıtıyordu ağlarken bir yandanda onun dudaklarını kesiyordum. Biraz cesaretim olsa her halde çoktan mest olduğum dudaklarına yapışırdım. Sonunda saçmaladığımı anlayıp bakışlarımı dudaklarımdan çektim.

"Asıl sen yapma Uraz. Bana kör diyorsun ama kör gibi davranan sensin! Seni ne kadar sevdiğimi göremiyorsun. Beni sevgimi red ediyorsun. Aç gözlerini ve bana bak. Seni nasıl sevdiğime bak. Beni biraz olsun tanıyorsan zaten seni nasıl sevdiğimi anlayacaksın." dedim kendimden emin bir şekilde.

Uraz ise kafasını iki yana salladıktansan sonra benden bir iki adım uzaklaştı.

"Seni çok sevdim ben ama sen? Bilmiyorum bence sen sevmiyorsun beni. Aklın karışık senin. Ben gidince üzüldün ve hissettiklerini sevgi sandın. Bencilsin sen. Yıllarca içimde yaşadım üzüldüm kırıldım sen de üzüldün kırıldın seni de kırdım ve yıllarca nasıl içimde yaşadıysam yine içimde yaşayacağım. Senin de söylediğin gibi anemon. Dokuz gün ve sonrası yok. Sana alışmamı söyledin sanırım bir onu yapamadım işte. Sana çok alıştım ben kalbime hapsettim sevgini ve kalbime gömdüm ben hep seninle olan hayallerimi."

Uraz bana yaklaşarak kokumu içine çekti bu haraketi beni titretmişti belki de gidecek olması beni korkutuyordu bilmiyorum. Burnu yavaşça saçlarıma gömüldüğünde dudaklarından bir hıçkırık daha kaçmıştı. "Tıpkı yastığında ki gibi. Biraz deniz biraz çiçek kokuyorsun. Kokunu çok özlüyorum. Seni daha çok özlüyorum ama sen bana benim sana verdiğim değerin yarısını bile vermiyorsun. Keşke birazcık sevseydin beni Zeyna. O zaman bu sahilde birlikte kıyaya vuran dalgaları izlerken ıslanırdık. Şimdi gözyaşların ıslatmazdı mesela tişörtümü, üşüyen ellerini ellerim ısıtırdı sonra kokunu ezberlemek zorunda kalmazdım."

Saçlarıma değen sıcak bir damlanın onun göz yaşı olduğunu anlamam çokta uzun sürmemişti bu benim daha da çok ağlamama sebep olmuştu. Uraz saçlarıma bir öpücük kondurduğunda derin bir nefes aldım ama bu da boğazımda düğümlendi. Biraz sonra bedeninden ayrılan bedeni ile soğuk vurdu gözlerime gözyaşlarım donmuştu galiba bu sefer. Uraz arkasını dönüp giderken benim ağzımdan çıkan tek kelime. "Gitme." olabilmişti.

Anemon | YARI TEXTINGWhere stories live. Discover now