4.4

452 36 7
                                    

Aslında bir yerde hepimiz aynı hayatı yaşıyoruz. Hepimiz aynı acıları çekiyoruz. Sadece zamanlar farklı. Kişiler farklı ama acılar hep aynı...

Tek sorunumuz belki de insanların bizden daha kötü durumda olamadıklarını görmek. Hep en kötü durumda bizim olduğumuzu düşünmek ve bunu düşünürken yaşadığımız en kötü durumun bu olduğunu düşünmek daha kötüsü başımıza gelemezmiş gibi. Oysa gelirdi hem de öyle bir gelirdiki biz bile nereden geldiğini anlayamazdık.

Hayat biz planlar yaparken başımıza gelen şeyse kaderde en kötüsünü hazırlayan şey olmalıydı. Umudumuz ise karanlıktan korkan bir çocuğun yabancı olduğu karanlık bir misafir odasında yatarken saatlerce bir arabanın geçip odayı aydınlatmasını beklemekti. Çocuk bilirdi aslında o arabanında ışığının da geçici olduğunu.
Odayı sadece kısa bir an aydınlatacağını ama yine de umut içinde beklerdi.

Hepimiz böyleydik işte sadece bekliyorduk elimiz boş, kalbimiz umutlarla dolu bir şekilde bekliyor, olanları da çaresizce izliyorduk. Sonunda da yaralar içinde elimizde ölen umut çiçekleri boş ve karanlık vadinin ortasında buluyorduk. Hayattan beklentimiz kalmıyordu. Elimde solmuş umut çiçekleri yoktu bu sefer kalbimde aşksız kalan ve ihanete uğramış, yorulmuş, kırılmış ve hayattan kopmuş bir anemon vardı.

Saatlerdir tek yaptığım şey ağlamaktı. Uraz gitmişti arkasında yine kocaman bir yıkım bırakmıştı artık benim bıraktığım adam mıydı bilmiyordum. Yıkılmıştı belki de benden beter bir haldeydi. Sinirliydi, üzgündü ama hâlâ benim sevdiğim adamdı. Ne kadar sinirli olursa olsun, ne kadar kendini kaybetmiş olursa olsun bana baktığı zaman gözleri parlıyor, yüzü yumuşuyordu. Herkese karşı olan o duvarları en çok bana karşı yok gibi duruyordu. Ama belki de en çok bana karşı vardı. Bu olanları aklım almıyordu hangi ara bu hale gelmiştik?

Ben mi suçluydum? Uraz'a yeterince kendimi tanıtamamış mıydım yada farkında olmadan çok mu ödün vermiştim kendimden? Kafam allak bullaktı. En son zamanlarda bu şekilde olduğum zaman Uraz vardı yanımda. Şimdi de onu istiyor olmam çok mu garipti? Beni yerle bir eden insanı istiyor olmam kendimi aptal gibi hissetmeme sebep oluyordu.

"Zeyna?" Ceylan ablanın gergin sesini duyunca dayandığım balkon demirinden doğruldum.

"Toprak iyi mi?" dedim kollarımı bağlarken saçlarım rüzgardan uçuşuyordu.

"İyi. Hadi hasta olacaksın." dediğinde derin bir nefes aldım. Uraz kızmıştı en son bana bu şekilde.

"Soğuk iyi geliyor." dedim aklıma yine anılar dolarken. Her yerde o vardı zaten. Burnum bile kokusunu hayal edecek duruma gelmişti. Bu balkonda bile aslında kendi balkonum da Uraz'ın bana hazırladığı şeyler varmış gibi hissediyordum. O zamanlara gitmek için nelerimi vermezdim aslında.

"Zeyna yapma böyle." dediğinde aramızda mesafe olmasına rağmen birkaç adım daha geriye gittim ve balkonun duvarına yaslandım.

"Buradan gitsem daha iyi olacak." dedim ve ondan bakışlarımı çekerek gökyüzüne çevirdim bakışlarımı kapkara bir gökyüzü vardı birazdan yağmur yağabilirdi hatta belki kara bile çevirebilirdi daha çünkü keskin bir soğuk vardı.

"Ne yapacaksın? Saçmalama okulun var her şeyin ona göre düzende." dediğinde güldüm evet her şeyimi Uraz'a göre düzenlemiştim.

"Bilmiyorum ama burada kalamam Uraz bir daha gelirse Toprak onu şikayet edebilir." dedim gergince resmen gelip adamın evini basmış bu da yetmezmiş gibi adamı dövmüştü. Toprak'ın sadece Ceylan abla için sustuğunu biliyordum ama bir daha böyle bir şey olursa susacağını hiç sanmıyordum bugün ne oldu da karşılık vermedi onu da bilmiyordum.

Anemon | YARI TEXTINGWhere stories live. Discover now