64. BÖLÜM: HÜSRAN 2 DÎL-İ VİRAN 🥀 YÜREĞİMDEKİ HASRET GÜLLERİ

137 8 1
                                    

Medya: Dönence (BARIŞ MANÇO)

Simsiyah gecenin koynundayım, yapayalnız.
   Uzaklarda bir yerlerde güneşler doğuyor.
Kupkuru bir ağacın dalıyım, yapayalnız
Uzaklarda bir yerlerde bir şeyler kök salıyor.
Çatlamış dudağımda ne bir ses, ne bir nefes
Uzaklarda bir yerler türküler söyleniyor.


YÜREĞİMDEKİ HASRET GÜLLERİ

"Keşke tanışmamıza hiç fırsat olmasaydı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Keşke tanışmamıza hiç fırsat olmasaydı.

Ve seni hayatıma şeker misali karıştırmasaydım..."

CAN YÜCEL

Güz mevsimi... Sevemedim ben yılın bu aylarını. Buram buram hüzün ve ayrılık kokan bu zamanları nasıl severdim? Çiçeklerim soğuğa dayanamayıp solmuştu. Ağaçlar ise çoktan çırılçıplak kalmıştı. Kurumuş her bir yaprak zihnime ölümü hatırlatıyordu. Ölümse ayrılığa ve hasrete eşlik ediyordu. Araç durgun, ağlak halime aldırmadan tenha yollarda tozu dumana katarken bakışlarım gökyüzünü buldu. İncir kuşları...

"Akşamları gelir incir kuşları.

Konarlar bahçemin incirlerine

Kiminin rengi ak, kiminin rengi sarı.

Ah vursalar beni bir kuş yerine.

Akşamları gelir incir kuşları."[ Sezai Karakoç, Mona Rosa]

Şiir dudaklarımdan kesik kesik döküldü. Hiç görmedim ben incir kuşlarını. Araştırmadım da... Hep hayalimde canlandırdım. Bu sözler Mehmet'in dudaklarından dökülürken zihnimde canlanan o güzel varlığa sırılsıklam sarıldım. Çok güzeldi. Bambaşkaydı incir kuşları. Hayallerin de ötesindeydi benim için. Gerçeğini gördüğümde hayallerimin yıkılmasından korkuyordum. Düşlerimdeki incir kuşlarının ölmesi içimi acıtırdı.

      Gözlerimin önüne Aras ve Asya geldi. Benden uzakta olmalarını düşünmeye bile dayanamıyordum. Belki de uyanmışlardı. En son 3 saat önce emzirmiştim. Uyandılarsa çoktan acıkmış olmalıydılar. Aras açlığa asla dayanamazdı. Onu çok dikkatli emzirirdim. Aceleci mizacı en küçük bir aksilik çıktığında çığlık atarak tepki göstermesine sebep olurdu. Vaktinden önce uyandığında asla iflah olmaz, tüm günü ağlayarak yanındakilere zindan ederdi.

Asya daha uysal bir bebekti. Uyandığında beni görmezse kendini güvende hissetmez ve ağlamaya başlardı. Saç tellerimi avucuna bıraktığımda onu biraz olsun susturabilirdim. Onlara dokunduğunda huzur bulacağını bilir ve saçlarımı asla teninden esirgemezdim. Yeniden uykuya dalmasını istediğim zamanlarda deniz kabukları ile yaptığım uyku oyuncağını kullanırdım. Onu görmedikçe ağlayıp uyumamakta direnirdi. Ne Dilan ne de bir başkası tüm bu detayları nerden bilecekti? Bebeklerim yokluğumu kokumdan bile anlardı.
 
      Evlat hasretini iliklerime kadar hissediyordum. Ruhsuzca camdan dışarıyı izlemeye devam ettim. Sürücü koltuğundaki Mervan'ın yer yer beni gözetlediğini bilsem de onu zerre kadar umursamıyordum. İkimiz de yıkılmıştık. Onlarca çirkin sözün muhatabı olmuştuk. Gerçeklerimiz yüzümüze bir tokat gibi çarparken tek yapabildiğimiz fırtınaya sırtımızı dönüp cılız birkaç dala tutunmaktı.

HÜSRANWhere stories live. Discover now