56. BÖLÜM: HÜSRAN 2 DÎL-İ VİRAN 🥀KELİMELER DE KÜSERMİŞ İNSANA

174 11 0
                                    

Medya: Murteza Paşai (Leyli)

Kalbim üzgün hissediyor.
Kırmak, onun her zaman yaptığı şeylerden biri.
Yine ağlamak üzereyim.
Senin yerine kendimi cezalandırıyorum.

Yanımdasın ama varlığın daha iyi hissettirmiyor.
Bana bir an olsun dokunmuyorsun.
Bir ömür sebepsiz yere bana kızgındın.
Beni yalnızlığına davet etmiyorsun.
Hayatım boyunca seninle yürümedim.
Hayatım boyunca hep kırıldım ama bundan hiç şikayet etmedim.
Hayatım boyunca istediğim tek şey biraz sevgiydi.
Yanımda olman benim için bir alışkanlık gibi.
Beni sevmene ihtiyacım var.
Seni seviyorum ve bundan başka bir seçeneğim yok !🥀🥀🥀

      Yazar notu: Merhaba değerli arkadaşlar. Oldukça yoğun ve uykusuz günlerden geçiyorum. Minik bebeğim Defne Lina çok şükür sağlığına kavuştu. Zor günlerin geride kalması beni de kurgularım konusunda heveslendiriyor. Şu sıralar fazla yeni bölüm yazamasam da yeni kurgular ve yeni bölümler kapıda. Bu bölüme Murteza Paşai'nin Leyli şarkısını çok yakıştırdım. Sözleri sanki Nazar ve Mervan için yazılmış. Göz atarsanız çok mutlu olurum.  Hikayemizi yeni kitlelere ulaştırmak için beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayalım. ☺️🥀



"Bir hayli kırgınım... Kime olduğunu, neden olduğunu bilmeden.

Belki hayata, belki kendime, belki de dilimden düşmeyen keşkelere..."

                                                                                     CAN YÜCEL

    

     Yıkık dökük bir halde eve döndüm

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

   Yıkık dökük bir halde eve döndüm. Aklım hâlâ Mervan'daydı. Son bakışlarını unutamıyordum. İçim acıyordu. Ağır sözler etmiştim arkasından. Altında ezileceğim yıkıcı sözler... Hem çok kızıyor hem de çok yanıyordum. Ne vardı bu hayata girecek? Ne vardı belanın cehenneminde yürüyecek? Doktor olamaz mıydı? Sevdiği kadınla evlenip mutlu bir yuva kuramaz mıydı?

   Onu ilk tanıdığımda gözümde tam bir şeytandı. Silahından, gücünden ve parasından başka bir meziyeti olduğunu ummazdım. Öyle zalim, öyle kibirli ve öyle bencildi ki içinde iyiliğe dair bir şeyler ummak bana aptallık gibi gelirdi. Zaman aramızdaki bazı perdeleri kaldırdı ve ben yaşadıklarımızın hengâmesinde onun çocukluk yaralarına değdim. Kırık, ertelenmiş bir şeyler vardı içinde. Duygusal, kimsenin göremediği bir başka alem gizliydi ruhunda. Kibir ve nefret maskesinin altında gizlediği hassas, zarif bir benlik karışmıştı cevherine. Bana açmaya korktuğu daha büyük yaraları olduğunu biliyordum. Bunları öğrenmek için de ne gerekirse yapacaktım.

   Adımlarım salonu buldu. Odama dönmek istemiyordum. Özellikle de doğumdan sonra iyice içine kapanık biri olmuştum. Biraz sosyalleşmek bana da iyi gelecekti. Gri koltuklardan birine yerleşip oturdum. Suskunluğum Raziye Hanım ve Gülnaz'ın da gözünden kaçmamıştı. Gülnaz'la eskisi kadar kavga etmiyorduk. Aramızda son görüşmemizden sonra büyük bir ıssızlık hâkim olmuştu. Onunla her anlamda farklıydık. O kitaplarla ve ilmi konularla hiç ilgilenmez; yanlış şeyleri ise görmezden gelmeyi tercih ederdi. Mervan'ı kaybetme korkusu benliğini öyle sarmıştı ki yaptığı hataları bile umursamamıştı. Bu evde, onun unutulmuş cariyesi olmak ona yetiyordu; fakat ben mutlu olmak için bundan çok daha fazlasını arzuluyordum.

HÜSRANWhere stories live. Discover now