2.3

860 77 153
                                    

Kaybetme korkusu bu dünyada ki en kötü korkuydu belkide. Sevdiğimiz bir insanı kaybetmek ölüm gibi geliyordu ama geçmiyordu. Ben Uraz'ı kaybetmek istemiyordum. Sevdiğim birini daha kaybetmek istemiyordum. Onu seviyordum. Bugün bunu daha iyi anlamıştım. Kızların dolduruşu ile geldiğim bu kapının önünde yarım saattir düşünüyordum. Onlar haklıydı karşımda oturan bir insan ile Whatsapp'tan konuşacak değildim ama beni engellemesi, Çisem denilen o kıza hırkasını vermesi beni deli etmişti. Şimdiyse onu kaybedebilecek olma düşüncem beni mahvediyordu. Onu kaybetmemek için elimden geleni yapardım. Kapıyı çalarken gözlerim kapanmıştı bile.

"Ben bakacağım annem geldi. Annem." içeriden duyduğum ses ile gözlerim açılırken kaşlarımda havalanmıştı.

"Abicim dur açma kapıyı." diye seslenen Uraz ile elimde olmadan gülümsedim.

"Kimsin sen?"

Duyduğum ses ile kendime gelip sesin kaynağına çevirdim gözlerimi. Bir metre kadar olan çocuk bana bakarken gülümsemem daha da artmıştı.

"Ben Zeyna sen kimsin bakalım?" dedim ona doğru eğilirken küçük çocuk gülümsediğinde düşmüş bir kaç dişini gördüm çok şirin duruyordu. "Atlas bende. Ben seni tanıyorum. Sen karşı apartmanda oturuyorsun. Yıldız perisisin sen." dediğinde anlamayarak ona baktım.

"Senin canını yakmış yıldızlar sende ondan onlara küsüp dünyaya gelmişsin abim öyle söyledi bana." çocukça konuştuğu sesi ile anlattıkları o kadar çok hoş gelmiştiki bana dayanamayıp onu kucağıma aldım.

"Abin nerede tatlım." dedim yanağına uzanırken. Atlas çoktan sarılmıştı zaten bana.

"Başın kanamış." dediğinde aklıma Çisem gelmişti yine. Gerilsemde belli etmemeye çalıştım.

"Önemli değil ablacım." dedim. Kendi kardeşim olmadığı için çok kardeş özlemi çekiyordum.

"Zeyna?" Uraz'ın sesini duyduğumda gözlerim anında onu buldu sonra çıplak olan gövdesini. Tişört giymemişti. Vücudu spor yaptığı için yaşına göre çok kaslıydı ama itici durmuyordu. Fazla oyalandığımı fark ettim anında kızarırken gözlerimi gözlerne çıkardım.

"Biraz konuşabilir miyiz?" dedim sakin kalmaya çalışarak.

"Atlas'a bakıyorum şu an." dediğinde "Sorun yok girebilir miyim?" dedim bugün bu sorunu çözmeden buradan gitmeyecektim.

"Tabii sen solana geç geliyorum." dedi Atlas'ı yere indirip ayakkabılarımı çıkardım ve eve girdim. Atlas çoktan televizyonun önüne oturmuş. Çizgi film izliyordu. Gözlerimi gergince salonda gezdirip etrafı incelemeye başladım. O geceden sonra ilk defa yüz yüze geliyorduk. Bu beni salondaki pembe aksesuarlar kadar geriyordu salon çok pembe detayı vardı.

"Otursana." sesini duymam ile ona döndüm üstüne tişört giymişti bu sefer.

"Atlas'ın keyfini kaçırmayalım biz başka yerde konuşsak?" dedim gergin tavırla Uraz eli ile geçmem için yol verdiğinde ona doğru ilerledim.

"Soldaki son oda." dediğnde söylediği kapıda durdum. Uraz kapıyı açtığında yine bana yol verdi. Mavi ve gri dolu odaya girdiğimde derin bir nefes aldım. Uraz'ın kokusu burnuma dolarken derin bir nefes daha aldım. Gözlerim çoktan kapanmıştı bile.

"Birşey içmek ister misin?" dediğinde gözlerimi açtım ve camın önüne çekilmiş kanepeye doğru yöneldim.

"Teşekkür ederim." dedim kanepeye oturmadan hemen önce buradan benim balkonum ve odam gözüküyordu. Uraz'da gelip yanıma oturduğunda biraz zaman tanıdım kendime söze girmek için.

Anemon | YARI TEXTINGWhere stories live. Discover now