2.2

889 77 53
                                    

"Ne yapacağım ben ya!" dedim oturduğum kantin masasından kalkarken kızlar ise birbirine bakarak yine güldüler. Çok komikti sanki halim! Burada tam tamına yirmi sekiz günüm kalmıştı.

"Biraz sakin mi olsan hani?" diyen Renesmee ile derin bir nefes aldım.

"Benim ona sevdiğime inanmıyor. Anlamıyor musunuz?" dedim son bir kez gözlerimi yüzlerinde gezdirkten sonra kantinde gezdirdim belki gelmiştir diye ama yoktu. Önümden bir kız geçerken iğrenç parfümü ile yüzümü buruşturdum. Bu parfümleri hala üretiyorlar mıydı ya? Bir şey anca bu kadar kötü kokabilirdi. Ama yanında olan erkek parfümü iyi gelmişti Uraz gibi kokuyordu. Tabii bunu fark ettiğimde yüzümü yine kıza çevirdim. Bu sabah Uraz'ın üstündeki hırkayı giymişti. İlk baş derin bir nefes aldım. Ama sonra bu sakin kalmama yetmeyeceğini fark ettim ve kıza doğru yürümeye başladım. Kokusunu almasını istemiyordum kimsenin. Elimde olsa bir kıza yan yana bile koymadım. İlişkimizin adı konana kadar onu tüm kızlardan uzak tutmak istiyordum. Çünkü bende tüm erkeklerden uzak duruyordum.

"Hey!"

Kız dahil bahçedeki birkaç yüz bana dönerken fazla bağırdığımı fark ettim.

"O hırkayı bana verir misin?" dedim sonunda kızın önüne geldiğimde. Kız dediklerimi algılamak için bir kaç saniye bana baktıktan sonra anlamamış olacak ki "Ne?" diye bir tepki koydu ortaya.

"Uraz'ın hırkasını diyorum bana verir misin?"

Kızın yanında ki arkadaşı komik birşey söylüyormuşum gibi güldüğünde ona bakma gereği duymadan göz devirdim şu an burada vakit kaybediyordum gidip Uraz'ı ikna etmek için yapmam gereken şeyleri düşünmem gerekiyordu.

"Neden? Kimsinki sen?" dediğinde derin bir nefes aldım. Kimdim ben? Bunun cevabı basitti Zeyna'ydım ben asıl sorulması gereken konu Uraz'ın neyi olduğumdu bence.

"Benim kim olduğum bu konumda önemli değil ama istersen senin kim olduğunu konuşalım birazda?" dedim. Avukat olmamı düşünmemin en önemli sebeplerinden biride çok hazır cevap olmamadı. Her soruya anında bir cevap verebiliyordum. Ve bu yeteneğimi avukat olarak harika bir şekilde kullanabileceğimi düşnüyordum.

"Tatlım ben Uraz'ın müstakbel kız arkadaşıyım duymadın mı?" dediğinde dedikleri beynimde çınlarken derin bir nefes aldım. Kız arkadaşı? Uraz'ın kız arkadaşı? Beni sevdiğini söyleyen? Dört senedir beni seven Uraz'ın.

"Ne saçmalıyorsun sen ya? Ver şu hırkayı bana sinirlerimi bozma benim!" dedim ve hırkayı doğru bir hamle yaptım. Omuzlarından tutup Kızın boş anından yararlanarak hırkayı çıkardığımda kızın fazladan sprey sıktığı saçlarının birazı da hırka ile elimde kalmıştı ama umrumda değildi. Sonuçta şimdi hırkayı almıştım ve sıra Uraz'a hesap sormaya gelmişti. Okula doğru adımlarken kendime bin kere sakin ol diye tembih ediyordum ama kızın dedikleri kulaklarımdan gitmiyordu. Adımlarım saçımdaki acı ile bıçak gibi kesilirken saçlarımı kurtarmak için bir hamle yaptım ama kafamı haraket ettirmek daha fazla canımı acıtmıştı.

"Sen kimsinde Uraz'ın hırkasını benden alıyorsun ya?" diye cırlayan ses ile yüzümü mümkünmüş gibi biraz daha buruşturdum tabii ki de bir erkek için kavga etmeyecektim ama bana saldırdığı için ona olan sinirimi ondan çıkarabilirdim. Boşta olan elimi saçım da olan elinin üstüne getirip uzun olan tırkanlarım ile çizdiğimde kız bir çığlık atıp saçlarımı bıraktı.

"Sana kimse öğretmedi mi bir insana arkadan saldırılmaz?" dedim kıza doğru dönerken kız çizdiğim elini diğer eli ile tutmuş bana bakıyordu.

"Senden güzelce istedim. Hırkayı ver dedim vermedin güzelce aldım birde geldin bana arkamdan saldırdın!" dedim kıza kendime savunurken etrafımızda olan insanlar çoktan konuşmaya başlamıştı bile kavga ettiğimizi sanıyorlardı ve birazda kavga ediyor olabilirdik ama sonuna kadar haklıydım.

Anemon | YARI TEXTINGWhere stories live. Discover now