"Yarın burada vakit geçiririz. Birazda babanla oynarsın" deyip mis kokan saçlarından öptü. Gözüne bir türlü uyku girmemiş ama kız uyanır diye de yerinden kalkamamıştı. Pippa sıcaklayıp kollarından çıktı ve o da dikkatle kalktı. Yatak odasının açık ışığı karanlık koridora süzülüyordu. Işığı açık unutmuş olabilir diye düşünüp kapının kolunu yavaşça indirip içeri baktı. Oda boştu. Aşağıya indi. Verandanın kapısı sürgülü kapısı açıktır ve keten tül esen ılık rüzgarlarla dalgalanıyordu. Francesco' un sesini işittiğinde ses yapmadan verandaya yürüdü. Telefonda konuştuğunu yaklaşınca anlamıştı.

"Pippa ilk kez anne dedi Edward. İsabella' a anne diye hitap etti kızım. Bu o kadar garipti ki" dedi.

"Kızın demek istemiş. Bundan sanane" demişti Francesco' un telefonu ile uyanan Edward. Genç adam içtiği sert içkinin de etkisiyle adamın söylediğine kahkahalarla gülmüştü.

"Saçma sapan her gördüğüm adamdan kıskanırken sahiplenmişken, kızım neden benimsemesin ki? Bu gün ona aldığımız tehditten bahsettim. Beni seninle tehdit ediyorlar dedim. Hanımefendi bana ne dedi beğenirsin. 'Senin için değersiz olduğu bilmiyorlar dedi' bana" açık bir sitemdi bu. Francesco' un umursamayacağı düşünmüştü ama  genç adam İsabella' in sözlerine içerlemişti.

"Ona önemsediğimi göremeyecek kadar kör ve kibirli. Ben anneme bile seni seviyorum diyebilmek için on yedi yıl bekledim. Kızıma sarılmak bile garipti benim için" diye ardı ardına dökmüştü içindekileri. Genç kadın gizlendiği yerden çıktı. Ayaklarını uzatmış oturan adamın yanına ve gittiğinde genç adam ayaklarını sandalyeden indirdi. "Kapatıyorum sevgili karım uyanmış" dedi.

"Saat çok geç" dedi İsabella yanına  otururken.

"Tek başıma uyuyamıyorum" dedi.

"Pippa, bana anne dediği için kızdın mı? dedi.

"Garip hissettirdi" dedi genç adam.

"Benim içinde çok garipti" dedi İsabella. İkisi de sessizliğe büründü birden. "Ama bir o kadar da iyi hissettim" diye devam etti konuşmaya. "Bu gün senin zor bir durumda bıraktıysam özür dilerim" deyip sustu.

"Evet çok zor bir durumda kaldın, aklım sizdeyken çalışmam. Yapmam gereken onca işin içinde gözümü her daim üzerinde tutamam" dedi genç adam.

"Haklısın sanırım" dedi İsabella. Genç adam kadına dönüp karanlıkta yüzünü görmeye çalıştı.

"Asilik etmiyorsun, kızmıyorsun da. Altından başka bir şey çıkmaz değil mi? Diye sordu merakla. Genç kadın masumca başını iki yana salladığında ise gözlerinden yaşlar gelene kadar kahkahalarla güldü. İsabella ilk kez böyle görüyordu Francesco' u. Dertsiz ve tasasız görünen çehresi bir hayli yakışıklı ve ayartıcıydı. Edepsiz fikirlere sanki daha fazla utanabilirmiş gibi başını önüne eğdi. Bakmamak en iyisiydi. Rüzgarlarla gelen kokusu be sıcaklığı yeteri kadar sınayıcı olabiliyordu. Kahkahaları dinerken ayın yüzüne doğru gelen ışığı kesildi. Başını kaldırdığında Francesco ayakta karşısında duruyordu.
"Bir işe başladıysam kararlı ol. Bende uzak durabilmek için verdiğin uğraşa deysin" dedi ve elinden tutup kızı ayağa kaldırdı."bu gece bana kendi ayaklarına geldin" diyerek onu kucağına aldı ve verandanın merdivenlerinden kumsala indi. Genç kadın itiraz etmemişti. Kucağındaki bedeni suya değdiğinde ise soğukla irkilip daha sıkı doladı kollarını boynuna. "hak ettin" diyen genç adam onunla birlikte suya daldığında genç kadın can havliyle kollarından çıktı ve suyun içinde dengesini bulana kadar çırpındı. Kıyıdan ne ara bu kadar uzaklaştılar bilmiyordu ve karanlıkta deniz onu korkutmuştu. Sudan bir türlü çıkamayınca devreye adamın güçlü kolları girdi. Sudan başını çıkaran kapının yaptığı ilk şey ciğerlerini havayla doldurmak oldu. "Bu sabah söylediklerin içindi" deyip belindeki kollarını iyice sıktı ve kadını kendine çekti. İsabella ise kaçmak için bir kaç denemede bulundu ama faydasız. Uzun bol geceliğinin etekleri suyun üzerindeydi. Bir kolu belini acımasız bir güçle tutarken diğer boşta kalan eli üzerindekini çıkarttı. Banyodan sonra çamaşır giymediği için kendine kızdı içten içe. "Bacaklarını belime dola İsabella" adını lirik bir şiir gibi her bir hecesine vurgulaya vurgulaya fısıldadı kulağına. Yaptı kendisinden istenileni. Ne akıl kalıyordu bu adama ne de irade. "Bütün gece benimsin. Bundan sonraki bütün yıldızlı gecelerde de benimlesin" deyip öptü dudaklarından. Dudaklar aşkın ifade biçimidir. İtiraz etmeden sundu dudaklarını öpücüklerine. Kalbini ve ruhunu sunmuşken ten dediğin iletkenden başka bir şey olamazdı aşkta. Benliğin hep imkansızı ister sen inkar eder kolay yolu seçersin. Çünkü tembelsin. Arzularının ve isteklerinin peşinden koşmaz sana verildiğini zannettiğin hayat için şükredersin. Aslında bir zavallısın sen. Aşkta şükür yoktur. Aşk ateşdendir. Aşk cehennemden çıkıp gelir kalbine. Sınanan değil sınayan olmuş, sınav olmuştur. Bir çok yangının kibriti olmuştur. Günahın belkide tek sevabıdır aşk. Sıkıca tutunduğu kollar hayatım diye bildiği cendereden kurtuluşuydu. Kendisine her daim baksın istediği gözleri öptü genç kadın. Hep adını söylesin istediği dudaklar öptü. 

Burada Olan Burada Kalır ( HENÜZ DÜZENLENMİYOR.)Where stories live. Discover now