107. BÖLÜM: HÜSRAN 4 RUH-U REVAN ❤️‍🔥 İSYAN

106 5 2
                                    

Medya: Kaldık böyle (Yelken)

Bıkmamıştı dil ucuna taht kuran isyanları susup bastırmaya. Kahretmek de yetmiyordu ki bazen. Yitirilen gözlerinin mateme düşen ferini mesken tutmuşken, sevda ölümden çok hatırlatıyorken kendini kabullenmek kime gerekti? İçinde bir canavar besliyordu Nazar. Zamanı öğüten, kazandıklarını elinden alan, geleceğini kör nefesiyle boğan bir canavar. Onunla paylaşıyordu yaşadığı azapla dolu hayatı. Ayrı aşkların fakat aynı hikayelerim kadınıydılar. Aynı bedeni paylaşıyor, Nazar'a biçilmiş ömrü yarım yaşıyorlardı. Genç kadın her gün bu talihi yenmek için uyanıyor fakat eline düştüğü hastalıktan kurtulamıyordu.

Naz onun kabullenmek zorunda olduğu gerçeğiydi. Hep bir şeylerin ters gittiğinden şüphelenmişti. Mervan'ın sürekli kendisine âşık olduğunu söylemesi, hastalandığı o dönemde bu durumu gereğinden fazla çabuk kabullenmesi ve hazırlıklı gibi ihtiyacı olan ilaçları ona vermesi... Her şey en başından beri onun bilgisi dahilindeydi. Onu iyileştirebilmek için vermişti ilaçları, sahip olmak için değil. Bu yüzden Dilan'ı ve Makbule Hanım'ı bir an bile peşimden ayırmıyordu. Nazar'ı psikolog olan arkadaşına gösterdiğinde durumuna hiç şaşırmamıştı. Ona belki de her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmış ve karşılığında klinikten daha iyi bir çözüm yolu bulamamıştı. Nazar'ı kliniğe yatırmaya razı olmamıştı ve yine her şeyi kendi yöntemleriyle halletmeye çalışmıştı. Kaza yaptığı gün o hastane odasında karısının rahatsız olduğunu söylerken doğruyu söylemişti. Genç kadının saldırganlaşması ve krize girmesi daha fazla gerçekleri saklamasına engel oluyordu.

Oğlunu Nazar'dan bu yüzden uzak tutuyordu. Çünkü durumunun kötüye gittiğini biliyor ve Aras'a içindeki karakterlerden birinin zarar vermesinden delicesine korkuyordu. Genç kadın, boğulur gibi olduğunda mezarlıktaki kalabalıktan uzaklaşma ihtiyacı hissetti. Üzerindeki siyah yas kıyafeti, esas cenazenin kendisini olduğunu unuttursa da ölü ruhu çoktan hayallerini kefenlenmişti. Başındaki siyah eşarbı omzunun üzerinden geriye doğru bıraktı. Gözlerinden dökülen o bir damla yaşı parmak uçlarıyla sildi. Demek Mervan'ın kendisine dokunmamasının altında yatan sebep de aynıydı. Onunla beraber olmak isteyen kişinin Naz olduğunu anlamış ve hastalığını kullanarak Nazar'a sahip olmak istememişti. "Sana zorla sahip olmadım." derken doğruyu söylüyordu. O, Nazar'ın alter kişiliğini çok sonra fark etmiş ve genç kadını deli gibi arzularken bile duygularına yenilmemeyi tercih etmişti. Şimdi anlıyordu neden kilitledi kapıların Mervan'a engel olmadığını. Nefretine rağmen onun odasında, onun kollarında uyanmaktan neden kurtulamadığını artık çok iyi biliyordu? Hatırlamadıklarının sebebi Naz'dı. Nazar, Naz'ın yaptıklarını bilmiyordu ve belki Naz'da onun yaptıklarından habersizdi.

Yeniden kalabalığa yöneldi. Bugün babasının cenazesini kara toprağa bırakacağı gündü. Belki de ilk kez ona kavuşmuş, kavuştuğu an da onu yeniden kaybetmişti. Mezara bırakılan kefene baktı. Üzerine tahtalar dizilirken ona her şeye rağmen hakkını helal etti. Biliyordu. Kırıp döktükleri affedilecek cinsten şeyler değildi ama üzerindeki yükün hafifleyebilmesi için Nazar'ın onu affetmesi gerekiyordu. Kırgınlık da kalbi yoruyor, acılar cam kırıkları gibi ruhun can evine batıyordu. Bu batıklara merhem olan tek şey ise bağışlamaktı.

Mezara son rötuşlar yapılırken genç kadın bakışlarını sol yanındaki komisere sabitledi. Zor günlerinde yanlarında olması umut vericiydi. Artık aileden biri gibi olmasını yadsımıyordu. Bilakis memnun olduğu bile söylenebilirdi. İnsanlar teker teker dağıldığında Niyazi'nin teklifiyle bir çay bahçesinde oturmaya karar verdiler.

Tahta masalardan birine yerleştiklerinde Nazar ve Murat'ın tek düşündüğü olumsuz bir durumun olup olmadığıydı. Kuş cıvıltıları çıplak kalan ağaçları terk etmiş, kış bu sene biraz erken bastırmıştı. Kenar semtler soba bacalarından tüten siyah dumanlarla hemhal olurken gökyüzü de kararmış, yağmur yüklü bulutların istilasına uğramıştı. Sadece bu detaylar bile Nazar'ın yüreğine uluyan, yırtıcı kurtları düşürmeye yetmişti.

HÜSRANWhere stories live. Discover now